Altıncı dalga: Endüstriyel ekoloji

Endüstriyel dalgaların boyu 100 yıldan 10 yıllık periyotlara inmiş ve dünya baş döndürücü değişim sürecine girmiş.

1.04.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Dünya 1785’ten bu yana 6 endüstriyel devrim yaşadı. Birinci dalga 1785’te tekstil, makineler, su gücü, demir ve ticaretle başladı ve 100 yıl sürdü. İkinci dalga, 1845’te buharlı motorlar, demiryolları, çelik ve pamukla başlayıp 1900’de sona erdi. Üçüncü dalga 1900’de elektrik, kimyasallar ve yanmalı motorlarla başladı ve 1950’ye kadar devam etti. 1950’de başlayan dördüncü dalga nükleer enerji, petrokimya, jetler ve uzay elektronikleri devrimi ile 40 yıl hüküm sürdü. 1990’da başlayan beşinci dalga ile bilgi teknolojileri, bioteknoloji ve dijital web dönemine girildi. 2020’ye kadar sürecek altıncı dalga yenilenebilir enerji, temiz kimyasallar, bioekonomi, endüstriyel ekoloji, temiz nanoteknolojiler ve sürdürülebilirliğe odaklanacak. Görüldüğü gibi endüstriyel dalgaların boyu iki asır içinde 100 yıldan 10 yıllık periyotlara inmiş ve dünyamız baş döndürücü bir değişim sürecine girmiş bulunuyor.

BOTANİK KOMPLEKSİ VE MÜZE

İstanbul Kozyatağı’nda E5 ve TEM otoyollarının kesiştiği yonca yaprakları ortasında Türkiye’ye eşsiz bir Botanik Kompleksi ve Müzesi kazandıran Artvinli işadamı, Tekfen Holding’in kurucularından Nihat Gökyiğit’in deyişiyle “Dünyada her şeyin merkezi artık ekolojidir; dünya insanlara ait değil insanlar dünyaya aittir.” 15 yılda 500 bin metrekare alana Nihat Gökyiğit’in kendi kaynağından 10 milyon dolarlık harcamayla gerçekleştirdiği bu kompleks, anaokulundan üniversiteye kadar her yıl 100 bin öğrencinin genlerine çevre bilimlerinin ve endüstriyel ekolojinin ülkemizin geleceği ve sürdürülebilir kalkınmadaki önemini yerleştirmeye odaklanmış bulunuyor. Altıncı dalgada öne çıkacak ülkelerin en önemli kozları sahip oldukları ormanlar, akarsular, göller, dağlar, güneş deniz ve bitki örtüsüdür. Nihat Gökyiğit’in ekonomi dünyamıza damgasını vuracak projesi, toplumu yönetecek genç nesil ile doğa bilimleri arasında sürdürülebilir ağlar-bağlar örmektir. Okyanus, Akdeniz ve karasal olmak üzere 3 ayrı iklimin hüküm sürdüğü Türkiye coğrafyasında 12 bin bitki türü vardır. Tüm Avrupa’da (Rusya hariç) 14 bin tür vardır. Bu zenginliği Türkiye 5-10 yıl gibi kısa bir sürede akıllı bir strateji ve program uygulayarak gelişmenin hizmetine sokabilir ve gençlerimizin benliğini kemiren işsizlik girdabından kurtulabilir. Orman endüstrisi, bio ürünler ve temiz enerjiler üretiminde rakipsiz bir üstünlüğe sahiptir. Şöyle ki yenilenebilir hammaddeye, düşük karbondioksit emisyonuna, yeni bio ürünlere, biyolojik parçalanabilirliğe, karbon depolayan ürünlere ve en büyük yenilenebilir enerji üretim gücüne sahiptir. Bu nitelikleri bünyesinde barındıran dünyada başka bir endüstri mevcut değildir. Bu nitelikleriyle ormanlar, nükleer enerjiye alternatif olma potansiyeli de taşır. Nükleer enerjiye yatırılacak milyarlarca doların yarısı endüstriyel ekoloji projelerine kaydırılabilse Türkiye çok daha fazla kazançlı çıkar. Hem nükleer atık belasından kurtulur hem de işsizlik sorununu kökten çözmüş olur… ~

MİNİ ORMAN PROJELERİ

Küçük ölçekte ağaçlandırma projeleri global bir büyüme trendine girmiştir. Giderek güçlenen bu eğilim, kırsal yerleşimlere istihdam alanları yaratmaya, oturanların geçimlerini sağlamaya, kentlere göçü önlemeye ve özel girişimciliği geliştirmeye başlamıştır. Finlandiya 103 yıl önce ormanlarını ülke yararına değerlendirmek üzere TAPIO adında bir orman geliştirme merkezi kurarak ilk olarak Ulusal Ağaçlandırma Stratejisi saptamıştır. TAPIO’nun önerilerine göre Fin orman endüstrisi şekillenmektedir. Bunun sonucu 1950’de 1,5 milyar metreküp tomruk ka-pasitesini, günümüze kadar bunun 2 katını tüketmesine rağmen halen 2,2 milyar metreküp büyümekte olan orman stoğuna yükseltmiştir. 1990’da kapsamlı bir reform yaparak özel girişimcilerin önünü açmış ve bugün dünya kağıt ve selüloz üretiminin yüzde 20’sini üretir hale gelmiştir. Finlandiya kağıt, selüloz ve ağaç ürünlerinde dünya pazarlarının belirleyicisi olup altıncı dalgayı başlatan ve bunun yaratacağı katma değerden en fazla yararlanacak ülkelerin başında gelmektedir.

BEDAVA ARAZİ TAHSİSİ

Türkiye de dünyadaki gelişmelerden etkilenerek bozuk orman alanları ile hazine arazilerinden talep edenlere 5 ila 3 bin dekar arasında 49 yıllığına bedava veya düşük kirayla saha tahsis etmeye başladı. Bozuk orman alanları tahsisi Orman Genel Müdürlüğü veya bölge müdürlüklerince, hazine arazileri ise Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yapılıyor. Tahsis edilen sahalardan sağlanan her türlü ürün, özel ağaçlandırma sahibine ait oluyor. Özel ağaçlandırma projeleri, hibe ve düşük faizli uzun vadeli kredilerle teşvik ediliyor ve gelir getirici türlerin yetiştirilmesi özendiriliyor. Türkiye’deki ormanların, rüzgar, su, deniz ve güneş gibi temiz enerji kaynaklarının yüzde 99’u devlete ait. Özel girişimciliğin önündeki yasal ve fiziki engeller kaldırılır ve kamunun öncülüğünde bir ulusal strateji geliştirilirse ülkemiz endüstriyel ekolojinin lider ülkelerinden bir konumuna yükselir.

Not:
Kozyatağı’ndaki Botanik Kompleksine giriş serbesttir. Tel: (0216) 456 44 37

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz