Krizde ne yaptın?

11 bankanın son 1 yıllık performansını gösteren analizimiz, CEO'ların 2009'da krize rağmen sınıfı geçtiğini gösteriyor.

17.07.2015 20:48:260
Paylaş Tweet Paylaş
Krizde ne yaptın?
Krizin hızını artırdığı 2008’in son çeyreğinde, global finans piyasalarından gelen olumsuz haberler, Türk bankacılık sektörünü de etkiledi. Kredilerde frene basıldı, bankaların piyasa değerleri hızla geriledi. Ancak 2009’un ilk çeyreğinden itibaren bankacılık sektörü, sağlam duruşuyla bu krizin üstesinden geleceğini gösterdi. Faizlerdeki düşüş bankaları daha da güçlendirdi. Portföylerdeki tahviller, kârlılıkları hızla yukarı taşıdı. Sektör 2009’da toplam 20,1 milyar TL kâr elde etti. Yine de 2009, bankacılar için çok parlak bir yıl olmadı. Geçtiğimiz 5-6 yılda, ortalama yüzde 30’ları bulan sektörün büyüme hızı, 2009’da neredeyse yarı yarıya azaldı. Toplam aktif büyüklüğü, bir önceki yıla göre yüzde 13,8 oranında artarak 833,9 milyar TL’ye yükselirken toplam mevduat yüzde 13,2 artışla 514,6 milyar TL’ye ulaştı. Mevduatın krediye dönüş oranında ise bir önceki yıla kıyasla yüzde 3,1 oranında azalma oldu. 2009 yıl sonu itibarıyla sektörün toplam kredileri, 2008 yıl sonuna göre sadece yüzde 6,9 artış gösterdi. Bu artışın da önemli bir bölümü yılın son çeyreğinde gerçekleşti. 2009 sonunda toplam kredileri 392,6 milyar TL’ye ulaşan sektörün, özkaynak büyüklüğü ise yüzde 28,1 oranında artarak 110,7 milyar TL seviyesine ulaştı. 2008’de bazı bankalarda yüzde 80’lere varan piyasa değerlerindeki düşüş, bu yıl yerini hızlı yükselişlere bıraktı. Bankacılık sektörünün 2008’de İMKB’de 68,8 milyar TL olan piyasa değeri, yaklaşık 2 kat artarak 2009’da 143 milyar TL’ye yükseldi. Bazı bankalarda bu artış 3-4 kata ulaştı. 2009, gerçek bankacılık faaliyetlerinin sekteye uğradığı zor bir yıldı. Bu ortamda banka genel müdürleri, kurumlarının performansını korumak için büyük çaba harcadı. Liderlik ve yönetim becerileri yıl sonu rakamlarına olumlu yansıdı. Capital’de her yıl nisan ayında, bankaların, dolayısıyla CEO’ların 1 yıllık performansını analiz ediyoruz. “CEO’ların karnesi” olarak geleneksel bir şekilde yayınladığımız bu araştırmayı, 2009 sonuçları için yeniden gerçekleştirdik. 2008-2009 döneminde bankaların karnesini ortaya koyan bu analiz, CEO’ların da son 1 yılda neler yaptığını özetliyor.

AKTİF ARTIŞINDA LİDER DEĞİŞTİ
11 bankanın son 1 yıllık performansını incelerken sıralamayı aktif büyüklüğüne göre yaptık. Son 2 yıldır aktiflerini en çok artıran banka Şekerbank idi. 2009’da ise aktif artışında lider, Vakıfbank oldu. 2009’da Vakıfbank, aktif büyüklüğünü bir önceki yıla göre yüzde 24,1 oranında artırdı. Yine aynı dönemde, bankanın kredileri yüzde 13,3, net kârı da yüzde 66,1 oranında artış gösterdi. 2009 yılında Vakıfbank, mevduatını da yüzde 20,3 oranla en çok artıran ikinci banka oldu. Geçtiğimiz yıl Vakıfbank’ın kaptan köşkünde Bilal Karaman vardı. Karaman’ın yönetimindeki Vakıfbank, parlak bir performans gösterdi. Başta krediler olmak üzere hemen her alanda sektör ortalamasının üzerinde büyüdü. Vakıfbank’ta 22 Haziran 2005 tarihinden bu yana genel müdürlük yapan Bilal Karaman, geçtiğimiz ay itibarıyla görevinden ayrıldı. Bankanın yeni genel müdürü, İş Bankası kökenli bir bankacı olan Süleyman Kalkan oldu. Vakıfbank’ın yeni döneme yönelik planları henüz açıklanmadı. Ancak tecrübeli yeni genel müdürün, büyüme yılı olması beklenen 2010’da, Vakıfbank’ta çıtayı daha da yukarı taşıması bekleniyor. ~

KREDİLERDE BÜYÜK DÜŞÜŞ
Kriz, bankacılık kesimini en çok krediler tarafında vurdu. 2000-2008 döneminde, kredilerini yüksek bir ivmeyle büyüten sektör, 2009’da adeta frene bastı. Sektörün kredi verirken izlediği seçiçi politikalar nedeniyle toplam kredi hacmi yerinde saydı. 2009’da bankacılık sektörü toplam kredileri, bir önceki yıla göre sadece yüzde 6,9 düzeyinde büyüdü. Bazı bankalarda bir önceki yıla göre daralma yaşandı. Yüzde 10,5 ile 11 banka arasında Akbank, 2009’da bir önceki yıla göre kredilerinde en yüksek gerileme yaşayan oldu. 2009’da kredilerini en çok artıran bankalar arasında ilk 2 sırayı ise kamu bankaları aldı. Halkbank yüzde 25,6 oranıyla 2009’da, 2008 yılına göre kredilerini en çok artıran banka oldu. Genel müdür Hüseyin Aydın, 2009’da yakalanan performansın, bankanın son 3 yıldaki en yüksek performansı olduğuna dikkat çekiyor. Krizde sektör genelinde olduğu gibi risk iştahını kaybetmediklerine dikkat çeken Aydın, “Kredi kullandırmada ısrarcı olduk. Bunun sonucunda sektördeki nakit kredi artışının yüzde 26,3’ünü tek başımıza biz kaydettik” diyor. Halkbank 2010’da da kredilerini büyütmek hedefinde. Hüseyin Aydın, 2010’da kredilerde yine yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme hedeflediklerini söylüyor.

EN YÜKSEK KÂRI KİM YAPTI?
Bankacılık sektörünün geneli için 2009, bol kârlı bir yıldı. Faizlerdeki düşüşün etkisiyle menkul değerler portföylerinden önemli getiri sağlayan bankalar, bir önceki yıla oranla kârlarını önemli ölçüde artırdı. Sektörün toplam kârı 2009’da 20,1 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Analizimiz kapsamına aldığımız 11 banka arasında, 2009’da bir önceki yıla göre kârını en çok artıran bankanın DenizBank olduğu görülüyor. DenizBank 2009’da net kârını yüzde 91,2 düzeyinde artırdı. DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, bu performansı devlet tahvilleriyle değil gerçek bankacılık yaparak elde ettiklerini söylüyor. “Yüksek kârlılığa rağmen temettü vermedik ve kârlarımızı daha fazla kredi verebilmek ve ülkemiz ekonomisini destekleyebilmek için zaten güçlü olan sermayemizi daha da güçlendirmek için kullandık” diye konuşuyor. DenizBank’ın elde ettiği yüksek kârda, uzun vadeli bakış açısıyla yarattığı niş alanlar etkili olmuş. Hakan Ateş, bu alanların başında tarım bankacılığını gösteriyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor: “Tarım sektörüne farklı bir bakış açısıyla hizmet veriyoruz. Bugün özel bankalar arasında tarım bankacılığında birinci sıradayız. Sektöre özel ürünler ve yaklaşımlar geliştirdik. 2009 yılında tarım sektörüne verdiğimiz kredi tutarı 2008’e göre yüzde 35’lik artış ile 1,5 milyar TL’ye ulaştı.” ~

PİYASA DEĞERLERİ HIZLI YÜKSELDİ
Bankalar krizde, önceki yıllardaki kadar çok kredi veremedi. Aktif ve mevduatlar tarafındaki büyüme de sınırlı oldu. Ancak İMKB’deki performansları göz kamaştırıcıydı. Bankacılık sektörünün 2008’de 68,8 milyar TL olan toplam piyasa değeri, 2009 sonunda 143 milyar TL’ye ulaştı. Yani yüzde 100’ün üzerinde büyüme yaşandı. Bazı bankalarda bu oran 3-4 kata kadar çıktı. Örneğin son 1 yıldır Fortis ile birleşmesi beklenen TEB’in piyasa değeri, 2009’da bir önceki yıla göre yüzde 241 arttı. 11 banka arasında Vakıfbank, yüzde 264 ile piyasa değerini en çok artıran banka oldu. Şekerbank, Fortis, Halkbank ve Garanti Bankası da borsada, sektör ortalamasının üzerinde performans gösteren bankalar arasında yer aldı. Şekerbank’ın piyasa değeri yüzde 196, Fortis’in piyasa değeri yüzde 189, Halkbank’ın piyasa değeri yüzde 159, Garanti Bankası’nın piyasa değeri ise yüzde 144 oranında artış gösterdi.

2010 NE GETİRECEK? 
Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, Türk ekonomisinin güçlü bankacılık sektörü sayesinde, 2009 yılında dünya ekonomilerine kıyasla daha olumlu bir performans gösterdiğine dikkat çekiyor. Akkurt, Türkiye’nin yakaladığı bu ivmeyi 2010’da da yükselişle devam ettireceğini öngörüyor. Yeni dönemde sektörün performansında, ekonomik toparlanmanın gücü ve sürdürülebilirliği önemli olacak. Özellikle aktif kalitesini bozmamak için bankaların risk alma konusunda tedbirli davranmaya devam edecekleri öngörülüyor. Bu doğrultuda pek çok banka, kısa vadede yüksek büyüme ve yüksek özkaynak kârlılığı yerine uzun vadede sürdürülebilir kârlılığı hedefliyor. Ziya Akkurt, 2010 yılında, bankacılık sektöründe kredilerin yüzde 15 düzeyinde artış göstermesini beklediğini söylüyor. Marjlardaki daralmanın, kredi büyümesi ile kısmen telafi edilebileceğine dikkat çeken yönetici, “Sektörün önünde rekabetçi bir dönem var. Azalan marjların potansiyel bir sonucu olarak, bankaların verimliliği yükseltme ihtiyacı artacak. Bu dönemde de bankalar arası hız kazanacak. Güçlü sermaye yapısına sahip ve geniş şube ağına sahip bankalar daha avantajlı olacak” değerlendirmesini yapıyor.

HAKAN ATEŞ / DENİZBANK GENEL MÜDÜRÜ

“TAHVİLLE DEĞİL, KREDİLERLE BÜYÜDÜK”

KÂRLAR KORUNABİLİR Mİ?
2010 sektör için yeniden büyüme hızının arttığı, kamu finansmanından ziyade reel sektöre yoğunlaştığı bir dönem olacak. Faiz düşüşleri sona erdi ve bundan sonraki hareket uzun bir süre sonra artış yönünde olacak. Dolayısıyla 2009 yılındaki bir kerelik kârlar olmayacak. Diğer yandan ekonominin yeniden yüzde 4-5 arasında büyüme hızına erişmesiyle kredi talebi yavaş yavaş artacak ve bankaların iş hacimlerini destekleyecek. Böylece bankalar arzu edileceği üzere makul faiz marjlarında iş hacimlerini artırarak eski kârlılıklarını koruyabilecek.
DENİZBANK’IN PERFORMANSI 2009 kriz yılında da reel sektör finansmanına devam ettik. 2009’da aktiflerini en çok büyüten bankalardan biri olduk. Üstelik diğer birçok bankanın aksine bilançomuzu, tahviller üzerinden değil krediler üzerinden büyüttük. Bugün hala mevduatının yüzde 120 üzerinde kredi veren bir banka konumunda, reel sektöre olan desteğimize devam ediyoruz. Yurtdışından uzun vadeli kaynak sağlayarak çeşitli sektörlerde ülkemizin gelişmesinde önemli rol oynayacak projelere aktarıyoruz. Kredilerimizi artırırken sorunlu kredilerde, sektöre göre çok daha başarılıydık. Sorunlu kredileri bilançodan çıkarmadan baktığımızda 2009 sonunda sektörün yaklaşık 1,1 puan altında bir sorunlu kredi oranımız var.
2009’UN TELAFİSİ OLACAK Türk bankacılık sisteminin, yüzde 86 aktif/GSYH oranı ile hala daha önemli bir büyüme potansiyeli var. Üstelik 2009’da da sistem yeteri kadar büyüyemedi. 2010’daki büyümenin bir kısmı 2009’un telafisi olacak. 2010’da sektörde aktiflerin yüzde 15,8, kredilerin yüzde 16,3 ve mevduatın yüzde 15,5 büyüyeceğini düşünüyorum. DenizBank olarak hedefimiz, sektörün üzerinde bir performansla bu kalemlerin hepsinde yüzde 20’nin üzerinde büyüme yakalamak yönünde. Şube sayımız 450’ye ulaştı. 2010 yılında da şube yatırımlarına devam ederek en az 25 yeni şube açmayı planlıyoruz. Ayrıca 2009 sonunda 8 bin 700 kişi olan çalışan sayımızı da bu yıl, 550 kişilik ek istihdamla artırmayı planlıyoruz. ~

ZİYA AKKURT / AKBANK GENEL MÜDÜRÜ

2010’DA BÜYÜME NEREDEN GELECEK?

AKBANK’IN PERFORMANSI
Küresel ölçekte finans piyasalarının yeniden yapılanma arayışı içinde olduğu 2009 yılında, risk odaklı bir yaklaşımla net ve tutarlı bir strateji izledik. Güçlü risk yönetimi politikaları ve aldığımız önlemler sonucunda, takipteki kredi alacaklarımız sektör ortalamasının oldukça altında kalarak yüzde 3,8 oranında gerçekleşti. Takipteki kredi alacaklarımız için 2009 yılında da yüzde 100 karşılık ayırmaya devam ettik. 2009 yılında konsolide net kârımız 2,7 milyar TL’ye ulaştı. Özsermaye kârlılığımız da yüzde 21,5 oranında arttı.
YENİ DÖNEM PLANLARI Önümüzdeki dönem pazar paylarında artışa, ürün ve hizmet hacim kalemlerinde büyümeye odaklanacağız. Bunun yanında kârlılığın artırılmasına katkı sağlayan, yüksek marjlı ürünlerde büyümeye ve komisyon gelirlerinin artırılmasına yönelik aksiyonların uygulamasına da hızla devam ediyoruz. 2010 yılında bankalar açısından büyümenin itici gücü, krediler olacak. Sektörde bu yıl kredilerin yüzde 15 seviyesinde büyümesi bekleniyor. Akbank olarak biz de TL kredilerde yüzde 20 ile sektörün üzerinde bir büyüme hedefliyoruz. 2010 yılında mevduatta da yüzde 16-18 aralığında büyüyeceğiz.
KREDİLER NASIL BÜYÜYECEK? 2010 yılında özel sektör tüketimi, yatırımlara kıyasla daha hızlı toparlanacak. Burada ertelenmiş tüketim talebinin ve düşük faiz ortamının katkısı önemli. Dolayısıyla bireysel kredilerde daha fazla büyüme potansiyeli öngörüyoruz. Ticari kredilerde bu yıl yüzde 12 gibi bir oranda artış makul görünüyor. Yatırım harcamalarının toparlanması biraz daha uzun zaman alacak. Hali hazırda hemen tüm sektörlerde kapasite kullanım oranları yüzde 70’lerin altında bulunuyor. Bu oranlar kriz öncesi dönemlerde yüzde 80’lerin üzerindeydi. Düşük faizlerden dolayı ticari kredilerde YP’den TL kredilere kayış yaşanabilir. Kurumsal krediler için de 2010 yılında gerçekleşebilecek özelleştirmeler, kredi artışına destek verecek.

SİNAN ŞAHİNBAŞ / FİNANSBANK GENEL MÜDÜRÜ

“RADİKAL DEĞİŞİKLİKLER YAPMADIK”

YENİLİKÇİ OLDUK
Türk bankacılık sektörü kriz sürecine son derece sağlam girdi. Sektörün sermaye yeterlilik rasyosunun, pek çok ülkenin üzerinde bir seviye olan yüzde 18’lerin üzerinde seyrettiği bu dönemde, Finansbank da bu bankalar arasında yerini aldı. Dolayısıyla stratejilerimizde çok radikal değişiklikler yapmadan büyümeye devam ettik. Hedeflerimizin bir kısmında biraz aşağıda kaldık ancak krize rağmen 2009 yılını başarıyla kapattık. Bu dönemden dahi büyüyerek çıkabilmemizi, müşterilerimize değer katan ürün ve hizmetleri yenilikçi yaklaşımımızla sunmaya borçluyuz.
BAŞARI SADECE BENİM DEĞİL Kendi açımdan baktığımda ise 2009 yılında elde ettiğimiz performans ve başarı sadece benim değil, yardımcılarımın daha doğrusu tüm banka çalışanlarımızın başarısıdır. Gelecekteki bankacılık stratejimiz, genel olarak kârlılık ve verimliliği koruma ve geliştirmeye yönelik çalışmalar üzerine yoğunlaşıyor. Bununla birlikte bireysel segmente yönelik çıkarılan ürün ve hizmetler her daim önemini koruyacak. KOBİ, ticari ve kurumsal segmentte de çalışmalarımız devam edecek.
FİNANSBANK’IN HEDEFİ Önümüzdeki dönemde, sunduğumuz ürün ve hizmet grupları ile tüm segmentlerde çalışmalarımıza devam ederek gerek kendi büyümemize gerek ekonominin büyümesine katkımızı sürdürülebilir kılmaya çalışacağız. Bu çalışmalar esnasında her zaman söylediğimiz gibi risk yönetimi prensiplerimizi gereken tüm noktalarda azami uygulayacak, kârlılık ve verimliliğimizin devam etmesine olanak sağlayacağız. Bu çerçevede tüm ürünlerde pazar payımızı artırmayı ve kredilerde yüzde 25 civarında büyümeyi hedefliyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz