Kritik dönem

Sektör temsilcileri limitli kaynaklara rağmen kredilerde halen gidilecek alan olduğu konusunda hemfikir...

23.01.2017 17:08:260
Paylaş Tweet Paylaş
Kritik dönem
Elçin Cirik
[email protected]
 

Bankacılıkta krediler 2015 yılının son çeyreğinden itibaren belirgin bir yavaşlama trendinde. Burada hem 2013 sonundan itibaren uygulanan makro ihtiyati tedbirlerin etkileri hem faiz oranlarında maliyet ve kredi riski kaynaklı yükselişler belirleyici durumda. Bu yıl 15 Temmuz darbe girişimi ve bölge ülkelerdeki karışıklık da sektörde olumsuz etki yarattı. TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici’nin de dikkat çektiği gibi bankacılıkta üçüncü çeyrekte kredilerde büyüme beklenmiyor. Aslında kredilerdeki yavaşlamanın yapısal nedenleri de var. “Bir süredir bankacılık sisteminin yeni kaynak yaratmakta hız kaybettiği hepimizin malumu” diyen EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Selim Elhadef, bu durumu şöyle açıklıyor: “Kredi mevduat oranının yüzde 120 civarında olması bunun bir göstergesi. Türkiye’de kredi hacminin bir doygunluk evresinden geçtiği rahatlıkla söylenebilir.” Gerçekten tasarruf tarafında yıllık yüzde 15’lerde olan büyüme, son 10 yıldır bankaların kredi büyümesini destekleyemez noktaya geldi. Bu durum da bankaları daha fazla dış kaynağa yöneltiyor. Her ne kadar bugüne kadar Türk bankaları zorlanmadan, makul faizlerle dış kaynak bulabildiyse de bunun tek başına toplam kredi büyümesini karşılamasını beklemek çok da gerçekçi değil. Peki tasarruf büyümesinin sınırlı olduğu ve dış kaynaklardan borçlanmada belli noktalara gelen bankacılık sektörü için kredilerde potansiyel devam edecek mi?

GİDECEK YOL VAR
Bu noktada bankacılık yöneticileri ve danışmanları, bankaların sağlam sermaye yeterliliklerine güveniyor. En önemlisi limitli kaynaklara rağmen kredilerde halen gidecek alan olduğu konusunda hemfikirler. Kuveyt Türk Katılım Genel Müdürü Ufuk Uyan, “Türk bankacılık sektörü kredilerde daha fazla yol kat edilecek. Nitekim AB bölgesinde yüzde 103 düzeyinde seyreden kredilerin toplam GSYİH’ye oranı ülkemizde hala yüzde 68 seviyelerinde” diyor. Bankacılık danışmanı Tunç Akyurt da “Kredilerde tüm segmentlerde halen doyma noktasına oldukça uzağız. Örneğin Türkiye’de konut kredileri halen 50 milyar doların altında ve GSMH’den yüzde 6-7 pay alıyor. Bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 30-50 seviyelerinde” yorumunda bulunuyor. Bu doygunluk noktalarına gelene kadar kredilerin uzun vadede büyüme trendini sürdüreceği öngörülüyor. ABank Genel Müdürü Müge Öner, son dönemde yaşanan tüm konjonktürel dalgalanmalara rağmen hem yurt dışından kaynak sağlama hem iç piyasaya finansman imkanları oluşturma açısından sektörün yüksek bir performans gösterdiğini düşünüyor. Yani Öner’e göre kredi kullanımı açısından Türkiye’nin özellikle dış kaynak kullanımına bağlı ek kredi büyüme imkanları geçerliliğini koruyor.
Oysa QNB Finansbank Genel Müdürü Temel Güzeloğlu, kredi mevduat oranının sektörde Haziran 2016 itibarıyla yüzde 120’nin üzerinde olmasının ve tasarruflarda artışın sınırlı gerçekleşmesinin kredi büyümesi önünde önemli birer engel teşkil ettiğini düşünüyor. Güzeloğlu, sürdürülebilir ama daha ihtiyatlı bir kredi büyümesi bekliyor ve “Dünyada gevşek parasal koşulların devamı nedeniyle dış kaynaklardan sağlanabilecek ilave fonlamayla kredi büyümesinin mevduat büyümesinden bir süre daha fazla olması olası. Önümüzdeki dönemde, geçmiş yıllara göre daha düşük, ancak mevduat büyümesinin biraz üzerinde büyüme gözlemleyebiliriz” diye konuşuyor.

2017’DE YÜZDE 12-15 BÜYÜR 

Zaten 2016 yılı Ağustos ayı itibarıyla açıklanan kredi büyümeleri de yavaşlama trendini açıkça ortaya koyuyor. BDDK verilerine göre bankacılık sektörü ilk 9 ayda toplam kredilerde yüzde 8,8 büyüdü. Bu yıl en iyi büyüyen alan, yüzde 12 hacim kazanan kurumsal krediler oldu. KOBİ bankacılığında kredilerde büyüme yüzde 5,9’da kaldı. Bireysel bankacılıkta kredi kartları dahil büyüme oranı yüzde 5,6 olarak gerçekleşti. Burada yurt içi ve dışı gelişmelerin yarattığı dalgalanmalar ana etken. 2017 için ise daha olumlu beklentiler hakim. Örneğin ABank Genel Müdürü Müge Öner, sektörün yüzde 12 ila 14 arasında kredi büyüme performansı gerçekleştireceğini öngörüyor. Öner, “2017 yılında daha stabil dengeler oluşmasını ve kamu bazlı makro ihtiyati önlemlerin azaltılmasını, kamu destekleriyle kredilerde güçlenme olmasını bekliyorum” diyor. “2017 yılı için kötümser değilim” diyen TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici de kredilerde yüzde 15’e yakın büyüme tahmin ediyor. Leblebici, “Kredi büyümesinin devamı için sermaye getirisi yüzde 15’lerde olmalı. Teknik olarak yavaşlıyoruz. Sermaye getirisinde düzelme olursa hızlı büyüme görülür” uyarısında bulunuyor. Gelecek yıl için fırsat alanı, 2016’da olduğu gibi kurumsal kredilerde görülüyor. 2017’de kurumsal kredilerde hükümetin hedefleri kapsamındaki yatırımlara bağlı yüzde 10 ila 20 aralığında büyüme bekleyen Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç, 2023 hedefi 100 milyar doları aşan projelerde oluşan finansman ihtiyacının burada önemli rol oynayacağına dikkat çekiyor. HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı da “Kurumsal kredilerde hükümet tarafından devreye alınan çeşitli bölgesel yatırım teşvik paketleriyle yeni yatırımların ivmelenmesi sağlanıyor. Bu yeni yatırımlara hizmet verilmesi bankalara yeni fırsat yaratacak” diyor.~MEVDUATIN PAYI AZALIYOR
Bankaların kredi yaratırken en ucuz maliyet kalemi mevduat. Maalesef bu kalemin kredi oluşumunda payı her geçen yıl düşüyor. Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, “Bugün verilen her 100 TL’lik kredinin 83,2 TL’si mevduattan oluşuyor. Kalan kısım menkul kıymet ihraçları ve sendikasyon gibi dış kaynak kredilerden geliyor” diyor. Bankacılık danışmanı Tunç Akyurt, “Bundan 10 yıl önce 2006 yılında 100 TL’lik kredinin yüzde 143’ü mevduattan karşılanabiliyordu. Yani mevduat portföyü kredi portföyünden yüzde 43 daha büyüktü” diyor. 2011 yılında ise verilen her 100 TL kredinin tamamı mevduattan oluşuyordu. Ufuk Uyan’a göre bu oran, son beş yıllık süreçte yıllık ortalama 3,5 puan düşüş kaydediyor. Kredilerin mevduata göre çok daha hızlı büyümesi nedeniyle şöyle bir tablo oluşuyor: 2011 yılında 100 TL’nin tümü mevduattan karşılanabilirken 2012’de bu rakam 97 TL’ye, 2013’te 90 TL’ye ve 2014’te 85 TL’ye kadar indi. 2015’te de, 100 TL kredinin 84 TL’si mevduat tarafından alınıyordu. ABank Genel Müdürü Müge Öner’e göre bu noktada trendi anlamak için kredi-mevduat oranı göstergesini yakından izlemek önem kazanıyor. Bugün sektörde kredi-mevduat oranı yüzde 120,2. Bankacılık danışmanlarına göre henüz tehlike sınırı geçilmiş değil. Hatta kredi-mevduat oranının gelişmiş ülke bankacılık sistemlerindeki gibi yüzde 140’lara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.

DIŞ KAYNAK MALİYETİ ARTIYOR
Tabii bu ortamda kredi büyümesinin sürekliliği için bankaların dış kaynağı bulmada sorunla karşılaşmaması gerekiyor. Asıl sorun da maliyetlerin artması. Bu noktada S&P ve Moody’s’in ülke notu indirimlerinin yarattığı bir olumsuzluk da yok değil. EY’den Selim Elhadef, “Özellikle Moody’s not indiriminden sonra dış borçlanma maliyetleri 25-50 baz puan civarında arttı. Ancak ekonomideki düşük kredi talebinin de etkisiyle bankacılık sisteminin dış kaynak yaratmak konusunda radikal davranmadığını gözlemliyoruz” diyor. Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç, bankaların son dönemde dış borçlanmalarını artırmaktan daha ziyade mevcudu borçlandıklarını açıklıyor. Danışmanlar 2017’de bu yıla paralel bir borçlanma tutarı olacağını öngörüyor. Bankalar yılın ikinci yarısında sendikasyon kredilerini sorunsuz şekilde refinanse ediyor gibi görünüyor. Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Direktörü Ali Kırali, 2016 yılının ilk 9 ayında bankaların sendikasyon kredilerinin yüzde 100’e varan oranlarda yenilendiğini açıklıyor. Müge Öner, banka olarak 15 Temmuz darbe girişiminden 3 gün sonra 225 milyon dolar tutarında sendikasyon kredisi imzalamalarını bunun en önemli kanıtı olarak gösteriyor. Öner, “Diğer Türk bankaları da borçlanmalarını başarıyla sürdürüyor” diyor. Murat Dinç, sendikasyon kredilerinde Fitch’in de not indirim yapması durumunda artı bir 15 baz puan daha maliyet artışı beklediğini aktarıyor. Dinç, oluşabilecek en olumsuz senaryoyu şöyle anlatıyor: “Tabii sendikasyon kredi maliyetlerindeki artış diğer dış kaynak maliyetlerine de yansıyacak. Ama Türk bankaları, dünya piyasalarında likidite krizi yaşanan 2008- 2009 yıllarında dahi sendikasyon kredilerini yüzde 60- 70 oranında yeniledi. Böyle bir beklentimiz yok ama en kötü ihtimalle 2017’de de yine aynı oranlarda yenilenmeler olur.” 2017’de bankaların almak isteyecekleri sendikasyon kredileri için, bankaların sermaye yapısı bugünkü gibi güçlü gittikçe bir zorluk yaşanmayacağı öngörülüyor. Banka sendikasyon kredilerinde HSBC Grubu olarak hem düzenleyici hem katılımcı konumda olduklarını hatırlatan HSBC Türkiye Genel Müdürü Kervancı, “Banka sendikasyonlarında 2016’nın ikinci yarısında olduğu gibi 2017’de de varlığımızı sürdürecek ve sektöre olan desteğimizi devam ettireceğiz. Önümüzdeki dönemde bankalar, sermayelerinin gücünü korudukları ve dış risklere karşı dirençli oldukları sürece sendikasyonların yenilenmesinde sorun olmasını öngörmüyoruz” diyor.~TEMEL GÜZELOĞLU / QNB FİNANSBANK GENEL MÜDÜRÜ
“KÂR BASKI ALTINDAYKEN KREDİLER HIZLI BÜYÜMEZ”
KÂRIN DÜŞMESİ DE ETKEN

Kredi büyümesinde engellerden biri de son yıllarda getirilen düzenlemelerle kârlılık üzerinde oluşan baskı. 2016’nın ilk yarısında sektörde nispeten toparlanma olsa da kârlılığın geçmişe göre azaldığı ve 2015 itibarıyla sermaye getirisinin yüzde 10’a kadar düştüğü bir gerçek. Sermaye getirisinden daha yüksek oranda aktif ve kredi büyümesi, sermaye yeterlik oranının erozyona uğraması anlamına geliyor. Ayrıca kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke sınıfından çıkarmalarının da sermaye yeterliliğinde dolaylı olumsuz etkisi olabilir. Sermaye yeterlik oranı gerileme trendindeyken sektörün bunu göz ardı ederek hızlı büyümeye devam etmesini beklemek gerçekçi olmaz. Kârlılığın baskı altında kalmasına bağlı olarak kredi büyümesinin nispeten yavaş seyretmesini bekleyebiliriz.
BİREYSEL YAVAŞ GİDER
Gelecek yıl için sektörde yüzde 12 seviyelerinde bir kredi büyümesi olacağını tahmin ediyorum. Bireysel kredilerin genel karşılıklarında yakın geçmişte gerçekleşen gevşemeye rağmen, bireysel kredilerin büyümesinin son yıllardakine benzer, toplam kredi büyümesinden nispeten daha yavaş bir seyirde olacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla sektör büyümesinin daha çok tüzel krediler tarafında devam etmesini bekliyoruz. QNB Finansbank olarak biz de sektör beklentilerimize paralel olarak tüzel krediler tarafında bireysel kredilere göre daha hızlı büyümeyi hedefliyoruz.” 

ALİ FUAT TAŞKESENLİOĞLU / HALKBANK GENEL MÜDÜRÜ
“PROBLEM SADECE TÜRK BANKALARININ DEĞİL”
“MEVDUATIN PAYINI ARTIRACAĞIZ”

Gelişmiş ülke merkez bankalarının parasal genişleme politikalarındaki değişimlerin de etkisiyle borçlanma maliyetlerinin artması sadece Türk bankalarının değil, gelişmekte olan tüm ülke bankalarının üstesinden gelmeye çalıştığı bir konu. Burada FED’in borçlanma maliyetlerini artırmada şu ana kadar yavaş davranması olumlu oldu. Finansal piyasalardaki gelişmelerden daha az etkilenebilmek için biz mevduat dışı kaynakların toplam pasifler içindeki payını artırmaya çalışıyoruz. Halkbank olarak piyasada oluşan geçici volatilite ve kredi derecelendirme kuruluşlarının olumsuz açıklamalarıyla kurun yükselişini dengeleyebilmek için bankalar arası mevduat rekabetinin bir parçası olmamaya çalışıyoruz.
“RİSK GÖRMÜYORUZ”
2016’da en önemli gündem maddelerinden biri Brexit referandumuydu. Referandum kararı sonrası sürecin gelişmekte olan ülke ekonomilerine olumsuz yansıyacağı düşünülüyordu. Fakat biz o süreçte 500 milyon dolar bono ihracı yaptık. 175 milyon dolar ve 477 milyon Euro tutarında da sendikasyon anlaşması gerçekleştirdik. Bu özgüven doğrultusunda Moodys’in reyting kararı açıklandığı zaman vurguladığımız konu, dış finansman ihtiyaçlarına ilişkin risklerde kesinlikle bir artış görmediğimiz oldu. Borçlanma maliyetlerinde kısıtlı da olsa artış yaşanabilir, ancak bu süreç daha yüksek getiri arayan yatırımcılar için Türkiye’yi daha cazip bir ülke kılacaktır. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz