Sınır ötesi harekatı!

Yerli sermayeyi sınır ötesine götüren nedenler...

26.10.2015 14:05:410
Paylaş Tweet Paylaş
Sınır ötesi harekatı!
Capital’in 97 şirketin üst yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirdiği “Yurtdışı Yatırım Eğilimi” anketi, çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre yerli yatırımcının sınır ötesine yönelme oranı, son birkaç yıldır giderek artıyor. Öyle ki şu anda yurtdışında yatırımı bulunan Türk şirketlerin yüzde 25’i, ilk yurtdışı yatırımını son 5 yılda gerçekleştirmiş durumda. Uzmanlar da yerli yatırımcının yurtdışı eğiliminde özellikle son yıllarda dikkat çekici bir artış olduğunu doğruluyor. “2015’in ilk 6 ayında 15 adet yurtdışı satın alma işleminin gerçekleştiğini görüyoruz” diyen EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Müşfik Cantekinler, “Bu yıl Türk yatırımcılar yurtdışında özellikle bilişim sektöründe aktif. Türk yatırımcıların yurtdışındaki birçok işlemde potansiyel yatırımcı listesinde ön sıralara yükseldiklerini gözlemliyoruz” şeklinde konuşuyor. Tabii bu gelişmelerde birden fazla dinamiğin etkili olduğunu söylemek mümkün. İçerideki yatırım
fırsatlarının azalması, sektörel sıkışma ve siyasi belirsizlik ortamı, iç pazara olan ilgiyi azaltan nedenler arasında başı çekiyor. Yeni pazar fırsatları ve global krizin yarattığı yatırım olanakları ise diğer etkenler.
YURTDIŞI NEDEN CAZİP?
Araştırma sonuçlarına göre yurtdışını cazip kılan nedenler arasında yüzde 30 oranla “yeni pazar fırsatları” ilk sırada. Onu yüzde 18,2 ile “iç pazarda büyüme imkanının azalması” seçeneği izliyor. Global krizin getirdiği fırsatlar ise yerli yatırımcıyı yurtdışına yönelten üçüncü önemli neden. KPMG Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Hande Şenova, “Türk şirketlerinin büyüyebilmesi ve bir üst lige atlayabilmesi için yurtdışı yatırımlar ve ortaklıklar rekabetin gereği durumuna geliyor. Yurtdışında yatırımın cazibesi farklı piyasalara ulaşmak, bilinirliğin artması, yeni potansiyel ve fırsatlar olarak özetlenebilir” diye konuşuyor.
Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker, sınır ötesi yatırımın cazibesini şöyle özetliyor: “Yurtdışında üretim ve operasyon merkezleri kurmak, markalara birçok açıdan katkı sağlıyor. İhracat operasyonlarında kolaylık sağlamak, farklı pazar dinamiklerini yakından takip edebilmek bunlardan birkaçı. Ayrıca farklı ülkelerde üretim yaparken o ülkelerin standartlarına uyum çalışmaları AR-GE faaliyetlerinde yol gösterici olabiliyor.” Gübretaş Genel Müdürü Şükrü Kutlu, “Yurtdışı yatırımların bize sağladığı birçok avantaj var. Bunlar, hammadde kaynaklarına yakın olarak tedarik ve maliyet gücümüzü artırmak, navlun, lojistik maliyet avantajlarını değerlendirmek, düşük enerji fiyatları” diyor. Perakende sektöründen English Home’un yurtdışı ve kurumsal satış yöneticisi Sinan Gündüz ise şunları söylüyor: “Türkiye, ev tekstilinin dünyada önde gelen üreticilerinden. Bu sayede girdiğimiz pazarlarda kolaylıkla rekabet edebiliyoruz. Dış pazarda özellikle Doğu Avrupa’da çok fazla rekabet baskısı hissetmiyor ve daha rahat büyüyebiliyoruz.”
İÇ PAZARIN ZORLUKLARI?
Yerli yatırımcıyı yeni pazarlara yönlendiren gerekçeler sadece yurtdışının cazibesinden kaynaklanmıyor. İç pazardaki sıkışıklık da rotayı dışarıya çevirmenin nedenleri arasında. Ankete katılanların yüzde 21,1’i iç pazara yatırım yapmakta en önemli zorluğun “büyümede sektörel sıkışma” olduğunu belirtiyor. İkinci neden yüzde 20,7 ile “siyasi belirsizlik” iken onu yüzde 18,8 ile “bürokratik işlemlerin karmaşıklığı” izliyor. Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, iç pazardaki sıkıntıları şöyle sıralıyor: “İç pazarda büyüme oranlarındaki düşüklük ve yatırımların son zamanlarda ertelenmesi hareketliliği azaltmış durumda. Bu sebeple büyüme konusunda şirketlerin işi zorlaşıyor. 




~Umarız ekonomi politikalarının ön planda olduğu aynı zamanda pazardaki hareketlerin arttığı bir konumda büyüme sürecimizi devam ettirmiş oluruz.” KPMG Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Hande Şenova’nın dikkat çektiği zorluklar ise şöyle: “İç piyasada özellikle enerji ve altyapı gibi regüle sektörlerde bürokrasi ve siyasi ortam önem kazanıyor. Regülasyon değişiklikleri veya farklılıkları yatırım maliyetlerini ve planlarını etkiliyor ki bu sektörlerde uzun vadeli planlama yapılması verimlilik açısından gerekli. Finansal raporlama konularında Türk şirketleri daha fazla bilinçlenmek, şeffaflaşmak ve muhasebe kurallarına uyuma özen göstermek için atmaya başladı denebilir. Tabii bunun daha da yaygınlaşması şart.”
BELİRSİZLİK KORKUTUYOR
Belirsizlik ortamı, yatırımcının işini zorlaştıran konular arasında üst sıralarda. Özellikle siyasi belirsizlik, iç pazardaki büyüme zorlukları içinde yüzde 20,7 ile ilk 3’te yer alıyor.
Sarten Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, ekonomik belirsizlik konusuna vurgu yapıyor ve “Döviz kurunda ve faizlerde önünüzü görememek gibi belirsizlikler varsa bu yatırım kararı almada herkes için zorluktur” diyor. Raiffeisen Investment AG Türkiye Genel Müdürü Gökçe Kabatepe ise siyasi belirsizlik konusuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “İç pazardaki siyasi belirsizlik henüz işlemlerin gidişatını ve yatırımcıların yatırım iştahını fazla etkilemedi. Ancak belirsizlik ortamı uzun sürerse etkileri olacaktır. Değişken döviz kurları, özellikle yabancıların işlem maliyetlerinde ve şirket performans ölçümlerinde önemli bir rol oynuyor.” EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Müşfik Cantekinler ise “İç pazarda yatırım gerçekleştirmek isteyen şirketlerin şirket değerlemeleri ve fiyatta anlaşma konusunda zorluklar çektiğini görüyoruz. Bunun yanı sıra kurlardaki dalgalanmanın da iç pazarda yatırım yapmayı zorlaştırdığını ve siyasi belirsizliklerin de yatırım kararlarını geciktirebildiğini gözlemliyoruz” diye konuşuyor.
BIKTIRAN BÜROKRASİ
Yerli yatırımcının gözünü yurtdışına çevirmesine neden olan gelişmelerden bir diğeri de her türlü teşvike rağmen bir türlü azalmayan bürokrasi. Yatırımcıya göre bürokratik sıkıntılar, yüzde 18,8 oranla iç pazara yönelik yatırımın önündeki en önemli üçüncü engel. Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren, “Türkiye’de yatırımların önünde çok ciddi bürokratik engeller var” diyor ve ekliyor: “Yatırım için süreçler çok uzun sürüyor. İdari kararlar oluyor. İdari mahkemeleri aşsanız bile başka engellemeler çıkıyor. Mahkemeler, durdurma kararları, diğer bürokratik engeller derken yatırımcı bıkıyor. Öteden beri bu sorunların iyileştirilmesi konusunda çok çalışma yapıldı ama fiili olarak uygulamada somut bir adım maalesef atılamadı.” Arbel Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan da aynı fikirde. “Ülkemizde yatırımı zorlaştırıcı etkenlerin başında bürokratik engeller var” diyen Arslan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bir yatırımın başlangıç aşamasından sonuçlanmasına kadar çeşitli kamu kurum ve kuruluşundan 172 imzayı bir araya getirmesi gerekebiliyor. Kuruluş işlemleri için 19 ayrı idari işlemin tamamlanması gerekiyor. Sadece bu 2-3 ay zaman alıyor. ÇED raporları, imar zorlukları gibi bürokratik engellerle karşılaşılıyor. Bu sıkıntılar sosyal sorumluluk projeleri için de geçerli. Ayrıca ağır vergi ve SSK primi yükü, geriye dönük olarak değişen yasalar ve bunlarla getirilen vergiler, teşvik mevzuatının her yıl değişmesi, çalışma ve iş mevzuatındaki katı hükümler gibi engeller, Türkiye’de yatırım yapmayı zorlaştırıyor.”
SIFIRDAN MI, ORTAKLA MI?
Tercih edilen yatırım yöntemleri sektöre ve bölgeye göre değişiyor. Araştırma sonuçlarına göre en çok tercih edilen yöntem yüzde 43,9 ile “sıfırdan yatırım”. Onu, yüzde 25,7 ile “ortaklıklar”, yüzde 19,6 ile “satın almalar” izliyor. Kastamonu Entegre, her yönteme sıcak bakanlardan… Hayat Holding Ağaç Grubu Başkanı Haluk Yıldız, “Mevcut ihtiyacımızı ve üretim planlamamızı karşılamaya hizmet edecek her yöntemi göz önünde bulunduruyoruz. Sıfırdan yatırım olabildiği gibi satın alma şeklinde de olabiliyor” diyor.
Gübretaş Genel Müdürü Şükrü Kutlu da benzer görüşlere sahip. Kutlu, “Şartlara göre satın alma veya sıfırdan yatırım seçenekleri her zaman masamızda. Mümkün olduğunca lokal veya uluslararası ortaklıklarla hareket etmeyi de önemsiyoruz” diye konuşuyor.

~TAV ise ağırlıklı olarak kamu-özel sektör işbirliği (PPP) yapısını tercih ediyor. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Kaptan, şöyle konuşuyor: “Yurtdışı havalimanı yatırımlarımızı daha çok PPP şeklinde gerçekleştirdik. Bunların içinde sıfırdan yatırım şeklinde farklı içerikler de mevcut. Sektörde uygun fırsatlar doğduğunda satın alma yolu her zaman takip edilecek bir opsiyon olarak masamızda durmaya devam ediyor. Yerel ortak konusuna genellikle sıcak yaklaşıyoruz.” LC Waikiki ise tamamen kendi sermayesiyle ilerleyenlerden. LC Waikiki Mağazacılık Genel Müdürü Yenal Gökyıldırım, “Yurtdışında da tıpkı Türkiye organizasyonumuzda olduğu gibi kendi şirket ve kendi sermayemizle yer alıyoruz. Söz konusu ülkelerde bu doğrultuda lojistik merkezler açıyoruz. Bunun mümkün olmadığı yerlerde ise kendimize yerel ortaklar seçiyoruz” diye konuşuyor.
EN FAVORİ ÜLKELER
Türk yatırımcıların tercih ettiği ülkeler ise sektöre ve rekabet koşullarına göre değişiyor. Ama ilk sırada Avrupa, Ortadoğu ve Rusya var. Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker, “Şu an Asya, Amerika ve Afrika olmak üzere üç kıtada yatırımlarımız bulunuyor. Yurtdışına yatırım kararı almadan önce iyi bir pazar araştırması ve analizler yapıyoruz. Aksa Jeneratör olarak fırsatları yakalayabileceğimiz ve bizi hedeflerimize ulaştırabilecek pazarlarda yatırımlarımızı sürdürüyoruz” diyor. LC Waikiki Mağazacılık Genel Müdürü Yenal Gökyıldırım, “Pazar büyüklükleri, nüfus, coğrafi genişlik faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki stratejimizi etkiliyor. Son 5 yılda Arnavutluk, Azerbaycan, Belarus, Bosna Hersek, Bulgaristan, Romanya, Suudi Arabistan, Rusya, Suriye, Moldova, Umman ve Ukrayna’da mağazalarımızı açtık” diye konuşuyor. Arbel’in yoğunlaştığı pazarları şirketin yönetim kurulu başkanı Mahmut Arslan anlatıyor: “Coğrafi çeşitliliğe gidip pazarda kalıcı olma hedefiyle yatırımlar yapıyoruz. Yurtdışında yapılan tüm yatırımlar, o ülkenin tarım ihracatının yönetildiği, bulunduğu bölge itibarıyla lojistik ve sevkiyat avantajı olan yerlerinde gerçekleşiyor. Bu prensiple şirketimiz bugün 5 kıtada üretim tesisleri ve satış ofisleriyle büyüyor.” Nurol Holding CEO’su Uğur Doğan’ın görüşleri ise şöyle: “Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Afrika ülkelerini tercih ediyoruz. Kafkaslar ve Gürcistan da doğrudan yatırım yaptığımız ülkeler arasında. Yurtdışı yatırımlarımızı yeni yatırım ve ortaklıklar yoluyla yürütüyoruz.”
YATIRIMLAR ARTACAK MI?
Yerli yatırımcının sınır ötesine bu ilgisi gelecekte de sürecek. Yurtdışında yeni yatırım yapmayı planlayanların oranı yüzde 72,7. Arçelik de onlardan biri. Arçelik Finansman ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Polat Şen, “Önümüzdeki dönemde ana pazarlarımız olan Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’daki pazar payımızı yükseltmek ve yapmakta olduğumuz yatırımlarla Asya Pasifik bölgesindeki varlığımızı güçlendirmek, şirketimizin odaklanacağı başlıca konular olacak” diyor. Bölgesel bir üretici olmayı planlayan Sarten Ambalaj’ın hedefi de yurtdışı yatırımlarını hızlandırmak. Sarten Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, şöyle konuşuyor: “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da üretim tesisi kurmak planlarımız arasında. Rusya’da ve Balkan ülkelerinde zaten varız. 2-3 yıl içinde Ortadoğu, Balkanlar ve Batı Avrupa’da satış ofisleri ve depo açma planlarımız var. İleriki yıllarda üretim tesisleri de kurmayı planlıyoruz.” Uzmanlar da yurtdışına ilginin süreceğini öngörüyor. Raiffeisen Investment AG Türkiye Genel Müdürü Gökçe Kabatepe’nin görüşleri şöyle: “Türk yatırımcıların büyük bir çoğunluğu son yıllarda satın almayı tercih ediyor. Bazı firmalar sıfırdan yatırım yapıp büyümeyi de tercih edebiliyor. Yerli yatırımcılar, gelecek yıllarda yurtdışı atılımlarda çok daha aktif bir rol oynayacaktır.”
~"İLK TERCİH AVRUPA"
Prof. Dr. Sedat Aybar İstanbul Aydın Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Başkanı
İNŞAAT ÖNDE

Yerli şirketler için yurtdışında ön planda olan sektör inşaat ve müteahhitlik. Türk firmaları Çin’den sonra küresel ölçekte ikinci büyüklüğü ele geçirmiş durumda. Bunlardan ayrı olarak turizmden eğitime kadar geniş bir yelpazede hizmetler kesimi ciddi bir paya sahip. Gıda, tekstil, enerji ve telekomünikasyon da varlık gösterdikleri alanlar.
NEREYE GİDİLİYOR?
Türkiye yatırımlar için daha çok Avrupa Birliği’ne yöneliyor. Bunun ana nedeni olan pazar payı kapma dürtüsünün yanı sıra endüstriyel ve idari know-how’a ulaşmak arzusu. Türkiye’nin ayrıca giderek artan şekilde Asya ve Afrika’ya yatırım yaptığını izliyoruz. Son 5-6 yıldır Türk şirketlerinin çoğu Ortadoğu’da, Irak’ta, Orta Asya ve Rusya’da yatırım yaptı.

"EN CİDDİ SIKINTI BÜROKRASİDE"
Yüksel Yıldırım Yıldırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı
BÜROKRASİ ZORLUYOR

İç pazarda yatırımı zorlaştıran konuların başında bürokrasi geliyor. Eğer hükümetimiz bu yatırımların önündeki problemlerin çözümünde yatırımcıları desteklerse Türkiye’nin büyümesini ve dünyanın sayılı ekonomik gücü olmasını kimse durduramaz.
HEDEFİMİZ BÜYÜK
Yıldırım Holding olarak önümüzdeki dönemde yurtdışındaki yatırımlarımız metal - madencilik, limancılık, gübre - kimya, enerji, denizcilik alanlarında sürecek. 7 yıl içinde yurtdışında yapacağımız satın almalar ve sıfırdan yatırım projelerinin toplam miktarının 15 20 milyar dolar seviyesinde olacağını tahmin ediyorum. İş planlarımızı hazırladık. Bankalarımızla ve potansiyel stratejik iş ortaklarımızla görüşmelerimiz sürüyor.~HEDEFLERDE NE VAR?
ARÇELİK NE YAPACAK?

Yurtdışı yatırımlarıyla öne çıkan şirketlerden biri Arçelik. Şirketin finansman ve mali işlerden sorumlu genel müdür yardımcısı POLAT ŞEN, yatırımların süreceğinivurguluyor: “Geçmişte olduğu gibi gelecekte de satın alma ve ortaklık konularını, pazarlara özel yaklaşımla değerlendireceğiz Organik veya inorganik büyüme fırsatlarını değerlendirmeye devam edeceğiz. Bu nedenle sektördeki rekabetin aksiyonlarını yakından izliyor, birleşme ve satın alma konusundaki tüm gelişmeleri inceliyoruz.”

IC’NİN BÜYÜME PLANI
2011’den bu yana yurtdışı projelere imza atan IC Holding’in CEO’su SEMIH ERGÜR, hedeflerini şöyle özetliyor: “Yurtdışı projelerimiz grubumuzun büyümesine, kârlılığına, uluslararası alanda bilinen ve aranılan bir marka olmamıza katkı sağlıyor. Ayrıca rekabet avantajı ve dünyadaki yeni ve kârlı proje fırsatlarının daha kolay takip edilmesini de sağlıyor. Önümüzdeki dönemlerde öncelikle gelişmekte olan ülkelerde teknoloji içeren seçkin altyapı ve üst yapı projeleriyle ilgilenmeye devam edeceğiz.”

ORKA’NIN GÖZÜ AVRUPA’DA
Orka Holding’in sınır ötesi planlarını yönetim kurulu başkanı SÜLEYMAN ORAKÇIOĞLU özetliyor: “Şirketimizin kendi markasıyla kendi koleksiyonunu satması yaklaşık olarak 25 yıl önce başladı. Bu sayede dünyada global olarak en çok bilinen Türk markalarından biriyiz. Önümüzdeki yıl 10 milyon dolarlık yatırım planımız var. D’S Damat markamızla Rusya, Romanya ve Azerbaycan’da, Tween markamızla ise Barselona ve Londra’da pazar lideri olmayı hedefliyoruz.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz