Çiftçiye doğru fiyatı vererek işe başladım

Selçuk Yaşar'la yarattığı Pınar markasının arkasındaki başarı hikayesini konuştuk.

1.05.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Çiftçiye doğru fiyatı vererek işe başladım
Yaşar Holding Onursal Başkanı Selçuk Yaşar, iş dünyasının duayen isimlerinden. Yarım yüzyılı aşan sanayicilik hayatında Türkiye ekonomisinin gelişimine tanıklık etti. TÜSİAD'ın kuruluşunda aktif rol oynadı. Faaliyette bulunduğu sektörlerde yarattığı ilklerle dikkat çekti. Şirketinin ve kendisinin en büyük başarılarından biri de hiç kuşkusuz gıda sektöründe sıfırdan bir marka yaratması oldu. Pınar markası, bulunduğu kategorilerde öncü marka olma özelliğini korudu. Selçuk Yaşar, ilk özel sektör süt fabrikasını kurduğunda bu işin tüketici nezdinde yürüyemeyeceğini düşünenlerin sayısı hiç de az değildi. Ancak o, bugün sektördeki bilinirliği ve değeriyle ön planda olan Pınar'ı, bu eleştirilere kulak asmayarak bugünlere getirdi. Başarısının arkasında ise kendi deyimiyle "mücadeleci" ve "vazgeçmeyen" yapısının payı büyük. Duayen işadamı Selçuk Yaşar'la yarattığı Pınar markasının arkasındaki başarı hikayesini konuştum:

Fabrika kurma kararı
"Bugünmüş gibi hatırlıyorum. Seferihisar'daki çiftliğimde 1970'lerin başında süt besiciliği yapıyordum. Buradan elde edilen sütler de devlete ait olan SEK'e satılıyordu. Bahar aylarında süt üretiminin artmasıyla birlikte, çiftlikten elde edilen sütü satamamaya başladık. Diğer üreticilerin sütlerini ne yaptıklarını merak ettim. Bir araştırma yaptım ve köylülerin satamadıkları sütleri derelere döktüğünü öğrendim. Arkasından yaptığım bir
Danimarka ziyaretinde süt fabrikalarını gezerek incelemede bulundum. Türkiye'ye döndükten sonra uzun ömürlü süt üretim teknolojisini Türkiye'ye getirmeye, sağlıklı ve kaliteli üretim yapan bir fabrika kurmaya karar verdim.

"Fiyat avantaj getirdi"
Çiftçinin, köylünün emeğinin karşılığını vermeliydik. 1973'te litresi 125 kuruş olan sütü, Pınar Süt kurulduktan sonra çiftçiden 3 liraya alacağımızı ilan ettim. Bu açıklamam etkisini hemen gösterdi. Gıda sektörüne girdiğimiz yıllarda sadece devletin işletmesi SEK vardı. 1970'te ambalajlı süt üretimi bazı illerde devlet tarafından yapılıyordu. Açık süt oranı bugünkünden çok daha yüksekti. Açık süt kaynatılınca içindeki vitaminler ve bazı besin değerleri kayboluyordu. Önemli olan bu ihtiyacı önceden görebilmekti. Yaşar Holding olarak bu konuda ciddi bir girişim yaparak öncü olduk. Amacımız ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlara yatırım yaparak ülkemizin kalkınmasında rol almaktı. Benim ilgim de bu alana girmemizde rol oynadı.

İki hedef vardı
Bu sektöre girerken iki ayrı hedefim vardı. Birincisi ülkemiz çocuklarının daha sağlıklı ve kaliteli gıdalarla beslenmesini sağlamaktı. İkinci amacım ise süt üreticisinin emeğinin karşılığını almasıydı. Pınar Süt kurulduğunda, çiftçilerimiz sütlerini değerlendiremiyordu. Düzenli bir süt alımı mevcut değildi. Biz aynı zamanda süt üretimini de bölgede geliştirdik.~
Düşünsenize, Pınar Süt kurulduğunda inek başına günlük 5-6 litre olan süt verimi bugün 25-30 litrelere yükseldi.

İlklerin özeti
70 yılı bulan iş yaşantımda rahmetli babam Durmuş Yaşar Bey'den ve ülkemizin ilk işletme ekonomisi profesörü olan dayım merhum İsmet Alkan Bey'den öğrendiklerimin etkisi çok büyük. Onlardan öğrendiklerim sayesinde sanayicilik yaşantım boyunca boya, gıda, turizm başta olmak üzere pek çok sektörde ilklere imza attım. Su ve et sektörüne girişimiz de böyle oldu. 1975'te Pınar Süt devreye girdiği zaman bölgedeki süt hayvancılığı çok geriydi. Pınar'ın destekleriyle gelişen süt hayvancılığı yeni fırsatları da beraberinde getirdi. Üreticiler kısa sürede sürülerini geliştirdi. Bu süreçte doğan dişi yavrular süt üretimi için kullanılırken erkek yavrular önce besi yapanlara satılır, sonra da etinden faydalanılırdı. Ancak o dönemde Türkiye'de tek güvenilir kuruluş Et ve Balık
Kurumu'ydu. Türkiye'nin gelişen teknolojiye uygun hijyenik, güvenilir başka tesislere de ihtiyacı vardı. Pınar Et işte bu ihtiyaçtan yola çıkılarak kuruldu.

Pınar'la öncü girişimler
İlk ambalajlı kaynak suyu çipura, levrek üreticiliği ve yetiştiriciliği de öncü girişimlerimiz arasında yer alıyor. Biz tüketicilere ve üreticilere her zaman büyük önem verdik. Bu süreçte güven ve kalite bizim için her zaman öncelikli oldu. Balık sektörü ise halen üzerinde yoğun çalışmalar yaptığım ve ülkemizin geleceği için stratejik derecede önemli gördüğüm bir alan. Bu sektöre 1984 yılında Çeşme Ildırı'da kurduğum modern tesisle adım attık. O yıllarda Yunanlılar Sakız Adası'ndan teknelerle gelip bizden yavru balık satın alıyordu. Daha sonra Yunan hükümetlerinin verdiği ciddi teşvikler sayesinde bugün Türkiye'yi zorlar hale geldiler. Önümüzdeki 10-15 yıl içinde dünya genelinde ama özellikle de Afrika, Ortadoğu, Yakındoğu ve Kafkasya coğrafyasında çok ciddi protein ihtiyacı yaşanacak. Söz konusu bu pazarlarda ülkemizin daha fazla yer alabilmesi, çevreye saygılı ve modern teknolojiye sahip olmak kaydıyla çipura ve levrek sektörünün güçlendirmesi ve mevcut sorunlarının çözebilmesi halinde mümkün.

Başarı tesadüf değil
Gerçekleştirdiğim ilklerin hepsi benim için anlamlı ve değerli. Ancak DYO, Pınar ve Çeşme Altınyunus sadece benim için değil ülkemiz açısından da prestij ve güven anlamına geliyor. Bundan büyük bir mutluluk duyuyorum. Ama bunlardan da öte Pınar Süt'ü hayata geçirmekle ülkemiz hayvancılığına ve Türk gıda sektörüne bir nebze katkım olduysa ne mutlu bana... Ancak şunu da belertmeliyim: Gerek Yaşar Holding'in gerekse başta Pınar olmak üzere tüm markalarımızın bugün geldiği güçlü ve saygın nokta tesadüf değil. Bu başarıların temelinde rahmetli babam Durmuş Yaşar'ın bize gösterdiği yolda, müşteriye ve çalışanlarımıza her zaman değer vermek yatıyor. Bizim için başarı hiçbir zaman hayal olmadı. Bu başarı, çalışmalarımızın doğal bir neticesi."

BAŞARININ SIRRI NEREDE?
Bana göre başarının temel şartı inanmak, vazgeçmemek ve çok çalışmaktır. Bir de ekip çalışması çok önemli... Ben değil biz diyebilmek gerekli. Marka yaratmak uzun bir süreç. Tüketicileri paydaş kabul etmek işin püf noktası. ~
Başarıyı sürdürülebilir kılmak için yapılan işe tıpkı Japonlar gibi sadakatle bağlı olmak, yenilikleri yakından takip etmek, zorluklar karşısında yılmamak, sabırlı olmak, mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmemek ve büyüklerin tavsiyelerine her zaman dikkat etmek gerekir. Ben, çalışanlarına güvenen ve onlara önemli ölçüde yetki veren, katılımcı çalışmalara önem veren bir yöneticiydim. Yenilikçiyimdir, hatalar beni yıldırmaz, inatçıyımdır, mücadeleciyimdir. Çalışmayı çok severim.

EN BÜYÜK ZORLUK

Üçlü bir süt alım, dağıtım ve bayi sistemi kurduk. Uzun ömürlü sütü tüketicilere ve müşterilere anlatmak kolay olmadı. İletişime büyük önem verdik. Fabrikayı kurma aşamasında süt üreticileriyle uzun görüşmelerim oldu. Kaliteli hammadde bulmak için hem üreticileri bilinçlendirme çalışmaları
yaptırdım, hem de kamuoyunu Pınar Süt'ün getirdiği yeniliğe hazırladım. Karşılaştığım zorluk, halkımızın bu tür bir yenilikle daha önce karşılaşmamış olmasının getirdiği tereddütlerdi. Ancak Pınar Süt, çok kısa zamanda beğenildi, ülkemizin en saygın ve güçlü markalarından biri haline geldi. Pınar Süt, halkımızın ihtiyaçları doğrultusunda Türkiye'yi ilk defa uzun ömürlü süt ile tanıştırdı. Süt sektöründe bir devrim yarattı.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz