KİŞİSEL YATIRIM

Kişisel yatırım araçlarıyla ilgili beklentiler...

17.07.2015 20:48:250
Paylaş Tweet Paylaş
KİŞİSEL YATIRIM
Bedelli sermaye artırımları yoğunlaşacak EFG İstanbul, 2010’a yönelik olarak piyasayı etkileyebilecek ortak satışları ve satın almalar, bedelli sermaye artırımları, halka arzlar ve temettü ödemeleri konularıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
1. Ağustos 2008’den bu yana şirket yöneticileri, piyasadan önemli miktarlarda hisse senedi topladı. Bu hisseler, hala satılmış değil. Bu da söz konusu hisselerin hala cazip olduğunun kanıtı. Öneri listemizdeki hisselerden ikisi bu durumu örnekliyor. Tekfen Holding ve TAV Havalimaları Holding.
2. Öte yandan Sabancı Holding, Koç Holding, Bank Asya, BİM, Anadolu Efes, Arçelik ve Gübre Fabrikaları’nın da dahil olduğu birçok hissede, önemli miktarda satış görüldü. Şunu da belirtelim ki Sabancı Ailesi’nin kontrol hissesine sahip olmayan üyeleri, Sabancı’daki hisse satışlarını gerçekleştirdiğinden onları tam olarak şirket sahipleri ya da yöneticileri olarak tanımlayamayız. Bu sürecin devamında en büyük hisse satışı Sabancı yatırımcılarından gelebilir. Kontrol gücüne sahip olmayan aile üyelerinin hala yaklaşık 1 milyar dolar değerinde 250 milyon hissesi bulunuyor.
3. Halka arz görünümünün 2010’da daha aktif olması muhtemel. Tahminimiz genel beklenti olan 3-5 milyar dolar ile aynı paralelde.
4. Bedelli sermaye artırımları geçen yılın seviyelerini geçebilir. 2009’da bedelli sermaye artırımları yoluyla yeni hisse arzları minimal düzeydeydi. 2008’de 5 milyar 260 milyon TL sermaye artırımından sonra İMKB’de kayıtlı şirketler, sadece 1 milyar 670 milyon TL değerinde yeni hisse sattı. 3 Dahası, yüzde 28 gelir düşüşüne rağmen şirketlerin temettü ödemeleri sadece yüzde 8 düştü. 2010 için de benzer bir temettü miktarı beklerken açıklanan bedelli sermaye artırımları halihazırda 1 milyar TL’ye ulaştı ve muhtemelen yıl sonunda geçen yılki 1 milyar 670 milyon TL’yi geçecek.
~

VOB

IMF gelişmeleri izlenecek

IMF ile ilgili beklentiler
ile Fitch ve Moody’s den sonra S&P’nin de not artıracağı yönündeki beklentiler, iç piyasada önemli olmaya devam ediyor. Dışarıda ise 2009 yıl sonu bilançoları, Yunanistan’ın mali durumu ile ilgili kaygılar yakından izleniyor. Bu piyasada İMKB-30 kontratı, yurtdışı piyasalardan ayrışma çabası içinde. Şubat ayı içinde de bu çabanın devam etmesi bekleniyor. Özellikle IMF anlaşmasının olumlu sonuçlanması, bu ayrışmayı önemli ölçüde destekleyecek. IMF anlaşması endeks-30 kontratın yanında döviz kontratlar üzerinde de etkili olacak. Orta vadede teknik olarak alçalan kanal trendi olan 1,5150 direnç bölgesi geçilmedikçe dolar kontratın zayıf kalmaya devam etmesi bekleniyor.

BORSA

İMKB yükselişini sürdürecek

Global piyasalarda
satışlar gözlenirken İMKB tutunmaya devam ediyor. 2010’da İMKB’nin diğer yatırım araçları arasında yine öne çıkacağını söyleyen Finans Portföy Portföy Yönetimi Grup Direktörü Tolga Kotan, ancak geçen yılki kadar sert yükselişler beklemiyor. Beklentilerden yüksek büyüme rakamları ve Türkiye’nin düşen risk primine bağlı olarak İMKB’nin yüzde 20-25 arasında bir getiriyi sağlayabileceğini kaydeden Kotan, “Diğer taraftan şirket seçimi 2010’da daha fazla önem kazanacak” diyor. 2010’da düşük faiz ortamından, yurtiçi ve ihracat pazarlarındaki toparlanmadan fayda sağlayabilecek hisseleri tavsiye eden Kotan, “Otomotiv, dayanıklı tüketim, gayrimenkul, ulaşım, enerji ve finans sektörlerinde yer alan hisseler 2010’da öne çıkmaya devam edecek” diyerek sözlerini tamamlıyor.
~

BONO

TL gücünü koruyacak

TL’nin 2009 yılında
olduğu gibi 2010 yılının en azından ilk yarısında güçlü konumunu sürdürmesi bekleniyor. IMF anlaşması, not artırımları ve tabii ki en azından yılın ilk yarısında faiz artırımlarına başlanmayacağı beklentisi, bunun temel nedenleri olarak karşımıza çıkıyor. İş Yatırım SGMK Analisti Ödül Çengel, enflasyon görünümündeki bozulma nedeniyle Merkez Bankası’nın 2010 Eylül ayından itibaren faiz artırımlarına başlayabileceğini düşünüyor. Çengel, “Baz senaryomuzu, 2010-2012 döneminde Merkez Bankası’nın faizleri 450 baz puan artırması üzerine kurduk. 2010’da eylül ayından itibaren 2 puan faiz artar” diyor. Küresel konjonktürün gelişmekte olan ülke piyasalarına para girişini desteklediğini söyleyen Çengel, hızlı büyüme ve faiz oranlarındaki olası yükselişin TL’yi 2010 yılında da cazip kılmaya devam edeceğini belirtiyor. 2010 yılında kredi notunda yaşabilecek olası artışların da TL’deki yükselişi destekleyeceğini anlatan Çengel, sözlerine şöyle devam ediyor: “IMF ile anlaşmanın son anda direkten dönmesi durumunda TL’de kısa süreli bir satış baskısı yaşanabilir. Ancak yerleşik yatırımcıların dövizde satış yönünde olması, TL’deki baskının kısa süreli olmasını sağlayacak. MB’nin faizleri artırdığı, Hazine’nin borç çevirme oranının yılın ilk aylarında yüzde 110 civarına yükseldiği, ekonominin canlanmasına paralel kredi talebinin güçlendiği baz senaryomuzda, DİBS’ler için olumlu bir tablo çıkmıyor. Bu nedenle uzun vadeli ve sabit kıymetli tahvilleri önermiyoruz. 9 ile 12 ay arasındaki vadeleri öneriyoruz. Uzun vadeli tahvillerde değişken faizli ve TÜFE’ye endeksli kağıtlara ağırlık veriyoruz.”
~

EUROBOND

Yurtdışında volatilite artıyor

Ocak ayında
global hisse senedi piyasalarında hakim olan satış hareketinin gölgesinde kalan gelişmekte olan eurotahvil piyasaları, düşüş yönünde bir eğilim sergiliyor. Kısa vadeli kıymetlerde ‘tut’ önerisi korunuyor. Yurtdışı piyasalarda volatilitenin artması nedeniyle orta vadelerde ‘tut’ önerisi verilmeye başlanırken uzun vadeli kağıtlarda ‘sat’ önerileri dikkat çekiyor. 07.11.2019 vadeli kıymetin, benzer vadedeki diğer kıymetlere göre cazip olduğunu ifade eden analistler, yine 14.07.2017 vadeli dolar cinsi Eurotahvilin likiditesini ve getiri seviyesini göz önüne aldıklarında benzer vadeye sahip kıymetlere göre cazip buluyorlar.

ALTIN

Altın yatırım aracı

Altın geleneksel olarak
doların değer kaybına ve enşasyona karşı hedge enstrümanı olarak görülmeye devam ediliyor. Akbank Ekonomik Araştırmalar Birimi’nden Şahin Zuluğ’un raporuna göre geçmiş verilere bakıldığında bu yaklaşım çok da doğru değil. Zuluğ, buna rağmen altında yaşanan yükselişi, ‘yatırım aracı olarak rağbet görmesi’ şeklinde açıklıyor. Spekülatif alımların da altın fiyatında etkili olduğunu kaydeden Zuluğ şunları söylüyor: “Altın fiyatı, 1.000 dolardaki psikolojik direncini kırdıktan sonra hızlı bir şekilde 1.200 doların üzerine kadar yükselmişti. Sonuçta bu durum, altın fiyatlarının son aylarda oldukça volatil olmasını da açıklıyor.
~

DÖVİZ

FED ve IMF belirleyici

Özellikle yakın dönemde
kur hareketlerini belirleyecek faktörün, olası IMF anlaşması olduğu belirtiliyor. Daha orta uzun vadede ise belirleyici faktör, ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz politikaları olacak. Bu faktörlerle birlikte yılın ilk yarısında TL’nin dolar karşısında değerli kalmaya devam edeceği beklentisi yüksek. Hatta olası bir IMF anlaşmasının dolar kurunu 1,35-1,40 seviyelerine kadar çekebileceği tahminleri yapılıyor. Yılın ikinci yarısında ise doların uluslararası piyasalarda güçlenmeye başlaması bekleniyor. Yapılan değerlendirmeler, bu şartlar altında kurun 1,50-1,55 seviyelerinde olacağı şeklinde.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz