Tehlikeli sıkışıklık

Son 1 yılda iflas ertelemelerinde artış var. Bunlar arasında Rodi’den Kırcı Group’a, Narpa Narin’den Verde Yağ’a kendi sektörlerinin önemli oyuncuları da yer alıyor.

4.06.2014 22:18:340
Paylaş Tweet Paylaş
Tehlikeli sıkışıklık
Uzmanlar, şirketleri batma noktasına getiren problemi ise likidite sıkışıklığı olarak tanımlıyor.  2014’ün sonuna kadar sürmesi beklenen bu durum, şirketleri yükselen kur, kârsızlık, tahsilat, likidite gibi hayati riskleri günlük olarak yönetmekle baş başa bırakıyor.

Müvekkillerim arasında bana iflas erteleme talepleriyle gelenlerin sayısında geçen yıla göre yüzde 100’lük bir artış söz konusu.

Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
En fazla talep, inşaat ve buna bağlı yan sanayiyle gıda şirketlerinden geliyor. Şirketlerin bu noktaya gelmelerinin en büyük nedeniyse yaşadıkları likidite sıkışıklığı. Öz sermayeleri yeterli değildi, banka finansman maliyetlerini karşılamak için düşük kârlarla elde ettikleri çeklerini faktoring şirketlerine kırdırdılar.

Borçlarını bankaya bu şekilde ödemeye çalıştılar.” Bu sözler, iflas erteleme davalarına bakan Avukat Ali Rıza Yılmaz’a ait. Yılmaz’ın dikkat çektiği likidite sıkışıklığına giren ve iflas noktasına kadar gelen şirketler, sadece inşaat ya da gıda sektöründe değil.

Özellikle son 1 yılda, Rodi’den jeneratör devi Kırcı Group’a, bakliyat devi Narpa Narin’den Verde Yağ’a çeşitli sektörlerde iflas ertelemelerde müthiş bir artış yaşanıyor. Şirketleri batma noktasına getiren temel problemin ise likidite sıkışıklığı olduğuna dikkat çekiliyor.

2014’ünsonuna kadar süreceği tahmin edilen bu durum şirketleri, yükselen kur, kârsızlık, tahsilat, likidite gibi hayati riskleri günlük olarak yönetmekle baş başa bırakıyor.~
500 BİN ŞİRKET BATTI
2008 sonunda patlak veren global finans krizinde yine likidite sıkışıklığı başroldeydi. ABD’de başlayan mortgage krizinin etkisiyle likidite sorunu ortaya çıktı. O dönemde likidite nedenli ilk iflas 2,6 milyar dolarlık Bearn Sterns yatırım bankasından geldi.

Ardından Basis Capital, Absolute Capital ile devam eden süreç, Fannie Mae ve Freddie MAC’in devlet desteğiyle kurtarılması ve yatırım bankalarının kamulaştırılmasıyla devam etti. Lehman Brothers’ın iflası ise küresel finans krizindeki likidite sorununu daha da artırmış oldu.

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İsmet Demirkol, aynı süreçte AB, Japonya ve Amerika’dan oluşan 3 kıtada 500 bine yakın şirketin likidite sıkışıklığı nedeniyle battığının, 200 milyonun üzerinde insanın işsiz kaldığının tahmin edildiğini söylüyor.

Deloitte Türkiye Ortağı Yücel Ersöz, Lehman Brothers da dahil likidite yüzünden batan şirketlerin ortak özelliklerini şöyle aktarıyor: “Banka kredilerini döndü-remediler. Piyasa tabiriyle bankalar da bu şirketlerin üzerine gitme kararı aldı.”

EY Türkiye Danışmanlık Bölümü Finansal Risk Hizmetleri Direktörü Yaşar Bivas ise Türkiye’nin yaşadığı 2001 krizinde de pek çok şirketin likidite sıkışıklığı yüzünden iflas ettiğini hatırlatıyor.

Bivas, “Ülkemizde, özellikle 2001 yılındaki bankacılık krizinde bu tarz örnekleri maalesef gördük. 2008 küresel krizine neden olan Lehman Brothers gibi finansal kuruluşlar ve 2008 küresel kriz öncesi yaptığı yatırımları nedeniyle kriz sonrası sorun yaşayan General Motors gibi dev üretim şirketlerini etkileyen de likidite sıkışıklığıydı” diyor.~
BERNANKE Mİ BAŞLATTI?
Peki 2014’te Türkiye’de bu noktaya nasıl gelindi? Likidite nasıl sıkıştı? Her şey eski FED Başkanı Ben Ber-nanke’nin 22 Mayıs 2013 akşamı “Varlık alımlarını önümüzdeki süreçte azaltabiliriz” mesajını vermesiyle başladı.

Ardından gelişen ekonomilerden hemen sermaye çıkışları oldu. Ancak FED, tahvil alımlarındaki azaltma kararını 18 Aralık tarihine kadar hayata geçirmedi. 2013 yılının son toplantısında, Ocak 2014 itibarıyla tahvil alımlarını 10 milyar dolar azalttığını açıkladı.

Bu açıklamaya kadar olan süreçte ise gelişen piyasalardan 2 trilyon dolar çıkmıştı. Üstüne 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk operasyonlarıyla yükselen kurlar ve Merkez Bankası’nın önlem olarak faiz artırması sonucunda TL maliyetinin de yükselmesi şirketleri bu “en zor yıla” soktu.

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İsmet Demirkol, Türkiye’de 2014 için en büyük riskin, özel sektörün 143 milyar doları aşan kısa vadeli döviz borcunun ve 65 milyar dolarlık cari açığın olduğunu söylüyor. Demirkol, şöyle devam ediyor:

“Türkiye’nin 1 yıl içindeki finans ihtiyacı, kısa vadeli özel sektör borcu ve cari açığı hesapladığımızda 208 milyar dolar olarak çıkıyor. Kamu borcu ise 22 milyar dolar civarında. 2014 sonuna kadar 230 milyar dolar sermaye girişine ihtiyacımız var.

Bunun olmaması durumunda özel sektörde likidite sıkışıklığı artarak devam edecek.” Türk iş dünyası 2014’ü likiditeyi ve diğer finansal riskleri adeta günlük olarak yöneterek geçiriyor.~
VADELERE YANSIMA VAR
Likidite sıkıntısı ve pek çok şirketin bunu nakitte kalarak yönetmeye çalışması, turizmden lojistiğe, hazır giyimden tekstile tedarikçilere olan ödemelerde vadeleri uzattı. Örneğin kozmetik sektöründe geçen yıl 60-90 gün aralığında olan vadeler, 2014’te 120-150 güne çıktı.

Tekstil sektöründe geçen yıl 120150 gün vadeyle yapılan ticaret, 150210 gün aralığına uzadı. Hazır giyim sektöründe de 90-120 gün olan vade süreleri 150-180 güne çıktı. İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Gülle, “Ödemesinden, ticaretinden emin olduğumuz yerler açısından şu an tedirgin edici bir durum yok.

Ama daha fazla çek gördüğümüz ve vadelerin 1-2 ay uzadığı söylenebilir. Ticaretinden emin olmadığımız bazı şirketlerin bu durumu fırsata çevirme, bunu bir nakit akışı yönetimine çevirme çabaları olduğunu da biliyoruz” diyor.

Saray Alüminyum Yönetim Kurulu Üyesi Talin Saraylı Dikici, bulundukları PVC ve alüminyum sektörlerinde diğer sektörlere oranla vadelerin daha kısa olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Yine de ‘peşin’ demek, 2-3 ay sonra ödemekle eş değer olduğu bugünlerde her vadede gecikme yaşanabiliyor.

Piyasada yaşanan nakit sıkışıklığı vadelerde uzama şeklinde kendini gösterdi. Dolayısıyla süreçler ister istemez değişti. Biz de bu durumu piyasanın dinamiği içerisinde tolere etmek durumunda kalıyoruz.”

İncekara Holding, tıp ve laboratuvar teknolojileri sektörünün önemli oyuncularından biri. Şirketin yönetim kurulu başkanı Özgür İncekara, şimdilik 30-45 gün olan vadelerinin değişmediğini belirtse de çek ve senetli alacaklarına vade erteleme taleplerinin çoğaldığını söylüyor.~
Zeplin Car Genel Müdürü Hakan Sevim, “Genelde açık hesap çalışıyoruz. Bu nedenle vadeler, 20-30 günden 2-3 aya kadar uzadı. Tahsil edilemeyen alacak oranımızsa yüzde 0,5’ten yüzde 1’e yükseldi” diyor.

TAHSİLATTA SIKINTIYA DİKKAT
Likidite sıkışıklığının en önemli sonuçlarından biri de karşılıksız çekler. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi tarafından bankalara duyurulan karşılıksız çek adedi, 2013 sonunda toplam 787 bin 75 oldu. Bu rakam 2012 sonuna göre yüzde 13 oranında azalmaya işaret ediyor.

Karşılıksız çek sayısının 2013’te görece azalmasının en büyük nedeni, karşılıksız çeke hapis cezasının 2012’de kaldırılmasından sonra mağduriyeti artanların, kredi kayıt merkezini keşfetmesi oldu. Kredi sorgusu, çift imza ve sabıkalı kişi deşifresiyle karşılıksız çek sayısı 2013’te azaldı. Yine de tahsilat sorununun 2014’te derinleşebileceği tahmin ediliyor.

Sun Tekstil, hazır giyim sektörünün güçlü oyuncuları arasında yer alıyor. Şirketin yönetim kurulu üyesi Sabri Ünlü-türk, bankaların sektörde borçluluğu yüksek şirketlere stres testi uyguladıklarını ve kredi faizlerini yükselttiklerini ifade ediyor.

2014’te vadelerde uzamayı da gördüklerini, vadelerin 75 günden 90 güne çıktığını söyleyen Ünlütürk, şöyle devam ediyor: “Yeni çek yasası kapsamında çekin teminat niteliğinin tamamen ortadan kalkması sebebiyle 2 yıldır alacak sigortası yapıyoruz.

Alacak sigortası şirketinin tanımladığı limitler dışında iç piyasa riski taşımamaya özen gösteriyoruz. Müşterilerimize periyodik ziyaretler yaparak onları iyi tanımaya, banka ve piyasa istihbaratlarıyla aldığımız izlenimi desteklemeye çalışıyoruz.~
2008 yılından itibaren özellikle kumaş ihracatında müşteri özelinde banka teminatı talep etmeye başladık. Şirketlerden teminat istemek iç piyasada çok kolay değil, alacak sigortası limiti olmayan müşterilerimizle çalışmıyoruz.”

Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, “Tahsilat ve vade-bakiye uyumunu ifade eden ödemeler dengesine daha da hassasiyet göstererek bayilerimizi de bilgilendirip yönlendirdik. Müşterilerimizi ara dönem risk limiti değerlendirmelerine tabi tutuyoruz. Limitlerin revize edilmesi temkinli ilerlemek için önemli” diyor.

RİSKİ NASIL YÖNETİYORLAR?
Peki krizleri yönetmeye alışkın olan Türk iş insanları, likidite sıkışıklığını nasıl çözecek? Pek çok şirket likidite darlığıyla mücadele için daha güvenli müşteri portföyüne ya da kâr marjı daha fazla olan ürünlere yönelmek gibi yolları seçiyor. Borçlarını ötelemek ve ödemelerini geciktirmek yolunu tercih edenlerin sayısı da az değil.

Zorlu Holding Tekstil Grup Başkanı Vedat Aydın, içinden geçilen süreçte risk yönetiminin en önemli işleri arasına girdiğini söylüyor. Aydın, riski yönetmek için açık hesap, banka teminatı, gayrimenkul ipoteği gibi yöntemlerin hepsini kullandıklarına dikkat çekiyor.

Fakat üretimi ve pazar paylarını düşürmeden devam ederken risk almak zorunda kaldıklarına da değinen Aydın, “Geçmiş yıllara göre risk faktörü artıyor, İhracat gibi alternatif pazarlar bulamazsak daha da zor duruma düşeceğimize inanıyorum” diyor.

Limak Holding Turizm Grup Başkanı Kaan Kavaloğlu ise likidite sıkışıklığıyla yaşadıkları değişimi ve aldıkları aksiyonları şöyle aktarıyor: “2013 yılında Türk bayraklı en büyük tur operatörü uçak şirketiyle birlikte maalesef iflas etti.

Yurtdışında direkt çalıştığımız en büyük tur operatörümüz, yıllık yaptıkları erken rezervasyon ödemelerini yüzde 50’den yüzde 25’e düşürdü. Biz de buna ödeme vadelerini 1 aydan 21 güne çekerek karşılık verdik. Şu an için dengeye oturdu.~
Diğer partnerlerimizle yüzde 50 ön ödemeye devam edip vadelerinde birer hafta uzatarak yıl içindeki likidite dengemizi korumayı başardık. Risk oranımızı düşürmek için satışları artırmanın yanında pazar çeşitlendirmesi yapıyoruz.

Otellerimizde hiçbir pazarın dominant olmasına izin vermiyoruz. Kredibilite problemi olan hiçbir şirketle vadeli çalışmıyoruz,” Mediamarkt CFO’su Korhan Öz, tedarikçilerinden daha erken tahsilat ve vadeleri kısaltma isteklerinin kendilerine geldiğini ifade ediyor ve şöyle devam ediyor: “Finansal kuruluşların da önlerini net göremedikleri dönemlerde, acil nakit ihtiyaçları şirketleri zor durumlarda bırakabilir. Bunu engelleyebilmek adına, nakitte olmayı hedefliyoruz.”

KORHAN ÖZ
KÂRLILAR DA TEHDİT ALTINDA

Uzmanlar, kârlı şirketlerin bile bu dönemde nakit tahsilat yapamama nedeniyle likidite tehdidi altında olduklarını söylüyor. Makromarket Genel Müdürü Mehmet Songör, gelinen noktada sorunun büyüklüğünü şöyle ifade ediyor:

“Kârsızlık da likidite sorunu da sektörü tehdit eden büyük tehlikeler. Her biri kurumları batırabilir. İkisi bir araya gelirse gerisini siz tahmin edin. Ölümlerden ölüm beğenmek gibi bir durumla karşı karşıyayız.” Deloitte Türkiye Ortağı Yücel Ersöz, bu dönemde herkesin önceliğinin nakit yönetimi olması gerektiğine dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor:

“Önümüzdeki 12 ay içinde ayakta kalacak şirketleri belirleyecek en önemli faktör, nakit yönetimi olacak. Geçtiğimiz dönemde kârlı olamayan şirketlerin yapısal sorunlarını bu dönemde gidererek kârlı hale gelebilmeleri uzak bir olasılık, Dolayısıyla kârlılık, ayakta kalabilmek için mutlaka gerekli ama yeterli değil, Nakdi de iyi yönetebilmek gerekiyor.”

Grant Thornton Türkiye Başkanı Aykut Halit, likidite sıkışıklığının işletmenin yeterli kâr marjlarıyla beslenememesinin bir sonucu olduğunu düşünüyor. Halit, şirketlere bu dönemi aşmaları için şu tavsiyelerde bulunuyor: “İşletmenin stok, üretim ve maliyet planlaması hayati önem taşıyor.~
Para stoka gerektiğinden fazla bağlanmamalı ve krediye verilmemeli, Kritik dönemlerde, verilen kredi yani alacak vadelerini kısacak cesaret sergilenmeli, Stok seviyesi asgari seviyede tutulmalı, alacak vadeleri minimum seviyeye çekilmeli, Malzeme, işçilik ve üretim maliyetleri mümkün olan en düşük düzeyde tutulmalı.”

HANGİ ENSTRÜMANLAR KULLANILIYOR?
ANKA TEMİNATI ÖNEMLİ

Şirketler likidite sıkışıklığına düşmemek için çeşitli enstrümanlardan faydalanıyor. Örneğin İnci Holding CEO’su HAKAN GÖRAL, "Banka teminatları, risk yönetimimiz açısından önemli bir enstrüman. Nakdi teminatları toplam teminatlarımız İçinde oransal anlamda artırmayı hedefliyoruz.

Teminatlarımızda düzenli artış olmak durumunda. Burada da çeşitlemeye gitmeyi hedefliyoruz. Direk Borçlandırma Sistemi (DBS) ve kredi kartı uygulamalarını artırmak bunlara önemli örnekler” diyor.

“TEDARİKÇİ FİNANSMAN SİSTEMİ SORUN ÇÖZÜYOR”
Gefco Türkiye Genel Müdürü FULVIO VILLA ise alacaklarını güvence altına alabilmek için ödeme çekleri almaya çalıştıklarını söylüyor. Tedarikçilerinden son 3-4 yıldır büyük bankalar tarafından uygulanan tedarikçi finansman sistemine dahil olmalarını istediklerini belirten Villa, "Bu sistemle ödeme vadelerimizi erteleyebiliyoruz. Ayrıca tedarikçilerimiz de fatura kestikten bir gün sonra faiz oranlarından daha düşük bir oranla tahsilat yapabiliyorlar” diyor.

ALACAK SİGORTASI ÖNEMLİ
Kibar Holding CEO’su TAMER SAKA, risk yönetimi konusunda Türkiye'nin en önemli isimleri arasında geliyor. Saka'nın formülleri ise şöyle: "Tahsilat yönetimi konusunda politikamız son derece net, Banka doğrudan borçlanma sistemleri, banka teminat mektuplarına İlave olarak hem yurtiçi hem yurtdışı ticari alacaklarımızın tamamını sigorta kuruluşları aracılığıyla teminat altına alıyoruz. Mal sevkiyatları müşteri limitleri dahilinde gerçekleşir.Tahsilatlarımızın tamamı finansal enstrümanlarla teminatlandırılmış durumda.”~
“DARALAN LİKİDİTE BULAŞICI OLABİLİR BULAŞICI OLABİLİR"
Şu an yaşananlar, uzun bir süredir düzenli olarak uzayan ödeme vadelerinin birikip büyüyerek önümüze getirdiği bir sorun. içinde bulunduğumuz bu koşullarda kârlılık açısından hiçbir sorunu olmayan şirketler dahi müşterilerinin yaşayacağı likidite sıkıntısından olumsuz etkilenebilir.  Daralan likidite reel sektörde bulaşıcı bir etki yaratabilme riskini barındırıyor.

TEMİNAT GÜCÜ
Türkiye 'deki şirketlerin önemli bir bölümü, giderek artan finansal giderlere ve kredi yüküne rağmen oldukça önemli birkaç avantaja sahip. Bunlardan ilki, teminat verebilme gücüne sahip olmaları. Kredi kullanan şirket geri ödemede zorlansa dahi banka, şirketin teminat gücüne güveniyorsa mevzuatın elverdiği ölçüde krediyi yüzdürmeyi tercih edecek.

KARA GÜN AKÇESİ
Reel sektör şirketlerinin ikinci önemli avantajı, kısa dönemde kârsızlıkla başa çıkabilme esnekliği. On yıla yakın bir süredir büyüyen şirketlerin sermayedarlarının gerektiğinde sermaye ekleyebilme gücünü ellerinde tutabiliyor olmaları önemli bir avantaj.

Kuşkusuz bu durum her şirket, için geçerli değil ama kriz yönetiminde geçmişten gelen kötü deneyimler, şirket sahiplerinin belleklerinde hala taze. Pek çok patronun bir kenara ayırmış olduğu kara gün akçesinin olduğunu düşünüyoruz.~
CENK KIVILCIM
ALCATEL LUCENT TÜRKİYE AZERBAYCAN BAŞKANI
“6 AYA ULAŞAN GECİKMELER YAŞANDI"
KUR VE FAİZ RİSKİ ARTIYOR

Telekom operatörlerin gelirleri daha çok TL cinsinden ve operatörler rekabet nedeniyle kur artışlarını fiyatlara tam olarak yansıtamıyor. Yatırımlarının önemli kısmı döviz cinsinden olduğu için yüksek devalüasyon dönemlerinde likidite sorunları ortaya çıkıyor. Sektördeki tüm şirketler etkileniyor. Faiz giderleri ve kur riski artıyor.

YATIRIMLAR AZALIYOR
Likidite krizini yönetmek için tasarruf tedbirleri alıyoruz. Yatırımları azaltıyoruz. Müşteriye erken ödeme indirimi teklifleri sunuyoruz. Daha etkin bir planlamayla envanter devir hızını artırıyoruz. Tedarikçi sözleşmelerinde ödeme vadelerini uzatıyoruz.

ÖDEMELERDE GECİKME
Müşterilerden vade uzatma konusunda talepler var. Ancak pazarlık görüşmeleri ve önemli ihaleler henüz sonuçlanmadı. 2013'te sözleşmelerde vade uzatma konusunda önemli bir fark olmamasına rağmen pratikte 6 aya ulaşabilen ödeme gecikmeleri yaşandı. 2013'te iş yaptığımız şirketlerden istediğimiz teminat tutarında önemli bir değişiklik olmadı. Yaklaşık 6 milyon TL olarak devam ediyor.

PORTFÖY GELİŞTİRİLMELİ
Müşteri ve ülke portföyünü geliştirerek satışları artırmak riskleri düşürmek için en uygun yöntem. Böylece ödeme sorunu yaşayan müşteriler veya ekonomik kriz başlayan ülkelerden doğan riskler yönetilebilir hale geliyor. Sınırlı müşteri ve ülkeyle iş yapan şirketlerde satışın artması riski daha da artırabilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz