PERA'ya aşığım

Özellikle Pera Palas’ın da bulunduğu cadde olan Meşrutiyet Caddesi üzerindeki mekanları çok seven Özsoy, "10 yıl yurtdışında yaşadıktan sonra Paris’te bile yaşamış olsam ilk aşkım Pera’yı çok özledim. Yılların özlemini gideriyorum” diyor.

25.03.2014 17:21:400
Paylaş Tweet Paylaş
PERA'ya aşığım
Canan Özsoy, son 10 yıldır Paris’teydi. Arada 3 yıl Amerika’ya gidip Paris’e döndü. 16 ay önce de General Electric Türkiye Başkanı ve CEO’su olarak İstanbul’a geldi. İstanbul’a, özellikle de Pera’ya aşık olan Özsoy, hafta sonlarını mümkün olduğunca Beyoğlu’nda geçiriyor. Özellikle Pera Palas’ın da bulunduğu cadde olan Meşrutiyet Caddesi üzerindeki mekanları çok seven Özsoy, "10 yıl yurtdışında yaşadıktan sonra Paris’te bile yaşamış olsam ilk aşkım Pera’yı çok özledim. Yılların özlemini gideriyorum” diyor.

Canan Özsoy, sadece 16 ay önce İstanbul'a döndü. 10 yıl büyük kısmı Paris'te olmak üzere yurtdışında yaşadı. Uzun yıllar ilaç sektörünün önde gelen şirketlerinden Sanofi Grubu'nda çalışan Özsoy, Türkiye'ye General Electric Başkanı ve CEO'su olarak geri geldi. Pera'ya çocukluğundan beri tutkun olduğunu söyleyen Özsoy, çocukluğunun, okul yıllarının, gençliğinin Pera'sının izini sürdüğünü anlatıyor.

Semtin yeni girişimciler sayesinde yeni mekanlarla daha da güzelleştiğine değinen Özsoy, "Pera, 2000'li yılların başında terk edilmişti. Biraz köhnemişti. Gözden düştüğü ya da unutulduğu bir dönem olmuştu. Şimdi yeniden hayata döndü. Kentin en güzel dokusu
burada" diyor ve ekliyor:

"Türkiye'nin gerçek kültürel bir harman olduğunun göstergesi olarak Pera'da hep değişik kimlikler yaşamış. Rus İhtilali'nden sonra Beyaz Ruslar burayı mesken tutmuş. Çok güzel anıları var. O benim hep ilgimi çekti. Pera zaman zaman bakımsızlaştı ama tekrar su üzerine çıkartıldı, parlatıldı. Bazı yerler moda olur, bazı yerlerin modası geçer. Pera'nın bu yeni halini çok seviyorum. Pera'ya olan özlemimi gideriyorum." CEO Life, General Electric Türkiye Başkanı ve CEO'su Canan Özsoy ile Pera'nın en güzel mekanlarını dolaştı. Özsoy'dan ilk aşkı Pera'yı dinledi. İşte Özsoy'un Pera'sı:~
10 yıl yurtdışında çalıştınız. Bu sürede Pera'yı özlediniz mi?
Tabii, o zamanlar buralara gelme şansım olmadı. Pera'yı çok özledim. Onun için döndüğümden beri 1 yıldır fırsat buldukça eşimle birlikte ara sokakları, yeni yerleri keşfediyoruz. Bazen Metro'yla, bazen arabayla, bazen taksiyle geliyoruz. Meşrutiyet Caddesi üzerinde, Asmalı Mescit'te ve Pera'nın ara sokaklarında yeni ya da eskiden beri sevdiğimiz mekanlara geliyoruz.

Pera'ya olan tutkunuzu nasıl anlatırsınız?
Burada kendimi nostaljik bir ortamın içinde buluyorum. Anneannemden, annemden ve diğer aile dostlarımızdan hep onların zamanındaki Pera'yı dinleyerek büyüdüm. Sonra üniversite yıllarımda çok sık Pera'ya gelirdim. O zamanlar Beyoğlu, İstiklal Caddesi, Pera semti çok hoştu. 1980-1986 yılları arasında hem liseden hem üniversiteden kaçıp kaçıp Pera'ya gelirdik. Özellikle Pera Palas'ta çay-kahve içerdik. Kışın Pera Palas'ta çok güzel sıcak kakao yaparlardı.

Pera Palas'ın size ifade ettiği anlamı, yaşattığı duyguları nasıl tarif edersiniz?
Pera Palas Oteli'nin pastanesinin en güzel köşesinde Agatha Christie'nin koltuğu vardı. Çok eski bir tarz koltuktu, içine girilip de saklanılan koltuklardandı. Pera Palas bu nedenle de bana hep hayal kurma, yazı yazma hissi veren bir yerdir. Bu otelin tarihi atmosferini gizemini başka bir yerde hissedemezsiniz.

Pera Palas, zaman içinde pek çok kez yenilendi ama aslına hep sadık kalındı. Otelin ruhundaki kozmopolitliği, değişik kültürlerin, renklerin tatların birleştiriciliği her zaman korundu.
Yıllarca yurtdışında yaşadınız. En son dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan Paris'teydiniz.

Yine de Pera'ya aşıksınız. Bu tutkunuzu nasıl beslediniz?

90'lı yılarda çok sevdiğim toprağı bol olsun, İstanbul aşığı Jack Deleon vardı. Boğaziçi Üniversitesi'nde sanat tarihi hocasıydı ve İstanbul'un tarihçesi üzerine pek çok kitabı vardı.~ Zamanında Pera'ya Beyaz Rusya'dan göç etmiş ailelerin öykülerini anlatan pek çok incelemeleri var. Onunla yaptığımız sohbetlerde, gezilerde, beraber ağırladığımız yabancı misafirlerle olan sohbetlerde ondan pek çok hikaye dinledim. Pera semtine ve semt yaşamına tutkum böyle arttı.

Jack Deleon ile nereden tanışıyorsunuz?
Eş-dost vesilesiyle tanıştım. Farklı ortak dostlarımızın olduğunu zamanla keşfettik. Eşim de tarihe çok meraklıdır. Birbirimize misafir olurduk. Deleon'u maalesef çok zamansız, çok erken kaybettik.

Geçmişe göre bugünle kıyasladığınızda Pera nasıl bir değişim yaşadı?
Değişim her zaman olumludur. Pera, 2000'li yılların başında terk edilmişti. Biraz köhnemişti. Gözden düştüğü ya da unutulduğu bir dönem olmuştu. Şimdi yeniden hayata döndü. Buradaki oteller yılda 10 ay dolu. Kentin en güzel dokusu burada. Osmanlı İmparatorluğu zamanında 1500'lerin sonunda buraya İtalyanların, Cenevizli ve Venediklilerin gelmesiyle o zamandan başlayan çok kozmopolit bir dokusu var.

Pera hep Levanten dediğimiz bir semt olmuş. Türkiye'nin gerçek kültürel bir harman olduğunun göstergesi olarak Pera'da hep değişik kimlikler yaşamış. Rus İhtilali'nden sonra Beyaz Ruslar burayı mesken tutmuş. Çok güzel anıları var. O benim hep ilgimi çekti. Pera zaman zaman bakımsızlaştı ama tekrar çıkartıldı, parlatıldı. Bu devinimdir, olur. Bazı yerler moda olur, bazı yerlerin modası geçer. Pera'nın bu yeni halini çok seviyorum.

Eğlenmek için gittiğiniz mekanlar var mıydı?
İstiklal Caddesi'nde Leman Kültür Merkezi vardı. Kuzenim "Yeni birisi çıkmış. Adı Cem Yılmaz'mış çok güldürüyormuş. Ne olur gidelim" dedi.~
"Ben çok sevmem, Türkiye'de tek kişilik komedi olmaz" dedim. Yine de bir akşam gittik. Yıl 1992-1993'tü. O akşam o kadar çok güldükki kimi bulduysak onu alıp Cem Yılmaz'ı izlemeye götürdük.Hala da koyu bir Cem Yılmaz hayranıyım. Beyoğlu Pasajı'nda Ferhan Şensoy'un tiyatrosu vardı. Ona da çok giderdim. Şahları da Vururlar diye bir oyun oynamıştı. 19851990 arasında oynandı. Çok keyifli bir komediydi. Daha sonra yurtdışına gidene kadar her oyunu en azından 5-6 kere izledim.

Bir gününüz nasıl geçiyor? İşle özel yaşam dengesini nasıl kuruyorsunuz?
3 tane kalkma saatimi var. 06.06, 06.16 ve 06.26... Saatimi kuruyorum.6-6.30 arasında muhakkak kalkıyorum. Kahvaltı ediyorum. Fulya'da Selenium'da oturuyoruz. Binanın çatısında bir spor salonu var. Oraya gidip her sabah muhakkak yürüyüş yapıyorum.

En geç 7.30-7.40'da evden çıkmış oluyorum. Ben beraber çalışmayı, beraber yaratmayı, toplantıyı seven bir müdürüm. Bayılırım, toplanalım, konuşalım herkes birbirine anlatsın, ilişkiler ağı kurulsun, bilgi aksın. Ne kadar çok paylaşılırsa ne kadar çok her şeyi herkes bilirse o kadar daha yaratıcı bir iş ortamı olur diye düşünüyorum. Çok konuğumuz geliyor. 7 civarlarında çıkıp 7.30'da eve gidiyorum. Eşim de ben de yemek yapmayı çok seviyoruz. Sırayla yemek yapıp birbirimizi ağırlıyoruz. Biraz e-mail, biraz TV koltukta uyukluyorum. İyi uyurum. Uykumu alırım. 3 saat uyuyan CEO'lardan değilim. Ortalama 7 saat uyuyorum. Her akşam kitap okurum.

Şu an hangi kitapları okuyorsunuz?
Şu anda her akşam iki tane çok güzel kitabı birlikte okuyorum. İlki Zülfü Livaneli'nin son kitabı Kardeşimin Hikayesi. Diğeri Türkiye üzerinde çağdaş bir uzman olan Türkçe'ye çok hakim olan yabancı sosyolog ve araştırmacı Andrew Mangow'un Genç Türkler adlı kitabı. GençTürkler 1980'den günümüze Türkiye'nin geçirdiği değişimleri, Türkiye'nin modernleşme ve kalkınma çabalarını anlatıyor. Olaylara dışarıdan ve açık bir gözle bakıyor. Tatlı tatlı, keyifli keyifli 2'şer 3'er sayfa okuyup eşimle beraber tartışıp tekrar başucuma koyup yine dönüp okuduğum bir kitap. Arabada, evde benle geziyor ama benim için yakın tarihe belli bir perspektiften bakıyor. Bir de "Lean in"i tekrar tekrar okudum. .Kadınlarla çalışan bütün erkeklerin ve çalışma hayatındaki bütün kadınların bu kitabı okumasını ve anlamasını tavsiye ediyorum. ~
BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL MEKANLARI
TARİHİ YAKUP

Asmalımescit’te birkaç yere sıklıkla gidiyoruz. Yakup bunların başında geliyor. Bence o da Türkiye’nin tarihi değere sahip meyhanelerinden birisi. Arkadaşlarımızla dostlarımızla Yakup’a çok sık gideriz.

NEWYORKLU BIRD
Burada yeni açılan mekanlardan biri olan Bird’ü çok seviyorum. Çok değişik hem Türkiye’de hem değil gibi bir havası var. Yemekleri de çok güzel. Bird’ün işletmecileri de çok cici insanlar. Sanki bir New York restoranı havası var. Bird’den çıkıyorsunuz, sokaktan gençler, yabancılar, turistler geçiyor...
ADAHAN’IN MANZARASI
Adahan’a çok gidiyorum. Dostlarımız Lale’yle Sedat Pera’da bir bina alıp restore etti. Buranın adı Adahan Otel. Birkaç arkadaşımızın düğünü de burada oldu. Terasındaki restoranın manzarası müthiş. Bu manzaranın tutkunu olduk. Her vesilede Adahan’a gidiyoruz. Adahan’ın terasında bir nokta var ki o noktada aynı karede hem Süleymaniye’yi hem Ayasofya’yı hem de Galata Kulesi’ni görüyoruz. Özellikle gün batımında bu manzaraya bayılıyorum.

KOMEDUS, GRAM VE MİSELA
Komedus, öğle yemekleri için çok keyifli bir yer. Şarküteri gibi, sandviçleri harika. Misela’da ise el yapımı harika çantalar satılıyor. Misela’nın çantaları Harvey Nichols’ta satılıyor. Gram adlı restoranın yemekleri de oldukça lezzetli.

YENİ MEKANLAR
Pera’da çok güzel yeni mekanlar açılıyor, genç girişimler küçük mekanlardan çok iyi tatlar çıkarıyorlar. Birkaç tanesini deneme imkanımız oldu.~
Mikla’ya gidiyorum. Pera Palas zaten gözbebeğim... Fırsat oldu mu yeni yerleri keşfediyorum. Sonraki hedefim de Karaköy var. Çok methediyorlar. Galata Kulesi’nin etrafı çok güzel.

PERA PALAS
Pera Palas’ın muhakkak İstanbul’un korunması gereken müze otellerinden biri olduğunu düşünüyorum. Restorasyonu, çok güzel oldu. Şirket davetlerimizde de Pera Palas’ı değerlendirmeye çalışıyoruz. Bizi de çok iyi ağırlıyorlar. Zaman zaman annemi alıp Pera Palas’a ve pastanesine geliyorum. Onun çocukluğunu yad ediyoruz.

BEN ŞEHİR ÇOCUĞUYUM ŞEHİR SEVERİM
KAYBOLMAK DA GÜZEL

Benim yön duygum yoktur. Dünyanın en karmaşık iş problemlerini çözebiliyorum, liderlik ve insani problemleri çözebiliyorum ama doğduğum büyüdüğüm şehirde yolumu bulamayabiliyorum. Ama bu şehirde kaybolmayı da çok seviyorum.

NİÇİN İSTANBUL’DA YAŞIYORUZ
İstanbul’da yaşamak zor. Vakitler sınırlı. İstanbul’un zorluklarına rağmen lezzetleri olduğunu hatırlamayan çok okuyucunuz olabilir. Aradaki küçük vakit kırıntılarında gizli kalmış, unutulmuş, toz tutmuş yerleri gezmelerini öneririm. Şaşırtıp içlerini açacak ve “Bunun için İstanbul’da yaşıyoruz” dedirtecek pek çok şey var İstanbul’da.

PERA’DA YAŞAYANLARA ÖZENİYORUM
Pera’da yaşayanlar daha dinginleşmiş bir hayat yaşıyor. Trafikte geçirdikleri zamanı başka bir şeye harcıyorlar. Ona da heves ediyorum. Ben şehir seviyorum. Hiç banliyöde oturmadım. Şehir çocuğu olarak büyüdüm. Şimdiki patronum Dubai’de oturuyor. Çok sevdiğim saydığım bir lider. Onun çok güzel bir lafı var: “Koşuşturmaktan, iş yapmaktan, iş başarmaktan bir işin keyfini çıkaracak, başarılarımızı kutlayacak fırsatı yaratmayı unutabiliyoruz.” Her zaman bize bunu hatırlatır. Motivasyonumuzu artırır.~
"SEYAHAT VE GOLF TUTKUNUYUM"
UMDUĞUMU BULDUM

Eşimle seyahat ederiz, yeni yerler keşfederiz. Golf oynuyoruz. Golfu yeni öğrendik. Eskiden yaptığımız sporları yaşımız ilerlemeye başlayınca yapamıyoruz. Golfü çok seviyoruz. Ayda bir, iki ayda bir oynuyorum. Golfte umduğumu buldum. Herkesin yapabileceği bir spor. Koordinasyon ve konsantrasyon gerektiriyor.

FLORANSA VE PARİS
Floransa ve Paris’i çok seviyorum. Oğlum Paris’te yaşıyor. Oğlumu da görme bahanesiyle Paris’e her zaman gidiyorum. Floransa’ya da muhakkak her yıl giderim.

KUZEY EGE’Yİ SEVİYORUM
Eşim ve eşimin ailesi Erdekli. Kuzey Ege’yi çok severiz. Her seyahatte Erdek’e akrabalarımızı görmek için uğrarız. Ayvalık da çok güzel. Zeytin ağacı olan her yeri çok seviyorum. Bir gün hobi olarak golfün, seyahatin ve kitabın yanına muhakkak organik tarımı da eklemek istiyorum.

TOPRAK TUTKUM
Topraktan aldığımızı toprağa geri veren bir şey yapmayı çok arzu ediyorum. Kayınvalidemin zeytin bahçeleri hala aktif. Kendimiz işleyemiyoruz. Ama orada o toprağı da değerlendirerek günün birinde meyve tarımı yapmak isterim. Evimde saksılarda yaşayan yeşil bitkiler 20 yaşlarını geçtiler. Büyüyorlar. Yurtdışına gittiğimde eşime “Sakın çocukları öldürme diye” tembih ediyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz