İnsanlar konut değil yaşam satın alıyor

“İnsanlar daha organize bir yerde yaşamak istiyor, çünkü konut değil yaşam satın alıyorlar” diyor.

1.04.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
İnsanlar konut değil yaşam satın alıyor
25 yıldır faaliyet gösteren İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Başkanı Orhan Turan, son 4 yılda yaşanan yeniden yapılanma süreciyle, sektörün temsilcisi olma vizyonuyla kamuoyunun karşısına çıktıklarını söylüyor. İnşaat sektörünün Türkiye için stratejik bir sektör olduğunun altını çizen Orhan Turan, “İnşaat sektörünün sorunlarını dile getiren ve çözüm üreten tek sivil toplum örgütü olmak istiyoruz. İnşaat malzemesi olmadan inşaat olmaz. Biz hep birlikte, sektörel bir bütün olarak toplumun önüne çıkmak, bu sektörü temsil etmek, bir sinerji yaratmak istiyoruz” diyor. Orhan Turan, sorularımızı şöyle yanıtlıyor:

İn­şa­at mal­ze­me­si de­di­ği­miz alan yüz­ler­ce çe­şit ürü­nü ve çok sa­yıda sek­tö­rü kap­sıyor. Son yıl­lar­da in­şa­at mal­ze­me­si ala­nın­da ne­ler de­ğişti?
İnşaat sektörünün hinterlandı çok geniş. Endirekt olarak yaklaşık 300 farklı sektörü etkiliyor. Türkiye ekonomisini büyütmek istiyorsanız, inşaat sektörünü büyüteceksiniz. Türkiye’nin büyümediği, ihracatın artmadığı dönemler, inşaat sektörünün küçüldüğü dönemlerdir.
Öte yandan, inşaat malzemesi bir yapının inşasında çimentodan demire, perdeden halıya kadar gerekli olan tüm ürünleri kapsıyor. İnşaat malzemesi sektörü olarak ihracattaki payımız da giderek artıyor. 2002 yılında toplam ihracat içindeki payı yüzde 11,7 iken şimdi yüzde 18 civarında. İnşaat malzemeleri sektörü aslında ihracatta bir numaralı sektör. Demir, çelik, seramik, çimento, cam vs. hepsi bizde. Hepsini topladığınız zaman 2008 yılı ihracatı 24,3 milyar dolar oluyor. Bu rakam otomotiv sektörünün ihracatının da üzerinde. Bunları şimdiye kadar çok iyi anlatamadık. Şimdi İMSAD olarak daha iyi ifade etmeye, tek görünenleri toparlamaya, bir araya getirmeye çalışacağız.

İM­SAD ola­rak Şu an­da gün­de­mi­niz­de ne­ler var?
Biz aslında 25 yıllık bir derneğiz ama 4 yıl önce yeniden yapılandık. Eskiden sadece üretici firmalar bize üye oluyordu, şimdi sivil toplum örgütlerini de almaya başladık. Adımız dernek ama aslında biz federasyonuz, çatı örgütüyüz. Bizde şu anda 23 tane sivil toplum örgütü var. Demir çelikten yalıtıma, boya sektöründen ısıtma soğutma sektörüne kadar hepsini kapsıyoruz. Dolayısıyla bu sektörlerin kendi dernekleri de bizim üyemiz oluyor. Şimdi birlikte iş yaptığımız paydaşlarımızı da üye yapmaya çalışıyoruz. Bize hizmet veren finans sektörü, fuarcılık şirketleri, medya kuruluşları da İMSAD’a üye olabilecek. Böylece bir hareket ve destek sağlayacak, kamuoyu ile iletişimimizi hızlandıracağız.
Bizim kısa, orta ve uzun vadeli stratejilerimiz var. Bugün yaptığımız işlerin bir kısmı geçmişte yaptığımız stratejilerin hayata geçirilmesi aslında. Örneğin, bizim için enerji verimliliği çok önemli bir konu. Zaten bugün dünyanın da en önemli gündem maddesi bu. Yapılarda enerji verimli kullanılmalı çünkü daha az enerji tüketilmesi lazım. AB’nin yeni çıkardığı bir yasaya göre 2019’dan itibaren sıfır enerji tüketen binalar yapılacak. Biz de enerji verimliliği konusunda çalışmalar yaptık ve AB’den 450 bin Euro’luk bir fon aldık. Bu fonu enerji verimliliği ve tasarrufu konularında farkındalık yaratmak için kullandık. Ciddi eğitimler gerçekleştirdik, bir zirve düzenledik. Bu projeyi tamamladık. Şimdi yeni projelere adayız. 2010 yılında birkaç tane daha böyle proje alacağız. Ayrıca çeşitli platformlarda kayıt dışı ekonomi ve haksız rekabet gibi konuları da gündeme getirmeye çalışıyoruz.

Ko­nut üre­ti­ci­si fir­ma­lar ve ev alan tü­ke­ti­ci­ler ener­ji ve­rim­li­li­ği ko­nu­su­na ge­re­ken öne­mi ve­ri­yor mu? ~
İnşaat sektörü son yıllarda bir değişim yaşıyor. İnşaat malzemelerinde ve yapı teknolojilerinde yeni bir anlayış var. Son 3-5 yıldır inşaat sektöründe marka olmuş kurumsal firmalar öne çıkmaya başladı. Artık mahalle aralarında yap-sat işi yapan küçük müteahhitlerin dönemi bitiyor. Daha çok proje üreten, arazi geliştiren, konsept yaratan kurumlar öne çıkıyor. İnsanlar daha organize bir yerde yaşamak istiyor çünkü konut değil yaşam satın alıyorlar. Ciddi firmalar da yalıtım ve enerji verimliliğine önem veriyor.
Konut satın alan tüketiciler ise henüz bu konuya dikkat etmiyor. Daha çok mutfak eşyalarına, banyo seramiklerine, evin boyasına bakıyor. “Ben burada ne kadar doğalgaz faturası öderim” ya da “duvarda ses yalıtımı var mı?” diye düşünmüyor. Bizim amacımız zaten tüketiciyi bilinçlendirmek. Bu konuyu onlara mal edebilirsek, zaten doğru yoldayız demektir.
Türkiye’de enerji konusu evin ekonomisini ciddi olarak etkileyen bir şey aslında. Küçük tedbirlerle maliyetler düşürülebilir. Hem aydınlatma, hem kullanılan beyaz eşya hem de klima tesisatında enerji verimliliği sağlanabilir. Biz de İMSAD olarak enerji verimliliği yönünde bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Paydaşımız olan sivil toplum örgütleriyle bu konudaki çalışmalarımıza devam edeceğiz.

İn­şa­at sek­tö­rün­de­ki yüz­de 20 kü­çül­me si­ze na­sıl yan­sıdı?
2009’un ilk 3 çeyreğindeki küçülme yüzde 19,5 oldu. Zaten sektör 2008’de de küçülmüştü. Böylece inşaat sektörü son 7 çeyreği küçülerek geçirdi. Ancak 2010 yılında sektörün tekrar büyüyeceğini öngörüyoruz. Benim tahminim yüzde 5 büyüyeceği yönünde. Bu büyüme bize de bire bir yansıyacak. Hatta daha fazla bile olabilir. Çünkü mevcut binaların tadilatı da bizi ilgilendiriyor. Boya, seramik, yatılım, pencere vs. tadilatları belli sektörlerin daha az oranda küçülmesini sağlıyor. İMSAD olarak TOBB ve Halk Bankası ile beraber evini yenileme kampanyası yapmıştık. Amacımız durağan dönemde sektörü hareketlendirmekti. Tüketicinin lehine olsun istemiştik çünkü faiz oranları düşüktü ve işçilik ucuzdu. İnsanlar evlerini yenilesin istedik. Bu kampanya ilgi gördü.
Dünyada küresel ısınma ve enerji fiyatları yalıtım sektörünü büyütüyor. Dolayısıyla yalıtım sektöründeki büyüme inşaat sektörünün çok üzerinde oluyor. Enerji fiyatlarını artması insanları tasarruf yapmaya zorluyor. Daha verimli kullanmaya çalışıyorlar.

İn­şa­at mal­ze­me­le­ri­nin ka­li­te­si açı­sın­dan son 10 yıl­da ne­ler de­ğişti?
Özellikle 1999’dan sonra bölgede yapı teknolojisi değişti. Eskiden villa ya da çelik yapılar azdı. Depremden sonra insanlar daha güvenli, daha az katlı yapılara yöneldi. Villa tipi projeler yaygınlaşmaya başladı. Çelik konstrüksiyon yapılar arttı. İnsanlar ev alırken biraz daha dikkatli olmaya başladı. Ama tam ders çıkardık mı olaydan derseniz, bana göre hayır. Çünkü büyük bir deprem bekleniyor ama yeterince önlem alınmıyor. Binalar, köprüler, viyadükler, kamu binaları yenilenmeli, depreme hazırlanmalı.
Belki dekorasyonda modayla ilgili olarak çok şey değişebilir ama yapı malzemelerinde o kadar hızlı bir değişim olmuyor. Ama yine de son 10 yılda birçok şey değişti. Örneğin 10 yıl önce ürün çeşitliliği çok azdı. Bugün Avrupa’da ne varsa artık bizde de var. Mantolama dediğimiz teknik 2000’den önce yoktu örneğin. Binaları manto gibi giydirip yalıtım yaptığımız için bu terimi kullanmaya başladık.
Aslında yalıtım denince herkes dış duvar olarak düşünüyor, ısı yalıtımı olarak algılıyor. Ama yalıtımın tesisat, ses, ısıtma, soğutma, yangın, su gibi birçok çeşidi ve malzemesi var.~
 Türkiye’de yalıtım malzemelerinin kullanımı da artıyor. 2002 yılında 2,5 milyon metreküp yalıtım malzemesi kullanılmıştı, 2008’de 7,5 milyon metreküpe çıktı. Bir anlamda 3’e katlandı. Ama aynı dönemde inşaat sektörü gelişimini 3’e katlamadı. Yalıtım malzemesi kullanımında Avrupa’nın çok gerisindeyiz aslında. Bizde yıllık 7,5 milyon metreküp ise orada kişi başı tüketim yılda 30 milyon metreküp civarında. Tabii Avrupa’da evini yenilemek isteyenler devletten destek alıyor. Biz de bu konuda kaynak yaratmak amacıyla değişik modelleri Türkiye’de uygulamak için Devlet Bakanı Ali Babacan’la görüştük. Enerji verimliliği ile ilgili olarak bir kaynak yaratılması konusunda, mevcut yapıların düzeltilmesi amacıyla kendisine bir proje sunacağız. Bir finansman modeli önereceğiz. Örneğin evlerini yenilemek için TL bazında 7-8 yıllık kredi alanlar, ödedikleri enerji faturaları düşeceği için o parayla taksitleri rahatlıkla ödeyebilecek.
Türkiye bugün yaklaşık 50 milyar dolar enerji ithalatı yapan bir ülke. Kullandığımız enerjinin yaklaşık yüzde 80’ini ithal ediyoruz. Enerji konusunda dışa bağlıyız. Böyle bir lüksümüz yok aslında. Alınacak basit tedbirlerle konut ve sanayide kullanılan enerjiden yılda 10-15 milyar dolar tasarruf yapabiliriz.

Bu ko­nu­da Tür­ki­ye’de ye­ni ya­sal dü­zen­le­me­ler var mı?

Biz Avrupalılardan 4-5 kat daha fazla yakıt parası ödüyor ve daha konforsuz yaşıyoruz. Türkiye’de 5 Aralık 2009’dan itibaren bireysel enerji performansıyla ilgili yeni bir uygulama yürürlüğe girdi. Buna göre bin metrekare ve üzerindeki alanlarda artık ortak ısıtma yapmak zorundasınız. Avrupa’da binaların, bölgelerin hatta şehirlerin ortak ısınması yolunda gidilirken, bizde bireysel ısınma teşvik edildi. Bundan sonra Türkiye’de de bir binada 100 kombi çalışacağına tek bir kazan çalışacak. Merkezi sistem kullanılacak ve herkes kapısının önündeki payölçer ile ne kadar kullandıysa onun parasını ödeyecek. Bunlar çok basit sistemler. Bu sağlanırsa, binaların ilk yatırım maliyetleri de düşecek.

İM­SAD ola­rak he­def­le­ri­niz ne­ler?

AB ile ilgili projeler geliştireceğiz. Bizim fon yaratmamız lazım çünkü bir dernek olarak bütçelerimiz belirli. Yeni projelerle AB’den fon yaratmak ve toplumu bilinçlendirmek istiyoruz.
Sadece enerji verimliliği değil bizim gündemimiz. Bugün inşaat sektörünü temsil eden kim? hangi sivil toplum örgütü? Biz buna talibiz. İnşaat sektörünün genelini temsil etmek istiyoruz. Hedefimiz çok başlı yapıyı değiştirmek, sektörümüzle ilgili lobi yapmak. Kamuoyuna sektörün önemini anlatmak istiyoruz. En az otomotivciler kadar lobi yapmamız lazım. Biz en fazla ihracat yapan, en önemli sektörüz. Fakat bakıyoruz teşvikler çıkıyor, biz yokuz. KDV indirimleri oluyor, biz yokuz. Niye? çünkü ağlamamışsınız zamanında. Artık bunları değiştirmek istiyoruz. Bakanlar düzeyinde görüşmeler yapıyoruz. Bu sadece bizim için değil, ülke için de stratejik bir sektör. İnşaat sektörünün sorunlarını dile getiren ve çözüm üreten tek sivil toplum örgütü olmak istiyoruz. Biz olmadan hiçbir şey olmaz. İnşaat malzemesi olmadan inşaat olmaz. Biz hep birlikte, sektörel bir bütün olarak toplumun önüne çıkmak istiyoruz. İnşaat sektörü biziz. Bu sektörü temsil etmek istiyoruz. Sektörel bir sinerji yaratmak istiyoruz. Burada fikir oluşturabilirsek, politika üretebilirsek, vizyon oluşturabilirsek başarırız. Çekim merkezi oluruz. Zaten son 2-3 yılda bize olan bakışlar değişti. Bunu gerçekleştirmeye başladık.
İnşaat sektörü Türkiye için stratejik bir sektör. Türkiye hem müteahhitlikte hem de inşaat malzemesinde üretim üssü. Birçok ülke bizden ürün almak, teknoloji transferi yapmak istiyor.~
 Örneğin, benim yalıtım sektöründe faaliyet gösteren firmama Uganda’dan Suriye’ye kadar birçok ülkeden talep var. Bizim Türkiye olarak bu bilgi birikimiyle kendi markamızı yaratmamız lazım. Türkiye’nin önce marka yaratması, sonra ihracat yapması sonra da gidip yurtdışında yatırım yapması, firma satın alması lazım. Böyle bir vizyon oluşturmaya çalışıyoruz. Örneğin, Vitra Almanya’daki en büyük firmayı aldı. Türkiye marka yaratacaksa inşaat malzemeleri sanayi bunun en önemlilerinden bir tanesi olur. Eskiden Turquality programıyla yurtdışında marka olması için tekstil firmaları destekleniyordu. Şimdi Vitra, Kale, Pimapen gibi markalar bu programa girdi. Biz de Ode Yalıtım olarak Turquality programından destek almaya başladık. Görüldü ki, biz tekstil sektöründen daha fazla katma değer üretiyoruz.
Bizim bir başka avantajımız, sektörel olarak ithalatımızın az olması. Örneğin, otomotiv sektöründen daha az ithalatımız var. İnşaat malzemeleri sektörünün yılda 24,3 milyar dolarlık ihracatına karşılık, net bitmiş ürün olarak 6-7 milyar dolarlık ithalatı var. Oysa, otomotiv sektöründe ihracatta ithal girdi oranı yüksek.

Ge­le­cek­te Tür­ki­ye’de ko­nut sek­tö­rü na­sıl ge­li­şe­cek?
Önümüzdeki süreçte rezidanslar ve konut projeleri artacak. Sadece İstanbul’da değil, Anadolu’da da çok ciddi bir gelişim olacak. Türkiye inşaat sektöründe müteahhitliği de öğrendi, üretimi de. Ciddi bir birikimimiz var. Müteahhitlikte Çin’den sonra dünya ikincisiyiz. Ekonomi canlandıkça konut projeleri de artacak. Genç bir nüfusa sahip oluşumuz, iç göç, birikmiş eski bina stoku ve deprem bölgesi olmamız nedeniyle yeni konutlara olan ihtiyaç artacak, talep patlayacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz