"Global girişimci çıkarabiliriz"

EMRE KURTTEPELI, Türkiye’de girişimciliğin, dünyayla kıyaslandığında hala çok ufak boyutta olduğunu söylüyor...

2.01.2017 15:06:490
Paylaş Tweet Paylaş
"Global girişimci çıkarabiliriz"
Emre Kurttepeli, başarılı bir girişimci ve yatırımcı. Yıllar önce aile şirketi İpragaz’da görev almak yerine kendi yolunu çizdi. İnternetin ilk başarılı girişimlerinden Mynet’i hayata geçirdi. Bu girişimi diğerleri takip etti. İş hayatının ilk 10 yılını yeni girişimlere hayat vermekle geçiren Kurttepeli, sonraki 10 yılda ise gelecek gördüğü girişimcilere yatırım yapmayı sürdürdü. Bugün girişimcilik ekosisteminin en önemli isimlerinden biri olan Emre Kurttepeli, bu yıl mayıs ayında etkin girişimci destekleme derneği Endeavor’un Türkiye başkanlığına seçildi. Girişimcilik konusunda dünyanın önde gelen derneklerinden biri olan Endeavor, bugün 25 ülkede 50’den fazla ofisiyle faaliyet gösteriyor. Endeavor Türkiye ise Brezilya ve Meksika ile birlikte dünyadaki en etkin 3 ofis arasında yer alıyor. Başkanlık koltuğundaki Kurttepeli, teknoloji üreten, yenilikçi global girişimcilere destek vermeyi hedeflediklerini söylüyor. “Girişimcilerimizin global anlamda önünü açacak eğitim, networking ve İK alanındaki çalışmalarımıza odaklanacağız. Globalleşme arzusu olan ikinci nesil girişimcilere ulaşacağız” diyor. Endeavor Türkiye Başkanı Emre Kurttepeli, gündemini, Türkiye’nin girişimcilik performansını ve bu performansın geliştirilmesi için neler yapılması gerektiğini şöyle anlattı:
* Endeavor’ın Türkiye’nin girişimcilik ekosistemindeki rolü nedir?
 Endeavor’ın kuruluşundan bu yana yaptığımız çalışmalarımızda ve paydaş ilişkilerimizde her zaman rol model etkisini öne sürdük. Rolümüz bu etkiyi girişimcilerden başlayarak ekosisteme, mentorlara, yatırımcılara, kurumlara olabildiğince yaymak, potansiyel girişimci ve diğer paydaşlara ilham vererek topluma katkıda bulunmaktı. Girişimcilerin yerel ve uluslararası mentorluk, iş geliştirme ve yatırımcı desteğiyle önünü açtık. Girişimcilerimizin hikayelerini değerlendirerek girişimcilik gündemini ve lobisini oluşturduk. Yabancı yatırımcıları Türk girişimcilerle tanıştırdık ve yerel girişimci sermayenin hareketlenmesi için çok çalıştık. Genç girişimci ve üniversite öğrencilerine yönelik online ve yüz yüze girişimcilik programları sağladık. Bugüne kadar toplamda 54 girişimci şirketine destek verdik. Geçen yılın sonunda aktif portföyümüzdeki 22 şirket arasında ortalama yüzde 106 büyüme oranıyla 665 milyon TL ciro ve 3 bin 300 istihdam sağlandı.
* Peki dernek dünyada nasıl bir etkinliğe sahip? Tüm bu anlattıklarınız kapsamında Türkiye’nin performansı nasıl?
 Bugün Endeavor’ın dünya genelinde 25 ülkede 50’den fazla ofisi bulunuyor. Endeavor Türkiye, Brezilya ve Meksika ile birlikte en etkin 3 ofis arasında yer alıyor. 20 yıllık tarihiyle Brezilya ofisinin girişimcilik destek ve özendirme çalışmaları en kapsamlı olanı. Türkiye ve Meksika ofisleri hem yaş olarak hem konum hem de büyüklük olarak birbirine çok benziyor. İki ülke, coğrafi konumları, demografik ve sosyoekonomik yapılarıyla olduğu kadar çalışmalarıyla da birbirlerine çok benzer nitelikte. Latin Amerika’nın ardından EMENA (Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika) bölgesinde açılan ilk ofis Türkiye ofisi. Avrupa ve Orta Doğu bölgesinde yer alan 10’a yakın ofisin kuruluşlarında yer alarak onlara destek verdik.
* Endeavor’da başkanlığı devraldınız… Başkan olarak gündeminizde neler var?
 Bilimi kullanan, teknoloji üreten ve sadece ülkemize değil tüm dünyaya katkı sağlayan yenilikçi global girişimcilere özen gösterip onlara daha fazla destek vereceğiz. Girişimcilerimizin global anlamda önünü açacak eğitim, networking ve İK alanındaki çalışmalarımıza odaklanacağız. Yıllardır vurguladığımız çarpan etkisi olgusunu daha da ön plana çıkarmak için yönetim kurulumuzun, mentorlarımızın ve girişimcilerimizin arasında globalleşmeye katkı sağlayacak deneyim aktarımı yaratacağız. Düzenli coğrafi ve tema bazlı atölyeler ve buluşmalar yaparak etkimizi yaygınlaştıracağız. Aile şirketlerinden doğma geleneksel sektörlerdeki yenilikçi, globalleşme arzusu olan ikinci nesil girişimcilere ulaşacağız.
* Türkiye girişimcilik konusunda son yılarda nasıl bir performans ortaya koyuyor?
 Türkiye orta boyutta bir ülke. Bir Amerika, Hindistan ve Çin büyüklüğünde değil. Alibaba sadece Çin’de faaliyet göstererek 1 milyar dolarlık şirket olabiliyor. Facebook da aynı şekilde Amerika’da milyar dolarlık ölçeklere çıkabiliyor. Ama sadece Türkiye pazarında yer alan girişimler, pazarın boyutundan dolayı orta boyutta kalıyor. Küçük ülkelerin de farklı avantajları var. Oralardaki girişimler iç pazar küçük olduğu için ilk günden yurt dışını hedeflemek zorunda. Örneğin Skype Estonya’dan çıktı. Türkiye’nin özellikle dünyada yer bulabilecek girişimler yaratması lazım. Türkiye girişimciliğine dünya çapında baktığınızda hala çok ufak boyutta. Bu normal. Türkiye’deki otomotiv sektörünün hacmini dünya ile kıyaslayınca da fark çok büyük. Türkiye’de otomotiv sektörünün dünyaya açılması zor. Ancak otomotivde yeni jenerasyon bir girişimci orada rekabet edebilecek bir iş yapabilir. Türkiye’de ana sektörler içinde yeni ve teknolojiyi iyi kullanan şirketlerin, gümrük duvarına ihtiyaç duymayan şirketlerin çıkması gerekiyor.~* Bu noktada siz Endeavor olarak neler yapmayı planlıyorsunuz? 
 Endeavor’da 10’uncu yılımızdayız. Bu yıldan itibaren destek vereceğimiz şirketlerin yurtdışı odaklı olması yönünde kriter koyduk. Türkiye’de başarılı olmuş değil dünya platformunda başarılı olmuş, dünyanın kullanabileceği düzeyde Ar-Ge’si olan girişimleri hedefliyoruz. Ekosistemi geliştirmek için oyuncu, iş gücü, vizyon lazım. Bunun yanı sıra bir ülkede girişimciliği hızlandıran örneklemedir. Bugün Alibaba, Çin’de milyonlarca insanı girişimci yaptı. Facebook, Yahoo, Google da aynı etkiyi yarattı. Türkiye’de girişimcilik bu duruma aç. Girişimciler başarısız demiyorum ama girişimciler daha global düşünmeli.
* Fonlama konusunda Türkiye için ekosistem ne durumda?
 Birkaç yıldır şanssız bir durum yaşanıyor. Birkaç yıl öncesine dek Türkiye pozitif büyüyen bir ülkeydi. Yurt dışındaki girişimciler de iş yapmak için Türkiye’ye dönmeyi tercih ediyordu. Ama terör ve son olarak darbe bu iklimi bozmaya başladı. Bu ekosistemin gelişmesi için fonlama lazım. Parayı yatıranlar da bugüne değil geleceğe yatırım yapıyor. İnsanlar önünü görmekte zorlandığında yatırım yapmaktan çekiniyor. Son bir yıldır fonlamada büyük sıkıntı olduğu için araç var ancak benzin yok gibi… Son 6 ayda parasal fonlama sağlanamadığı için 2-3 şirket kapandı. Benzin yoksa gidemiyorsunuz. Kalanlar da büyümeyi durduralım, kendi kabuğumuzda bu dönemi geçirelim havasına girdi. Ben son 6 aydır büyüme hızının azaldığını görüyorum. O da normal çünkü bu krize dönük tepkisel bir davranış. Umudumuz hükümetin getirdiği tedbirlerle bu durumun hızla iyileşecek olması.
* Türkiye’de girişimciliğin daha fazla desteklenmesi için neler yapılması gerekiyor?
 Yapılması gereken dünya çapında rekabet edebilecek serbestlik tanınması. Örneğin fintech alanında iş yapmak isteyenlerin banka lisansı alması lazım. Crowdsourcing denilen para toplama mekanizması kanunen yasak. Airbnb’nin kiralama modeli Türkiye’de şimdi yasaklanmak isteniyor. Bütün dünya oraya doğru yoğrulurken, siz kalkıp o veya bu sebeple bariyer çektiğiniz zaman o konuyla ilgili bütün girişimler çöpe atılıyor. Devletin özellikle mevzuatlarla girişimcinin önünü açması lazım.
* Bu noktada büyük gruplara, şirketlere ne tür sorumluluklar düşüyor?
 İş dünyasında girişimciliğe kafaca destek var ama fiiliyata geçtiğinde büyük sıkıntı söz konusu… Bazıları kendi içinde yan şirketler kurarak değişimi yakalamaya çalışıyor. Ama orada bütçe sıkıntısı var. Üst yönetim kadrosunda orada yapılan işler hedefi çok etkilemediği için özel ilgi olmuyor. Batı kültüründe birleşme ve satın almalar oluyor ama Türkiye’de iş hayatında satın alma tarafı hala çok aktif değil. Belki tehdit anlaşılmıyor, belki “5 kişi kurmuşlar, çoluk çocuklar, biz iki katı para harcar daha iyisini yaparız” diyorlar. Yurt dışında bir sürü teknoloji şirketini Google satın alıyor. Walmart kendi iş kolunda yılda 180- 250 arası şirket satın alımı gerçekleştiriyor. Bu şirketler kendileri için tehdit olacakken bir an önce bünyelerine katıyorlar. Benim tavsiyem online tarafta, ödeme sistemlerinde çok iyi bir şirket varsa bir bankanın aynı işi yapmaya çalışmak yerine o şirketi satın alması. Ayrıca büyük kurumlarda bu sorunu çözmenin tek yolu da tepedeki insanın yani liderin elini taşın altına koyması. Orta kademeyle iş zor, çünkü o kademenin tutturması gereken hedefleri var.
* Yenilikçi girişimler daha çok hangi alanlarda ortaya çıkıyor? 
 Şu anda son kullanıcıya giden pazarlar çok kalabalık duruma geldi. Türkiye’de artık maliyetler eskisi gibi değil. Bugün bir e-ticaret sitesi açmak için 5-10 milyon dolarlık bir yatırım lazım. Oysa 5 yıl önce bu rakam 1 milyon dolardı. Son yıllarda bariyer git gide artınca girişimciler biraz daha kurumlara dönük işlere gitti. Kurumlardan kurumlara olan hizmetlerin en önemli avantajı maliyeti düşürmesi. İnternetin yaptığı en iyi şeylerden biri aracıları ortadan kaldırması.
* Bu ortamda Türkiye’den milyar dolarlık değerlemeye ulaşabilecek bir şirket çıkar mı?
 Pazarı dünya olarak pozisyonlayan 1 milyar dolarlık şirket çıkarabilir.
* Hangi sektörden çıkabilir?
 Benim tahminime göre teknoloji bazlı işi global yapan şirket bu noktaya ulaşabilir. Dünya çapında yeni bir Walmart olmak istediğiniz zaman korkunç paralar ve finansmanlar gerekiyor. Buna Türkiye’nin kalkıp ilk uzay aracını yapacağız demesinden daha az ihtimal veriyorum. Silikon Vadisi’nde canavar gibi gençler var. Bunlar arasında girişimleri 1 milyar doların üzerinde değerlemeye ulaşmış Türkler de yer alıyor. Bunlardan biri Osman Kibar ve kendisi şu anda 18 milyar dolarlık biyoteknoloji şirketiyle uğraşıyor. Orada global bir ürünle ilgileniyor. Türkiye’den böyle bir girişim çıkarmak için dünyaya bir şey yapmanız gerekiyor.
* O iş o ölçekte Türkiye’de yapılabilir miydi?
 Zor çünkü o fonlamayı bulması lazımdı. Türkiye’de bazı şeyler çok mümkün değil. Hatta dünyada Silikon Vadisi dışında da mümkün değil. Orada öyle girişimler var ki örneğin iş planında 10 yıl sonra ilk uçuşu yapabilecek bir uzay aracı tasarlamak var. Türkiye’de bunu birinin önüne koysanız “Dalga mı geçiyorsun” derler. Silikon Vadisi’nde 15 yıldır insansız araçla uğraşıyorlar. Orası uzun soluklu işlere çok iyi fonlama yaratabiliyor. Peki Uber Türkiye’den çıkabilir miydi? Evet, çıkabilirdi ama Türk girişimci burada kalacaktı, nereye gitse duvara çarpacaktı. Türkiye’de Bitaksi var ama o taksi çağırma sistemi. Uber ise pazarı büyüten bir sistem. Amerika’da Uber’in getirdiği model taksilerin dışındaki araçları taksi yapmak ve pazarı büyütmek. Şimdi bu işin Amerika’da yeni modelleri paket taşıma işi yapıyor. Bisikletiniz varsa paket taşıyorsunuz. Bu kime rakip? Postanelere, DHL’e, Fedex’e… Bisikletçiler bu şirketlerin 30 dolara taşıdığı paketi 10 dolara taşıyor. Sigortalı ve güvenli de gidiyor. Orada kimse “Bu iş için postane lisansı alacaksın şirketleşeceksin” demiyor. Onu dediğinde girişimlerin hiçbiri çıkmıyor.~BAŞARISIZ GÖRÜNMEMEK İÇİN İŞİ KAPATMIYORLAR”
“100 ÜZERİNDE ŞİRKETE YATIRIM YAPTIM”

Bugüne kadar 15-20 şirket kurdum. Ama yatırım yaptığım şirket sayısı 100’ün üzerindedir. Başarısız olan var mı? Var, şu ya da bu sebepten ama bu işin kimyasında da o var. Ülkemizde en büyük sıkıntı bu… Yurt dışında başarısızlık olumlu görünüyor, “Hatalarını başka yerde yapmış, şimdi iyi olacak” deniliyor.
“BU İŞİN İÇİNDE BİR RİSK VAR”
Burada birçok girişimci başarısız görünmemek için işi kapatmıyor. O işi kapatıp belki başka bir işe geçecek ve başarılı olacakken o işte 10 yıl daha fazla kalıyor, “Görünümüm kötü durmasın, para aldım ona ayıp olmasın” deniliyor. Tamam ayıp olur da veren adam da bunu bilerek giriyor, o zaman gitsin Hazine bonosu alsın. Bu işin içinde bir risk var ve yatırımcı da bunu bilerek alıyor. Benim bugüne dek tüm yatırımlarım benim için öğretici bir tecrübe oldu. Hepsini bir bütünün parçası gibi hissediyorum.

YENİ YERLERDEKİ FIRSATLAR
HER DÖNEMİN ZORLUĞU AYRI

Girişimcilik açısından dün ve bugün arasında çok fark yok. Her dönemin zorluğu var. Bence rahmetli Vehbi Koç bugün doğsaydı aynı Vehbi Koç olurdu. Bir kere şansınız iyi gidebilir ama daimi bir şans yaratmak için bir şeyleri doğru görüyor olmanız lazım. Bu konjonktürle ilgili değil. Eskiden rekabet daha azdı ama ortada para yoktu. Parasızlıkla mücadele ediyordunuz.
PARA VAR AMA RAKİP DE VAR
Bugün para var ama rakip de var. Fırsat geçmişte mi daha çoktu bugün mü daha çok derseniz… Bugün de çok fırsat var. Belki e-ticarette çok fırsat yok ama yeni yerlerde korkunç fırsatlar var. Mobil ve nesnelerin interneti fırsat olan alanlardan… Bugünkü fırsat ortamı 10 yıl önceki internet ortamından çok daha fazla. Çünkü internet her şeye girdi. Bugün arabaların yüzde 17’si teknolojiyi kullanıyor. Bu oran 5 yıl önce yüzde 1’di… Yarın bu arabalar insansız olacak. O kanat bile korkunç potansiyel taşıyor.

“BİZ DEĞİŞİMİ YAKALAYAMADIK”
SOSYAL BİR PLATFORM

Medya esnek bir şey. Bugün Facebook bir medya şirketi mi? Evet aslına bakarsanız öyle. Kendi bir şey yazmıyor ama reklamla geçiniyor. Ben Mynet’i Facebook stili bir siteye dönüştürmeyi çok isterdim. Mynet’in Türkiye bazlı kalıp dünyayı hedefleyememesinden dolayı bu değişim olmadı. Biz o değişimi yakalayamadık. Mynet’i daha değiştirebilsem sosyal bir platform olmasını istiyorum. Şu anda gittiği yolda da tamamen Türkiye’deki kullanıcılara oyundan eğitime ve medyaya kadar birçok alanda servis sunan bir şirket oldu.
“BABAMIN EN BÜYÜK KATKISI”
Mynet’i ilk kurduğum dönemde başarılı olup olmayacağı konusunda düşünecek kadar da vaktim olmadı. Bir yarını çıkaralım bakış açısı vardı. İnternetin büyüyeceğini görüyordum ama Mynet’in ne kadar yürüyeceğini göremiyordum. Mynet’i kurduğum dönemde babamın desteğini şöyle aldım. “Aile işi olmasına rağmen bununla ilgilenmek istiyorsan tamamen arkandayım, arkana bakma yürü git” dedi. Onu demeseydi daha sancılı bir şey olabilirdi. Ben babamın bana en büyük katkısını yaptığım işe mani olmaması olarak görüyorum.

DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLENLERİN SIRRI
TUTKUYU İŞE ÇEVİRİN

Ben hobilere inanmayan bir insanım. Hobiler mutsuzluktan çıkan işler haline geliyor. İşte şişiyorsunuz ve gidip bir hobi edineyim diyorsunuz. Oysa sevdiğiniz bir şey varsa onu işe çevirmek gerekiyor. Yemeklere meraklıysanız ya da oyun oynamaya meraklıysanız onu işe çevirmelisiniz. Doğru tutkuyu bulup onu işe çevirdiğinizde başarısız olma ihtimaliniz yok. Girişimcilerin bir bölümü genelde işi para için yapıyor, ama gerçekten dünyayı değiştirebilenlerin hepsi bir tutkuyla başlıyor.
GİRİŞİMCİ İÇİN KRİTİK UNSUR
Ben endüstri mühendisiyim. Hiç bilgisayar kodu yazmadım. Buna karşın hayatım bir sürü teknik insanla geçti. Tüm insanlar bir network olup birbirine bağlandığı zaman her şeyi değiştireceğime inandım. Doğru çıktı. O dönem bilgisayarda herkes chat yapıyordu şimdi insanları birbirine bağlayan teknolojiler her şeyi değiştiriyor. Tutku kanalında kalmak çok önemli: Öncelikle o tutku otomatikman sizin gibi çılgın, manyak adamları etrafınızda topluyor bu da bir girişimci için çok kritik. Bir girişimin ilk 5-10 adamı sizin kadar fanatik değilse problem. Çünkü o 5 kişinin 50 kişilik iş yapması gerekiyor.

NEDEN E-TİCARETE GİRMEDİM?
BAĞLANTI SAYISI 15 BİNDİ

Ben işe ilk olarak internet servis sağlayıcı olarak başladım. O dönemde internette bağlantı adedi 15 bindi. Bu kullanıcılar da ya devlet kurumlarındaki kişiler ya da büyük şirketlerde çalışanlardı… Arkadaşım İzi Adato ile yüzde 50-50 ortak bir şirket kurduk. Onunla ortak olmamın nedeni de bilgisayar cihazları gerekiyordu ve o da bilgisayar cihaz ticareti yapıyordu. Ben de böyle bir ortak olursa bilgisayarları ucuza alırız diye düşünmüştüm.
“ŞİRKETİ SATTIK”
Kuruluşundan 3 yıl sonra şirketi sattık. Satış sonrasında İzi Adato e-ticarete girmek istedi, bense henüz erken olduğunu düşündüm. Haklı da çıktım. Sadece İngilizce bilenlerde internet vardı. Kredi kartıyla alışveriş yapamıyordunuz. Nitekim 5 yıl sonra o iş battı. “MYNET İKİNCİ GİRİŞİMİM” Mynet ise benim ikinci girişimim. Onunla paralel dönemde Sobe diye bir oyun şirketi de kurmuştuk. O Türk Telekom’a satıldı. Benim iş hayatındaki ilk 10 yılım bilfiil girişimci, son 10 yılım ise yatırımcı olarak geçti. Son 2-3 yıldır da ekosistemi nasıl büyütürüm diyorum. O yüzden de Endeavor önemli. Benim geçtiğim yolları gençlerin daha kolay geçmesini sağlamaya yardımcı olmak istiyorum.
“ŞAHSİ MİSYONUM”
Şahsi misyonumla Endeavor çok örtüşüyor. Günün sonunda bu ülkeden bir şey olacaksa bu gençlerden olacak, onlara hepimizin sahip çıkması gerekiyor. Her şeyi girişimleri yapan insanlar değiştirecek. Bu insanların rüzgarı olabilmek, elinden tutabilmek bir networke sokabilmek, mentoru olabilmek Endeavor’ın misyonu.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz