Adrenalini çok seviyorum

"İşte de iş dışında da adrenali seviyorum"

1.04.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Adrenalini çok seviyorum


Cavit Habib, Türkiye'nin en büyük tesis yönetim şirketi Danimarkalı ISS'nin CEO'su ve ortağı. Adrenalini ve yeni işlere girmeyi seviyor. "Hep olmayan bir işi yaratmanın peşinde oldum" diyen Habib, ABD'de mühendislik okuduktan sonra babası gibi sanayici olmak yerine hizmet sektörünü seçiyor. 25 yaşında New York'ta bina yönetimi hizmeti veren şirketini kuruyor. Başta ailesi ve arkadaşlarına yaptığı işi anlatamayan, mesleğini soranlara ise "Modern kapıcılık yapıyorum" dediğini söyleyen Habib, Türkiye'ye döndüğünde New York'taki işini devam ettirmeye karar veriyor. 1992'de 15 bin dolar sermaye ve bir sekreterle Proser'i kuruyor. Kısa sürede büyüyen Proser, 12 yıl sonra Danimarkalı ISS tarafından satın alınıyor. Habib de kendi kurduğu şirketin profesyonel yöneticisi ve ortağı oluyor."Bugün 23 bin çalışanı ve 500 milyon lira cirosu olan büyük bir gruba dönüştük" diyen Habib, ISS dışında eğitim, kafe ve inşaat yatırımı yapıyor. Açı Okulları ile bagel'larıyla ünlü Tribeca Cafe'lerin sahibi. Bugüne kadar 20'nin üzerinde şirketi satın alan Habib, "Yeni işlere girmek beni heyecanlandırıyor" diyor ve ekliyor: "Sadece işte değil, iş dışında da adrenalini seviyorum." Habib'in en sevdiği sporlar arasında ise motor sporları, kayak ve dalış var. Kayakta Türkiye şampiyonu, motor sporlarında da birincilikleri olan Habib, şimdi de oğullarını kendisi gibi iyi bir kayak yarışçısı olarak yetiştiriyor. Kayakta yurtdışında Türkiye'nin adını duyurmak için 2 yıl önce İstanbul okullar arası ISS Kayak Ligim başlatan Habib, "Büyük oğlumun antrenmanları için yazın bile Avusturya'ya gidip buzullarda kayak yapıyoruz" diyor. Habib ile kayak ve motor sporları tutkusunu konuştuk:

"YARIŞMAYI ÇOK ÖZLÜYORUM"
Spor yaparak kendimi ve beynimi yeniliyorum. Çocukluğumdan beri birçok spor dalıyla uğraştım. En uzun yaptığım spor ise motor sporları oldu. 14 yıl bir fiil otomobillerle yarıştım. Motor sporlarına başlamam 1986 yılında New York'ta üniversitede okurken oldu. ABD'de önce Solo Cup'ta yarışmaya başladım. Bunlar, daha çok günlük kullandığımız arabalarla yapılan yarışlardı. Türkiye'ye döndüğümde ise ilk önce gokart ile ilgilendim. Daha sonra pist yarışlarına geçtim. Pist yarışlarına uzun bir süre devam ettim. Türkiye'de ilk yapılan Lada Cup, Nascar, Tipo Cup ve Palio Cup'ta yarıştım. Genelde her zaman ilk 3 içerisinde yer aldım. Çoğu zaman birinciliklerim de oldu. 14 yıl aralıksız yarıştıktan sonra hem iş yoğunluğu hem aile derken bir şekilde yarışlara zaman ayıramadığımın farkına vardım. 10 yıl kadar önce de motor sporlarını bıraktım. Ancak hala yarışmayı çok özlüyorum. İleride tekrar motor sporlarıyla ilgilenmek isterim.

15 YAŞINDA ŞAMPİYON
Motor sporları dışında kayağı seviyorum. 11 yaşında kayağa başladım. Benim başladığım yıllarda 3 ila 5 tane özel hoca vardı. Ben de onlardan kayağı öğrendim. Daha sonra her hafta sonu Uludağ'a giderek kendimi geliştirdim. ~
İyi kayakçı olmak için ilk şart çok sık kaymak. Bir de kaymak kilometre işi. Ne kadar çok kayarsanız, o kadar iyi kayakçı oluyorsunuz. Ben de o zaman her hafta sonu Uludağ'a gidiyordum. Kendimi ilerlettikten sonra milli takıma seçildim. 15 yaşında da Türkiye şampiyonu oldum. Daha sonra Amerika'da üniversitenin kayak takımında yarıştım. Amerika'da haftada 3 kez New York yakınlarındaki kayak merkezine antrenmana gidiyordum. Genelde de akşamları kaymayı tercih ediyordum. Pistler aydınlatılmış olduğu için akşam üzeri 17.30'da başlayıp akşam 23:30'a kadar antrenman yapıyorduk. Fakat daha sonra futbol oynarken dizimi sakatladım. Liflerim koptu ve kayak yarışlarını bırakmak zorunda kaldım.

YAZIN BUZULLARDA KAYAK
Şimdi ailecek kayağa devam ediyoruz. Bu, bana daha büyük keyif veriyor. Çocuklarım da benim gibi kayağı çok seviyor. Onları da elimden geldiğince kayakta kendilerini ilerletmeleri için destekliyorum. Zaten oğlumun antrenmanlarından dolayı her hafta sonu Uludağ'a gitme zorunluluğumuz bulunuyor. Uludağ'da sezonluk oda satın alıyorum. 10 yaşındaki büyük oğlum 4 yaşında kayağa başladı. Şimdi kayak takımında yarışıyor. 3 yıldır da Erkan Hamit Yarış Okulu'nda eğitim görüyor. İyi bir kayak yarışçısı olmayı istiyor. Yazın antrenmanlarını aksatmamak için temmuz ila ağustos aylarında Avusturya'ya buzula kaymağa gidiyoruz. Avusturya'da 3 bin 500 metrenin üzerinde birkaç tane kayak merkezi var. Bütün yaz buradaki buzullarda kayabiliyorsunuz. Avrupa'nın hemen hemen bütün milli kayak takımları da buralarda antrenman yapıyor. Hintertux, Kaprun bunlar arasında en popüler olanları. Tüm yarışçılar buralarda kamp yapıyor. Kayakta belli bir noktaya gelmek ve iyi bir dereceye girmek için sürekli antrenman yapmanız gerekiyor. Biz de oğlumu buradaki kamplara götürüyoruz. Bu yıl yarışlarda bayağı iyi derece yaptı. Çok hızlı ve güzel kayıyor. Erken yaşta bu spora başlamasının büyük faydası oldu. Onu kayarken seyretmek bana büyük bir keyif veriyor.

"TURNUVA DÜZENLİYORUZ"
Türkiye'de her şey futbol ve basketbol üzerine kurulu. Kış Olimpiyatları'na Türkiye 3-4 sporcu ile katıldı. Sadece İstanbul'da 650 tane kayak yarışlarıyla ilgilenen çocuk sporcu var. Ancak bunlara yeterli antrenman ve kayak yarışı fırsatı tanınmıyor. Yılda bir kez İstanbul il birinciliği için elemeler yapılıyor. Sadece 7-8 kişi seçiliyor. Geri kalanının ise kayak hayatı bitiyor. Türkiye Kayak Şampiyonası ise sadece 3 yarıştan oluşuyor. Ondan sonra da biz bu çocukların uluslararası yarışlarda başarılı olmasını bekliyoruz. Yarış tecrübesi olmayan sporcuların dereceye girmesi çok zor. Biz de bu eksikliği gidermek için 2 yıl önce ISS Kayak Ligi'ni başlattık. Yılda 4 yarıştan oluşuyor. Şimdilik sadece İstanbul'daki okullar arasında düzenliyoruz. Önümüzdeki yıl Bursa'daki okullar da dahil olacak.
6 yaşından lise son sınıf öğrencisine kadar dileyen herkes yarışlara katılabilir.

"Yeni bir işin zorluğunu yaşamak istedim"

SANAYİCİLİĞİ İSTEMEDİM
Babam sanayiciydi. Plastikve mobilya üzerine işleri vardı. Ancak ben bu işe devam etmek istemedim. Olmayan bir işi yaratmanın peşindeydim. Benim için keyifli ve heyecan verecek olan da buydu. Hazır bir yapıyı yürütmek istediğim iş değildi. Bir şeyi sıfırdan yaratmanın verdiği heyecanı ve zorluğu yaşamak istiyordum.~
TESADÜFEN GİRDİM New York'ta tesadüfen girdiğim tesis yönetim işine kafayı takmış durumdaydım. Yeni bir işi başlatma fikri hoşuma gitti. Türkiye'ye kesin dönüş yaptıktan sonra da bir süre Alarko'da bu alanda çalıştım. Ardından da Alarko'da tesis yönetimi bölümü kapanınca istifa edip 1992 yılında Proser'i kurdum.
BABAM KARŞI ÇIKTI Babam ve arkadaşlarım uzun süre yaptığım işi anlamadı. Babamın kafasındaki iş yapısında bir işadamının bir mal alması, onu işlemesi ve satması gerekiyordu. Onun bildiği ticaret buydu. Benim yaptığım işi uzun süre kafasına oturtamadı. Hatta birçok arkadaşım da yaptığım işi anlamadı.

"Deşarj oluyorum"

14 YIL YARIŞTIM
Motor sporlarını çok seviyorum. Özellikle adrenalini seven bir insan olduğum için bana çok sağlıklı gelen bir spor. 14 yıldan uzun süre motor yarışlarına katıldım. Buradaki deşarj beni çok rahatlatıyordu. Motor sporlarını bıraktım ancak yine yarışları takip etmeye çalışıyorum.

KLASİK SEVİYORUM
Özellikle klasik ve hızlı motorları kullanmayı seviyorum. Klasik Porsche tutkunuyum. Porsche kullanıyorum ve istanbul Porsche Club üyesiyim. Oğullarım da Porsche'ye binmeyi seviyor. Ayrıca yaz aylarında motosiklete binmek de çok hoşuma gidiyor. Yazları işe Ducati ile geliyorum. Hem trafikten etkilenmemiş oluyorum hem de büyük keyif alıyorum. Yazın eşimle italya'da motosikletle Toskana turu yapmayı planlıyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz