CEO'ların gözünden risk ve fırsatlar

9 temel sektördeki çevresel riskleri ve bunların yarattığı fırsatları bu sektörlerin fikir lideri olan CEO'lara sorduk..

1.08.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
CEO'ların gözünden risk ve fırsatlar
Her sektörü tehdit eden çevresel riskler var. Kimyada artan enerji maliyetleri, ulaşımda karbondioksit emisyonu ve gürültü kirliliği, gıdada doğal su kaynaklarının azalması, turizmde iklimsel değişiklikler bu sektörlerin geleceklerine ilişkin kendilerini yeniden sorgulamalarını zorunlu kılıyor. 9 temel sektördeki çevresel riskleri ve bunların yarattığı fırsatları bu sektörlerin fikir lideri olan CEO'lara sorduk.. İş liderlerinin gözünden 9 sektör için çevresel risk ve fırsatları ortaya koyan bir harita çıkardık.klim değişiklikleri, enerji kaynaklarının tükeniyor oluşu, su ve hava gibi hayati unsurlarda yaşanan kirlilik tüm canlı yaşamını olduğu gibi tüm sektörleri de tehdit ediyor. Sektörlerin iş yapış biçimlerinin de çevreye verdiği zarar, bu tehditleri her geçen gün daha da ciddi bir boyuta taşıyor.

Tabloları görmek için görsellere tıklayın.
Örneğin kimya sektöründe artan enerji maliyetleri, ulaşımda karbondioksit emisyonu ve gürültü kirliliği, gıda sektöründe doğal su kaynaklarının azalması ve erozyon, turizm sektöründe iklimsel değişiklikler bu sektörlerin geleceğine ilişkin kendilerini yeniden sorgulamalarını zorunlu kılıyor.

Sektörlerin büyük oyuncuları da bu duruma her zamankinden daha duyarlı yaklaşıyor. Birçoğu artık sürdürülebilir üretim için oyunun kurallarını değiştirmek gerektirdiğini düşünüyor. Green Business da bu ortamda hangi sektörde hangi risklerin en önemli tehditler olduğunu ortaya koydu. Bu tehditler karşısında sektörlerin nasıl aksiyonlar aldıklarını araştırdı.

YENİ BÜYÜME MODELLERİ GEREK
“2050 yılında 9 milyarlık bir nüfusun beklendiği, gezegenimizin her yıl 2 derece daha ısındığı, tarımsal alanların yüzde 40’ının ciddi tehdit altında olduğu bir dünyada, doğal kaynaklarımızı maalesef doğanın yerine koyamayacağı bir hızda tüketiyoruz. Kendi penceremizden baktığımızda gezegenimiz için acilen bir şeyler yapma gereksinimi hissediyoruz. Bu durum, hem doğal kaynakların sürdürülebilirliği hem işimizin sürdürülebilirliği açısından risk oluşturuyor.” Bu sözler Unilever Türkiye, Rusya, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Bölgesi Başkanı ve Unilever Türkiye CEO’su İzzet Karaca’ya ait. Dünya kaynaklarını tüketmeden 9 milyar insana iyi yaşam koşulları sağlama hedefine ulaşmak için yeni büyüme modelleri bulmak gerektiğini savunan Karaca, herkesin kendisini bu sorunların çözümünde bir taraf olarak görmek zorunda olduğunu söylüyor.~
“Sürdürülebilirliğe odaklanmak, işimize dair riskleri azaltmamıza yardımcı olurken diğer taraftan yeni ve inovatif ürünler yaratmak konusunda da bize ilham veriyor. Unilever olarak baktığımızda, hammaddelerimizin yaklaşık yarısı tarımda kullanılıyor. Bunların sürdürülebilir kaynaklardan sağlanması, işimizi güvenli tedarik kaynakları ile büyütmeye devam edebileceğimiz anlamına geliyor. Yaptığımız çalışmalarla uzun vadeli tarımsal hammadde tedarikimizi güvence altına alarak riski azaltıyoruz” diyor.

TAŞIMACILIKTA GÜRÜLTÜ SORUNU
Taşımacılık sektörü, pek çok çevre riskini beraberinde getiren bir sektör. Bu risklerden en önemlisi karbondioksit emisyonu ve gürültü kirliliği. DHL Express Türkiye CEO’su Marcus Reckling, bu durumda taşımacılığın son derece büyük ve gelişen bir sektör olmasının da etkisi olduğunu belirtiyor, “DHL Express’in de faaliyet gösterdiği hızlı hava taşımacılığı sektörü için şu an en büyük global çevresel riskin gürültü kirliliği olduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki yıllara baktığımızda hava taşımacılığının giderek büyüdüğü de göz önüne alınacak olursa, gürültü kirliliğinin ve karbondioksit emisyonunun yayılımı artabilir” diyor. Reckling, “Çünkü ne yazık ki, uluslararası deniz taşımacılığı gibi havacılık da Kyoto Protokolü düzenlemeleri kapsamına girmiyor. Bu konularla ilgili düzensiz uygulamalar haksız rekabete yol açabileceği gibi sektörün dengesinin bozulmasına ve küresel kalkınmaya da zarar verebilir.

Bu nedenle hepimize ciddi görevler düşüyor” diye konuşuyor. DHL Express gibi şirketler hem hava hem yer filosunda karbon salımını azaltan, ekonomik araçlar kullanıyor. Öte yandan AB de ulaşım araçlarının çevreye verdiği zararı asgariye indirmek için birtakım önlemler almış durumda. Bu önlemlere yenilerinin de eklenmesi bekleniyor. Reckling, “Örneğin Avrupa Komisyonu’nun özellikle sera gazı emisyonu ile gürültüyü azaltmak amacıyla teknolojik AR-GE çalışmalarının sürdürülmesi konularında çalışacağını biliyoruz. Sektörün geneline baktığımızda ise çevre riskleri göz önüne alınarak daha verimli ve daha az gürültü yapan uçaklara yatırım yapılması teşvik edilebilir. Çevreye duyarlı faaliyet gösteren taşımacılık şirketleri ödüllendirilebilir” diye konuşuyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GIDAYI ZORLUYOR
Gıda sektörünün önemli alt kategorilerinden biri olan kanatlı eti sektörünü tehdit eden en önemli unsurlar küresel iklim değişikliği, doğal su kaynaklarının azalması, hızla artan karbon salınımı ve erozyon. Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Grup Başkanı Keskin Keskinoğlu, bu çevresel risklerin sadece tavukçulukta değil tüm gıda sektöründe üretimi, yani yaşamın devamını tehdit ettiğini belirtiyor.~
Kendi sektörlerine doğrudan etkisini de şöyle açıklıyor: “Kanatlı eti sektöründe üretim maliyetinin yüzde 70’ini yem girdisi oluşturuyor. Yem üretiminin tarıma dayalı olması nedeniyle doğayı ve çevreyi tehdit eden her türlü unsur bizim için büyük bir risk oluşturuyor.”

Keskinoğlu’na göre bu durumda sektörde herkes daha bilinçli hareket etmeye başladı. Tüm oyuncuların üretim dinamiklerini sürekli olarak gözden geçirmeye ve bilimin ışığında bu noktaları geliştirip güçlendirmeye yöneldiğini ifade eden Keskinoğlu, “Biz Keskinoğlu olarak kendi kullandığımız tarım ürünlerindeki verimliliği artırmak ve toprağı korumak için 7 yıldır doğal tavuk gübresi kullanıyoruz. Çiftçiyle barter usulü çalışıyoruz. Onlara gübre veriyoruz, onlar ise bize mısır veriyor. Bu sayede hem çiftçimize destek oluyoruz hem yem ihtiyacımızın büyük bir kısmını karşılıyoruz. Şirketimizde yürüttüğümüz çok sayıda AR-GE çalışması var. Bunların birçoğu da çevreye olan müdahalenin azaltılması, doğal kaynakların korunması ve üretimde tasarrufun sağlanması üzerine” diye konuşuyor.

AKDENİZ HAVZASI ÇÖLLEŞİYOR
Turizm sektöründe de iklimsel riskler sektör için büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle iklim değişikliği ile birlikte Akdeniz havzasının hızla çölleşmesi sektördeki tüm şirketlerin en büyük kaygılarından biri... Cornelia Diamond Golf Resort Spa Genel Müdürü Zafer Alkaya da bu noktaya dikkat çekiyor. Akdeniz havzasının hızla çölleşme tehlikesi karşısında su kaynaklarının ve sürdürülebilir yönetiminin çok önemli olduğunu ifade ediyor. “Türk turizmcisi, bu konudaki duyarlılığını özenle sürdürmeli ve üzerine düşeni yapmalı. Turizm sektörü bir anlamda ülkenin doğal zenginlikleriyle var olur. Sürdürülebilir turizm kavramı, bugünden yarma atacağımız tüm adımları yönlendiren bir kavram olmalı” diye konuşuyor. Alkaya ayrıca sürdürülebilir turizmin en önemli koşulunun çevre ve onun geleceğe dönük olumlu yansımaları olduğunu söylüyor. “Çevreci olmayan bir düşünce yapısıyla sürdürülebilir turizm yapabilmek sadece hayal. Turizm yapıyorsanız çevre ile ilgili riskler her zaman vardır ve bu riskleri ancak çevre duyarlılığı ile anlaşılabilir bir düzeydea tutabilirsiniz. Aksi halde giderek kalitesi düşen bir çevrede turizm yapmak zorunda kalırsınız” diyor.

GALYA FRAYMAN MOLİNAS COCA-COLA TÜRKİYE, KAFKASYA VE ORTA ASYA BÖL. BŞK.
"Her damla suyu doğaya geri vereceğiz"

KAYNAKLAR AZALIYOR
Dünya çok hızlı bir değişim içinde. Dünya nüfusu, daha da önemlisi şehirleşme oranı hızla artıyor. Üretim ve tüketim alışkanlıklarının değişmesine yol açan bu durum, doğal kaynaklar üzerinde daha fazla baskı yaratıyor.~ Doğal kaynakların giderek azalması ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri, dünyamız için ciddi bir tehdit oluşturuyor ve bu nedenle sürdürülebilir bir iş modelini zorunlu kılıyor.
ÜZERİMİZE DÜŞEN
Coca-Cola olarak da üzerimize düşen tüm sorumlulukları bu bilinçle belirliyor ve yerine getiriyoruz. Faaliyetlerimizden kaynaklanan çevresel etkinin yönetilmesi konusunda, su yönetimi, sürdürülebilir ambalajlama, sürdürülebilir tarım, enerji ve iklim değişikliğini dört ana odak nokta olarak belirledik. Su bizim için çok önemli bir kaynak, içeceklerimizin ana girdisi su.
SUYA YAPILAN YATIRIM
Bugün üretim süreçlerimizde suyun daha etkin kullanımı için yatırımlar yapıyor, ürettiğimiz her litre su için harcadığımız su miktarını giderek daha aşağılara çekiyoruz. 2004-2012 döneminde su kullanım oranında yüzde 20 azalma sağladık. Coca-Cola şirketinin 2020 yılındaki global hedefi ise üretimde kullanılan her damla suyu doğaya geri vererek dengelemek.

ŞENOL ŞANKAYA YEŞİM TEKSTİL CEO'SU
"Tekstil suyun geleceğini tehdit ediyor"
SU AZALIYOR

Tekstil ve hazır giyim sektörü üretim kapasitesi bakımından önemli bir sektör olduğu için, su kirliliği ve yeterliliği önemli bir sorun haline geldi. Özellikle tekstil fabrikalarında boyama yapmak için kullanılan en önemli maddelerden biri su. Bu çerçevede yeryüzündeki yeraltı veya yüzey su seviyelerinin azalması tekstil sektörünün su ihtiyacını karşılayamamasına sebep olabilecek, bu da sektör için önemli bir risk teşkil edecek.
ATIK YÖNETİMİNİN ÖNEMİ
Ayrıca atık su yönetimi de diğer önemli çevresel risklerden biri. Atık su yüksek düzeylerde biyokimyasal oksijen ihtiyacı, askıda katı madde, kimyasal oksijen ihtiyacı, toplam çözünmüş katılar ve organik halojenler gibi kimyasal parametrelere sahip.
EKOSİSTEME ZARARI
Yüksek biyokimsayal oksijen ve kimyasal oksijen alıcı ortamlarda suyun çözünmüş oksijen seviyesini düşürmekle birlikte, sucul yaşamı tehdit ettiği gibi su kullanım kalitesinin azalmasına neden oluyor. Bunun yanında, boyahane atık sularının sıcak olarak alıcı ortamlara deşarjı söz konusu olduğunda dere, göl gibi alıcı ortamda yoğun yosunlaşma sebebiyle ekosistem zarar görebilir.~
SANİ ŞENER TAV HAVALİMANLARI HOLDİNG CEO'SU
"Sektör 50 yılda karbon emisyonunu yüzde 2'den 1e düşürecek"
FAZLA ELEŞTİRİ VAR

Çevre konusunda havacılık sektörünün diğer sektörlere oranla daha fazla eleştirildiğini görüyorum. Örneğin havacılığın dünyadaki karbon emisyonuna katkısı yüzde 2. Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün karbon emisyonuna katkısı yüzde 3. Google'da arama yapmak için bastığınız tuşların harcadığı enerji, bir kahveye pişirmeye eşit.
DUYARLIYIZ
Hem havacılık hem bilgi ve iletişim teknolojileri çok gelişmiş teknolojilerle iş yaptığı ve iyi eğitilmiş insanlar tarafından yönetildikleri için biz çevre konusuna çok duyarlıyız. Örneğin NASA'dan boya getirtip çatılarımızı boyuyoruz. Böylelikle daha güçlü bir yalıtıma sahip oluyoruz. Enerji verimliliğine çok önem veriyoruz.
SEKTÖR HEDEFİ
Uçak üreticileri büyük miktarda para harcayıp, araştırma yapıp kompozit malzeme kullanıyor, uçakları hafifletiyor. Biyoyakıtlı motorlar yapıyorlar. Sektör 50 yılda karbon emisyonunu yüzde 2'den yüzde 1'e düşüreceğini garanti ediyor. Biz havalimanları, havayolu ve uçak işletmelerinin yöneticileri bu konuya hassas bir şekilde yaklaşıyoruz. Örneğin TAV olarak karbon akreditasyonu alan AB'deki ilk havalimanlarından biriyiz.

AHMET YİĞİTBAŞI YAŞAR HOLDİNG BOYA GRUBU BAŞKANI
"Artan enerji maliyetleri en büyük tehdit"
KAYNAKLAR TÜKENİYOR

Enerji verimliliği günümüzün en önemli gündem başlıklarından birini oluşturuyor. Enerji kaynaklarının hızla tükenmesi, artan maliyetler, küresel ısınmayla birlikte gelen mevsim değişiklikleri düşünüldüğünde sürdürülebilir bir dünya için enerji verimliliğinin önemi daha net anlaşılıyor. Artan enerji maliyetleri sektörümüz açısından en büyük riski oluştururken, biz de sürdürülebilirliği tüm süreçlerimizde dikkate alıyoruz.
TÜKETİM KONTROL ALTINDA
Fabrikalarımızdaki üretim süreçlerinde enerji verimliliğimizi ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi ile belgeledik. ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi, belirlenen enerji politikası doğrultusunda enerji kaynaklarının etkin kullanımı, enerji tüketiminin kontrol altında tutulması ve enerji yönetim sisteminin performansının sürekli iyileştirilmesine dayanıyor.
AZALTIM PROJELERİ
Öte yandan, işletme bazında karbon ayak izi hesaplama projemiz 2011 yılında hayata geçirildi. Eğitimleri tamamlanan karbon liderlerimiz ve işletmelerimizdeki karbon ayak izi hesaplama ekip üyelerimiz, işletmelerimizin yıllık olarak karbon ayak izini hesaplayıp azaltım projelerini devreye alıyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz