Takipteki yeni kitle

Neredeyse tüm ürün gruplarında kişibaşı tüketimlerde ya Türkiye çok geride kalıyor ya da tüketmeyen bir kitle var.

30.01.2017 14:23:270
Paylaş Tweet Paylaş
Takipteki yeni kitle
TÜRKİYE’DE TOPLAM HANE SAYISI 22 MİLYON. Konut sahibi olmayan hane sayısı ise 6,5 milyon. Yani nüfusun yüzde 30’u kendi konutunda oturmuyor. Dünyada ev sahibi olma oranlarına baktığımızda, Romanya yüzde 96 ile ilk sırada geliyor. Rusya ve Norveç’te konut sahibi olma oranı yüzde 84’lerde. Türklere yapı olarak en çok benzetilen İtalyanlara baktığımızda ise onlarda da konut sahibi olma oranının yüzde 73 ile daha yüksek olduğunu görüyoruz. Sadece konutta değil Türkiye’de birçok sektörde ve alt kategorilerde tüketime katılmayanların oranı dünya ortalamalarının gerisinde. Örneğin faktoringde tüketime katılmayanların oranı yüzde 92, BES’te yüzde 81, hayat sigortasında yüzde 76, kasko sigortalarında yüzde 72. Nüfusun yüzde 61’inde kredi kartı yok. Öte yandan Türkiye, klima, çamaşır kurutma makinesi, tablet, akıllı TV kullanımında da henüz yolu yarılamamış durumda… Kişisel temizlik ürünlerinde de hanelerin yarısından fazlasına diş macunu ve diş fırçası girmiyor. Tüm bu veriler aslında ekonomik ve sosyal olarak gelişimin geride olduğunu ortaya koysa da aslında büyük bir fırsata da işaret ediyor. Çünkü bugün birçok sektörde şirketler, tüketime henüz dahil olmayan kitleleri o sektörlerin en önemli fırsatı olarak görüyor. Her sektör büyümek için henüz ulaşılamayana ulaşmanın planlarını yapıyor.

22 MİLYON BANKASIZ
Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’de bankacılıkla tanışmamış ve bir hesabı bulunmayan 20-22 milyon kişi bulunuyor. Şekerbank Strateji ve Kurumsal İletişim Genel Müdür Yardımcısı Aybala Şimşek, özellikle Anadolu’daki kadınlarının yüzde 55’inin bankacılık sistemi dışında olduğunu belirtiyor. “Konuya mikro ve küçük ölçekli işletmeler tarafından baktığımızda da halen 600-700 bin esnaf ve mikro işletmenin finansal kaynaklara erişiminin kısıtlı olduğunu söyleyebiliriz” diyor. Hiç kredi kullanmayanların oranı yüzde 62. Denizbank Perakende Bankacılık Grubu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Özark, yetişkin nüfus göz önüne alındığında bu nüfusun yüzde 38’inde tüketici kredisi riski bulunduğunu açıklıyor. Kredi kartı sahibi olmayan kişi sayısı 34 milyon. Türkiye’de bugün 59 milyon kredi kartı bulunmasına karşın aktif bir biçimde kart kullanan kişi sayısının 22 milyon civarında olduğunu açıklayan Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Dr. Soner Canko, “18 yaş üstündeki nüfusun 56 milyon olduğu düşünülürse nüfusun yarısından fazlası kredi kartı sahibi değil” diyor. Türkiye faktoringde de potansiyelinin gerisinde… Türkiye’de faktoringde gerçekleştirilen işlem hacmi GSYİH’nin yüzde 6’sına denk gelirken bu oran Belçika ve İngiltere’de yüzde 14-15’lerde. Fransa, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde ise yüzde 10’un üstünde. TEB Faktoring Genel Müdürü Çağatay Baydar, “Bu veriler ışığında, Türkiye’de bu alanda önemli bir gelişme potansiyeli olduğunu söyleyebiliriz” diyor.

SİGORTADA YOL UZUN
Sigorta sektörü de Türkiye’de hala çok büyük bir potansiyele ulaşamıyor. Ulaşılamayanların oranı BES’te yüzde 81, hayat sigortasında yüzde 76, konutta yangın sigortalarında yüzde 75, kasko sigortasında yüzde 72, trafik sigortasında yüzde 19. Bu rakamlara bakarak Türk sigorta sektörünün alması gereken daha çok yol olduğunu belirten Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, gelişmiş ülkelere göre bu oranları değerlendirdiğinde ise şöyle konuşuyor: “Sektörün gelişimi için özellikle kişi başına düşen prim üretiminin ve penetrasyonun artırılması gerekiyor. Kişi başına düşen prim üretiminin dünya ortalaması 662 dolar. Asya ülkelerinde 307 dolarlık prim üretilirken biz henüz 153 dolar seviyelerine geldik.” Fiba Emeklilik Genel Müdür Yardımcısı Nehir Aksın Bahar, Türkiye’nin 78 milyonluk nüfusunun yüzde 41’inin, yani 32 milyonun 19-45 yaş aralığında olduğunu dikkate aldığımızda ve bu yaş aralığının BES potansiyeli için hedef kitle olduğunu düşündüğümüzde bu potansiyelin yaklaşık 26 milyonunda BES olmadığını ifade ediyor. “Emeklilik fonlarının ekonomi içerisindeki payı OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ortalaması olan yüzde 37’nin çok altında kalarak ancak yüzde 2 oranına ulaştı” diyor.~HIZLI AMA GERİDE
Türkiye genç nüfusu ve yeni teknolojilere adaptasyon hızıyla ön plana çıkan bir ülke. Ancak söz konusu sabit genişbant internet kullanımı olduğunda nüfusun yüzde 87,5’i sabit genişbanta sahip değil. Mobil genişbant kullanmayanların oranı ise yüzde 46,7. Genişbant internet teknolojilerinde Türkiye’de nüfusa göre sabit genişbant penetrasyon oranının yüzde 12,5 olduğunu belirten Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, OECD genelinde penetrasyon oranının genişbantta yüzde 28,8’e ulaştığına dikkat çekiyor. “Mobil genişbant penetrasyon oranı Türkiye’de yüzde 53,3 iken OECD geneli için bu oran yüzde 85,5 civarında bulunuyor” diyor. Bu durumun tüketimin bir diğer boyutu olan online ve mobil alışverişe yansımalarına gelince… Türkiye’de online alışveriş yapmayanların oranı yüzde 61 iken, mobil alışveriş yapmayanların oranı da yüzde 76’ya çıkıyor. Hepsiburada.com Pazarlama Grup Başkanı Özgür Doğan, Türkiye’de online alışveri�� pazarının hızlı bir şekilde büyüdüğünü, ancak buna rağmen Avrupa ve dünya pazarlarıyla karşılaştırdığımızda henüz tatmin edici seviyelerde olmadığını söylüyor. “2016’da yayımlanan Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Raporu’na göre internet kullananlar arasında online alışveriş yapan kişilerin oranı yüzde 39 iken mobil alışveriş yapanların oranı ise yüzde 24” diyen Doğan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Online perakende toplam perakendenin yüzde 2’lik bir payına sahip. ABD, Almanya, Fransa, Japonya, İspanya ve İtalya’daki online perakende ortalamasının, toplam perakendenin yüzde 7,1’ini oluşturduğunu görebiliyoruz.”

AKILLI ÜRÜNDE TABLO
Türkiye cep telefonu sahipliğinde yüzde 92’lik bir penetrasyona sahip. Ancak akıllı cep telefonu oranında bu rakamın çok gerisindeyiz. Türkiye’de akıllı cep telefonu sahibi olmayanların oranı yüzde 37. BTK Raporuna göre Türkiye’de 0-9 yaş nüfusu çıkarıldığında 70 milyon mobil abone olduğunu belirten HTC Türkiye Pazarlama Müdürü Çağlar Güneş, akıllı telefonlar açısından konuyu değerlendirdiğinde halen önemli bir potansiyel bulunduğunu dile getiriyor. “78 milyonu aşkın ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 57’sinde akıllı telefon bulunuyor. Potansiyel olarak minimum 21 milyondan fazla kişi akıllı telefonla tanışmamış durumda” diyor. Pew Araştırma Merkezi’nin Şubat 2016’da yayınladığı rapora göre, akıllı telefona sahip olma oranı en çok zengin ekonomilerde görülüyor. Akıllı telefon sahipliğinin yüksek olduğu ülkeler arasında yüzde 88 ile Güney Kore, yüzde 77 ile Avustralya, yüzde 74 ile İsrail, yüzde 72 ile Amerika ilk sıralarda geliyor. Türkiye ise yüzde 59 ile dünyada 12’nci sırada yer alıyor. Akıllı televizyon sahipliğinde Türkiye dünya ortalamasının altında. 22 milyon hanenin yüzde 65’i TV sahibi. Bu da 14 milyon haneye karşılık geliyor. 8 milyon hane yani toplam hane sayısının yüzde 35’inin TV’si yok. TP Vision Türkiye Pazarlama Direktörü Emrah Anlı, özellikle Anadolu’da pek çok yerde tüketicilerin düz ekran denilen PDP, LCD, LED TV’lere geçiş yapmadığını hala tüplü TV kullanmaya devam ettiğini ya da hiç televizyon sahibi olmadığını söylüyor. “2015 yılı sonunda TV sahibi olup Smart TV özellikli ürünleri kullanmayan hane sayısı 5 milyon; bu da toplam 14 milyon hanenin en az 1 TV’si olduğunu düşünerek yüzde 65’inin Smart TV özellikli ürünlere geçmiş olmadığını ortaya çıkarıyor” saptamasında bulunuyor.

RAKAMLAR DÜŞÜK
Son 10 yılda Türkiye’de özel eğitim sektörü hızlı bir büyüme ivmesi yakaladı. Özel okul öğrenci sayısının toplam içindeki payı 2002 yılında yüzde 1,7 iken, bugün yüzde 4’e ulaşmış durumda. Aslında bu da şu anlama geliyor: Bugün toplam öğrencilerin yüzde 96’sı özel eğitim kurumlarına gitmiyor. Peki dünya ortalamalarına göre bu rakam ne ifade ediyor? Doğa Okulları CEO’su Bünyamin Çelikten, özel okullara giden öğrenci oranına yönelik OECD ortalamasının yüzde 10 civarında olduğunu belirtiyor. Türkiye’de büyüme oranının eskisi gibi yüzde 4’lerde kalmayıp en az yüzde 10 düzeyine ulaşması gerektiğine dikkat çekiyor. Özetle Türkiye’de herkesin özel okullara gitmesi beklenmiyor ama en azından toplam öğrenci pastasından yüzde 10’luk pay hedefleniyor. Turizm son dönemdeki gelişmelere kadar Türkiye’nin en hızlı büyüyen sektörüydü. Geçmiş yıllara göre tatil yapan nüfus oranında da artış gözleniyordu. Bugün gelinen noktaya baktığımızda ise son duruma ilişkin bir rakam ifade edilemiyor. Türkiye’nin en büyük turizm grubu ETS Grubu’nun yetkililerine göre otel ve pansiyon gibi çeşitli konaklama ünitelerinde kalan kişi sayısı yaklaşık olarak 4,5 milyon. Bu oranı çok düşük olarak yorumlayan yetkililer, gerekçesini de şöyle açıklıyor: “Halkımızın ciddi bir bölümü tatillerini memleketlerinde ya da ailelerinin yanında geçirmeyi tercih ediyor.”~NE YAPIYORLAR?
Belli sektörlerde tüketime henüz dahil olmayan kitleler aslında o sektörlerin en önemli fırsatları olarak görülüyor. Her sektör büyümek için henüz ulaşılamayana ulaşmanın planlarını yapıyor. Örneğin bankacılık sektöründe DenizBank, daha önce hiç kredi kullanmayan tüketicilere özel kampanyalar düzenliyor. DenizBank Perakende Bankacılık Grubu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Özark, “Hoş Geldin Kredisi kampanyamızla daha önceden DenizBank’tan ihtiyaç kredisi kullanmamış müşterilere, uygun faiz oranlı kredi seçeneklerimizden yararlanma imkanı sağlıyoruz” diyor. Aksigorta, henüz tüketime katılmayan Y kuşağına odaklanıyor. Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, yaptıkları araştırmalarla bu kuşağın beklentilerini ortaya koymaya çalıştıklarını söylüyor. “Örneğin elektronik cihaz sigortası ve mobil aletler gibi bu kuşağın doğrudan etkilendiği cihazlara yönelik çalışmalarımız var” diye konuşuyor. Şekerbank, bankacılık hizmetleriyle tanışmamış kesimlere ulaşmak için mikro finansman kredilendirme modelini uyguluyor. Şekerbank Strateji ve Kurumsal İletişim Genel Müdür Yardımcısı Aybala Şimşek, mikro finansman projesinin 2015 yılında başlayan yeni fazıyla son 1,5 yılda yüzde 24’ü kadın olmak üzere 240 kişiyi ilk kez bankacılıkla tanıştırdıklarını açıklıyor.

“FARKLI DESTEĞE İHTİYAÇ VAR”
Hepsiburada.com mobile özel kampanyalar hazırlayarak şu ana kadar ulaşamadığı kitlelere ulaşmaya çalışıyor. Hepsiburada.com Pazarlama Grup Başkanı Özgür Doğan, hiç online alışveriş yapmamış tüketicilerin güven duygusunu güçlendirmek gerektiğine de dikkat çekiyor. “Hepsiburada.com’da müşterilerimizin tüm kritik verilerinin, güçlü altyapımızın ve uluslararası ödeme sistemleri (PCI-DSS) veri güvenliği standartlarının koruması altında olduğunu vurguluyoruz” diyor. HTC, tüketiciye erişimini artırmak amacıyla ürün çeşitlendirme stratejisini hayata geçirerek, inovasyonu hedefleyen birçok stratejik ortaklık kurdu. HTC Türkiye Pazarlama Müdürü Çağlar Güneş, “Yeni çeşitlendirme stratejimizle HTC’yi bireylere akıllı telefon aracılığıyla ağ bağlantılı yaşam tarzı için olanaklar sunan bir marka olarak konumlandırıyoruz” diyor. Konut sektöründe henüz konut sahibi olmayan yüzde 30’luk potansiyele ulaşmak isteyenler ise daha çok ödeme koşullarına odaklanıyor. Ceylan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Ceylan, ev sahibi olmak isteyenleri yormayacak, tasarrufa uygun ödeme seçenekleri sunmaya çalıştıklarını belirtiyor. 216 Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Dündar da kişiye özel ödeme planları sunduklarını anlatıyor. Ancak bu potansiyeli kazanmanın tek başına inşaat şirketlerinin çabalarıyla olmayacağına da dikkat çeken Dündar, “Bunun için farklı desteklere de ihtiyaç var. İlk konutunu alacaklara yönelik desteklerin konut edinimini artıracağını öngörüyoruz” diye konuşuyor.

NE ZAMAN TÜKETİME KATILIRLAR?
Peki çeşitli sektörlerde tüketime katılmayanlar ne zaman tüketime dahil olur? Vodafone, Türkiye’nin de dahil olduğu Orta ve Doğu Avrupa’da mobil veri trafiğinin 2020 yılına kadar 8 kat artacağını öngörüyor. 2020 yılında Türkiye’nin bulunduğu bu bölgede bağlantıların ve cihazların yüzde 84’ünün ‘akıllı’ olacağını belirten Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, “Bu tabloyu çok büyük bir fırsat olarak görüyoruz” diyor. Fiba Emeklilik Genel Müdür Yardımcısı Nehir Aksın Bahar, BES’te otomatik katılımın 2016 yılı Ağustos ayında yasalaştığını hatırlatıyor, kendi sektörüne dair şu saptamalarda bulunuyor: “İlk etapta 6,7 milyon kişilik bir potansiyelden bahsediyoruz. 3 yıl içinde 14 milyonun bu kapsama gireceğini düşünüyoruz.” ETS Turizm yetkilileri, tatilin bir ihtiyaç olduğuna yönelik algıyı geliştirecek çalışmalarla 5-7 yıl arasında tatile çıkanların sayısında en az 2-3 katlık bir artış bekliyor. Ceylan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Ceylan, ekonomideki istikrar devam ederse ve kredi faiz oranları düşerse gelecek 10 yılda konut sahibi olma oranının yüzde 5’lik bir artış göstereceğini düşünüyor.~MOTİVASYONU YÜKSEK KİTLEYE DİKKAT
TÜKETMİYORLAR

Her yıl Türkiye kent nüfusundan 15 yaş ve üzeri 15 bin farklı tüketiciyle gerçekleştirdiğimiz TGI Türkiye Araştırması 2016 bahar verilerine göre Türkiye’de hala hiç diş fırçası ya da deodorant kullanmayan önemli bir kitle bulunduğunu görüyoruz. Erkeklerin yüzde 9’u, kadınların ise yüzde 7’si diş fırçası kullanmıyor.
EVDE YİYORLAR
Deodorant kullanmayan erkeklerin oranı yüzde 46 iken kadınlarda bu oran yüzde 43. Son bir yıl içerisinde uçak yolculuğu yapmayanların oranı yüzde 91 iken tatile gitmeyenlerin oranı yüzde 82. Türkiye 15 yaş ve üzeri kent nüfusundan tüketicilerin yüzde 58’i geçtiğimiz 1 yıl içerisinde restoranda hiç yemek yememiş.
DİJİTALE KAYIŞ
Dergi, radyo ve gazete tüketmeyenlerin oranı önemli ölçüde artıyor. Buna karşılık internet kullanmayanların oranında altyapı yatırımlarının etkisiyle istikrarlı bir azalma gözlemliyoruz. Ancak 2016 verilerine göre yüzde 33’lük bir kesimin hala internette ve sosyal medyada olmadığını bir köşeye not edelim.
İMKANLARI KISITLI
Türkiye gibi ülkelerde üst sınıflar değil ama orta sınıflar ve özellikle alt orta sınıflar nezdinde ev sahibi olmak, kendini güvende hissetmek açısından çok önemli. Bu açıdan C1 ve hatta en büyük sosyo-ekonomik statü grubunu temsil eden C2 büyük önem taşıyor. İnşaat sektörünün orta sınıflara daha fazla eğilmesi gerekiyor. Ama sadece inşaat değil. Markaların yalnızca erkekler, 20 yaş ve üzerindekiler ve AB grubundakilerle konuştuğu dönemler artık geride kaldı. Günümüzde kadınlar, alt orta sınıf ve çocuklar gibi imkanları kısıtlı, ancak tüketim motivasyonları yüksek tüketiciler daha fazla dikkate alınmalı.

UĞUR ERKAN / ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK GN. MD.
“13 MİLYON KİŞİ SİSTEME DAHİL OLACAK”
DÜŞÜK PENETRASYON
Ülkemizde bireysel emeklilik sektöründe ulaşılan büyüklükler, sadece gelişmiş ülkelerle değil, benzer ekonomik büyüklüklere sahip ülkelerle kıyaslandığında dahi çok düşük bir penetrasyona işaret ediyor. Henüz katılımcıların sistemdeki fon tutarı 56 milyar TL. Emeklilik yatırım fonlarının gayri safi yurt içi hasılaya oranı, OECD ülkelerinden Hollanda’da yüzde 159, İngiltere’de ise yüzde 96 iken ülkemizde yüzde 5,5 seviyesinde.
GELİŞİM POTANSİYELİ
Bu oranlara bakarak ülkemiz için büyük bir gelişim potansiyeli olduğunu söyleyebiliriz. Düşük penetrasyon seviyesinin gelişmiş ülkelerde de uygulanan iş yeri bazlı otomatik katılım sistemiyle artırılması hedefleniyor. Önümüzdeki yıl hayata geçirilecek otomatik katılım uygulamasıyla 45 yaş altı çalışan nüfusun iş yeri bazlı otomatik katılımıyla bu hedef kitlede penetrasyon seviyesinin yükseleceğini öngörüyoruz.
KADEMELİ KATILIM
13 milyon çalışanın orta ve uzun vadede kademeli bir şekilde sisteme dahil olmasını bekliyoruz. Bu doğrultuda, kurumlara yönelik pazarlama ve iletişim faaliyetlerine yoğunlaşacağız. Bunun yanı sıra uygulamanın kapsamadığı kitlelere yani gençlere ve ev hanımlarına yönelik diğer segmentlerde de etkin pazarlama iletişim faaliyetlerimizi sürdüreceğiz.


ONUR YAPRAK / P&G TÜRKİYE MARKALAR DİREKTÖRÜ
“BEKLENTİLERİ İZLİYORUZ”
FIRÇASIZ HANELER

Ülkemizde son 1 yılda kişi başı diş macunu tüketimi, sadece ortalama bir adet diş macunu tüpüyle sınırlı. Son 1 yılda 20 milyon hanenin yüzde 70’ine diş macunu girdi. Yani hanelerin yüzde 30’una diş macunu alınmadı. Normalde kişi başına düşen yıllık diş fırçası tüketiminin 4 olması gerekirken bu rakam ülkemizde 0,8 diş fırçası, yani bir kişi yılda ortalama 1 diş fırçası bile değiştirmiyor. Yine ülkemizde son 1 yılda 20 milyon hanenin yüzde 45’ine diş fırçası girdi. Bu durumda hanelerin yarısından fazlasına diş fırçası girmedi.
ŞAMPUANIN PERFORMANSI
Menstruasyon çağında olan kadın başına yılda 80 hijyenik ped düşüyor. Bu oran, Polonya gibi gelişmiş ülkelerde yaklaşık 2 katına tekabül ediyor. Şampuan kategorisinde yıllık kişi başına düşen şampuan tüketimi ise ortalama 900 ml. Bu tüketim miktarı Rusya ve Suudi Arabistan’daki kişi başına düşen tüketim miktarlarıyla benzer ölçekte. Türkiye’de daha fazla haneye girerek tüketicilerimizin gündelik yaşamlarını iyileştirmek için sürekli olarak pazarı, talepleri ve tüketicilerimizin beklentilerini izliyoruz.

ENİS KURTOĞLU / FİNANSBANK BİREYSEL VE ÖZEL BANKACILIK GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
“GELİŞMİŞ ÜLKELERİN GERİSİNDEYİZ”
BANKASIZ KİTLE

Dünya Bankası verilerine göre yüksek gelirli ekonomilerde banka hesabı sahipliği oranı yüzde 94 iken gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 54 olduğu görülüyor. Türkiye’de ise 20 milyona yakın kişinin banka hesabı bulunmuyor. Bu da Türkiye’deki yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 40’ına denk geliyor. Bu rakamlara baktığımızda Türkiye’nin banka hesabı sahiplik oranıyla gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde kaldığını görüyoruz.
TALEP ARTACAK
Farklı kanalların hizmet vermeye başlaması ve ürün çeşitliliğinin artmasıyla geniş kitlelere ulaşım imkanı arttı. Önümüzdeki dönemlerde finansal kuruluşların bu kanallar aracılığıyla kredi kullandırımının artacağını düşünüyoruz. Haziran 2014-Haziran 2016’ya yüzde 34 artış gösteren kredi kullanan kişi sayısının, önümüzdeki dönemlerde artan ihtiyaçlar ve sunulan imkanlarla daha da yüksek olacağını öngörüyoruz. Biz de ürünlerimizi ve servislerimizi müşterilerimizin ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayacak şekilde tasarlamaya devam ediyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz