Hesaplar niye tutmadı?

Projeksiyonlarını büyüme üzerine yapan çok sayıda sektör, şimdi büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Hayal kırıklığının nedeni tutmayan hesaplar. Düşen iç talep, bitmeyen global kriz ve bölge ülkelerde yaşanan sorunlara bir de plansız hayata geçen yatırımlar eklenince birçok sektörde fazla kapasite yüzde 60’a ulaştı. Demir çelikten plastiğe, hızlı tüketimden turizme şimdi bu sektörler boşa giden milyarlarca dolarlık yatırımın faturasını öderken bir taraftan da fazla kapasite sorununun üstesinden gelmek için tüm hesaplarını yeniden yapıyor.

27.08.2015 11:14:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hesaplar niye tutmadı?
Türkiye son 3 yıldır beklediğimizden daha yavaş büyüdü. Enerji sektöründe yatırımlar bu yavaş büyümeye göre değil, daha yüksek büyümelere göre planlanmıştı. Bu nedenle şu anda bütün sektörlerde fazla kapasite meselesi var.” Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, bu sözleriyle Türkiye ekonomisine dair çok önemli bir soruna işaret ediyor. Çünkü son birkaç yılda ekonomideki yavaş büyüme başta enerji olmak üzere birçok sektörün hesaplarında sapmalara neden oldu. Bu sapmalar da ilk etkisini kapasite fazlası vererek gösterdi. İçeride ekonominin büyüme hızının düşmesi dışında başka unsurlar da bu sonuçta rol oynadı. Örneğin en büyük ihracat pazarı Avrupa Birliği ülkelerinin hala toparlanamaması, yakın coğrafyada ekonomik ve siyasi çalkantıların artması, global ekonomide arz-talep dengesinin değişmesi de sektörleri kapasite fazlası sorunuyla baş başa bıraktı. Projeksiyonlarını büyüme üzerine yapan sektörler şimdi yüzde 60’a varan oranlarda kapasite fazlasıyla mücadele ederken, artan rekabet, düşen fiyatlar ve boşa giden milyarlarca dolarlık yatırımın faturasını ödüyor. Öte yandan fazla kapasite sorununun üstesinden gelmek için tüm hesaplar yeniden yapılıyor.
PAZARLAR DARALDI MI? Bugün sektörler cephesine baktığımızda yalıtımda yüzde 60’a, alüminyum ve hazır beton sektöründe yüzde 50’ye, gemi inşa sanayinde yüzde 47’ye, yassı çelikte yüzde 40’a varan oranda kapasite fazlalığı dikkati çekiyor. En dinamik sektörlerden tekstil ve hazır giyimde bile kapasitenin yüzde 30’u kullanılamıyor. Mobilyada ve turizmde de kapasite fazlasından söz etmek mümkün. Turizmde ifade edilen arz fazlası yüzde 39, mobilyada kapasite fazlası ise yüzde 25 seviyesinde. Bu durumun nasıl ortaya çıktığına gelince… Gıda sektöründe düzgün planlama yapılamaması yüzde 35-40 oranlarında kapasite fazlası yarattı. Türkiye makarna ihracatının 2011-2014 yılları arasında ortalama yüzde 23 artış gösterdiğini belirten Barilla CEO’su Güneş Karababa, sektörde bu trendin devam edeceğine dair yanlış bir öngörüde bulunulduğunu itiraf ediyor. Bu doğrultuda ciddi kapasite yatırımları yapıldığını belirten Karababa, bu yıl makarna ihracatı yüzde 22 gerileyince sektörde yüzde 40’a varan kapasite fazlasının oluştuğunu söylüyor. Benzer bir durum ankastre mutfak sektörü için de geçerli. İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık, sektörlerindeki fazla kapasitenin en önemli sebebinin ihracattaki talep düşüşü olduğunu söylüyor.
~
YANLIŞ YATIRIMIN BEDELİ Hiç kuşkusuz son yılların en hızlı büyüyen ve en çok yatırımcı çeken sektörlerinin başında inşaat geliyor. Sektörde şu anda bir arz fazlası oluşmuş durumda. Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya da kısa vadeli stok fazlalarının olabildiğini dile getiriyor. Bu durumun gerekçesi olarak belediyelerin yapı izni verdiği bina sayısındaki artışı gösteren Dumankaya, öte yandan siyasi ve ekonomik gelişmeler nedeniyle tüketicilerin konut alım kararını ötelemesinin de sonuçta etkili olduğunu söylüyor. İnşaata dayalı büyüyen hazır beton sektöründe ise kapasite fazlası yüzde 50’ye dayandı. Önceki yıllarda inşaat sektöründe yaşanan hızlı büyüme dolayısıyla sektöre yeni yatırımcıların girdiğini belirten Türkiye Hazır Beton Sanayicileri Birliği Başkanı Yavuz Işık, “Bunun yanında mevcut şirketler de kapasite artırımında bulundu” diyor. Gerekli fizibiliteler yapılmadan hayata geçen yatırımlar ve sektörlere giriş bariyerinin düşük olması da birçok sektörde kapasite fazlası yaratan etkenler arasında yer alıyor. Yalıtım sektöründe bazı kategorilerde yüzde 70’e varan kapasite fazlasının sebebi olarak fizibiliteye dayandırılmadan yapılan yatırımlar gösteriliyor. Ode Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Sektöre yeni giren, sermayesi düşük, küçük ölçekli işletmeler tarafından pazarı analiz etmeden yapılan yatırımlar, kapasite fazlalığına neden oluyor” diyor. Sektörlerinde yüzde 50’ye varan oranda kapasite fazlası oluştuğunu açıklayan Assan Alüminyum CCO’su Gökhan Güngör, “En büyük neden, yatırımların dikkatlice çalışılmış fizibilite ve pazar talep raporlarına dayandırılmaması ve yatırımcıların ihracat pazarlarına güvenmeleri” diyor. Omsan Lojistik yetkilileri de sektörlerindeki yüzde 20’lik kapasite fazlasının gerekçesi olarak sistem giriş ve çıkış bariyerinin düşük olmasını gösteriyor.
KRİZ ÖNGÖRÜLEMEDİ Dış piyasalara bağlı olarak çalışan çok sayıda sektör, global krizin beklenenden fazla sürmesi ve başta Rusya olmak üzere bazı ülkelerde yaşanan yeni krizler nedeniyle hesaplarını tutturamadı. Gemi inşaat, otomotiv yedek parça ve turizm bu sektörlerden birkaçı… Yüzde 50’nin üzerine çıkan bir oranda sektörde kullanılamayan kapasite olduğunu belirten Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Genel Sekreteri Süheyl Demirtaş, 2002-2008 arası yükselen sipariş trendinin en erken 2017 yılına kadar devam edeceğinin düşünüldüğünü, ancak global krizle yeni gemi inşa siparişlerinin iptal edildiğini anlatıyor. “Yeni gemi inşa faaliyetlerinin durması nedeniyle kapasite beklentileri karşılanamadı” diye konuşuyor. Yedek parça piyasasının güçlü oyuncularından SIO Automotive Genel Müdürü H. Kemal Görgünel de Rusya ve eski Rus Cumhuriyetleri’ndeki döviz hareketlerinden kaynaklanan satış kayıplarıyla kendi sektörlerinde kapasite fazlasının ortaya çıktığını ifade ediyor.
~
Turizmde de Rusya’da yaşanan kriz nedeniyle yüzde 39 oranında kapasite fazlası oluştu. Gloria Hotels Genel Müdürü Mutlu Sağsözlü, “Sadece kontrolsüz ve plansız yatırımlara izin verilmesi de en büyük sebep” diye konuşuyor. Tekstildeki fazla kapasitede Rusya etkisi dikkat çekiyor. Laleli Sanayici ve İşadamları Derneği LASİAD Başkanı Gıyasettin Eyyüpkoca, özellikle son 1,5 yılda yaşanan Rusya krizinin şirketler üzerinde belirli oranda kapasite fazlası oluşturduğunu söylüyor.
 İÇ TALEPTEKİ DÜŞÜŞ ÖNEMLİ İç talepte önemli bir düşüş yaşanması da kapasiteleri atıl durumda bırakan kritik etkenlerden… Burada ise seçim öncesi ve sonrasında yaşanan belirsizlikler etkili. Boytaş Genel Müdürü Şahin Nursaçan da siyasi belirsizlikten kaynaklanan nedenlerle sektörde talebin şimdiden yüzde 30 düştüğünü ifade ediyor. Hızlı tüketimdeki yüzde 25’lik kapasite fazlasının nedeni de düşen talep. Evyap Sabun, Yağ, Gliserin Sanayi Ticaret Tedarik Zinciri Başkan Yardımcısı Taner Timirci, talep tarafındaki yavaşlamanın atıl kapasite oluşturduğunu söylüyor. “Türkiye’de seçim kaynaklı belirsizlikler, doların güçlenmesiyle tüm dünyada gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin değer kaybetmesi, ihracat hacimlerinin de düşmesine sebep oldu. Bütün bu etkenler kapasite fazlalığı oluşturdu” diyor. Bazı sektörlerde ise talep sektöre özel nedenlerle düştü. Örneğin beyaz et bu sektörlerden biri. Keskinoğlu Genel Müdürü Keskin Keskinoğlu, geçtiğimiz yılın ortalarına kadar çeşitli bilgi kirliliğinden dolayı tüketimde azalmaların olduğunu ve pazarda arz fazlası yaşandığını belirtiyor. Bakliyatta kapasite fazlası Türkiye tüketiminin 2 katı civarında. Bu nedenle ciddi bir atıl kapasite sorunu yaşandığına dikkat çeken Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, bu durumun neden kaynaklandığını da şöyle açıklıyor: “Özellikle geçtiğimiz yıllarda ithalatın yerli üretimden çok olmasından dolayı limanlara yakın yerlere kurulan önemli bir işleme kapasitesi mevcut. İlerleyen yıllar içinde yerli üretimin artması ve ithal payının azalmasıyla özellikle bu tesislerin bir kısmı atıl hale geldi. Çünkü tesisler yerli üretim için üretim bölgelerinden uzak olmaları nedeniyle rantabl çalışamamakta.”
REKABETE ETKİSİNE DİKKAT Kapasite fazlası her sektörde dengeleri değiştiriyor. Örneğin makarna sektöründe şirketler, fabrikasını işler durumda tutmak için maliyetine ve hatta maliyetin altına satış yapabiliyor. Bu durumun sürdürülebilir olmadığını belirten Barilla CEO’su Güneş Karababa, “Sektörde değer yaratmaktan çok, tamamıyla fiyat rekabetine dönen bu tür durumlarda, bilhassa küçük üreticiler çok zarar görüyor” diyor. Turizmde artan oyuncu sayısı ve kapasiteyle birlikte rekabet fiyata odaklanıyor. Gloria Hotels Genel Müdürü Mutlu Sağsözlü, fiyat savaşları nedeniyle gelirlerin ve kalitenin de düştüğünü söylüyor. Yalıtımda kapasite fazlası haksız rekabet ve kayıt dışılığı tetikliyor. İZODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ertuğrul Şen, “Pazardan pay kapmak isteyen her şirket, fiyatta rekabetçi olabilmek için kaliteye ve kayıt dışılığa kadar uzanan olumsuzluklarla karşı karşıya kalabiliyor” diye konuşuyor. SIO Automotive Genel Müdürü H. Kemal Görgünel de kapasite fazlasından kaynaklanan üretimlerin çok ucuz fiyatla pazara sunulduğunu, sırf elindeki hammaddeyi paraya çevirmek isteyenlerin yaklaşımından dolayı piyasadaki fiyat dengesinin tamamen bozulduğunu ifade ediyor. Plastik sektörü oyuncuları da kapasite fazlalığı nedeniyle artan rekabetle karşı karşıya. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, haksız rekabetin yanında merdiven altı üretimin de oyuncuları olumsuz etkilediğini söylüyor. Mars Logistics Genel Müdürü Ali Tulgar, lojistik sektöründe araç arzının dengesiz artışı sonucunda fiyat odaklı rekabetin daha da körüklendiğini belirtiyor, “Bu da sektöre daha fazla zarar verir hale geldi” diyor.
~
BOŞA GİDEN YATIRIMLAR Tutmayan hesaplar birçok yatırımın da heba olmasına neden oldu. Türkiye Hazır Beton Sanayicileri Birliği Başkanı Yavuz Işık, sektörde kapasite kullanım oranının yüzde 50’ler civarında olması nedeniyle yatırımların yarısının boşa gittiğini söylüyor. İZODER Başkan Yardımcısı Ertuğrul Şen de sektörde yapılan yatırımların yarıdan fazlasının en azından şimdilik atıl durumda olduğunu anlatıyor. Son dönemde sektörde pazarın aktif oyuncularından birinin iflas ettiğini hatırlatan Keskinoğlu Genel Müdürü Keskin Keskinoğlu ise bu durumda sektörde yapılan yatırımların yüzde 8-10’unun boşa gittiğini ifade ediyor. Plastik sektöründeki tabloyu PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Sektörün kapasite fazlalığı ile doğru orantılı olarak yapılan yatırımların yüzde 10-15’i şu an için değerlendirilemiyor” sözleriyle özetliyor. Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Ünlütürk de ihracat pazarlarındaki durgunluk nedeniyle sektörde son 3 yılda yapılan yatırımların yüzde 20-30 civarında heba olduğuna dikkat çekiyor.
DENGE OLUŞACAK MI? Peki kapasite fazlalığı sorunu ne zaman çözüme kavuşur? Dengeler ne zaman yerine oturur? Makarna sektörü için yatırıma bakış değişmedikçe dengeye ulaşmak zor görünüyor. Barilla CEO’su Güneş Karababa, “İlave yatırım yapılmaz, iç pazar tüketimi 3-4 yıl boyunca çift haneli oranlarda büyür, ihracatta da eski düzeyler yakalanırsa, sektörde yeniden yüksek kapasite kullanım oranlarına ulaşabiliriz” diyor. Gemi inşa sanayicileri dünyada gemi üretiminin artmasını bekliyor. GİSBİR Başkanı, “Yeni kuralların zorunlu kıldığı yeni gemi tipleri ve yenilenmesi gereken gemilerle birlikte, inşa edilmesi gerekecek gemi sayısı artacaktır” diyor. Ancak bunun zamanını şimdiden öngörebilmenin hayli zor olduğunu da sözlerine ekliyor. Bakliyat sektöründe bir konsolidasyon beklentisi var. Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, 3-5 yıllık orta vadede bu konsolidasyonun hızlanacağını, birçok şirketin eleneceğini ve atıl kapasite sorununu kendiliğinden çözüleceğini düşünüyor. Hızlı tüketim sektörü için Evyap’ın öngörüsü 2-3 yıl içinde kapasite fazlasının bir dengeye ulaşacağı yönünde. Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Ünlütürk, gelecek yılın ortalarından itibaren normalleşme bekliyor. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı ise geleceğe yönelik iyimser değil. “Kapasite fazlasının bugünün şartlarında dengeye ulaşması mümkün görünmüyor. Ancak global krizin çözülmesi halinde dünya standartlarında üretim yapanlar ihracat yaparak kapasitelerini dengeleyebilir” diye konuşuyor.
~
YAŞAR KÜÇÜKÇALIK / TÜRKİYE EV TEKSTİLİ SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI 
“KORUMA ÖNLEMLERİ GETİRMELİYİZ”
AB PAZARININ ETKİSİ
Türkiye ev tekstili sektöründe 2 – 3 yıl öncesine kadar elimizdeki makine parkını tam kapasite kullanabilirken; son 1 yılda kapasite kullanım oranımız yüzde 60’lara geriledi. Yaşanan atıl kapasite sorununun sebeplerini birkaç ayrı başlıkta inceleyebiliriz. Öncelikle sektörümüzün en fazla ihracat yaptığı bölge olan AB ülkelerinde talep daralması oldu. Buna ilave olarak yakın coğrafyamızda yaşanan siyasi belirsizlikler, ekonomiyi etkiledi.
SİYASİ GERİLİM ETKİLEDİ Üretimimizin önemli bir kısmını ihraç ettiğimiz Rusya ve Ukrayna’nın içerisinde olduğu siyasi gerilim, İran, Irak ve Suriye’de yaşanan siyasi istikrarsızlık ihracatımızı olumsuz yönde etkiliyor. Bu olumsuz durum da atıl kapasite oluşmasına neden oluyor. Bir başka neden, kontrolsüz ithalat. Türkiye’de üretilebilecek ürünlerin, başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilmesi, sektörümüze zarar veriyor, haksız rekabet yaratıyor, atıl kapasite oluşmasına neden oluyor.
İÇ PİYASA KÜÇÜLDÜ Son zamanlarda iç piyasada yaşanan küçülmeyi de başka bir etken olarak söyleyebiliriz. Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği olarak bu konuda çeşitli çalışmalarımız mevcut. Örneğin kapasite kullanım artışı teşvik edilebilir. Tüm üretici ülkelerin yaptığı gibi Türkiye’de üretim kabiliyeti olan mallar için koruma önlemleri getirmeliyiz.

KAAN KAVALOĞLU / LİMAK TURİZM GRUBU BAŞKANI
“KRİZ EN AZ 3 YIL SÜRECEK”
800 BİN TURİSTE İHTİYAÇ VAR
Otelcilik sektöründe maalesef bir arz fazlası var. Her yıl 20-25 bin yatak ilave yatırım olarak sektöre giriyor. Bu kapasitenin büyük bir kısmı resort bölgelerde ve Antalya’da hayata geçiyor. Sadece Antalya’da devreye giren 20 bin yatak için ülkemize yaklaşık 800 bin ilave yerli yabancı turistin gelmesine ihtiyaç var.
 DURUM PARLAK DEĞİL Özellikle 2015 için ana pazarlarımızdan biri olan Rusya’da yaklaşık yüzde 30’luk bir daralma olduğunu göz önünde bulundurursak turizm açısından durumun hiç de parlak olmadığını söyleyebiliriz. Bu durumdan daha az zarar görmek için otellerin fiyat indirimine gitmesi durumu daha da zorlaştırıyor.
 İÇ PAZARA YÖNELİŞ Turizm sektörü kriz ortamında daha az kâr elde etmeyi göze alabilse bu durumun olumsuz etkilerini 2 yıl içinde atlatabilecekken şu anda kriz en az 3 yıl sürecek gibi gözüküyor. Böylelikle sektör dengeye ancak 2018 yılında oturacak. Biz pazarlama faaliyetlerimizi artırarak iç pazara ve yeni pazarlara yönelerek bu durumu hafifletmeyi başardık. 
~
ALİ PANDIR / ERDEMİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“YERLİ ÜRETİCİ REKABET AVANTAJINI KAYBEDİYOR”
 TÜKETİM YAVAŞLADI
Dünya çelik tüketimi son 5 yılda önceki yıllara göre yavaşladı. 2015 ve 2016 yıllarında da yıllık bazda yüzde 1’in altında büyüme olması bekleniyor. Dünyada yaklaşık 600 milyon ton kapasite fazlası olduğu hesaplanıyor. Çelik üretiminin yüzde 50’sini gerçekleştiren Çin’de 300 milyon ton atıl kapasite bulunuyor ve son yıllarda Çin’deki tüketimin üretimin altında kalması çelik sektörü üzerindeki baskıyı artırıyor. Bu durum da global atıl kapasitenin giderek artacağına işaret ediyor.
İTHALAT YAPILDI Ülkemizde ise tüketimin tamamını karşılayabilecek kapasite bulunmasına rağmen 2014 yılında tüketilen yassı çeliğin yarısından fazlası ithalat yoluyla karşılandı. Buna bağlı olarak ülkemizdeki yassı çelik tesislerinin kapasite kullanım oranları yüzde 59 seviyesinde kaldı. Dünya Çelik Birliği’nin (WSA) araştırmalarına göre çelik sektöründe yaşayabilirlik sınırı olarak belirlenen kapasite kullanım oranı yüzde 75. Bu kadar düşük kapasite kullanım oranı sektörel anlamda sağlıklı bir durum yaratmıyor. DÜŞÜK FİYATLAMA Yüksek kapasitesi bulunan ve aynı zamanda düşük fiyatlama yapan Çin, Rus ve Ukraynalı üreticiler arz fazlalarını ihraç ediyor. Yabancı üreticilerin tesisleri tam dolu çalışırken başta ülkemiz olmak üzere yerli çelik üreticileri kapasitelerini kullanamıyor ve düşük fiyatlı ithal ürünlerle rekabet avantajlarını kaybediyor.
İSTİHDAM KAYBI Bu da zarar gören ülkelerin potansiyelini kullanamamasına, katma değer ve istihdam kaybı yaşamalarına yol açıyor. Yapılan projeksiyonlarda küresel arz talep dengesinin en erken 2020 sonrası oluşabileceği hesaplanıyor. En büyük kapasite fazlasının bulunduğu Çin’de çevresel faktörler gibi nedenlerle devlet yönetimi altında tesis kapanmaları bu süreci hızlandırabilir.

ENERJİDE YANILTAN BEKLENTİ
 15 BİN MEGAVATLIK ARZ FAZLASI
Enerji sektöründe, elektrik üretimine ilişkin kapasite fazlası durumu yaşanıyor. Şu anda 71 bin megavat civarında bir kapasite bulunuyor. Eskiyen santraller ve arz güvenliği de hesaba katıldığında bugün itibarıyla 10-15 bin megavat fazla olduğu düşünülebilir. Türkiye’nin ekonomik büyümesinin 2012 öncesi dönemdeki hızıyla devam edeceği varsayımıyla yapılan yatırımlar neticesinde bu durum ortaya çıktı.
YATIRIMLAR BOŞA MI GİTTİ? Yatırımlar tam anlamıyla boşa gitmese de arz-talep dengesizliği hemen fiyatlara yansıdığından yatırımların geri dönüş süreleri çok uzuyor ve bazıları fizibıl olmaktan çıkıyor. 10 bin megavat civarında üretimin planlanandan erken emekliye ayrılması söz konusu olabilir. Bunların içinde nispeten yeni olan fakat değişen teknoloji nedeniyle verimliliği düşük kalmış termik yatırımları da mevcut.
 ZARARINA ÇALIŞIYOR Kapasite fazlası fiyatlar üzerinde düşürücü bir etki, yaptığından, santraller yıl içinde çalışmaları öngörülen süreler boyunca çalışamıyor ve zararına çalışıyor. Bunun sonucunda fizibiliteleri bozuluyor ve bazılarında kredi geri ödeme problemleri oluşuyor. Enerji yatırımlarının finansmanları dolar bazında olduğundan ve satış iç piyasada TL üzerinden yapıldığından, şirketler üzerinde ciddi bir kur riski ve kaybı da bulunuyor.
DENGEDE SIKIŞMA Düşük büyüme hızlarının devam ettiği ve eskiyen yap işlet santrallarının devreden çıktığı varsayımları ile 2019 yılında arz-talep dengesinde bir sıkışma olacağını hesaplıyoruz. Bizler satış portföylerini optimize ederek ve risk yönetimi metodolojilerini yaygınlaştırarak geliri maksimize etmeye çalışıyoruz. Doğal olarak verimliliğin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi tarafında da çalışmalar yapılıyor. Ancak bunların yanında, yatırımların ertelendiğini ve iptal edildiğini de görüyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz