7'nci dalga şirketlere ne getirecek?

KSS kavramı, Türk iş dünyasının gözünde nereden nereye geldi?

1.03.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
7'nci dalga şirketlere ne getirecek?
40-50 yıl önce "hayırseverlik" olarak görülen sosyal sorumluluk, son 10 yılda adeta evrim geçirdi. Artık KSS kavramı şirketlerin temel iş stratejilerinin içine girdi. CEO'lar bizzat işin başına geçti. KSS'ye ayrılan bütçeler her yıl yükseliyor, kamu ve STK'larla olan işbirlikleri artıyor. Taahhütler ve yapılanlar yıllık raporlarla açıklanıyor. Zaten uzmanlara göre de olması gereken bu. Peki yıllar önce hayır işi olarak algılanan, bugün ise rekabetin ana unsurlarından birine dönüşen KSS kavramı, Türk iş dünyasının gözünde nereden nereye geldi? Yeni dönemde neler olacak,stratejilerde ne var? Uzmanlar ve CEO'lar bu soruların yanıtını 7 başlık altında anlattı. İşadamlarının izleyecekleri politikalar, alacakları kararlar ve yapacakları uygulamalarda toplumsal yaşamın amaçlarına ve toplumun değerlerine paralel hareket etmesi zorunludur." Sosyal sorumluluğun babası olarak bilinen profesör Howard Bowen, bu sözleri söylediğinde takvimler 1950'li yılları gösteriyordu. O dönemde Türkiye'de ise "bağış-hayır işleri" ekseninde ilerleyen bir anlayış hakimdi. Bugünlere gelindiğinde, kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) artık şirketlerin ve rekabetin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Sponsorluk destekleri ve dönemsel kampanyalann ötesine geçen kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri, büyük grup ve holdinglerin uluslararası standartlarda benimsediği bir yol haritasına dönüştü. Capital olarak bu dönüşüme ışık tutmak amacıyla Türk iş dünyasının KSS anlayışının nereden nereye geldiğini araştırdık. Ortaya çıkan sonuçlar çarpıcı... Uzmanlar da CEO'lar da gelişimin büyük olduğu görüşünde... 1950'li yıllarda hayır işleriyle başlayıp önce vakıflaşan, daha sonra şirketlerin kendi bünyesinde süren KSS faaliyetleri, artık bizzat CEO'ların dahil olduğu süreçlere dönüşmüş durumda. Türk iş dünyasının sosyal sorumlukta kat ettiği o uzun yolu konunun uzmanları ve duayen işadamlarına sorduk. Sonuçta KSS'nin yaşadığı çarpıcı yolculuk ve yeni nesil sosyal sorumluluk anlayışına dair önemli bir analiz ortaya çıktı.

1- HAYIR İŞLERİYLE BAŞLADI

Aslında "toplumdan aldığını topluma verme" felsefesi, Osmanlı'ya kadar dayanıyor. Bundan 40-50 yıl önce bu tarz faaliyetlerin daha çok yoksullara yardım ve hayır işleri ekseninde döndüğünü görüyoruz. O dönemin öne çıkan trendleri ise aile adına okul, hastane, öğrenci yurdu gibi sosyal tesisler açmaktı. İş adamları bu sayede hem sosyal yardımlar yapıyor, hem aile isminin devamını sağlayabiliyordu. Türkiye'nin önde gelen işadamları, o dönemde toplumsal sorunlara da uzak kalmıyor, bağışlar, yardımlar, camiler yaptırıyorlardı. Vehbi Koç. Sakıp Sabancı, Kadir Has, İzzet Baysal ve diğerleri.... Hepsi, "vefa borcu" ile bu görevlerini yerine getirmeye özen gösteriyordu. Borusan'ın kurucusu ve onursal başkanı Asım Kocabıyık ise o yılları şöyle anlatıyor: "Ben köyde doğdum. Köy hayatının sıkıntıları ve yokluklar, şehir hayatındaki dar bütçenin yetersizliği ve bilhassa üniversiteden mezun olduktan sonra dünya milletlerinin ulaştığı seviyeleri görünce memlekette gördüğüm eksikleri elimden geldiği kadar ve imkanlarımın elverdiği ölçüde karşılama gayreti içine girdim. Ben memlekete borcumu ödüyorum. Bir sosyal görüş bu. Eğer kendinizi borçlu hissediyorsanız böyle düşünürsünüz. İnsan cami yapar, çeşme yapar, ihtiyaç içinde olan insanlara bina yapar. Ben bu tür işler de yapmışımdır. Ama bunları hiçbir zaman bir 'hayır işi' olarak kabul etmedim. Görev telakki ettim."~

2- AİLE ADINA VAKIFLAR KURULDU

Merhum işadamı Vehbi Koç ise 40 yıl önceki anlayışı, "Hayat Hikayem" adlı kitabında şu sözlerle anlatıyor: "İşe başlayıp biraz para kazandıktan sonra mahallemde, çarşımda, halk arasında muhtaçlara yardım etmekten büyük zevk almaya başladım. İsraftan her zaman kaçındım. Fakat hayır işlerine giden parayı harcamaktan zevk duydum ve şuna inandım ki yardım yapanlara Allah daima yardım eder, mislini verir. Aradan yıllar geçti. İşadamlarının hayır işlerine, sosyal bir hizmet olarak, sistemli bir şekilde başlamalarının zamanı geldiğine inandım. Ve bu işte birkaç örnek de vererek öncülük yapmak istedim." Koç'un öncü olduğu bu işlerden ilki 1951'in nisan ayında hizmete açılan Ankara Üniversitesi Vehbi Koç Öğrenci Yurdu. İlerleyen yıllarda bu tarz çalışmaların arkası geliyor. 60'lı, 70'li yıllara gelindiğinde ise bir anlamda KSS'de "vakıflaşma" dönemi başlıyor. İşadamları bu hayır işlerini tek bir çatı altında topluyor. İlk adımı atan ise yine Vehbi Koç. 1963'te kurulan Vehbi Koç Vakfı, diğerlerine ilham veriyor. Örneğin, Sabancı Holding'in hayır işleri 1974'te kurulan Hacı Ömer Sabancı Vakfı'nın çatısı altında toplanıyor. 5 yıl sonra, 1979'da ise Yazıcı ve Özilhan aileleri, Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı'nı hizmete sokuyor.

GELECEĞIN 5 TRENDİ
1- ŞEFFAFLIK
"KSS kavramı son 10 yılda büyük dönüşüm geçirdi" diyen GRI Yönetim Kurulu Başkanı Ernst Ligteringen, ekliyor: "Şirketler, varlıklarını sürdürmek istiyorlarsa bir an önce harekete geçmeli. Önümüzdeki süreçte bu alandaki tüm aktivitelerin şeffaf biçimde yürütülmesi önem kazanacak. Bu konuda da liderler ve geriye düşenler göreceğiz. Şeffaflık sayesinde artık gerçekler örtbas edilemeyecek."
2- RAPORLAMA
Raporlamaya da dikkat çeken Ligteringen, şöyle devam ediyor: "2005'te dünyanın en büyük 250 şirketinin yüzde 50'si sürdürülebilirlik performansını raporluyordu. Bu oran 2008'de yüzde 80'e, bugün ise yüzde 95'e ulaştı. Birçok ülkede ilk 100 şirket bunu yapıyor. Artık tüm şirketler yapmalı. Çünkü hem piyasalardan hem düzenleyicilerden gelen ciddi bir baskı var. Bu baskı daha da artacak."
3- ÇEVRE DUYARLILIĞI
Vestel CEO'su Ömer Yüngül ise "Yaşanan hızlı nüfus artışı ve ekonomideki büyüme doğal kaynaklara olan talebi artırdı. Bu durum doğal kaynakların üzerindeki baskıyı çoğaltarak çevremizin doğal yapısını bozmaya yönelik tehdit oluşturuyor. Çevre hassasiyeti daha da artacak. Biz de şirket olarak çevre dostu olmanın gerekli değil zorunlu olduğuna inanıyoruz" diye konuşuyor.
4- İŞBİRLİKLERİ
Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, kamu-özel sektör ve STK işbirliklerinin artarak süreceğini belirtiyor ve ekliyor: "Hükümetler yeni düzenlemelerle KSS faaliyetlerinin çerçevesinin daha net çizilmesine ve ilkelerin belirlenmesine katkıda bulunacak." Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane de gelecekte kamu, özel sektör ve STK işbirliklerinin daha sık görüleceğini düşünüyor.
5- TÜKETİCİ KATKISI
Unilever Türkiye CEO'su İzzet Karaca, tüketicinin bu konudaki hassasiyetinin artacağına inanıyor ve ekliyor: "Birçok tüketici, iklim değişikliğine eğilmede rol oynayabileceğinin farkında. Motivasyonlar dünyanın her yerinde aynı: İnsanlar çocukları ve torunları için daha iyi bir dünya istiyor. Küçük görünen çabalar birleştiğinde gerçekten büyük bir fark yaratılabileceği görülecek."


3- STK'LAR ÖNE ÇIKTI
İlerleyen yıllarda, işadamlarının bir araya gelmesiyle kurulan bağımsız dernek ve vakıfları görüyoruz. Bu kuruluşlara ilk örnek, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV). Vakıf, 1973'te Nejat Eczacıbaşı'nın önderliğinde, 17 işadamı tarafından kuruluyor.~
Derneklerin amaçları ise ağırlıklı olarak eğitim, kültür ve sanat faaliyetlerine destek vermek. Örneğin sadece eğitime odaklanan Türk Eğitim Vakfı (TEV) 1967'de 205 hayırseverin bir araya gelmesiyle faaliyetlerine başlıyor. Dönemin önde gelen işadamları, bu vakıflarda son derece etkin biçimde görev almaya özen gösteriyor. Kişisel yardımlar, vakıflar üzerinden de devam ediyor. Duayen işadamı Asım Kocabıyık da bu işadamlarından biri. "Borusan 67 yıllık ticari bir kuruluş. Bunun önemli bir kısmında da sanayinin ülkemizde inkişafı için çaba gösterdik. Mesleki örgütlerimizin yanında, TEMA, İKSV, İKV gibi sosyal fayda amaçlı vakıfların hem kuruluşunda yer aldım, hem yöneticiliğini yaptım" sözleriyle o yılları anlatıyor. Feyyaz Berker de sivil toplum faaliyetleriyle öne çıkan duayenlerden. 70'li yılların başından itibaren Deniztemiz TURMEPA, TEMA, TTGV ve DEİK gibi kuruluşlarda yoğun mesai harcayan Berker, "Bu tür aktivitelerin işadamlarının ileriki hayatlarında yönetim becerilerine katkısı olur" diyerek konunun önemini dile getiriyor. 90'lara geldiğimizde ise vakıf ve dernekler hızlı bir kurumsallaşma sürecine giriyor.

3 DEVİN AJANDASINDA NE VAR?
TURKCELL'IN ÖNCELIGI "EGİTİM"
Turkcell CEO'su Süreyya Ciliv KSS ile ilgili anlayışlarını şöyle özetliyor: "Tüm projelerimizin odağında, eğitimde fırsat eşitliği yaratma arzusu var. Son olarak 'Van için Türkiye Kumbarası' projesini başlattık. Kuracağımız öğretmen kampüsü, öğrenci yurdu ve vereceğimiz burslarla bir eğitim seferberliği yaratmak istedik. İstihdam yaratmak da bizim için çok önemli."

TÜRK TELEKOM'UN
YENİ GÜNDEMİ
Türk Telekom CEO'su Gökhan Bozkurt ise KSS ajandasıyla ilgili şunları söylüyor: "Eğitim, ağırlıklı öneme sahip. Gençlere ideallerini gerçekleştirmeleri için destek olmayı hedefliyoruz. Türk Telekom Okulları, Vitamin bağışı ve İnternet Evleri projelerimizi hayata geçirdik. Çevre, eğitim ve spor başta olmak üzere çalışmalarımıza devam edeceğiz."

P&G'NİN STRATEJİSİ
P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Karpat, "Desteklenmesi gereken alanları belirleyip sosyal sorumluluk projelerimizi hayata geçiriyoruz" diyor ve ekliyor: "Bunların başında sağlık, eğitim, çevre ve çocuk gibi alanlar geliyor. P&G olarak çevreye duyarlı ürünler üretirken, sosyal açıdan desteklenmesi gereken alanlarda başarılı hamlelerle toplumun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz."


4- KAMU - STK - ÖZEL SEKTÖR EL ELE
2000'lerden itibaren şirketlerin bizzat işin içine girdiğini görüyoruz. Derneklerle, vakıflarla, kamu kurumlarıyla işbirliğine imza atılıyor. Turkcell'in "Kardelenler" projesi tam da bu yıllara denk geliyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği işbirliğinde yürütülen çalışmayı Turkcell CEO'su Süreyya Ciliv şöyle anlatıyor: "Kardelenler'i 2000'de hayata geçirdik. Her yıl 10 bin kız öğrenciye burs veriyoruz. Burs sayısı 85 bini geçti." Yine ÇYDD işbirliğiyle Doğan Gazetecilik'in "Baba Beni Okula Gönder" kampanyası da bu tarz projelerden biri.
"Türk Telekom Okulları" kampanyası ise başka bir örnek. Şirketin CEO'su Gökhan Bozkurt, "MEB, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile hayata geçirilen proje toplam 76 adet eğitim binasını kapsıyor. 30 bin öğrenci modern eğitim ortamına kavuştu. 2007'de 190 olan mezun sayısı 2010'da 2 bin 50'ye yükseldi" diyor. Opet'in "Temiz Tuvalet" kampanyası da 2000'lerde başlıyor. Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk, geldikleri noktayı şöyle özetliyor: "Önemli bir sorunu çözmeyi hedefledik ve hatırı sayılı bir yol aldık. Kendi istasyonlarımızdan başlayarak tuvalet temizliği ve hijyen bilincini yaygınlaştırmak amacıyla MEB ve Kültür Bakanlığı ile işbirliği yaptık. 5 milyonu aşkın kişiye ulaşan eğitimler verdik." Bir başka hijyen kampanyası ise Unilever ve TEGV işbirliğiyle başlatılan "Eğlen, Öğren, Hijyen". Enfeksiyona bağlı hastalıkları azaltmayı amaçlayan proje kapsamında 328 gönüllü çalışıyor ve toplam 16 bin 616 çocuğa ulaşılıyor.~

5- KAMPANYA DEĞİL, STRATEJİ

Bir sonraki adımda, yani günümüzde ise KSS konusunda bambaşka bir sürece girmiş durumdayız. Yeni dönemde en dikkat çeken değişim, KSS'nin kampanyalardan öte sürdürebilirlik odaklı bir şirket stratejisine dönüşmesi. Konunun uzmanlarına göre de olması gereken bu. Orsa Stratejik İletişim Danışmanlığı Kurucu Başkanı Salim Kadıbeşegil, KSS'nin kampanyalarla sınırlı kalmaması gerektiğini vurguluyor ve ekliyor: "Şirketlerin çalışan, müşteri, kalite, tedarikçi, çevre, iş güvenliği, sürdürülebilirlik gibi konularda politikaları olmalı. İşlerini bunu uygun yürütmeliler." Turkcell CEO'su Süreyya Ciliv'in "KSS Turkcell'de işimizden ayrı olarak düşündüğümüz bir faaliyet değil, işimizin kendisidir" sözleri de bu anlayışı özetliyor. Eczacıbaşı Topluluğu CEO'su Erdal Karamercan, benzer görüşleri dile getiriyor: "70 yıldır 'kurumsal itibar' konusunu bir 'yönetim işlevi' olarak ele alıyor ve en az ticari nitelikteki diğer faaliyetlere gösterdiğimiz titizlikle yürütüyoruz. Bu kavram tek bir bölümünün görev tanımı değil. Tüm çalışanların sahip çıkması gereken bir bakış açısı." "Kurumsal sosyal sorumluluk bir iletişim aracı değil" diyen İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali de onlarla aynı görüşte. Bali, "KSS, sürdürülebilir bir yaşam için sorumlu iş yapabilme, değer yaratabilme becerisidir. Bu bakış açısına uygun olarak projelerin toplumsal katkısının ön plana alınacağı bir anlayışın yaygınlaşmasını ümit ediyoruz" diye konuşuyor.

KSS, ŞİRKETLERE NE KAZANDIRIYOR?

İTİBAR YÜKSELİYOR
Eczacıbaşı Topluluğu CEO'su Erdal Karamercan, itibara vurgu yapıyor ve ekliyor: "Araştırmalarda, sosyal sorumluluk algıyı etkileyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. KSS çalışmaları Eczacıbaşı Topluluğu'nun itibarını olumlu etkiliyor."
DAHA MEMNUN MÜŞTERİ
Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk'e göre yaratılan müşteri memnuniyeti çok önemli: "2006'dan beri üst üste 6'ncı kez müşteri memnuniyetinde sektör birincisi olduk. KSS duyarlılığımızın önemli bir sonucu. En büyük ödülümüz tüketicimizin bize duyduğu güven ve memnuniyet."
KURUMSAL VATANDAŞLIK
Türk Telekom CEO'su Gökhan Bozkurt, "KSS projeleri, şirketlerin iyi birer kurumsal vatandaş olarak kimliklerinin ve sosyal paydaşları ile aralarındaki bağın güçlenmesini sağlıyor" diyor ve ekliyor: "Ancak hedefin bununla sınırlı tutulmaması gerektiğine inanıyoruz. Bu projelerin sürdürülebilir olmasına özen gösterilmeli."
MARKA DEĞERİ ARTIYOR
Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane ise şunları söylüyor: "Bu tarz çalışmalar hem kurum içinde hem kurum dışında markaya önemli bir değer katıyor. Araştırmalar gösteriyor ki kurumların sergiledikleri sosyal sorumluluk faaliyetleri, topluma fayda sağlamanın yanı sıra çalışan bağlılığı açısından da olumlu etkiye sahip."
MUTLU ÇALIŞANLAR
P&G Türkiye Yürütme Kurulu Başkanı Saffet Karpat da KSS'nin çalışanlara etkisine değiniyor ve ekliyor: "KSS çalışmaları kurum adına yapılan en tatmin edici faaliyetlerden biri. Ayrıca çalışanlar da içinde bulundukları kurumla gurur duyuyor. Yöneticilerin öncü olmaları ve motivasyon sağlamaları, çalışanları pozitif yönde etkiliyor."

6- ARTIK CEO'LAR DEVREDE
Sosyal sorumluluk stratejilerindeki bir diğer değişim de CEO cephesinde yaşanıyor. Artık tepe yöneticileri bizzat KSS projelerinin içinde yer alıyor. Uzmanlara göre bu durum samimiyetin gösterilmesi açısından önemli. ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Argüden, "Artık şirket yönetiminde ticari ve yönetimsel yetkinlikler kadar, bu duyarlılıkları anlayabilme ve yönetebilme becerileri de önem kazanıyor" diyor. ~
Salim Kadıbeşegil de Argüden'e katılıyor ve ekliyor: "Yöneticiler gerçekten bireysel sorumluluklarının bilincinde bu çalışmaların içinde yer alıp desteklemeli." Zaten büyük kurumlarda da bu eğilimi görmek mümkün. Örneğin Turkcell CEO'su Süreyya Ciliv, "Sosyal sorumluluk kişisel olarak çok önem verdiğim bir alan. Projelerimizin her aşamasında süreçlere dahil olmayı önemsiyorum" diyor. Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane de aynı görüşte: "Biz CEO'ların sosyal sorumluluk projelerinde etkin ve öncü rolü üstlenmesi önemli. Ben dahil tüm Teknosa ailesi bunu çok önemsiyoruz." Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen'e göre de CEO'ların buradaki duruşu çok önemli. Özen, şunları söylüyor: "Kurumsal sorumluluk, faaliyet alanlarımız kadar stratejik öneme sahip. Dolayısıyla bu alandaki projeler, üst düzeyde tartışılmalı, kurumsal değerler ve bankanın vizyonu çerçevesinde değerlendirilmeli ve karara bağlanmalı." Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk ise toplumun yükselen beklentilerinin bunda etkili olduğunu düşünüyor: "KSS anlayışı son yıllarda daha da ivme kazandı. Şirketler bir yandan çalışma biçimi ve yöntemlerinin çevreye verdiği negatif etkiyi minimuma çekme, bir yandan da içinde bulundukları toplumun gelişimine katkı sağlama çabası içinde" diyor.

VUSLAT DOĞAN SABANCI / HÜRRİYET GAZETESİ YKB
"CİNSİYET EŞİTLİĞİNE ODAKLANIYORUZ"
KADIN VE ÇOCUK HAKLARI

"KSS stratejimizin odağında genel olarak 'insan hakları', spesifik olarak ise toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve çocuk hakları var. 8 yıldır süren 'Aile İçi Şiddete Son!' kampanyası, ciddi bir farkındalık yarattı. Medyanın dilinin değişmesine, koruyucu ve önleyici uygulamaların artmasına katkı sağladı. Hürriyet'in kurucu üyesi olduğu Haklı Kadın Platformu, her türlü ayrımcılığı önleme çalışması içinde yer alıyor.
HEDEFTE NELER VAR?
Bu projelere yatırılan her kuruş, Hürriyet'e, marka değerinin artması ve çalışan memnuniyeti olarak geri dönüyor. Hürriyet çalışanlarının memnuniyetinde, kurumsal duyarlılığın önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Bu alandaki çalışmalarımız derinleşerek devam edecek. Medyanın kadına bakışını, bu konudaki dilini izlemeyi ve değiştirmeyi sürdüreceğiz. Türkiye için çok yeni bir kavram olan 'cinsiyete duyarlı bütçe' konusunu gündeme sokacağız. İlgili bakanlıklarla, STK'larla işbirliklerimiz sürecek."


7- YENİ DÖNEMDE NELER ÖNE ÇIKIYOR?

Artık KSS, rekabetin ana unsurlarından biri. "KSS Faaliyet Raporu" yayınlayanların sayısı giderek artıyor. Birçok Türk şirket, BM Küresel İlkeler Sözleşmesi'ni imzaladı. Vestel CEO'su Ömer Yüngül, "Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak düşüncesiyle hareket ediyoruz. 2007'de Zorlu Grubu BM Küresel İlkeler Sözleşmesi'ni imzaladı. Kararlılığımızı uluslararası platformda da kanıtladık" diyor. Global Reporting Initiative (GRI) standartlarına göre raporlama yapanlar da artıyor. GRI Yönetim Kurulu Başkanı Ernst Ligteringen, "Şirketler başarı için sürdürülebilirliği bir iş stratejisi olarak bünyelerine entegre etmeli. Raporlamalar, açışdan önemli" diyor. Yılmaz Argüden: "Yakın zamanda KSS kapsamında değerlendirilen birçok konu zorunlu standartlar haline gelecek. Şirketlerin yarattıkları çevresel, sosyal etkileri değerlendirmeleri gereklilik olacak" diyor. Yeni nesil KSS'nin etkileri bütçelere de yansıyor. Unilever Türkiye CEO'su İzzet Karaca, "Global olarak her yıl sosyal sorumluluk çalışmalarına 90 milyon Euro ayırarak yarına yatırım yapıyoruz" diyor. Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk, "Yıllık KSS bütçemiz 3 milyon dolar. Her yıl yüzde 10-15 artıyor" diye konuşuyor. Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ise şunları söylüyor: "Faaliyetlerimizde sosyal sorumluluk ve sürdürülebilir değer yaratma bilinciyle hareket ediyoruz. KSS'ye ayırdığımız pay her dönem yükseliyor." ~

BANKALARIN GÜNDEMİNDE DE KSS VAR
İŞ BANKASI NELER YAPTI?

Kültürel ve doğal değerlerin korunmasını, toplumsal gelişimin desteklenmesini temel amaçları arasında gördüklerini söyleyen İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, KSS stratejilerini şöyle özetliyor: "Odağımızda geleceğimiz olan çocuklar var. Bir yandan çocuklarımızın eğitimine ve iyi yetişmelerine katkı sağlarken, öte yandan onlara temiz bir çevre, yeşil bir ülke bırakabilmek için çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Verdiğimiz destekle ülkemizde satranç öğrenen öğrenci sayısı 2,5 milyona ulaştı. Bugüne kadar 4 milyon öğrenciye, 5 milyon kitap dağıtıldı. '81 ilde 81 orman' projemizde 65 ilde 1,7 milyon fidan dikildi. Elbette bu amaçlarla ayrılan fonlarımız her yıl hedeflerimiz ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda artış göstermektedir."
AKBANK'IN STRATEJİSİ
Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, KSS çalışmaları hakkında şu bilgileri veriyor: "Faaliyetlerimizi sürdürülebilirlik raporu, çevre, kültür ve sanat, gençlik ve eğitim, girişimcilik alanlarındaki projelerimiz ve çalışanlarımızla gerçekleştirdiğimiz gönüllülük faaliyetleri şeklinde özetleyebiliriz. Bunları yaparken kısa vadede bir beklenti içinde değiliz. Kendimizi kalıcı değerler yaratmak konusunda sorumlu hissediyoruz. Öte yandan bu çalışmaların başta marka değerimiz olmak üzere kurumsal itibar, farkındalık, müşteri sadakati ve uluslararası fonlara erişimi gibi konularda bankamıza kısa vadede de önemli katkıları olmuyor değil. Gönüllülük projelerine çalışanlarımızın gösterdiği katılım, her proje sonrası daha da artıyor. Bu durum bizleri çok mutlu ediyor."
GARANTI'DE KURUM KÜLTÜRÜ
Garanti Bankası'nın odağında ise toplumun kültürel ve eğitsel birikimine katkıda bulunmak var. Genel müdür Ergun Özen, şunları söylüyor: "Kurumsal sorumluluk bilinci, kurum kültürümüzün önemli bir parçası. DNA'mızda bulunan bu anlayışla bankacılık faaliyetlerimizin yanı sıra topluma yönelik çalışmalarımızı, sosyal, ekonomik ve çevresel faktörler ekseninde şekillendiriyoruz. Farklı alanlardaki birikimimizi toplumun hizmetine sunmanın yanı sıra kurduğumuz yenilikçi kurumlar ve köklü oluşumlarına verdiğimiz desteklerle, kültürel ve sosyal yaşama değer katıyoruz. Gelecek stratejimizi belirlerken, toplumumuzun ihtiyaçlarını sürekli izliyoruz. Hedefimiz gerçek anlamda değer katan ve sürdürülebilir çalışmaları hayata geçirmek ya da desteklemek."

"SORUMLULUK HEPİMİZİN"
ASIM KOCABIYIK/BORUSAN HOLDİNG ONURSAL BAŞKANI
ÖNCELİĞİM EĞİTİM

İnsanlar önce kendi çevresindeki noksanlıkların yarattığı zorlukları görür. Benim için en önemli konu eğitimdi. 1992'de Borusan Kocabıyık Vakfı'nı kurdum. Okullar, öğrenci yurtları, kütüphaneler, fakülteler yaptırdık ve ilgililere teslim ettik. Genç öğrencilerimize eğitim bursu sağladık.
TEMA ÇALIŞMALARIM
Bir yandan da şahsi olarak TEMA ile doğduğum köy olan Afyon'un Tazlar Köyü için çok kapsamlı bir kırsal kalkınma modeli geliştirdik. Sulama sistemleri yapıldı, toprak verimliliği arttı. Öyle başarılı oldu ki kentten kıra ters göç başladı. Büyük mutluluk duydum. 5 köylük yeni bir proje daha başlattık. 2-3 yıl içinde bitecek.
BAKIŞ AÇIM DEĞİŞMEDİ
Bunları hayır işi olarak değil, görev olarak telakki ettim. Bugün de fikrim değişmedi. Ama artık sosyal sorumluluğa ayırdığım zaman ve enerji arttı. Memleket ihtiyacı olarak gördüğüm konularda tesisler kurarak ileri eğitim sistemlerini okullara kazandırmak gibi hedefler peşindeyim.
GÖREVLERİMİZ VAR
Borusan 67 yıllık faaliyetinin neticesinde bugünlere geldi. Bizi bu noktaya getiren toplumumuza karşı kendimizi sorumlu ve borçlu hissettik. Toplumsal kalkınmayı, sadece kamu kesiminin sorumluluğu olarak telakki etmedik. Hizmet borcumuzu ifa etmek için gayret gösterdik. Hala hepimize düşen önemli sorumluluk ve görevler var.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz