HEDEFİMİZ KARLI BÜYÜME

CELAL ÇAĞLAR, OYAK’ta hem çimento hem otomotiv grubunun başında. 14 şirketin yönetiminden bizzat sorumlu. Yönettiği büyüklük ise 15 milyar TL’yi aşıyor. Geleceğe dönük tek hedeflerinin her yıl kârlı biçimde büyümeye devam etmek olduğunu söylüyor. Büyüme planında ise hem organik hem inorganik yatırımlar var. Nissan yatırımı da bunlardan biri… Düğmeye basmak için doğru zamanı beklediklerini söyleyen OYAK Otomotiv ve Çimento Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Celal Çağlar, “OYAK – Nissan olarak Türkiye’ye 500 milyon dolarlık bir ortak yatırım yapılacak. Sadece doğru zamanı ve doğru konjonktürü bekliyoruz” diyor.

20.04.2015 17:07:080
Paylaş Tweet Paylaş
HEDEFİMİZ KARLI BÜYÜME
OYAK Otomotiv ve Çimento Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Celal Çağlar, OYAK’ın tepe yönetimindeki kritik isimlerden biri. 2000 yılında OYAK CEO’su Coşkun Ulusoy ile birlikte göreve geldiklerinde, 600 milyon TL’lik bir yapıyı devralmışlardı. O günden bu yana OYAK, ciro bazında tam 33 kat büyüdü. Toplam ciro 20 milyar TL’yi aştı. Kârlılık ise her geçen yıl yükseldi. Çağlar, 15 yıl geriye dönüp baktığında tüm ekip olarak ciddi bir başarıya imza attıklarını söylüyor. Başarının formülünü ise “Esneklik, hız ve verimlilik” olarak özetliyor. “Bu üçünden biri eksik kalırsa başarı olmaz” diye konuşan Çağlar, aynı formülün Türkiye için de geçerli olduğunu vurguluyor: “Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek. Ama 2008’den beri herhangi bir sıçrama olmadı. Bunu rakamlar da gösteriyor. Artık bu yıl, hem sanayide hem hizmetlerde hem teknolojide büyük sıçramalar yaratacak yatırımlara geçilmesi şart. Vakit her geçen gün daralıyor.” “OYAK olarak tek hedefimiz her yıl kârlı biçimde büyümeye devam etmektir” diyen OYAK Otomotiv ve Çimento Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Celal Çağlar ile gelecek planlarını, çimento ve otomotiv pazarlarındaki son gelişmeleri ve global dengeleri konuştuk: 
* Yönetimi size bağlı 14 şirket var. Kaç milyar TL’lik ciroyu yönetiyorsunuz? 
* Çimento ve otomotiv grubunda toplam 14 şirket var. OYAK Renault’da payımız yüzde 49 olduğu için bunu Fransızlar konsolide ediyor. Renault MAİS ve Orfin’de yüzde 50 ve 51 payımız olduğu için biz konsolide ediyoruz. Tüm bunları hesaba kattığımızda, çimento ve otomotiv grubunun 2014 yılı kombine cirosu 15 milyar TL’den fazla oldu. Bu rakam Türkiye’deki birçok holdingden çok daha büyüktür. Tabii bunun büyük bölümü otomobilden geliyor. Biz holding değiliz. Bir emeklilik fonuyuz. Nakit varlıkları bir kenara koyup sadece şirketleri ele aldığımızda, otomotiv ve çimento grubunun payı, yaklaşık yüzde 50’dir. 
* 2014 yılı hem OYAK hem otomotiv ve çimento grubu için nasıldı? 
* Ben 2015 itibarıyla OYAK’taki 15’inci yılıma girdim. 2000 yılında CEO’muz Coşkun Bey ile yeni bir takım olarak gelmiştim. Diyebilirim ki 2014, şirketler bazında OYAK için son 14 yılın en iyisiydi. Tüm sektörlerimiz için çok iyi bir yıl olduğunu söyleyebilirim. Biz, 290 bin kişilik bir emeklilik fonuyuz ve bizim ölçümüz bu emeklilik fonuna yaptığımız katkı oranıdır. Nema oranı, 2013 sonunda yüzde 15,3 idi. 2014 sonu itibarıyla ise kesinlikle yüzde 15’in üzerinde olacaktır.
~
* Sizce 2014’ün OYAK için “en iyi yıl” olmasının nedenleri ne? Çünkü birçok sektör için zor bir yıldı. 
* Bu noktada birçok farklı faktör etkili… Siz dünyanın en iyi koşucusu da olsanız, örneğin hava şartları uygun değilse rekor kıramazsınız. Dolayısıyla hem konjonktürün hem bizim olgunluk çağımıza gelen bir zaman olmasının olumlu etkisi var diye düşünüyorum. Önemli olan doğru koşulların doğru zamanda bir araya gelmesi. 2014 de bizim için böyle bir yıldı. 
* Ama 2014’te otomotiv satışları yüzde 10 küçülmüştü… Bu sizi nasıl etkiledi? 
* Doğru söylüyorsunuz. Ama otomobile iki açıdan bakmak lazım. Hem iç pazar hem ihracat. Türkiye’de üretim yapan 4 şirketin de en büyük ortak özelliği, ihracatlarının yüksek olmasıdır. 2014’te Euro da yüksekti ve dolayısıyla ihracat gelirleri Türkiye satışlarını her zaman olduğu gibi geçti. Geçen yıl Türkiye’deki toplam üretim bir önceki yıla göre yüzde 4,5 artarak 1 milyon 218 bin 848 oldu. Yine Türkiye toplamında ihracat bir önce ki yıla göre yüzde 7 arttı ve 902 bin 194 adet gerçekleşti. Örneğin OYAK Renault olarak Bursa’da 320-330 bin araç üretiyoruz. 360 bin adetlik kapasitenin yüzde 95’ini kullanıyoruz. Sektörde bu oran yüzde 70’ler düzeyinde. En büyük gelir de ihracattan oluyor. Bu durum ihracat yapan tüm şirketler için geçerli. Dolayısıyla 2014, ihracat ve üretim açısından iyiydi; ancak iç pazar satışlarında dediğiniz gibi yüzde 10 düşüş oldu. Satıştaki düşüşün farklı nedenleri var. 2014 başında 1600 cc ve altı otomobillerde ÖTV’nin 5 puan artması, otomobil kredi finansman faizinin aylık yüzde 1’in üzerine çıkması, otomobil alımında 50 bin TL’ye kadar olan fiyatlarda yüzde 30, 50 bin TL’nin üzerindeki fiyatlara da yüzde 50 peşinat uygulaması ve tüketimin kısıtlanması yönünde alınan makro ekonomik tedbirler iç pazarın daralmasına zemin hazırladı. 
* Pazar lideri olarak sizi 2014’te en çok zorlayan konular neler oldu? 
* Tabii liderlik ve lider kalmak her zaman zordur. Otomotiv için konuşursak, 2013’ün ortalarından başlayarak 2014’teki en büyük sıkıntı Euro’nun aşırı yükselmesi oldu. Bu yükseliş, satış bacağında müşteriye karşı olan fiyatlarda sıkıntı yarattı. Diğer yandan kârlılıktan da fedakarlık etmek zorunda kaldık. Otomotiv sektörünün özellikle satış bacağında çok düşük kârlı bir yıl yaşadığımızı söyleyebilirim. Kârlılıklar açısından 2015’in daha iyi bir yıl olacağını bekliyorum. OYAK Renault’nun 2014 yılındaki toplam üretimi 318 bin 246 adet oldu. İhracatımız 257 bin 992 adet olurken satış ise 133 bin 212 adet olarak gerçekleşti. 
~
* Otomotiv sektörü 2015’e de hızlı girdi. Hem ihracat hem pazar satışları ciddi biçimde arttı. Yılın ilk aylarındaki bu rakamları nasıl yorumluyorsunuz? 
* Tabii burada baz etkisini unutmamak lazım. 2014’ün ilk aylarında otomotiv pazarı çok ciddi biçimde daralmıştı. Aralık ayından itibaren başlayan iyileşme, bu yılın ilk aylarına da etki etti. Bu arada ihracatta da aynı şey oldu, çünkü aynı iyileşme Avrupa’da da kendini gösterdi. 2014 otomotiv ihracatının yüzde 74’ü AB ülkelerine yapılmıştı. Avrupa binek otomobil pazarı yüzde 6,7 büyümüştü. Bu büyüme ocakta da devam etti. Tabii bu da ihracatımızın artmasında en önemli etken oldu. Hepsi üst üste geldi ve yılın ilk aylarında da iyi sonuçlar ortaya çıktı. 
* Peki 2015’te otomotiv pazarı yüzde kaç büyür? Yıl sonu rakamları ne olur? 
* Tabii yılın ilk aylarındaki rekor rakamlar, tüm yıl böyle iyi gidecek anlamına gelmiyor. Geçen yıl sektördeki yıl toplam satış yaklaşık 768 bin adetti. 2015’e dair toplam binek ve hafif ticari pazar beklentisi ise 850 bin civarında. Yani yüzde 10’luk büyüme bekliyoruz. Bu aslında geçen yıl yaşanan yüzde 10 kaybın telafisi olacaktır. Yani 2015 telafi yılı olacaktır. Zaten Türkiye son yıllarda hep böyle. Bir yıl küçülüyor, ertesi yıl o küçüldüğü kadar tekrar büyüyor. Birçok şey böyledir Türkiye’de. Borsa da öyledir, altın da öyledir, dolar da öyledir. Ama temelde ileriye giden bir trend var. 
* OYAK’ın Nissan ile Türkiye’de üretime dönük bir planı vardı. Bu plan halen gündemde mi? Ne kadarlık bir yatırım söz konusu?
* Evet, plan halen devam ediyor. Ama tabii ki yatırım yapmak hem ekonomik hem teknolojik şartlara hem de pazar durumuna bağlı. Arz talep dengeleri önemli… Şu anda Avrupa yeni yeni kendini toparlamaya başladı. Dünya genelinde 2007-2008’deki krizin etkileri halen devam ediyor. Özetle Nissan ile yatırım planımız devam ediyor ama bekliyoruz. Neyi bekliyoruz? Suyun kaynaması için 100 dereceye ulaşması lazım. Biz de doğru zamanı ve doğru konjonktürü bekliyoruz. Ama 2020’den önce muhakkak olacağını düşünüyorum. Yatırımın büyüklüğünün 500 milyon doların üzerinde olacağı muhakkaktır. Yani 2020’ye kadar OYAK – Nissan olarak Türkiye’ye 500 milyon dolarlık bir ortak yatırım olacaktır. Bunun 250 milyon doları OYAK, 250 milyon doları Nissan olabilir. 
~
* Önümüzdeki 10 yılda “otomotivde üretici ülkeler” açısından bakıldığında nasıl bir güç dağılımı olacak? Türkiye, bu anlamda nasıl bir noktada olacak? 
* Almanya, Japonya ve ABD 3 büyük lider. Geçen yıl dünya genelinde 80 milyon adet olan otomobil üretiminin yaklaşık 30 milyonu Volkswagen, Toyota ve GM tarafından üretildi. Burada bir tereddüt yok. Genel resmin çok değişeceğini düşünmüyorum. 10 yıllık vadede Çin’de çok büyük bir üretim ve tüketim olmasını bekliyorum. Aynı durum Hindistan ve Brezilya için de geçerli. Bu ülkeler hem dünya markalarının üretim üssü olarak büyüyor hem kendi markalarını geliştiriyor. Bir de Türkiye, Romanya, Polonya gibi ülkeler var. Tabii bu ülkelerin üretimleri Çin, Hindistan ve Brezilya’nın yanında çok daha marjinal kalacaktır. Örneğin yıllardan beri Türkiye’de 1 milyon üretimi konuşuyoruz. Üretimin 2 milyona çıkması bile şu an için zor. Yeni bir marka gelip yatırım yapmadığı sürece bu rakamın artması mümkün görünmüyor. Dolayısıyla önümüzdeki 10 yıllık süreçte global pazardaki aktörlerin ve dengelerin çok değişmeyeceğini düşünüyorum. Başta Çin olmak üzere Doğu ve Orta Asya, Rusya, Güney Amerika ise üretim açısından cazibe merkezi olmaya devam edecektir. 
* Çimentoya gelirsek Türkiye çimento pazarı 2014’ü nasıl geçirdi? Pazar ne kadar büyüdü? 
* Çimento daha lokal olan bir ürün. Yükte ağır pahada hafif. Ama her ülkenin de bu mala sahip olması lazım. Çünkü dünyada en çok ihtiyaç duyulan ve en çok tüketilen ikinci ürün çimentodur. Bir su, iki çimento… Sektörün güçlü rakamları 2014’te de devam etti. İç satışlar bir önceki yıla nazaran yüzde 1,5 oranında büyüyerek 63,2 milyon tona yükselirken, kişi başına çimento tüketimi 813 kg oldu. Gelişmekte olan ülkelerde bu rakamın 1.000 kg seviyesinden sonra gerilemeye başladığı görülüyor. Hatta İspanya’da 1.300-1.500’den sonra gerilemeye başlamıştı. Yani büyüme ve gelişme için hala ciddi potansiyel var. İhracat ise yüzde 10 gerilemeyle 10,7 milyon ton oldu. Libya, Irak ve Rusya’da ciddi gerileme yaşanırken Suriye ve Mısır’a ihracat arttı. 
* Bu resimde OYAK Çimento Grubu’nun 2014’teki konumu ne oldu? 
* OYAK Çimento Grubu, Türkiye’de satılan 63,2 milyon tonun 10 milyon tondan fazlasını gerçekleştirdi. Böylece 2014 pazar payımız yüzde 16 oldu. Bu payla aynı çatı altındaki tek çimento grubu olarak pazar lideriyiz. Toplam 6 çimento şirketi, 182 milyon TL’si ihracat olmak üzere 1,8 milyar TL ciroya ulaştı. 2014’te iç satışımız, 10 milyon tonun biraz üzerinde gerçekleşti. Bir önceki yıla göre yüzde 17,6’lık artış oldu. Ama bu büyüme inorganikti, çünkü Denizli Çimento’yu satın aldık. Satın almayı dahil etmediğimizde sektörle paralel bir oranda, yüzde 1,5-2 seviyesinde büyüdüğümüzü söyleyebilirim.
~
* Çimentoda 2015’i nasıl rakamlarla kapatmayı hedefliyorsunuz? 
* Bu yıl sektörün yüzde 3 büyümesini bekliyoruz ve OYAK Çimento Grubu şirketlerinin de ortalama bu düzeyde büyümesini öngörüyoruz. Dolayısıyla 13 milyon tonun üzerinde toplam satış, 2,7 milyar TL’ye yakın ciro ve 2014’ün üzerinde ihracatla yılı tamamlamayı tahmin ediyoruz. Buradaki kritik eşik Irak ve Suriye pazarlarıdır. Bu iki ülke, en güçlü ve en kârlı pazarlarımızdı. Oralarda bir iyileşme olursa sektör çok daha yüksek oranlarda büyüyebilir. Çünkü dış pazarlarda da ciddi bir gerileme oldu.
* 2015 ve sonrası için nasıl yatırım hedefleriniz var? 
* Çimentoda yıllar sonra ilk kez organik bir yatırım yapıyoruz. 2015’te 200 milyon TL’ye yakın bir yatırım planladık. Bunun büyük kısmı haziran ayında Ankara’da devreye girecek Bolu Çimento’nun yeni tesisi için yapılıyor. 2014’te başlayan, 75 milyon Euro bütçeli bu yatırım ile klinker kapasitesi yıllık 1 milyon ton artacak ve 2,5 milyon tona ulaşacak. Böylece liderliğimiz perçinlenmiş olacak. OYAK Renault’da ise bu yıl yaklaşık 105-106 milyon Euro (300 milyon TL) yeni araçlar için yatırımlarımız olacak.
* Gelecekte hangi alanlara odaklanacaksınız? Büyümenin dinamosu ne olacak? 
* Çimento sektöründe büyümenin en az 15 yıl devam edeceğine inanıyoruz. Türkiye’nin hala baraj, yol, köprü, hastane, havaalanı gibi altyapı yatırımlarına ihtiyacı devam ederken konut sektöründe büyüme için ciddi yer olduğunu, kentsel dönüşüm gibi konularda gidilecek daha çok yol olduğunu düşünüyoruz. Şirketlerimizin operasyonel ve finansal olarak sağlıklı ve sürdürülebilir olmasına dikkat ediyoruz.
* 2023 hedefiniz ne? 8 yıl sonra OYAK’ı nerede göreceğiz? 
* Burada 15’inci yılımdayım. 2000 yılında OYAK’a geldiğimizde herkes ciroyu artırmaktan bahsediyordu. Ama önemli olan esnek, hızlı ve kârlı büyümektir. Biz onu yaptık. Buraya geldiğimizde OYAK’ın varlığı yaklaşık 600 milyon TL idi. 2014 sonunda bu 20 milyar TL seviyesine geldi. Bu kadar büyüttük. Bu kadar verimli ve kârlı bir hale getirdik. Benim için önemli olan da budur. Bizim öyle 2023 hedeflerimiz yok. Tek hedefimiz her yıl kârlı biçimde büyümeye devam etmektir. 
~
TÜRKİYE İŞÇİLİK YAPIYOR
ÜS OLMAK İYİ Mİ?
Hep üretim üssü olmaktan bahsediyoruz. Ama üretim üssü dediğiniz şey sadece üretilen yer demektir. Yani mutfak. Oysa asıl üretim beyinde başlar. O üretimin nasıl yapılacağını ortaya koyan beyindir, mühendisliktir. Eğer üretimi beyinde başlatmıyorsanız geriye sadece işçilik kalır. Herkesin yapabildiği işin değeri de düşük olur.
MARKAMIZ YOK Türkiye’nin bugün kendi markası yok. Kendi tasarımı yok. Başka markaların işçiliğini yapıyor. Son tahlilde fasonculuk yapıyor. O yüzden Türkiye’nin de artık mühendislik alanında gelişerek yabancı markalara ürün satacak hale gelmesi lazım. Böyle çalışmalar var ama bunlara daha çok imkan tanınması, daha çok teşvik verilmesi lazım.
NEYİN AR-GESİ? AR-GE dediğiniz şey araştırmak ve geliştirmektir. Bir ürününüz yoksa, bir markanız yoksa neyi araştırıp geliştireceksiniz? Dolayısıyla Türkiye, hangi sektörde olursa olsun, öncelikle kendi ürününü, kendi markasını yaratmalıdır. Kendi tasarımını, dizaynını yaratarak yabancı markalara satabilecek noktaya gelmelidir. Bu tarz işler yapabilen mühendislik şirketleri çoğalmalıdır. Çünkü asıl para orada. Asıl katma değer orada. 

RAKAMLARLA OYAK (2014 yıl sonu, otomotiv ve çimento grubu) 
*15 milyar TL kombine ciro 
*500 milyon TL yatırım (2015, çimento ve otomotiv) 
*318 bin 246 adet üretim (OYAK Renault) 
*257 bin 992 adet ihracat (OYAK Renault)
* 133 bin 212 adet satış (Renault MAİS) 
*360 bin araç ve 450 bin motor (yıllık üretim kapasitesi)
* Yüzde 95 (OYAK Renault kapasite kullanım oranı) 
*10 milyon ton iç satış (çimento) 
*1 milyon 276 bin 840 ton ihracat (çimento) 
*Yüzde 16 (çimentodaki pazar payı) 
~
1 MİLYON ADET SATIŞ HAYAL Mİ?
VERGİ YÜKÜ ÇOK FAZLA
Yıllardır otomotivde iç pazarda 1 milyon satış hedefimiz var. Ama şu bir gerçek ki bu tamamen hükümet politikasıyla alakalı bir konu. Bugün siz 2 litrenin üzerinde bir otomobil alıyorsanız, aracın değeri 100 bin ise 145 bin vergi ödüyorsunuz. Yüzde 145 vergiden bahsediyoruz. Dolayısıyla burada yapabilecek çok fazla bir şey yok. 
1 MİLYON ZOR Birkaç ay önce Maliye Bakanı’nın bizzat kendi açıklaması var. “Şu anda ÖTV’yi artırmayı düşünmüyoruz. Ama büyük rakamları, milyonları aşarsa o zaman bakarız” diyor. Eğer siz satışlar arttıkça vergileri yükseltirseniz, Türkiye hiçbir zaman 1 milyon adede ulaşamaz. Ama “Satışlar artsa da vergiye dokunmayacağım” derseniz, bu 2 noktada olumlu sonuç verir. Hem satışları artırır hem üretim de artacağı için Türkiye’ye yatırım gelir. 
YATIRIMSIZ OLMAZ “Türkiye 2023’te şu kadar otomobil üretecek, şu kadar ihracat yapacak” diyoruz. Bu havada 2023 hedeflerine ulaşmak için Türkiye’ye çok ciddi yatırımın gelmesi gerekiyor. Başka türlü olamaz. Türkiye’ye otomotiv yatırımının gelebilmesi için de iç pazardaki 1 milyon sınırının mutlaka ve mutlaka aşılması gerekiyor. Ama vergi politikanız böyle devam ederse nasıl aşılır? Bunların hepsi tercih meselesi. 

"DAHA AKILCI OLMALIYIZ"
POTANSİYEL YÜKSEK Türkiye, potansiyeli çok yüksek bir ülke. Bir dönem bu potansiyelini çok iyi kullandı. 2003-2010 arası nispeten daha sakin ve öngörülebilir bir dönemdi. Ama 2010’lu yılların başından itibaren eski volatil günlere geri döndük. Bu özellikle benim jenerasyonumdaki yöneticiler için yeni bir şey değil. Çünkü çok antrenmanlıyız. 
MEHTER ADIMLARI Şunu söylemekte bir beis görmüyorum: Türkiye 2008’e kadar gerçekten çok iyi gitti. Ama 2008’den beri mehter adımları gibi 1 ileri 2 geri gidiyoruz. Bunu rakamlar da gösteriyor. Reel anlamda 2008’den beri ne insanların ne şirketlerin gelirleri artıyor. Türkiye o yıldan beri herhangi bir sıçrama yapmadı. Artık 2015’te büyük sıçramalar yaratacak yatırımlara geçilmesi şart. Vakit her geçen gün daralıyor. 
ADAPTASYON KRİTİK Tabii sonuçta kontrol edemediğiniz gerçekler de vardır. Örneğin dolar kurunu kontrol edemeyiz. Buna ancak adapte olabiliriz. Çünkü zeka, adaptasyon yeteneğidir. Türkiye’nin de bu konuda adaptasyon yeteneğinin yüksek olduğunu düşünüyorum. O yüzden 2008’de tüm dünya krizle kavrulurken biz teğet geçebilmiştik. Kolay adapte olan bir sanayimiz var.
~
BAŞARI REÇETESİ VAR MI?


ÜÇ VAZGEÇİLMEZ Başarının tek bir reçetesi yok. Duruma, zamana, koşullara adapte olduğunuz sürece var olabilirsiniz. Esnek, verimli ve hızlıysanız başarılı olmamak için hiçbir nedeniniz yoktur. Bu üçünün herhangi biri yoksa başarı şansınız kalmaz. Esneklik nedir? “Ben illa ki şu malı satacağım” veya “İlla ki şu ülkeye satacağım” demeyeceksiniz. Piyasayla asla çatışmaya girmeyeceksiniz.


EN ZOR İŞLERİ ALDIK Bugün bu sayede Türkiye’nin en zor projelerine mal üretiyoruz. Bir mühendislik harikası olan Marmaray’ın betonunu biz verdik. Nasıl başardık? Tam 1 yıl boyunca AR-GE çalışması yaptık. Eğer biz de veremeseydik bu üretim Hollanda’ya gidecekti. Çünkü kimse üretememişti, en son bizi denediler. Biz başardığımız için bize verildi. 


BAŞKAN DA İNANMALI Bunları söylemesi çok kolay ama yapması zor. Çünkü bu en tepeden başlayan bir zincir. Başkandan başlıyor. Eğer başkan bunlara inanmazsa alt kadro ne yapsın? Dolayısıyla tüm grubun, en alttan en üste kadar tüm çalışanların bu kavramlara inanması, ona göre çalışması lazım. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz