"ŞİRKET SATMIYORUZ, BÜYÜTME PEŞİNDEYİZ"

Tekfen CEO'su Erhan Öner, taahhüt ve tarımsal sanayi işlerini büyütecek tekliflere açık olduklarını söylüyor.

17.07.2015 20:48:250
Paylaş Tweet Paylaş
"ŞİRKET SATMIYORUZ, BÜYÜTME PEŞİNDEYİZ"
Adını “teknoloji” ve “fen” kelimelerinden alan Tekfen Holding, gelecek yıl 55’inci yaşına basacak. 1956 yılında Feyyaz Berker, Necati Akçağlılar ve Nihat Gökyiğit tarafından kurulan ve küçük bir mühendislik şirketinden bugün 2 milyar TL cirolu bir dev holdinge dönüşen Tekfen’in başarısında CEO’su Erhan Öner’in de emeği büyük. Aslında son 10 yıldır Tekfen başındaki ismin, holdingle hikayesi çok eskiye dayanıyor. Erhan Öner, Tekfen’in ilk burslu okuttuğu öğrenci ve 41 yıllık iş hayatının tamamını aynı çatı altında geçirmiş. Bugün inşaattan tarımsal sanayiye, finanstan gayrimenkule kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren şirketler topluluğuna yön veriyor. Erhan Öner, yakın gelecekte holdingin iki ana sektörde büyümesine devam edeceğini açıklıyor. “Taahhüt alanında EPC (engine ering procurement, construction mühendislik, tedariği ve inşaat müheahhitliği) modeline geçiyoruz, son 10 yıldır mühendis arkadaşlarımıza bu mantığı aşılamaya çalışıyoruz” diyor. Ardındanda diğer alanlardaki hedeflerini de şöyle açıklıyor: “Tarımsal sanayi alanında, yakalanan istikrar ortamı nedeniyle 2010’da güçlü kâr beklentimiz var. Emlak alanında seçici davranıyoruz; bir yazlık ev projemiz, Levent’te ve Kağıthane ofis projelerimiz devam ediyor. Eurobank Tekfen ile finans alanında ortaklığımızdan memnunuz, kısa vadede o alandan çıkmak gibi bir düşüncemiz yok. Bankacılıkta büyüyeceğiz.” Öner, holdingin ana faaliyet alanlarında daha gidecek çok yol olduğuna inanıyor ve şuan gündemlerinde başka bir sektör yatırımı olmadığının da altını çiziyor. Aynı şirkette 41. yılına giren Tekfen Holding CEO’su Erhan Öner ile Tekfen Holding’in 2009 yılını nasıl geçirdiğini, 2010 hedeflerini, Türk müteahhitlik şirketlerinin uluslararası arenadaki yerini ve yabancı ortaklık tekliflerini konuştuk:
CAPITAL: Dört ana faaliyet alanınız var. Bu alanların cironuzda ağırlığı nasıl şekilleniyor?
- En büyük faaliyet alanımız taahhüt grubu. Bu grubun altında bir inşaat, bir imalat, bir de mühendislik şirketimiz var. Ayrıca değişik şirketlerle kurduğumuz ortaklıklara da sahibiz. Bu alan, ciromuzda genelde yüzde 54 ila 58 arasında bir pay alıyor. 2009 yılında da bu alanın ciroda payı yüzde 56 oldu. Bir diğer önemli alanımız da tarım salsanayi. Buradan gelen pay ise ciromuzun yüzde 38 ila 42’sini oluşturuyor. Geçen yıl yüzde 38,5 pay aldı. Tarımsal sanayi alanın da Ceyhan, Mersin, Samsun’da birer fabrikamız mevcut. Bu yıl bu alan da güçlü kâr beklentimiz var. Biz 29 yıldır gübre üretimi işindeyiz. Tüm bu yıllar boyunca Türkiye’de maksimum 5,5 milyon ton gübre tüketildi, krizlerde bu rakam 3,5 milyon tona kadar düşüyor. Bu alanda 2009 sonuna doğru en alt düzeyde stabil bir seyir yakalandı, bu stabilite 2010 yılında devam ederse gübre sektörü hem tüketimin artması hem dengeli fiyatlarla iyi para kazandırmayı hedefliyor.
~
CAPITAL: Emlak ve finans sektörlerinde de faaliyetleriniz var…
- Evet, emlak alanınında ciromuzda yüzde 23 arasında payı var. 2009 yılında payı yüzde 2,9 oldu. Bir de “diğer” adı altında grupladığımız işler var, bunlar daha ufak tefek, stratejik olmayan işler. Bankamız bu diğer kalemi içinde yeralıyor, tabii ciro içinde yer almıyor. Ancak kârının yüzde 30’unu kârımızda gösteriyoruz. Diğerde yer alan başka bir iş, Tekfen’in adını duyuran ampul işi. Yıllarca ampul ürettik, hala da büyük bir pazar payına sahibiz. Fakat Philips, GE gibi devlerle mücadeleden doğru dürüst para kazanamadık. Gümrüklerde kalkınca Doğu ve Uzak doğu ile rekabet edemedik. Şu an Çin’de bir firmaya TSE standartlarında fason üretim yaptırıyoruz. Bir de sigorta brokerlik şirketimiz mevcut. Özbekistan’da 10 milyon dolar cirolu bir iplik fabrikamız da var.
CAPITAL: Peki ileride faaliyet alanlarınızın cirodan aldıkları paylarda değişiklik olacak mı?
- Açıkçası sıralamanın değişeceğini sanmıyorum. Ama ileride inşaat ve gübre fiyatları artarsa diğer içindeki işler sabit kalacağından, cirodaki payları düşebilir. Zaten diğer dediğimiz işlerin payı o kadar ufakki… Dolayısıyla Tekfen’in uzun vadedeki ağırlık sıralaması aynı kalır. Emlak alanının aldığı pay artabilir. Ama iki katına bile çıksa ciroda payı yüzde 56 olur, bu durumda da yine alan olarak sıralamasını değişmez.
CAPITAL: Bugün Türk müteahhitlik şirketlerinin işi kendileri yapmanın ötesinde işi organize eden olmaya doğru yöneldiğini görüyoruz. Tekfen içinde böyle bir değişim söz konusu mu?
- Evet, teşhisiniz çok doğru. Bunun iki nedeni var. Proje çok büyüdüğünde kontrol etmekte zorlanıyorsunuz, hesabınızı şaşırabiliyorsunuz. Bir şantiyede 35 bin kişi olduğumuz zamanlar oluyor, farklı disiplinlerde büyük bir grubu verimli olarak idare etmek zorlaşıyor. Biz de bu yüzden kadromuza, daha evvel kalitesini bildiğiniz, seçtiğin taşeronlarla çalışın diyoruz. Bu taşeronları kontrol etmek içinde mühendislerimizden yararlanıyoruz. Bazı şantiyelerde kontrolü yapan personelin oranı yüzde 30’a yükseliyor. Bir diğer neden de ABD’nin ve Avrupa’nın en büyük müteahhitlik şirketlerine bakıyorsunuz, bir tane makineleri yada sahada iş yaptıracak işçileri yok. Ama çok kuvvetli mühendislik, satın alma ve proje yönetim kadroları var. Çünkü EPC modeli ile çalışıyorlar. Biz de bu modele geçiyoruz. Bugüne kadar Türk müteahhitlik şirketleri olarak hep inşaat tarafında olduk ama burada çok şirket ve rekabet var. Mühendislik yapan ise çok az ve bu alanda kâr yüksek. Tabii EPC modeline bir anda geçmemiz mümkün değil; hem mühendislik tecrübesini kazanmanız hem mühendislik sistemini sürece sokmanız lazım. Son 10 yıldır biz de mühendis arkadaşlarımıza bu mantığı aşılamaya çalışıyoruz. Otoyol, boru hattı, tank çiftliği alanlarında EPC olarak tam hizmet verebiliyoruz.
~
CAPITAL: Taşeron şirketlerle çalışırken ne gibi şartlar ararsınız?
- Tekfen’in kalitesini korumak için aynı kalite standardına sahip şirketlerle çalışırız. Bizde hiç birzaman ahbap çavuş ilişkisi yoktur. Şirketin ehil, tecrübeli elemanlara sahip ve daha önce buişi yapmış olması lazım. Ayrıca güvenilir olması da lazım. Zamanında tüm işleri kendimiz yapıyorduk, zaman için de çalıştığınız kişiler ekip oluşturuyor. Sizin yanınızda işçi olarak çalışanlar ya da elemanlarınız şirket haline geliyor. İşte bu şirketlerle çalışıyoruz.
CAPITAL: Tekfen’in eko sisteminde bu şekilde çalıştığı kaç şirket vardır?
- Çok fazla tabii… 500-600 şirket diyebiliriz.
CAPITAL: Taahhüt grubu olarak şuan nerelerde, hangi projelerde çalışıyorsunuz?
- Kazakistan’da petrol ile ilgili yeni bir kuvvet santralı, ilk proses üniteleri ve endüstriyel binalar inşa ediyoruz. Azerbaycan’da üçüncü offshore platform inşaatına başlıyoruz. Bulgaristan’da bir kuvvet santrali yapıyoruz. Fas’da ise rafineri inşaatımız var. Libya’da çölün ortasında derin kuyulardan çıkan suyu sahile doğru taşıyan bir boru hattı projesini sürdürüyoruz. Suudi Arabistan’da bir gübre fabrikası yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl bu ülkede bir rafineri ve bir petrol kuyularına su enjeksiyon sistemi işini bitirdik. Umman’da ve Abu Dabi’de boru hattı inşaatı yapıyoruz. Katar’da hem boru hattı hem otoyol projemiz var.
CAPITAL: Taahhüt faaliyetleriniz açısından 2009’u nasıl geçirdiniz? Uluslararası müteahhitlik piyasası krizden nasıl etkilendi?
- Biz petrol endüstrisi ve enerji alanın da projeler yapıyoruz. Ancak genelde Türk müteahhitleri alt yapı ve bina inşaatları yapar, konut ve ofis inşa eder. Krizden en çok etkilenende bina inşaatları oldu, bu alanda çalışan şirketler başka alanlara saldırdı. Alt yapı ile ilgilenen şirketlerin ise işleri tam olarak bitmedi ama yavaşladı. Bizim müşterilerimiz ise ağırlıklı devlet ya da dev petrol şirketleri. Çalıştığımız alanda 23 Türk şirketi var, dolayısıyla bu durum bize risk yaratmadı.'Kriz nasıl işlerinize tesir etti' sorusuna gelirsek… Bakiye kalan iş miktarımız azaldı, bu miktar zirvede olduğu 2007 yılı sonun da 2,1 milyar dolardı. 2009 başında bu rakamın 2 milyar dolar seviyesinde olacağını öngörmüştük, ancak 1,5 milyar dolara kadar revize ettik. Ama 2009 sonunda 1,2 milyar dolar seviyesinde kaldık. Bu daralma, krizle birlikte devlet ve büyük şirketlerin bir çok komite kurması ve sıkı denetimleri nedeniyle proje onaylarının gecikmesinden kaynaklandı. Prensipte anlaştığımız halde kararlar çıkmadı. Enteresan olan tarım salsana yidede emtia fiyatları gerilediğinden rakamlar artmıyor. Daha çok iş yapmamıza rağmen aynı rakamlara ulaşamıyoruz. Dolayısıyla Tekfen Holding’in 2009 cirosu, 2008 rakamından biraz daha aşağıda oldu. 2010’da da 2009 ile aynı seviyede olacak, halbuki standart fiyat bazında işlerde büyüme olacağını görürsünüz.
CAPITAL: Emlak alanında yatırımlarınız devam ediyor mu?
- Emlak alanında konumumuz farklı, selektif davranıyoruz. Önceki işlerimize bakarsanız, Taksim Residences butik bir hizmet sunuyor. Tekfen Tower, mülkiyeti bize ait ve kiralayarak hizmet verdiğimiz bir bina. Bodrum’da Yalı kavak Evleri yaptık, 70 ünitenin hepsi satıldı. Şimdi yine Bodrum Gümüşlük’te 18 üniteden oluşan bir yazlık ev projemiz var, kriz sonrası ilk testimiz olacak. Ayrıca Levent’te ve Kağıthane’de ofis projelerimiz devam ediyor. Kağıthane’deki projemiz 25 bin metrekare, 150 milyon dolarlık bir proje olacak ve Levent’te ise 15 bin metrekare ve 50 milyon dolarlık bir iş planlanıyor. Ayrıca İzmir imar planları bittiği an İzmir’de bir büyük AVM, konut projemiz olacak. Tahminen 750 milyon dolara mal olacak bu projenin lokasyonu çok iyi, Bayraklı’da inşa edilecek. Konya’da da büyük bir arazi aldık, villa ve apartmanlardan müteşekkil büyük bir konut projesi yapacağız.
~
CAPITAL: Tekfen Holding’in girmeyi planladığı yeni sektör varmı peki?
- Bu sual bize çok geliyor, özellikle ‘‘Enerji alanında yatırım yapacakmısınız’’ sorusunu çok duyuyoruz. Ama bizim holdingin “En iyi bildiğin işi, en iyi yap” prensibi var ve içinde bulunduğumuz alanlarda gidecek daha çok yolumuz var. Bugün enerji işine soyunan çok holding var. Bizim enerjide mevcut kurulu gücümüz 7080 MGW’a yakın ama biz enerji işindeyiz demiyoruz. Samsun ve Mersin’de bulunan gübre fabrikalarımızda kendi kullanımımız için enerji üretiyoruz, fazlasını şebekeye vererek satıyoruz. Ceyhan’da tesisimiz var ama şuan kullanmıyoruz. Ama bu güce rağmen enerji alanında değiliz çünkü otoprodüktörüz. Enerji, çok büyük boyutta yapılması gereken bir iş ve biz bu alanda değiliz. Sonuçta bu sahaya girmeyi düşünmüyoruz. Çünkü hem çok oyuncu var hem hala dağıtım, devletin sektördeki yeri, fiyatlaması noktalarında muğlak olan taraflar var.
CAPITAL: Eurobank Tekfen ile finans alanında kalıcı mısınız?
- Kısa vadede çıkmak gibi bir düşüncemiz yok, ortaklığımızdan memnunuz. Zaten EFG Eurobank’ı ortak olarak seçmemizin nedeni de büyüme potansiyelleriydi. Düşününki EFG ile Tekfen Bank aynı yıl kurulmuş, EFG Eurobank’ın geldiği büyüklük ile bizim büyüklüğümüze bakınca ne kadar fark olduğunu görüyorsunuz. Anlaşmamızda kalma ya da devam etme opsiyonlarımız var. Ancak buna karar vermek içinde zamanımız var, bugün için ortağımızla yola devam ediyoruz. Kısa dönemde kredilerde bankacılık sektöründen hızlı büyümek istiyoruz. Bankacılıkta 2010’da şubelerde yüzde 3035 artış olacak, bu alanda büyüyeceğiz.
CAPITAL: Henüz 2009 yıl sonu rakamlarınız açıklanmadı. Ancak ilk 9 ay rakamlara göre 1,8 milyar dolar ciro ve 57 milyon dolar kâr açıkladınız. Yıl sonu rakamları nasıl olacak?
- Haziran ayında bir revize sunum yaptık. Yılbaşında krizin bu kadar ağır olacağını tahmin edememiştik, o yüzden hedeflerimizi revize ettik. Bu rakamlara göre gelirimizi 2 milyar 304 milyon TL, FAVÖK’ü 196 milyon TL ve net kârımızı da 60 milyon TL olarak öngörmüştük. Bu rakamlara çok uyumlu olarak yılı kapatacağımızı tahmin ediyoruz. Şu an elimizde ham rakamlar var ama bu ham rakamlar haziran rakamlarına çok uyumlu görülüyor.
CAPITAL: 2010 yılı için beklentileriniz neler?
- Bu yıl ekonomide yüzde 4 oranın da bir büyüme bekliyoruz. Ama hammadde fiyatlarının düşmesi nedeniyle ciromuzda 2010’da bir artış beklemiyorum, 2009 ciromuza yakın bir rakamla kapatırız. Kârlılıkta ise 2009’dan çok daha iyi olacağı kanaatindeyim, çünkü tarımsal sanayi sektöründe fiyatlarda bir stabilite var. Tüketim de yüzde 5 civarı bir artış trendi var, geçen yıl pahalı stoklardan kurtulduk. Dolayısıyla 2010’da tarımsal sanayi sektörümüzün hem ciro hem kâr olarak artı göstereceğine inanıyorum. Taahhüt sektöründe ciroda artış beklemiyorum aynı seviyelerde kalır, kârlılıkta geçen yıldan iyi rakamlar elde ederiz. 2010 bütçesini yaparken gelecek işleride hesap ediyoruz, hangi işin ne zaman başlayacağı ve ne kadar iş yapılabileceğini de hesaba tahmini olarak koyuyoruz. Bu gelecek işler cironun sekizde biri kadar ama o işler açıklanmazsa ciro tahmini aşağı gidebilir. CAPITAL: Azeri Socar Grubu ile bir ortaklık planınız vardı, ancak kriz nedeniyle ertelendiğini açıkladınız. Yakın gelecekte bu ortaklık yeniden gündeme gelecek mi? - Öncelikle bu ortaklığın ruhunu anlamak lazım. Pek çok kişi bu ortaklığı, ‘’Socar, Tekfen’in yüzde 50’sini satın alacak ve Tekfen’in de kasasına 520 milyon dolar para girecek’’ şeklinde algıladı. Ancak biz bu ortaklığa böyle bakmadık. Bu ortaklıkta bizi cezbeden taraf, 10 yılda 38 milyar dolarlık iş potansiyeli olmasıydı. Bu da basit hesapla yılda 3,8 milyar dolarlık artı iş yapmamız anlamına geliyordu. Yani bizim büyüklüğümüz neredeyse 4’e katlanacaktı. Ayrıca bu işleri, maliyet artı ücret modeliyle yapacaktık ki bu da riskimizi azaltacaktı. Ayrıca ortaklık teklifi de onlardan gelmişti, biz teklif yapmadık. Biz gelecek işin cazibesiyle ve yönetim bizde kalmak kaydıyla yüzde 50 ortaklığa evet dedik. Anlaşma paraflandı fakat kriz ile birlikte finansmanı ayarlayamadıklarından rafa kalktı. Artık Socar’ın portföyün de bu büyüklükte projeler yok. Ortaklık için karar vermeden önce o büyüklükte projeler oluşmalı. Dolayısıyla Azerbaycan’da yine işler büyür, büyük boyutlu işler oluşursa tekrar konuşuruz. Ancak şu an zamanı değil…
~
CAPITAL: Peki yeni bir yabancı ortaklığa açık mı sınız?
- Yabancı yatırım bankaları, bazı gruplar ortaklık Socar’la olmadıysa başka bir şirketle birleşir misiniz diye soruyor. Bizim ortaklık konseptimiz anlaşılmamış. Bizim şirketimiz satılık değilki. Ancak iş potansiyeli getirirlerse bizim için ortaklığın cazibesi var. Tekfen’in zaten emlak ve finansta yabancı ortağı var. Baktığınızda geriye iki anafaaliyet alanımız, taahhüt ve tarımsal sanayi kalıyor. Bu alanlarda ortaklığa tabiiki açığız, kapalıyız demiyoruz. Ama finansal ortaklığa, sadece şirket satmaya kapalıyız. Biz bu işleri büyütmeyi planlıyoruz, satıp çıkmayı hiç düşünmüyoruzki… Ama tarımsal sanayi işimizi bir yabancı ortakla çok daha büyütecek hale gelirsek o zaman ortaklığa açığız. Müteahhitlik alanında da mühendislik alanı kuvvetli, inşaat alanı daha zayıf bir yabancı ortak gelirse çok sıcak bakarız.

“YAZILI OLMAYAN PRENSİPLERLE ÇALIŞIRIZ”

BİLDİĞİN İŞİ İYİ YAP Ben Tekfen’in kuruluşundan bugüne geçen 54 yılın 41 yılına şahidim. Bizim holdingin kurucularının temel bir prensipleri var: En iyi bildiğin işi, en iyi şekilde ve müşteriyi memnun edecek şekilde yap. Bilmediğin işe de girme. Bizim birinci kaidemiz bu, kuruluştan beri hep bu şekilde yürüdük. Yazılı olmayan güçlü kaidelerimiz var.
PATRONLUK DEĞİL KOÇLUK Holdingin kurucularına bakarsanız Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen, akraba olmayan 3 kişi yıllarca uyum içinde çalışmış ve işi hep profesyonellere yaptırmışlar. Bildiğimiz modelde patronluk da yapmamışlar, patrondan çok koçluk, liderlik yapmışlar. Bizler de onlardan aldığımız eğitimle çalışanlara aynı şekilde yön veriyoruz. Bizde dışarıdan gelen çalışan azdır, yöneticiler ağırlıklı olarak içeriden yetişir.
KİMSEYİ YOLDA BIRAKMAYIZ Yolda kimseyi dargın bırakmama prensibimiz de var. Hep uzlaşarak anlaşmaya çalışırız. İşi asla yarım bırakmayız. “Sen önce işi yap, sonra hakkını ara” denir. Bu çok güzel ama uygulaması zor bir kural… Bunca yıldır hiçbir müşterimizin işini tehditle yarım bırakmamışızdır. Ağırlıkla petrol endüstrisine hizmet ediyoruz ve taahhüt işlerimizin yüzde 95’i yurtdışında; herhangi bir devlet ya da şirket bugüne kadar ‘‘Tekfen güvenilmez’’ dememiştir. Bu kural hem kapıları açıyor hem uzun vadede fırsat yaratıyor.
~

“AİLELER KURULDA DA YÖNETİMİ PROFESYONELLERE BIRAKIYOR”

HALKA ARZ SONRASI YAPI
Eskiden yönetim kurulu her aileden 2 kişinin katılımıyla 6 kişiden oluşurdu. Halka arz döneminde kurula 3 bağımsız üye daha dahil ettik. Bağımsız üyelerimiz Rüştü Saraçoğlu, Hasan Subaşı ve avukat Şefika Pekin. Kurulda aileler de kendi adlarına aileden birinin yerine bağımsız isimler atamaya başladı. Tekfenbank’ın yüzde 70’ı EFG’ye satıldıktan sonra Ercan Kumcu Bey, Tekfenbank Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan ayrıldı ve Berker Ailesi’ni temsilen Tekfen Holding’in kurulunda yer aldı. Dolayısıyla aileler kendi içinde de kurumsallaşmaya geçti, kurulda da profesyonellere yer veriyorlar.
PATRONLARA DANIŞIRIZ Yönetim kurulumuz 3 ayda bir toplanır. Aynı gün SPK, İMKB’ye açıklama yaparız. Hemen bir gün sonra da yatırımcılarla konferansla bilgi paylaşıyoruz. Patronlarımız her gün holdinge gelir. Danışacak konular varsa kendilerine ulaşırız, istedikleri konularda kendilerini bilgilendiririz. Ama günlük işlere eskiden olduğu gibi şimdi de karışmazlar. Biz hep yurtdışında projeler aldığımız için Türkiye muhasebe kurallarının önünde gittik. 20 yıl önce yıllık rapor yayınlıyorduk. Türkiye’den 10 yıl önce beynelminel muhasebe kaidelerine göre konsolide bütçeyle çalışmaya başladık.
~

“TARIM, HOLDİNG İŞİ DEĞİL”

BİFİİL TARIM YAPMAYACAĞIZ
Tarımsal sanayide girdi alanıyla ilgileniyoruz; tohum, fidan veriyoruz. Bir de ürün çıkışında depolama, boşaltma imkanı veriyoruz. Bir dönem tahıl ticaretinde çalıştık ama stabil görmediğimiz için artık bu işi yapmıyoruz. Ayrıca tohum üretiyoruz. Dolayısıyla Tekfen olarak tarımın girdi ve çıktı alanlarında hizmetlere konumladık. Tarımsal ürün üretimi alanında çalışmıyoruz ve bu alanda olmayacağız. Bizim böyle bir hedefimiz yok.
MEMUR MANTIĞIYLA YÜRÜMEZ Benim kişisel kanatim tarım sektörü, şirket ya da holding işi değil. Benim bir çiftliğim var, buradaki tecrübelerimden iyi biliyorum. Memur zihniyetiyle para verdiğiniz kişiyle tarım işi olmuyor. Masa başında oturan birinin tarım işini kontrol etmesi mümkün değil. Tarımda kazanmak için, çalışanların buradan gelirini sağlaması lazım. Tarım ��ok ihtimam istiyor, zamanında gübreleme, sulama, hasat yapmayı gerektiriyor. Bunu memur zihniyeti ile yapmaya kalkarsanız olmaz. O yüzden ben holdingler seviyesinde tarıma girip başarılı olunacağına inanmıyorum.

“HOLDİNG İÇİNDE FARKLI ŞİRKETLERDE TECRÜBE EDİNDİM”

HOLDİNGİN İLK BURSLU ÖĞRENCİSİ
Ben Tekfen’in ilk burslu öğrencisiyim. 1963 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ne giderken Tekfen’den burslu okudum. Şirketin üçüncü burslu öğrencisi de bugün tarımsal sanayi alanımızın başında bulunan Esin Mete idi. Tekfen ile ilişkimi bu yıllardan itibaren sayarsak, 47 yıl oluyor. Bizim holdingde kadrolar genelde içeriden yetişir, böyle bir kültürümüz var. Kariyer gelişimi anlamında farklı teoriler var tabii… Amerikalar daha çok iş değiştirerek yükselmeyi tercih ediyor. Uzakdoğu ve kıta Avrupası’nda ise daha sadık çalışanlar oluyor. İki ayrı kültür, ikisi de kendi içinde doğru…
AKLIMDA GÜÇLÜ BİR ARŞİV VAR Ben bu kültürlerin birini yaşadım ve hiçbir kötü yanını görmedim. Çünkü bir tarihin parçası oluyorsunuz. Ben Tekfen’in hemen hemen tüm şirketlerinde çalıştım. Ampul işi dışında tüm şirketlerde görev aldım. Bu şekilde bir karma kültür ve tecrübe edindim. Başkaları bu tecrübeyi şirket değiştirerek elde ediyor, ben holding içinde görev değiştirerek aynı kültür içinde elde ettim. Şimdi bir sorun çıktığında, hemen geriye bakabiliyorum. Aklımda öyle bir arşiv var ki benzer bir olayı hatırlıyor çözümü de belirleyebiliyorum. Şu an holding içinde ismen tanıdığım insan sayısı 200’ün üstündedir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz