Start Up'larla iş birliği dönemi

İhsan Elgin’le sohbetimizin devamı şöyle…

24.04.2017 14:55:520
Paylaş Tweet Paylaş
Start Up'larla iş birliği dönemi
Nil Dumansızoğlu
[email protected]


1920'li yıllarda, bir şirketin dünyanın ilk 500 şirketi arasına girip onun içinde kalması 80 yıldı. Bugün ise bu süre 18 yıla kadar düştü. Şirketlerin ömrünü uzatabilmesi için gerekli olan şey, yeni fikirler geliştirmek ve onları ticari bir ürün haline getirmek. Tabii bu yeni fikirleri hayata geçirmek için de az kaynak kullanarak çok hızlı hareket etmek gerekiyor. İşte bu noktada, kurum içi girişimcilik devreye giriyor. Küçük bütçelerle kısa zamanda pek çok şeyi başarabilen start up’ların yaptığını, koskoca şirketlerin büyük paralarla başaramadığını söyleyen Özyeğin Üniversitesi Entrepreneur In Residence ve Core Strateji Kurucusu İhsan Elgin, “Şirketler, o çevik çalışmayı, hızlı test etmeyi, minimum kaynağı kullanmayı kurum içi girişimcilikte buldu” diyor. 38 şirkete kurum içi girişimcilik konusunda danışmanlık yapan Elgin, gördüğü örneklere dayanarak “Bu işin tam anlamıyla hayata geçmesi için CEO’nun sahiplenmesi gerektiğini” söylüyor. Kurum içi girişimciliğin artık 360 derece ele alındığını da ifade ederek şöyle konuşuyor: “Start up’larla iş birliği de kurum içi girişimciliğin bir parçası oldu. Benim de kişisel olarak odak alanım artık bu ikinci taraf oldu.” İhsan Elgin’le sohbetimizin devamı şöyle…
* Şirketler bir dönem çalışanlarına gitti ve onlardan fikir topladı, inovasyon yaptı. Bugün ise kurum içi girişimcilik konuşuluyor. Fikir toplamadan girişimciliğe geçişi getiren dinamikler nelerdi?
 Kurum içi girişimcilik kavramının ortaya çıkmasının en önemli nedenlerinden biri, inovasyonu çalışabilir hale getirmek. Şirketler, uzun zamandır inovasyon yapıyor, yeni fikirler hayata geçiriyorlar. Bu, ilk etapta bireysel öneri sistemleri, fikir kutuları gibi uygulamalarla başladı. Çalışanların gönderdiği fikirlerden inovasyon çıkması beklendi ama çıkmadı. Sonra şirketler ikinci aşamaya geçerek fikirlerin elle tutulur bir hale gelebilmesi için Ar- Ge departmanlarını kurdu. Bu fikirler geliştirilip buluş haline geldi ancak inovasyona giden ticarileşme aşaması yine gerçekleşmedi. Ticarileşmedeki bu boşluk, dünyadaki birçok şirket tarafından girişimcilik ruhunun kurumlarda olmaması olarak değerlendirildi. İnsanların fikirlerinin toplanmasından, fikir verip kaçmasından daha çok o fikri hayata geçirmek için uğraştığı dönemler başladı.
* Kurum içi girişimcilik, bir şirkette nasıl yeşertilebilir? Dönüşüme nerden başlanmalı?
 Tam anlamıyla hayata geçmesi için CEO’nun sahiplenmesi gerekiyor. İyi şirketlerde CEO’lar, kurum içi girişimciliğin çalışanların inisiyatif alması, fikrini hayata geçirmek için testlerini yapması, bütçelerinin olması gibi anlamlara geldiğini anladı. İkincisi, çalışanın nasıl bir süreçten geçeceğini bilmesi, bu nedenle şirketin odak alanlar belirlemesi gerekiyor. Girişimciliği bir kas gibi düşünmek lazım; bu kas çalışma metotlarıyla harekete geçirilir. Çalışan, hangi konuda fikir üretmesi gerektiğini bildiği zaman iş yürüyor.
* Çalışanlar bu konuda nasıl teşvik ediliyor?
 Şirketten şirkete değişen bir yelpaze var. Geleneksel şirketlerde, hediye çekleri, tatiller ve prim gibi eski usul yöntemler izleniyor. Bu da gerçek girişimci ruhlu bir çalışanda işe yaramıyor. Daha iyi ve bu işe ayak uydurmuş şirketlerde 2 tane paket var. Bir tanesi terfi. Bu konuda daha da ilerlemiş şirketler, yarattığı işin cirosundan çalışana örneğin 2 yıl pay veriyor. Bunun dışında, eğer çalışanın fikri dışarda hayata geçmesi gerekiyorsa ona bir şirket kuruyor, fonluyor ve girişimciye yüzde 5 gibi bir pay veriyor. Dünyadaki iç girişimcilik projelerinin en büyük ödül mekanizması da bu.~* Dünyada ve Türkiye’de kurum içi girişimcilik konusunda en iyi sistemleri kuran, en iyi uygulamaları yakalayan şirketler hangileri? 
 Dünyada GE, kurum içi girişimciliği en iyi uygulayan ve büyüten şirketlerin başında geliyor. Yalın girişimcilik yöntemlerini şirketin içine çekme işini GE başlattı. Bunun dışında SAP, Nike, Walt Disney örneklerini verebiliriz. Türkiye’den ise Koç Holding, Tat, Aygaz, Otokoç, Koç Finans, Eureko Sigorta, Doğuş Holding bu konuda lider şirketler. Şimdi Koç Grubu, sadece kurum içi girişimciliğin ikinci ayağı olan start up’larla iş birliği tarafında da çalışmaya başlıyor. Grup bünyesindeki her şirket kendisi bütçe yaratıp yatırım yapacak.
* Şirketler, girişimci bir şirkete nasıl dönüşebilir?
 Şirketler, kurum içi girişimcilikten ne anladıklarını düzgün tanımlarlarsa hızlı gelişir. Bu konuya dışardaki girişimcilik gibi sıfırdan bir şey üretmek olarak bakarlarsa kurumlar zorlanır ve kolay kolay gelişmez. Ama konuya şirketin kaynaklarını başka başka kullanmak diye bakarlarsa fikirler bulurlar. Artık start up’larla iş birliği de kurumiçi girişimciliğin bir parçası oldu. İkisini birlikte ele almak lazım. Devlet de bu konuda adım atıyor. Yerli şirketlerin, 3 yaşından küçük bir start up’la iş birliği yapmasını zorunlu kılacaklar. Benim de kişisel olarak odak alanım artık bu ikinci taraf oldu.
* Son dönemde şirketler kurum içi girişimcilik konusunda hangi trendleri takip ediyor?
 Yeni trendlerden biri şirketlerin girişimcilik ve inovasyon departmanları kurmaları. Şirketin içinde girişimcilik ekosisteminden sorumlu biri oluyor. Bu kişi içeride girişimci olabilecek insanları tespit ediyor. Şirket dışında da hedefleri doğrultusunda girişimci şirketlerle iş birliği modelleri geliştiriyor. Bir de şirketler kendi inkübasyonlarını açıyor. Start up’lara bu merkezlerde ofis, mentorluk desteği veriyorlar. Bir sonraki aşamada da yatırım mekanizmaları kurulmaya başlıyor.
* Anadolulu büyük şirketlerde girişimcilik kültürü şu an ne durumda?
 TÜSİAD tarafında bu konuda mentorluk yapısı kurulacak. Büyük şirketler tecrübelerini, Anadolu’daki bir şirketle eşleşerek onlara aktaracak. Anadolu’daki şirketlerden bu konuda bir talep var. Ancak henüz yeni işlere girmek için bunu araç olarak görüyorlar. Esasında sıkıntı şu, çok fikirleri var ama adamakıllı hale çevirecek destekleri yok.
* Fiba Holding ve Özyeğin Üniversitesi’nin bu konudaki çalışmalarından bahseder misiniz?
 Fiba Holding bütün bu konuları Özyeğin Üniversitesi’nde topluyor. Murat Özyeğin TÜSİAD’da yönetim kurulu üyesi ve girişimciliğin başında. TAİK tarafında Türkiye-Kaliforniya yerel komitesinin başkanı Fiba Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ayşecan Özyeğin Oktay. Orada Türkiye’deki start up’ların Kaliforniya’ya ticaretini artırmaya çalışıyoruz. Özyeğin Üniversitesi altında girişimcilik merkezi var. Şimdi çok büyük bir laboratuvar açacağız. Şirketleri oraya getirerek hem hocalarla hem diğer start up’larla iç içe inovasyonu birlikte yaratacak bir ortam hazırlıyoruz. Bunların dışında 4 yıldır “Kurumiçi Girişimcilik Konferansı” yapıyoruz. Makale yayımlıyoruz. İç girişimcilik buluşmaları yapıyoruz. Bunun aynısını TÜSIAD’a da taşıdık.~KURUM İÇİ GİRİŞİMCİLİKTE ŞİRKET İÇİ ENGELLER
İÇSELLEŞTİREMEME SORUNU

Danışmanlık yaptığım şirketlerde gördüğüm en önemli hatalardan biri, kurum içi girişimciliği PR olarak kullanmaları. Bir diğeri ise şirketlerin bu işi sadece çalışan motivasyonunu artıracak bir İK projesi olarak görmesi. Çalışanlar fikir üretiyor ama bunlar hayata geçirmek için onlara bir oyun alanı yaratmak için yapılıyor.
RAKİP OLARAK GÖRÜYORLAR
Şirketlerde kurum içi girişimciliğin karşısına çıkan engellerin başında orta düzey yöneticiler ve pazarlama departmanları var. Orta düzey yöneticiler bu yenilikçi fikirleri olan ve ticarileştirmeye çalışan arkadaşları kendilerine rakip görebiliyor. Pazarlama departmanı da aynı şekilde fikir bulma yetkisinin kendisinde olduğunu düşünüyor. Halbuki kurum içi girişimcilikte herkesin, her çalışanın bir şeyler yapma şansı var.
SÜRECİ YAVAŞLATIYORLAR
Bunlardan sonra BT departmanında sorun yaşanıyor. BT’ler hep yoğun ve dolu oluyor ancak girişimcilerin işi hızlı hareket etmek. Bu nedenle şirketlerin bir yazılım/donanım partneri yaratarak bu süreci hızlandırması gerekiyor. Hukuk da süreci yavaşlatan başka bir sorun. Küçücük bir şey denenecek, ortaya bir ürününün çıkıp çıkmayacağı bile belli değilken 10 sayfalık gizlilik sözleşmeleri gibi belgeler hazırlanıyor.

“ÇALIŞANLAR YÖNETİCİ GİBİ OLMALI”
MİNUMUM MALİYET SAĞLIYOR

Kurum içi girişimciliğin en önemli faydalarından biri, ürünleri ticarileştirmenin yanında olmayacak işi erken ve hızlı test edip minimum maliyetle işi bitirmek. Bunun yanında kurum içi girişimcilik, çalışanların içindeki o girişimci ruhu ortaya çıkardığı için çalışanlardaki verim arttı. Çalışanlar fikir hayata geçirmek için fırsat kolluyor, kendi başlarına bir şeyleri yapmaya çalışıyorlar.
FİKİRLER HAYATA GEÇİYOR
Artık rekabet arttı. Fiyat rekabeti yapılamıyor çünkü zaten fiyatlar dipte. Verimlilik rekabeti yapılabilir ancak herkes verimlilik konusunda her şeyi yapıyor. Geriye rekabet oyunu olarak inovasyon kaldı. İnovasyon da hiç kolay değil. Kurum içi girişimcilikle yıllardır hayata geçmeyen inovasyon fikirleri hayata geçmeye başladı. Yeni dönemde koca iş planları yazılıp 2-3 yıla yayılarak fikirlerin hayata geçirilemediği görüldü.
GİRİŞİMCİLİK ARTIYOR
Şirketler gittikçe küçülmeye çalışıyor. Bu da insan gücünü azaltmak demek. İnsan gücünün azalması da her çalışanın yönetici, girişimci gibi olması anlamına geliyor. Bence şirketler, çalışanlarını olduğu gibi girişimci yapmaya çalışırlarsa bu da çalışmaz. Herkesin bir tarzı var. Bu işin hızlanması için girişimci ruhlu insanları işe almaya başlamaları lazım. Beyaz yakalı kavramı artık son buluyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz