CEO'ların favori oyunları

CEO’ların en sevdikleri oyunlar aslında çok da sürpriz değil. En fazla satranç ve tavla oynamaktan hoşlanıyorlar...

21.02.2017 14:46:160
Paylaş Tweet Paylaş
CEO'ların favori oyunları
Nil Dumansızoğlu
[email protected]

Satranç, dünyanın en güzel oyunu... Taktik, planlama ve cesaret öğretiyor. Bir oyundan daha ne isteyebilirsiniz ki…” Bu sözler, Virgin Şirketler Grubu’nun efsanevi CEO’su Richard Branson’a ait. Tıpkı onun gibi Türkiye’deki yöneticiler de iş hayatlarında, oynadıkları oyunlardan besleniyor. Örneğin Hayat Kimya’nın yönetim kurulu üyesi ve genel koordinatörü Orhan İdil, satranç tutkusunu her fırsatta dile getiriyor. İdil, “Satranç sayesinde profesyonel çalışma hayatınızda ve özel hayatınızda da olasılıkları hesaplamaya başlıyorsunuz” diyor. Satrançtan sonra iş dünyasının bir tercihinin de tavla olduğunu görüyoruz. Tavlanın da satranç gibi fırsatları doğru değerlendirme, hızlı karar verme gibi iş hayatıyla bağlantılı pek çok özelliği var. Monopoly de ticaret hayatının hareketliliğini seven CEO’ların favorileri arasında… Yöneticilerden en sevdikleri kutu oyunlarını anlatmalarını istedik. İşte cevaplar…

“OKUMA-YAZMADAN ÖNCE SATRANÇ ÖĞRENDİM”
Hayat Kimya Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatörü Prof. Dr. Orhan İdil için satranç tüm oyunlar arasında ayrı bir öneme sahip. “Daha okuma yazma bilmeden satranç öğrendim” diyen İdil, satrancı 4-5 yaşlarındayken babasından öğrenmiş. Üniversitedeyken büyük satranç oyuncularının meşhur oyunlarının anlatıldığı kitapları okuyan İdil, “Karpov, Kasparov gibi büyük ustaların oyunlarını adeta ezberlemiştim. Ancak satrancın önemini ve bilişsel anlamda bana kazandırdıklarını iş hayatına atıldıktan sonra daha net anladım” diyor. İdil, satranca olan merakının nasıl başladığını ve iş hayatına etkisinin ne olduğunu şu şekilde ifade ediyor: “İlkokulda da rakiplerim oldu ama özellikle Alman Lisesi’nde öğretmenlerimizle veya kendi aramızda yaptığımız turnuvalardan çok zevk alırdım. Satranç, diğer tüm oyunlarda olduğu gibi yetenek ve kapasite olarak benzer seviyedeki kişilerle oynadığın zaman daha zevkli bir hal alıyor. Yurt dışında doktora yaparken kendime dişli rakipler bulma fırsatım oldu. Satranca olan tutkumla, üniversite turnuvalarında birincilik kazandım. Türkiye’ye döndükten sonra ise iş yoğunluğundan dolayı daha az vakit ayırabildim. İş hayatı zaten bir satranç tahtası ve bizler her gün doğru stratejileri kurmaya çalışarak bu oyunu oynuyoruz.”
İdil, satranç tahtasından alacak çok ders olduğunu da düşünüyor. “Satranç, insanı stratejik düşünme açısından çok geliştiren bir akıl oyunu” diye konuşuyor. Profesyonel çalışma hayatında ve özel hayatında da olasılıkları hesaplamaya satranç sayesinde başladığını söyleyen İdil, “Yapacağınız hamlelerin, alacağınız aksiyonların sonucunu ne kadar çok varyasyonda hesaplayabiliyorsanız sonuçlara o kadar hazırlıklı oluyorsunuz. Hem satrançta hem iş hayatında zafer, doğru stratejilerle doğru hamleleri hesaplayarak geliyor. Doğru stratejiyi kuran, birkaç hamle sonrasını düşünerek orta ve uzun vadeli planlarla sistematik hareket eden şirketler globalleşerek büyüyor” diye konuşuyor.

“TAVLA, KÜLTÜRÜ OLAN BİR OYUN”

CEO’lar cephesinde en popüler oyunlardan bir diğeri ise tavla… İş hayatında hızlı karar verebilme, bir sonraki oyunu tahmin ederek hamle yapabilme gibi olumlu yetkinlikler kazandırdığı düşünülen tavlanın tutkunlarından biri Helvacızade Grubu CEO’su Mevlüt Büyükhelvacıgil. Büyükhelvacıgil’in tavla merakı küçük yaşlarda babasının öğretmesiyle başlamış. Şimdi de kendi çocuklarına bu tutkuyu aşılayan iş insanı, tavlanın başlı başına bir kültür olduğunu düşünüyor. Diğer iş insanları gibi tavlanın iş hayatını da olumlu etkilerinin olduğunu ifade ediyor ve şunları söylüyor: “Babam, gençlik yıllarımızda kardeşimle benim akşamları dışarı çıkmamızdan pek hoşlanmazdı. Bizi evde tutmak için tavla öğretti. Ne zaman birimiz ‘Akşam çıkıyorum’ dese, ‘Boşver, haydi gelin tavla oynayalım’ derdi. Tavla, adeta bizim akşam eğlencemiz olmuştu. Öyle ki evde 3’ümüz kendi aramızda tavla turnuvaları düzenler olmuştuk. Tabii bu arada babam bize tavlanın apayrı bir kültürü olduğunu da öğretti. Örneğin tavla oynarken sinirlenmemeniz gerekir, yenildiğiniz zaman da gülmeyi bileceksiniz. Haliyle tavlanın benim için çok önemli bir yeri var. Oynamayı gerçekten çok seviyorum. Şimdi ben de tıpkı babamın bize öğrettiği kendi çocuklarıma öğrettim. Birlikte oynuyoruz. Tavlayla birlikte kutuyu ters çevirip dama da oynayabiliyorsunuz. Onu da çok severek oynarım. Özellikle dama, çok hızlı zeka gerektiren bir oyun. Bir köşeden bir köşeye çok hızlı karar verip geçmeniz lazım. Hatta oynarken bir sonraki adımda gelecek oyunu düşünüp kurgulamanız gerekiyor. Bunun, iş hayatında da uygulanabilecek çok önemli bir yetenek olduğunu düşünüyorum. ”~“İŞİN İÇİNDE ŞANSIN OLMASINI SEVİYORUM” 
VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler de favori oyunu tavla olan iş insanlarından. Tavlayı sevmesinin nedenini ise “İyi oynamanın dışında şansın da yaver gitmesi gerekliliği” olarak açıklıyor. Bu özelliğiyle tavlanın hayatla benzerlik taşıdığını düşünüyor. “Hızlı karar verme gerekliliğinin yanı sıra alacağınız karar ve uygulayacağınız stratejinin her zar attığınızda oluşan yeni şartlara göre değişmesi, bu oyunu sevmemin arkasındaki nedenler” diyor. Tavlayı ilkokul çağında babasından öğrenen Mediçeler, hikayesini şöyle aktarıyor: “Babam çok iyi tavla oynar. Benim merakım da ilkokul dönemlerinde onun tavla partilerini izleyerek başladı. Yenilen veya gele atan kızarken karşı tarafın keyiflenmesi, kızan ve keyiflenen tarafların çok hızlı bir şekilde değişebilmesi de bu oyuna merakımı artırdı. Tavlada ilk rakibim tabii ki babamdı. Bana tavla oynamayı o öğretti. Yenildiğinde kızar, yendiğinde ise keyfine diyecek olmazdı. Bu da onunla tavla oynamayı daha da eğlenceli hale getiriyor. Özellikle yaşınız ilerledikçe babanızla geçirdiğiniz zamanların anlamı daha da artıyor. Babamdan sonra birlikte tavla oynamayı sevdiğim kişiler kardeşim ve kuzenlerim. Özellikle kuzenlerimden biriyle üniversite yıllarında çok sık tavla oynardık. Hatta kazandığımız tavla partilerinin sayısını tutmaya başlamıştık. Ben farkı açınca saymayı bıraktık. Arkadaşlarımla da oynamayı seviyorum tabii. Hepsinin ortak özelliğiyse yendiğimde kızdırabileceğim kişiler olması, aynı şekilde tersi de geçerli. İş hayatına atılmadan önce her fırsatta oynardım, şimdi denk gelirse yaz tatillerinde ve hafta sonları oynamayı seviyorum.”

“REKABET ORTAMININ OLUŞMASI KEYİFLİ”

Hayatının farklı dönemlerinde çeşitli oyunlara merak saldığını ifade eden Metric Genel Müdürü Gökhan Arıksoy, oynadığı oyunlar arasında Monopoly’i öne çıkarıyor. Monopoly oynarken oluşan rekabet ortamını çok sevdiğini söyleyen Arıksoy, mal alım satımı, para ticareti gibi konuların olması nedeniyle bu oyundan çok keyif alıyor. Eskiden arkadaş ortamının eğlenceli aktivitelerinden biri olan Monopoly’i şimdi ailesiyle oynadığını belirterek şunları söylüyor: “1972 yılında doğan biri olarak Türkiye’nin çeşitli dönemlerine tanıklık etme fırsatım oldu. Bu duruma paralel olarak hayatımın farklı dönemlerinde yaşımın trendlerine veya çevresel faktörlere uygun farklı oyunlara merakım oldu. Lise yıllarım ise tavla ve satranç ile bağlılığa dönüşmeyen bir ilişki şeklinde geçti. Üniversite yıllarında ise her üniversiteli gibi iskambil kağıtlarıyla tanıştım. Uzun yıllar King oynadım ama olmazsa olmaz oyunum poker. Çünkü poker oynarken günlük hayatta kazanmak için uygulamakta olduğunuz strateji ve taktiklerin hepsini uygulayabiliyorsunuz. Bununla beraber beden dili, psikolojik analiz bu oyunun içinde var. Bu oyunla ilgilenen herkese Nate Silver tarafından yazılan ‘The Signal and the Noise: Why So Many Predictions Fail - But Some Don’t’ (İşaretler ve Gürültü: Neden çok sayıda tahmin tutmaz ama bazıları tutar) isimli kitabı öneririm. Çocukluğumu geçirdiğim 1980’li yıllar ise Türkiye’nin liberalleşme dönemiydi. Sokakta oynadığımız oyunların dışında Monopoly en çok ilgimi çeken oyunlardan biri oldu.”~“FIRSATLARI DOĞRU DEĞERLENDİRMEYİ ÖĞRETİYOR”
DEDESİNDEN ÖĞRENDİ
Esas Holding Gayrimenkul Şirketleri CEO’su Kazım Köseoğlu’nun favori oyunu tavla… Tavla oynamayı 7 yaşında büyük dedesinden öğrenen Köseoğlu, tavlanın bu bakımdan kendisi için hatırası olduğunu söylüyor. Ayrıca tavlanın eğlenceli bir oyun olduğunu düşünen Köseoğlu, bu oyunu çok iyi bildiğini düşünen yakınları ve eşiyle oynamaktan zevk aldığını belirtiyor.
ÜNİVERSİTEDE BAŞLADI Oyun tercihini tavladan yana kullanan bir diğer isim de BASF Türkiye CEO’su Buğra Kavuncu. Tavla konusunda iddialı olduğunu söyleyen Kavuncu, üniversite döneminde bu oyunu oynamaya başladı. Hızlı biten bir oyun olması nedeniyle bu oyunu tercih ettiğini söyleyen Kavuncu, “Fırsatları doğru değerlendirme konusunda özellikle tavlanın iş hayatına da katkısı olduğunu düşünüyorum” diyor.

 “TORUNUMLA OYNAMAYI SEVİYORUM”
HAYRETTİN ÇAYCI SARKUYSAN YÖNETİM KURULU BAŞKANI
FAVORİ OYUNLARI
Benim favori oyunlarım satranç ve tavla. İkisini de oynamayı severim. Satrancı, en çok torunum Can’la oynamaktan zevk alıyorum. Tavlada özel bir tercihim yok, herkesle oynarım. İZLEYEREK ÖĞRENDİ Üniversite yıllarımda 3 yıl İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gümüşsuyu Öğrenci Yurdu’nda kaldım. İTÜ’de en popüler oyun satrançtı. Ben de o dönemde bu oyuna merak saldım. Tavlayı ise oynayanları izleyerek öğrendim.

“MONOPOLY TİCARETE OLAN İLGİMİ YANSITIYOR”
ÖGET KANTARCI / GİTTİGİDİYOR.COM GENEL MÜDÜRÜ
GERÇEK HAYATA BENZİYOR
Kutu oyunları içinde en çok Monopoly’yi seviyorum. Küçük yaşlarımdan beri ticarete, bir şeyler alıp satmaya her zaman ilgim vardı. Monopoly, bu ilgimi bir anlamda pratiğe dökmemi sağlayan oyunlardan biri. Risk almak, karar vermek ve aldığınız kararların sonuçlarını görmek gerçek hayatın mikro bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor bu oyunda.
SOSYALLEŞME ARACI OLDU Benzer oyunlara merakım 5-6 yaşlarımda başladı. Zaten o dönemler okula ve sosyalleşmeye yeni başladığımız yıllardı. Evimizde bulunan benzer kutu oyunları, bu anlamda hem arkadaşlarımla sosyalleşmemi sağlayan hem de karar ve risk alma yönlerimi hızla geliştiren araçlar oldu. Bu oyunu şu an hala bir zihin egzersizi ve sosyalleşme aracı olarak kullanıyorum.
OĞLUMLA OYNUYORUZ Oğlum da benim gibi Monopoly oynamayı çok seviyor. Onunla haftada 2-3 kez bu oyunu oynuyoruz. Belki de benim e-ticaret sektöründe olmam onu da ticaret tabanlı bir oyunu sevmeye itmiştir. Monopoly oynarken hayatta kazanmak üzerine de uzun sohbetlere giriyoruz oğlumla. Bu bir oyun olsa da risk alarak daha büyük başarılar elde edebileceğini görmesi, şimdiden kendisinin karar alma şeklini değiştirmeye başladı. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz