İknası zor şirketler

Elvan Gıda Vatan Bilgisayar Bimeks gibi şirketlerle ortaklık tekliflerine neden mesafeli yaklaştıklarını konuştuk...

23.10.2015 12:58:450
Paylaş Tweet Paylaş
İknası zor şirketler
Son dönemlerde Anadolu Efes’in satılacağı yönündeki dedikodular da kulağıma çok sık gelmeye başladı. Tekrar söylüyorum ‘Anadolu Efes’i satmayacağız.” Bu sözler Anadolu Grubu’nun patronu Tuncay Özilhan’a ait. Geçtiğimiz yılın sonlarında Anadolu Efes’in satışına yönelik söylentiler zirve yaptığında Özilhan, şirketini satmak istemediğine dair çok net olarak bu cümleyi kurmuştu. Aynı açıklamada başarılı işadamı, şirketini yüzde 100 satmayı düşünmemesine gerekçe olarak markasından memnun olmasını gösteriyor, yeni hedef pazarlarda büyüme planları olduğunun altını çiziyordu. Bir gerçek var ki Efes Pilsen sadece Türkiye’de değil yurtdışında da sektöründe daha büyük atılımlar yapmak isteyenlerin odağındaki marka. Efes’i bu noktaya taşıyan ise hiç kuşkusuz güçlü finansal yapısı, bulunduğu pazarlardaki güçlü konumu ve marka değeri. Efes gibi bugün kendi sektöründe başarılarıyla dikkat çeken birçok marka ve şirket var. Örneğin LC Waikiki, Sütaş, Simit Sarayı, Kahve Dünyası, Mado, Vakko ve Bimeks bu markalardan sadece birkaçı… Yerli ve yabancı yatırımcıların odağında olan bu markalar, birkaç yıldır çok sayıda ortaklık ve satın alma teklifiyle karşılaşıyor, ancak bir şekilde bu teklifleri geri çeviriyorlar. Hatta M&A sektörüne yön veren uzmanlar için bu şirketler “ikna edilemeyenler” kategorisinde yer alıyor.
NEDEN İKNA EDİLEMİYORLAR?
Geride bıraktığımız 10 yıl Türkiye’de birleşme ve satın almalar açısından en hareketli dönemdi. Neredeyse herkesin kapısının özellikle yabancı fonlar tarafından çalındığı bu dönemde bankacılık, sağlık, gıda, perakende, lojistik ve medya gibi birçok sektörde çok sayıda şirket, satın alma ve ortaklıkların merkezinde yer aldı. Migros, Acıbadem Sağlık Grubu, Koton, YKM, Yemeksepeti gibi sektörünün en gözde şirketleri ortaklık ve satış için masaya oturdu. Migros Anadolu Grubuyla, YKM Boyner Holding’le, Koton Turkven’le, Acıbadem Sağlık Grubu global sağlık ağı IHH ile son olarak Yemeksepeti de Delivery Hero ile el sıkıştı. Tüm bu işlemlerin de katkısıyla yılda 15-30 milyar dolarlık bir M&A pazarı oluştu. Peki bu hareketli ortamda “ikna edilemeyenler” kategorisinde yer alanlar, neden bu hareketin dışında kalmayı tercih etti, tekliflere uzak durdu, hatta kapıyı kapattı?
Aslına bakılırsa her şirket kendi özel nedenine sahip. Ancak uzmanlara göre şu ana kadar pazarda ikna edilemeyenler için öne çıkan bazı temel nedenler var. Örneğin Nord Holding Yönetim Kurulu Başkanı Servet Topaloğlu, bu nedenlerden birkaç tanesini şöyle açıklıyor: “Birincisi bu şirketler pazara düşmek istemiyor. ‘Maddi açıdan zorda mı’ şeklinde algılanmak istememeleri en önemli faktör. İkincisi de çok fazla piyasaya düşerlerse fiyatlarının düşeceğinden endişe ediyorlar.” Topaloğlu’na göre piyasada bilançosu güçlü ve operasyonel kârlılığı tatminkar olan şirketlerin sayısı oldukça az, yüzde 10-15 civarında... Bu şirketlerin de aslında istedikleri rakamlar verildiğinde ikna edilebileceğini düşünen Topaloğlu, “Sadece karşı tarafı zorluyorlar. Şirketlerinden emin oldukları için onu daha fazla büyütüp daha iyi bir fiyata satmayı planlıyorlar” diye konuşuyor.~DUYGUSAL BAKANLAR DA VAR
inHERA Capital Yönetici Ortağı Levent Bosut ise şirketini satmaya razı olmayanların hem rasyonel hem duygusal çok sayıda sebebi olduğunu söylüyor. Şirket sahiplerinin hayatında o işin çok önemli olması ve şirketi sattıktan sonra ne yapacağını bilememesinin de önemli nedenlerden biri olduğunu ifade eden Bosut, “Bazıları da şirket satışını acizlik olarak görüyor. Halbuki unutulmamalı ki ancak kârlı ve büyüme içinde olan şirketler ilgi görüyor. Şirketi rakiplere veya ilgili bir üçüncü şirkete açtıklarında, ticari sır niteliğinde birçok bilginin ifşa edilmesinin yaratacağı riskler de birçok şirketin satın alma görüşmelerine uzak durmasında önemli bir neden. Şirket sahibinin gözünde, şirketin hak ettiğinden çok daha değerli olduğu hallerde görüşmelerin tıkanması veya hiç başlamaması da söz konusu oluyor” diyor. Crossborder Kurucu Ortağı Çiğdem Bicik, Türk şirketlerinin hala finansal kurumsallaşmasının tamamlanmamış olmasının da satın alma ve ortaklıklara engel olduğunu ifade ediyor. Bu noktayı detaylarıyla şöyle açıklıyor: “Şirketler ortak alırken kârlarını düşük gösterme gayretlerinin kendilerine olumsuz bir değer olarak yansıdıklarını görüyor. Ayrıca şirketin ileride karşılaşabileceği vergisel, hukuki, ticari riskler de diğer bir mutabakatsızlık konusu yaratıyor. Kültürel farklılıklar ve aynı hedefe bakmamak bu süreci belli bir aşamadan sonra imkansız hale getiriyor. Yerli şirketlerin birçoğu aile şirketi, kendilerinden başkasına hiçbir zaman hesap vermek zorunda kalmamış bir yönetimin belli kalıplara girmesi, satın alan grubun kültür ve kaidelerine adaptasyonu sıkıntılı olabiliyor.”
ODAKTAKİ SEKTÖRLER
Ortaklık ve satın almaların merkezindeki şirketlerin sektörlerine baktığımızda enerji, finans, ulaştırma, altyapı, sağlık, perakende, gıda ve teknolojinin başı çektiği görülüyor. 2013 ve 2014 yılında şirket birleşme ve satın alma işlem hacmi bakımından ilk sırada enerji sektörünün yer aldığını açıklayan Grant Thornton Türkiye Yönetici Ortağı Nurcan Yıldırım Şen, bu sektörü ulaştırma ve finansal hizmetlerin takip ettiğini söylüyor. Yaptıkları araştırmalara dayanarak önümüzdeki yıllarda yine enerjinin önemini korurken yiyecek-içecek ve perakende sektörünün ağırlığını artıracağını ifade ediyor. “Bunun yanında ulaştırma, finansal hizmetler ve bilişimde birleşme ve satın alma işlemlerinin yoğun olarak devam etmesini bekliyoruz” diyor. Özellikle AR-GE’ye dayalı sektörlerde mal ve hizmet geliştirmenin maliyetli olduğuna dikkat çeken Crossborder Kurucu Ortağı Çiğdem Bicik’in beklentisi bu maliyetlere katlanmak istemeyen şirketlerin, bu tür yapıları
satın almayı ya da onlarla ortaklık kurmak isteyeceği yönünde. En çok ilgi gören şirketlerin yapılarına baktığımızda ise kârlı, sektöründe önemli bir yeri ve pazar payı olan şirketler öne çıkıyor. inHERA Capital Yönetici Ortağı Levent Bosut, “Giriş bariyerine sahip, büyüme potansiyeli yüksek şirketler ilgi çekiyor. Bir başka deyişle altın yumurtlayan tavuklar ilgi görüyor ve satılabiliyor” diye konuşuyor. Servet Topaloğlu da fonların büyüme potansiyeli olan iyi yönetime sahip şirketlere ortak olmak istediklerini dile getiriyor.

~“AŞK PARAYLA SATILMAZ”
İkna edilemeyen şirketlerin ortaklık ve satın almalara neden uzak durduklarına yönelik açıklamaları da aslında tümüyle uzmanları doğruluyor. Örneğin, Sütaş’ın patronu Muharrem Yılmaz, şirketine gelen ortaklık ve satın alma tekliflerine yaklaşımını, “Aşk parayla satılmaz” sözleriyle dile getiriyor. Geçtiğimiz 5 yılda büyüklüğünü 2’ye katlamış bir şirket olduklarını hatırlatıp gelecek 5 yıldaki büyümeyi finanse edecek kaynağı da inovasyon kabiliyetine de sahip olduklarının altını çiziyor. “Biri bize öğretecekse onunla el ele tutuşalım. Ama kendi büyümesinin bir parçası olarak, operasyonel bir Sütaş hayal ediyorsa o bize bir şey katmıyor” diye konuşuyor İlaç sektörünün en büyük yerlisi Abdi İbrahim de uzun zamandır konsolidasyonun yoğun yaşandığı sektörde fonların ve dünya devlerinin radarında... Hatta dönem dönem şirketin yabancılar tarafından satın alınacağına yönelik haberler de çıktı. Ancak bugün şirket satın alma tekliflerine uzak duruyor. Şirketin yönetim kurulu başkanı Nezih Barut, bu yaklaşımlarının nedenini yaşadığı bir örnekle şöyle anlatıyor: “Sektörle ilgili yaşadığım umutsuzluklar yüzünden şirketi satmanın eşiğinden döndüm. O dönem üniversiteye hazırlanan oğlum İbrahim Barut’a ‘İş sahibi mi olmak istersin, para sahibi mi’ diye sordum. Oğlum, ‘iş’ cevabını verince şirketi satma düşüncesini rafa kaldırdım. Yoksa şirketin çok talibi var.”
“HEDEFİMİZ ÖZKAYNAKLA BÜYÜMEK”
Şekerleme sektöründe global 100 listesine Türkiye’den girebilen 3 şirketten biri olan Elvan Gıda’nın başkanı Hidayet Kadiroğlu, onlarca ortaklık teklifi aldıklarını, ancak şu ana dek bu tekliflerin hepsine olumsuz yanıt verdiklerini anlatıyor. 250 milyon dolarlık cirolarıyla yılda yüzde 300 oranında büyüme hedefiyle ilerlediklerinin altını çizen Kadiroğlu, 2023 öncesinde cirolarını 1 milyar dolara çıkarmayı planladıklarını söylüyor. “Sektörde ilk AR-GE merkezini biz kurduk ve ihracat şampiyonu olduk. 130 ülkede ürünlerimiz vitrinlerde… Doğal olarak bunlar görülüyor ve görenler de geliyor. Ancak 1952 yılından itibaren kendi özkaynaklarımızla büyüyoruz ve fona ihtiyaç duymuyoruz. Sağlam bir finansal yapımız var” sözleriyle teklifleri geri çevirme nedenlerini açıklıyor. Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, 2014 yılı başından itibaren 15’in üzerinde şirketten satın alma ve ortaklık teklifleri aldıklarını söylüyor. “Bu tekliflerin tamamı yabancı şirketlerden geldi” diyen Erol’a göre kendilerine gösterilen bu ilginin arkasında hızlı ve kârlı büyümeleri var. Erol, “Şirketimizin büyüme potansiyelinin çok yüksek olduğuna inanıyoruz. Gelen teklifler de bu inancımızı pekiştiriyor. Şu an bu potansiyeli değerlendirmeyi daha doğru görüyor, şimdilik tekliflere olumlu dönüş yapmıyoruz” diye konuşuyor.

~“GERÇEK DEĞERİ BEKLİYORUZ”
Bimeks de özellikle yabancı fonların yakından ilgilendiği bir şirket. Bimeks İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Ahmed Akgiray, İngiliz Electroworld ve Fransız Darty’nin Türkiye operasyonlarını satın almalarıyla birlikte yabancı fonların kendilerine ilgi göstermeye başladığını belirtiyor. Ancak stratejik ortaklıklara çok sıcak bakmadıklarını ifade ediyor. Bunun gerekçesini de şöyle dile getiriyor: “Şirketimizin ulaşacağı optimal değerin henüz çok altında olduğunu düşünüyoruz. Samimi olmak gerekirse, gelecek birkaç yılda oluşacak bir değeri, bugünden başka bir stratejik ortakla paylaşmayı tercih etmiyoruz. Öte yandan perakende, hızlı karar vermeyi ve aynı hızda da uygulamayı gerektirir. Çok ortaklı ve çok katmanlı hiyerarşik yapılar, hızlı karar ve aksiyon almayı engelliyor. Bimeks sektörünün en büyük ve en güçlü şirketi değilken en hızlı büyüyen ve sürdürülebilir kâr üreten şirketi olmayı başardıysa en önemli sebeplerden biri analitik karar ve hızlı aksiyon alma yeteneğidir.” Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık, fonlar başta olmak üzere stratejik ortaklık kurmak isteyen yerli ve yabancı şirketlerden her yıl pek çok kez teklif aldıklarını anlatıyor. Bu derece ilgi görmelerini istikrarlı bir şekilde büyümelerine ve yenilikçi iş yapış şekillerine bağlıyor. Bartık, ortaklığa evet demek için doğru zamanı
bekleyenlerden… “Şirketimizin değerinin biraz daha artmasını bekliyoruz. Bu anlamda tüm yol haritamız da stratejimiz de hazır. Biraz daha beklememiz gerekiyor” diyor.
“HENÜZ HAZIR DEĞİLİZ”
Eskişehirli Odak Kozmetik de sektöründe en çok ilgi gören şirketlerden biri… Son 2 yıl üst üste Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilk 100 şirketi içerisine giren şirket, son dönemde aldığı ortaklık ve satın alma tekliflerini geri çeviriyor. Odak Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı
Aydın Bandırma, şirketin tek sahibi olduğu için ortaklığa henüz hazır olmadığını ifade ediyor. “Bebek gibi büyüttüğüm şirketim tam fırlayıp çıkış yapma noktasında, önünün çok açık olduğu bir zamanda… Bunu paylaşma fikri henüz kafamda oturmadı. Bundan sonra daha hızlı büyüyebilir ve deneyimlerimi kullanabilirim” diye konuşuyor. Çocuk giyim sektörünün yeni ve güçlü oyuncularından B&G Store da yatırımcılardan ilgi görüyor. Orta-üst kesimde ulaşılabilir tek marka olmalarının, model çeşitliliklerinin ve ürün kalitelerinin talep görmelerindeki etkenler olduğunu ifade eden B&G Store Yönetim Kurulu Başkanı Seyidullah Nebati, finansal faktörler sebebiyle şimdiye kadar bir ortaklık sağlanamadığını söylüyor. Vatan Computer Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Vatan da birçok ortaklık teklifiyle karşılaştığını açıklıyor. Ancak görüşme talebinde bulunanların ciddiyetine inanmadığını dile getiren Vatan, bundan sonra görüşme talep edenlere bir şart sunduğunu belirtiyor: “Görüşme talebi olanlardan Kabataş Erkek Lisesi Vakfı’na 10 bin dolar bağış yapmalarını istiyorum. Şimdiye kadar bağış yapan olmadı.”
~"EVET DEDİRTEN ETKENLER
YUMUŞAK KARINLARI

Satın alma ve ortaklıklara sıcak bakmayan şirketlerin de bazen yumuşak karınları olabiliyor. Belli kriterler yerine geldiğinde ya da şartlar oluştuğunda onlar da “evet” diyebiliyor. inHERA Capital Yönetici Ortağı Levent Bosut’a göre uzun süre direndikten sonra şirket satışına “evet” dedirten en önemli neden yönetim değişikliği.
KONSOLİDASYON ZORLUYOR
Bosut, “Yeni nesil, babalarının aksine bu sürece daha az duygusal yaklaşıyor. Başka bir sebep de konsolidasyonun şirketi zorluyor olması. Orta büyüklükteki şirketin başka şirketleri satın alıp büyümekten, satmaktan veya ortak almaktan başka çaresi olmayabiliyor. Yeni büyük yatırım gereksinimi ve fırsatı da satışı, ortaklığı cazip hale getirebiliyor” diyor.
FİYATLAMA OPTİMAL YAPILIRSA…
Grant Thornton Türkiye Yönetici Ortağı Nurcan Yıldırım Şen de risklerin doğru belirlenip fiyatlamanın optimal yapıldığı durumlarda şirket birleşmelerinde “evet”in önünün açılacağını düşünüyor. “Hızlı büyüyen şirketler büyümeyi sağlayacak finansman ihtiyacını karşılamak düşüncesi, vergisel avantaj sağlama, faaliyet konularında çeşitlendirme yaparak riski azaltma, yetenekli yönetime sahip olma, psikolojik etmenler ve diğer sınai haklara sahip olma düşüncesi ön plana çıktığında, işletme birleşmelerinde sayının artacağını öngörüyoruz” diye konuşuyor.

Müşfik Cantekinler EY Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı
"ORTAKLIK CAZİP GÖRÜNECEK"
KİMLER SICAKBAKACAK?

Yurtdışına açılan, açılma planları olan ve büyüme stratejisinde kurumsallaşmaya, yeni pazarlar geliştirme konularına odaklanan Türk şirketleri için, önümüzdeki dönemde ortaklık opsiyonları türlü sinerjileri sebebiyle daha cazip görünmeye başlayacak. Ortaklık için belli ölçüde büyümeyi, kârlılığını artırmayı ve daha kârlı bir yapı üzerinden ortaklık
yapmayı hedefleyen şirketlerin, ortaklığa sıcak bakabileceğini söyleyebiliriz.
ETKİN BÜYÜME MODELİ
Borçluluk seviyesi yüksek olan ve özellikle kurdaki dalgalanmalardan olumsuz etkilenen şirketler de ortaklık opsiyonlarına sıcak bakmaya başlayacak. Birçok sektörde, farklı büyüklüklerdeki çok sayıda şirketin, potansiyel ortaklık konusunu değerlendirdiğini, katma değerli ve etkin büyüme modellerinden birisi olarak göz önünde bulundurduğunu görüyoruz. Ancak, yatırımcılarla sinerjilerinin limitli olacağını düşünen, halihazırda yeni pazarlara ve yeni ürünlere odaklanmış şirketler, ortaklık süreçlerine ikinci planda vakit ayırabilir.

Servet Topaloğlu Nord Holding Yönetim Kurulu Başkanı
"ALIM ZAMANI BAŞLADI"
DEĞERİNİN ÜZERİNDE SATIŞ

Hannover merkezli bir sermaye katılım şirketi olan Nord Holding’in Türkiye temsilcisi olarak şu sıralar şirket alımı için uygun bir zaman olduğunu düşünüyorum. Aldığınız bir şirkete değer katarak onu 3-5 yıl sonra çok daha iyi değerlere taşıyabilirsiniz.
İYİ ZAMANI BEKLEMEK
Konjonktürün iyi olduğu bir zamanda şirket alıp, daha sonra zayıf bir konjonktüre gireceğinize, kötü zamanda alıp iyi zamanı beklemek, o zamana kadar da şirketteki potansiyeli değerlendirerek şirketin bilançosunu güçlendirmek daha akıllı bir strateji...
PRIVATE EQUITY’LER NE İSTİYOR?
Peki bu dönemde private equity’ler ne istiyor? Aslında private equity’ler mümkün olduğunca konuşulmayan isimleri bulmak istiyor. Pazarda çok konuşulan isimlerin olmayacağını biliyorlar. Bu nedenle pazarda daha çok kıyıda köşede kalmış değerli şirketleri bulmaya çalışıyorlar.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz