Mobilya fabrikalarının tedarikçisi

AGT, dünya çapındaki bine yakın mobilya fabrikasına yarı mamul ürün sunuyor.

17.07.2015 20:48:250
Paylaş Tweet Paylaş
Mobilya fabrikalarının tedarikçisi
Antalya’da 1984 yılında kurulan AGT firması, dünya mobilya sektörünün ihtiyacı olan ahşap malzemeleri üretiyor. AGT Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Hulusi Söylemez, şirketin ilk kurulduğu yıllarda adının Ağırsanayi Gelişmiş Teknoloji olduğunu, sonradan Ahşabı Geliştiren Teknoloji olarak modernize edildiğini söylüyor. İsmin içindeki “T”nin başından beri teknolojinin t’si olduğunu belirten Mustafa Hulusi Söylemez, o yıllarda Türkiye’de ahşap sektöründeki teknoloji uygulamasının dünyada bile yeni yeni görülmeye başladığını, ahşabın kendi özelliklerinden dolayı yıllarca teknolojiye ihtiyaç duymayan bir malzeme olduğunu ifade ediyor. Ahşap teknolojisindeki uygulamaların ahşabı korumak için ortaya çıktığını anlatan Mustafa Hulusi Söylemez; “Ağaç yerine doğal ağaç liflerinden elde edilmiş birtakım kaplamalar, plakalar, yüzey kaplama malzemeleri üretilmeye başlandı. Bunun nedeni doğayı korumak. Ağaç dokularına sahip, olabildiğince ağaç efekti veren, içinde ağaçtan parçalar taşıyan ama çevreci malzemeler bizim sektördeki teknolojinin çıkış noktaları oldu” diyor. Sanayici kimliğiyle olduğu kadar ralli şampiyonu olarak da tanınan Mustafa Hulusi Söylemez, sorularımıza şu yanıtları veriyor.
CAPITAL: Ahşabın içine teknoloji nasıl girdi?
- Önce hammaddede başladı. MDF’nin, suntanın, yonga levhanın, kontrplağın icat edilmesiyle ahşapta teknoloji başlamış oldu. İkinci hamle ahşap görünümlü ve ekonomik yüzey kaplamanın yani laminasyon teknolojisinin gelişmesi oldu. Biz de o zamanki şartlarda doğal kaplama ile başladık. Sonra PVC teknolojisi çok gelişti. Ahşap dokulu yüzeylerin PVC ile lamine edilmesi bizim ana teknolojimizdir. Onunla beraber geldiğimiz nokta bugün ahşap malzemeden çok parlak dediğimiz yüzeyler. Ahşap görünen ama aslında çok ince PVC kaplanmış, çizilmeye dayanıklı yüzeyler üretiyoruz. Bunları şekillendirip mobilya sektörünün hizmetine sunuyoruz. Dünya çapında 52 ülkede, yaklaşık bin tane mobilya fabrikasının ve 500 tane bayi teşkilatının yarı mamul ihtiyacını karşılıyoruz. Bunlar mobilya üretmeye yarayan tüm konstrüksiyon, gövde ve kapak malzemeleridir. Binlerce mobilya üretecek malzeme üretmemize rağmen, mobilyanın kendisini üretmiyoruz. Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? İhracat yaptığımız ülkeler arasında tüm komşularımız var. Ayrıca uzak pazarlarda Kuzey Afrika ülkeleri, Güney Afrika, Arap ülkeleri, ABD ve Hindistan bulunuyor. Antalya’nın liman şehri olmasının avantajıyla kolayca sevk edebiliyoruz. İstanbul’da da birkaç depo ve lojistik merkezimiz var. Bizim avantajımız Avrupa’ya ihracatımızın çok az olması. Ortadoğu, Dubai, Afrika ve Hindistan bizim yeni pazarlarımız. Bu ülkeler bizi toparladı. Avrupa ve Rusya krizden çok daha fazla etkilendi. Ama biz 52 ülkeye bölünmenin avantajını yaşadık. Bazı ülkelerde satışımız yarı yarıya azaldı, bazı ülkelerde arttı. PVC üretiminiz var mı? Bizim plastik kompozit dediğimiz, ahşap talaşıyla plastiğin karıştığı bir imalatımız var ama bu daha çok ahşaba yakın, PVC’ye değil. Birçok mobilya markasıyla ilişkimiz var. Bunlarla ilişkimiz daha ürün geliştirme bazında başlıyor. Burada 2 bin metrekarelik bir showroom’a sahibiz. Tasarımcılar, mobilya firmaları gelip buradan fikir alıyor. Büyük mobilya firmaları ile çözüm ortağı olarak çalışıyoruz. Onların ihtiyaçlarına göre ürün tasarlıyoruz. Ar-Ge ekibiniz kaç kişi? Bizde Ar-Ge’de 25, toplamda ise 500 kişi çalışıyor. Son derece teknolojik üretim yaptığımız için böyle. Eski teknolojiyle üretim yapmış olsaydık 1000’in üzerinde işçi çalıştırmamız gerekecekti.
~
CAPITAL: 2009’da ne kadar ciro yaptınız?
- 2008 ciromuz 130 milyon TL idi. 2009’da yüzde 5 arttı. 2008’de ciromuzun yüzde 46’sı ihracattan geliyordu. 2009’da bu rakam yüzde 52 oldu. İç pazardaki kaybı ihracatla kapattık. İç pazarda bizim sahamızda üretim yapan 20’den fazla rakip var. Biz pazarın yarısına hâkimiz. Son kullanıcıya yönelik ürünleriniz var mı? Yeni bir ürünümüz var şimdi, iç mekan, ev, otel ve ofis kapısı. Bugüne kadar ürettiğimiz ve nihai üreticiye giden ilk bitmiş ürünümüz. Çok yeni bir teknoloji ile üretiyoruz. Türkiye’de örneği yok. İlk defa biz geliştirdik. Hem modern hem ekonomik bir ürün. Rakiplerimizden ucuza mal etmeyi başardık. 2009’da yaklaşık 20 bin tane kapı sattık. 2010’da inşaat sektörünün hızlanmasıyla birlikte satışların yaklaşık beş katına çıkacağını düşünüyoruz. Bizim hedef kitlemiz müteahhitler, büyük konut projeleri. Örneğin Hindistan’ın en büyük projesinden kapı siparişi aldık. Dubai’de yine büyük bir projede varız. CAPITAL: Antalya ekonomisi hakkında görüşleriniz neler? - Antalya bırakın sanayiyi, daha düne kadar bir ticaret şehri bile değildi. Ekonomisi çok kısa sürede belli bir noktaya geldi. Biz Antalya’daki birkaç öncü kuruluştan biriyiz. Bu öncü kuruluşlar sayesinde Antalya’da sanayi gündeme gelmeye başlad��. Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulan üçüncü fabrikayız. Şu anda Antalya’da 125-130 tane ciddi sanayi kuruluşu var, durum kötü değil yani. Bunların beş-altı tanesi de dünyada tanınan, marka olmayı başarmış şirketler. Bunların arasında Adopen, Anteks, AGT, Levent Kimya gibi büyük firmalar var. Hobi olarak ralli yarışlarına katılıyorsunuz. Yöneticilikle benzeyen yanları var mı? 2009’da Türkiye Ralli Şampiyonası’nda sezonun ortasına kadar genel klasman ikincisiydik. Dördüncü ve beşinci yarışlarda mekanik sebeplerden dolayı geride kaldık ve beşinci olduk. Otokros şampiyonu olarak kapattık sezonu. Kopilotum Cem Bakançocukları. Yarış onun ana işi bense iş adamıyım, bu benim hobim. Yine de oldukça başarılı olduğumu düşünüyorum. Çünkü beş yıl önce, geç bir yaşta, 33 yaşında başladım. İnşallah seneye daha iyi olacağız. Türkiye’de sanayicilerin sivri insanlar olduğunu düşünüyorum çünkü çılgınlık bu işleri yapmak Türkiye’de. Ralli stres atmanın bir yolu. Aynı zamanda çok öğretici bir spor dalı. Bir yarışta minimum 300 kişi görev yapar. Uluslararası bir yarışsa 600 kişi çalışır. Saatleri senkronize olarak kalkıp akşama kadar aynı tempoda çalışırlar. Ekibinizle bütünleşmek zorundasınız. Süre az, kopilota güvenmek zorundasınız bir anlamda hayatınız onun elinde. Hızlı karar verme, ekip çalışması gibi özellikleriyle aslında iş hayatına çok benziyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz