Yeni zirveye hazırlıklı olun

Özer, hisse seçiminde ise sanayi kağıtlarına dikkat çekiyor.

1.03.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yeni zirveye hazırlıklı olun


Merkez Bankası'nın (MB) uygulamaya başladığı yenilikçi para politikası, 2011 yılına başlarken yurtiçi piyasalarda volatilitesi yüksek hareketler yaşanmasına neden oldu. Son iki aydır izlenen bu politikanın temelini faiz indirimleri ve düşen faizlerin kredi talebini artırmaması için zorunlu karşılık oranlarının yükseltilmesi oluşturuyor. Ortadoğu'daki gelişmeler de piyasalar tarafından yakından izleniyor. Sonuçta yaşanan gelişmeler bankacılık hisseleri öncülüğünde endeksin hızlı bir geri çekilme ile 61.000 seviyesindeki destek noktasını test etmesini beraberinde getirdi. Gösterge faiz yüzde 8,75 seviyelerini test ederken dolar/TL kuru 1,60 seviyelerini zorladı. Global piyasalar tarafına bakıldığında da gelişmekte olan piyasalardan gelişmiş piyasalara doğru para akışının olduğu bir süreci yaşadık. Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler yakından izleniyor. Altın ve petrol başta olmak üzere emtia piyasası bu gelişmeleri takip ediyor. Önümüzdeki süreçte ise 2010 yıl sonu bilançolarının ardından 12 Haziran'da yapılması beklenen genel seçim sürecine girilecek. Ortadoğu'daki gelişmeler izlenecek.

Bu süreçte piyasa beklentilerini ve yatırım stratejilerini Global Menkul Değerler'in genel müdürü Gökhan Özer'e sorduk:

Capital: Merkez Bankası'nın (MB) uyguladığı yeni para politikasını değerlendirir misiniz?
-  Cari açıktaki tehlikeli yükselişi önlemek için alınan ve devam etmesi beklenen önlemler, bazı yan etkileri de beraberinde getirdi. Sıcak paranın ülkeden çıkması ve kurlardaki yükselişle beraber ihracat desteklenmek isteniyor. Bu durumda kurda yaşanan yükselişin enflasyonda da yükselişi az da olsa tetiklemesi kaçınılmaz. Öte yandan faizlerde gerçekleştirilen indirimin enflasyonu arttırıcı etkisine karşılık, munzam karşılık oranlarında artışa gidilmesinin işe yarayıp yaramayacağı da henüz belirsiz.

Capital: Şubat ayı Merkez Bankası PPK toplantısında stabil kalınmasını nasıl yorumluyorsunuz?
- Sıcak paranın gelişmekte olan ülkelerden çıktığı bir ortamda, 15 Şubat'ta gerçekleştirilen faiz toplantısında, faiz oranlarında ve munzam karşılıklarda değişikliğe gidilmemesini olumlu karşılıyorum. Şu anda 'bekle-gör' politikası izleyen MB, kısa vadeli hedeflerine (TL'nin biraz zayıflaması ve sıcak para miktarının azalması) yakınlaşmış gibi gözüküyor. Yine de kredi artış hızındaki ve Ortadoğu'daki gelişmelere bağlı olarak ek önlemler gelebilir. Çünkü cari açık sorun olmaktan çıkmadı.

Capital: Haziran ayındaki seçimlere kadar piyasaları etkileyebilecek önemli dinamikler neler olacak?
- Seçim piyasalar için bir risk unsuru olarak görülmüyor. Seçimlere kadar ki dönemde bütçe ve dış ticaret açıkları ile kredi büyüklükleri yakından takip edilecek önemli ekonomik veriler olacak. Piyasaların yönünü ise Türkiye'nin kredi notu ile ilgili değişiklikler ve Merkez Bankası'nın atacağı adımlar belirleyecek. Riskler ağırlıklı olarak yurtdışında. Hem AB hem de ABD hala kırılgan bir yapıya sahip. Ortadoğu'daki gelişmelerin boyutu da piyasaları etkileyecek.~

Capital:  Hisse senedi piyasasında seçim sürecinde nasıl bir hareket bekliyorsunuz?
- 2011 yılını seçimler öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırabilirim. Seçim öncesi ve sonrası dönemde not artırımı beklentileri, seçim öncesindesiyasi istikrarın devamının fiyatlandırılması, gerçekleşebilir. Yatırım yapılabilir ülke statüsüne seçim sonrasında geçmemiz bekleniyor. Bu nedenle 60.000-62.000 seviyelerinin dip nokta olmasını bekleyerek İMKB'deki yükselişin, özellikle 2011'in yaz aylarında 77.500 seviyesine kadar ulaşmasını bekliyorum. Seçimlerden sonra yılın ikinci yarısında not artırımının gelmesini takiben, beklentilerin fiyatlandırılması nedeniyle kâr realizasyonlarının yaşanması muhtemel.

Capital: Banka hisselerinden sanayi hisselerine doğru bir kayma mı oluyor?
-  Son dönemde Merkez Bankası'nın uygulamaları ile birlikte bankacılık hisseleri ağırlıklı hisse senedi piyasasında düşüşlerin olduğu gözlendi. 2011 yılı için banka kârlarında yüzde 5-10 arasında bir düşüş olabileceği beklentisi hakim. Bu şartlar altında mali yapısı güçlü, iç büyüme dinamiklerinden olumlu etkilenen sanayi şirketlerinin hisse portföylerinde ağırlığının artırılması daha doğru bir yaklaşım olur. Ancak bankacılık hisseleri de portföylerde olmaya devam edecek. Özellikle inşaat, otomotiv, gıda alanındaki şirketler izlenebilir. Burada Emlak Konut gibi yeni büyük halka arzlarla birlikte bankacılık hisselerinin ağırlığının azalmaya devam edeceğini söylemek de istiyorum.

Capital:  Nasıl bir portföy öneriyorsunuz?
-  En azından yüzde 30 oranında hissenin portföylerde olması gerektiğini düşünüyoruz. Yüzde 25 oranında fonlar portföye konabilir. Yüzde 45 oranında da TL enstrümanlarda para değerlendirilebilir. 2011 hisse senedi model portföyünde bankalardan Halkbank, Vakfıfbank ve YKB var. Bu üç hissenin hisse portföyündeki ağırlığı yüzde 26,9 seviyesinde. Aksa, BİM, Enka İnşaat, Park Elektrik Madencilik, Reysaş, Tat, Tofaş, Trakya Cam ve Türk Telekom hisseleri de model portföyümüzde yer alıyor.

Capital: Son dönemde not artırımları ile ilgili haberler çok yoğun. Bunun piyasaya etkisi ne olur?
- Piyasalarda kuvvetli bir not artırımı beklentisi var. Fitch'in seçimler sonrası not artırımına gideceğine ilişkin net açıklamalarda bulunması, bu beklentileri daha fazla artırıyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın seçimler öncesinde not artırımları olabilir açıklaması ise S&P ile Moody's tarafından bir not artırımının seçimler öncesinde gerçekleşebileceği beklentisini doğurdu. Piyasalarda yaşanacak her olumlu gelişmede not artırımı beklentisi yaşanmasını bu ortamda olağan karşılıyorum. Not artırımları ülkeye yeni para girişlerini beraberinde getirecektir.

Capital:  Gelişen piyasalardan son dönemde para çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- En büyük sorun gelişmiş ekonomiler için sürdürülebilir büyüme ve sürdürülebilir borç dinamikleri, gelişmekte olan ekonomiler içinse fiyat istikrarı. 2011 yılına başlarken yurtdışı piyasalardaki genel seyir, gelişen piyasalardan çıkan sermaye akımlarının gelişmiş ülkelere doğru yöneldiği şeklinde. Gelişen ülkelerin enflasyon karşıtı faiz artırımları sonrasında gelişen piyasalardan çıkan sıcak para, gelişmiş ülkelere yöneliyor. FED'in krizden çıkmak için uyguladığı genişlemeci para politikasının bir sonucu olarak artan likidite, gıda ve enerji fiyatlarında hızlı yükselişleri dolayısıyla enflasyon kaygılarını da beraberinde getirmedi. Diğer gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının aşırı gevşek para politikaları nedeniyle enflasyon tehdit haline geldi. Gelişen ekonomiler enflasyon ile mücadeleyi, büyümeye tercih etmeleri nedeniyle sıcak para çıkış göstermekte.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz