10 soruda yeni dönem

İş Portföy Genel Müdürü Tevfik Eraslan, “Söylenebilecek en zor şey sanırım fiyatların dengede olduğu varsayımı olacaktır” diyor. Eraslan ile piyasa beklentilerini ve yatırımcılara önerilerini konuştuk.

28.07.2014 16:14:490
Paylaş Tweet Paylaş
10 soruda yeni dönem

Türkiye piyasasında marttan bu yana hızlı bir yükseliş var. Gelişen piyasalarla arasındaki iskonto farkı kapandı. Bundan sonraki süreçte, iç siyasetten çok dış piyasalar etkili olacak. ECB ve FED politikalarının piyasalar üzerinde etkili olmasını bekleyen İş Portföy Genel Müdürü Tevfik Eraslan, yatırımcılara mevduat, ÖST ve hisse ağırlıklı portföy öneriyor.

Eraslan, “Uzun dönemde iyi getiri için, portföylerde muhakkak hisse senedi olmalı” diyor. Globalleşen dünyada tüm ülkeler dünya ekonomisindeki ağırlıkları oranında birbirlerini etkiliyor. Bu yönüyle bakıldığında Türkiye finansal piyasaları da dünyadaki gelişmelerden her geçen gün daha fazla etkileniyor.

Son dönemde siyaset yoğun gündem, finansal piyasaların buradan etkilenmiş olabileceği yönünde yorumlara neden olsa da global finansal piyasaların seyri, Türkiye piyasalarını daha yoğun oranda etkiliyor.

Bu kapsamda son dönemde Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal genişleme politikası izleme olasılığı ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) piyasa dostu açıklamaları, yurtdışı faizlerin beklenilenden daha yavaş artmasına neden oluyor.

Bu durum, gelişen piyasaların ralli yapmasını sağlarken, dış finansmana hassas olan Türkiye’de daha yüksek bir artışa neden oldu. Peki, gelinen seviyelerde yeni denge oluştu mu? İş Portföy Genel Müdürü Tevfik Eraslan, “Söylenebilecek en zor şey sanırım fiyatların dengede olduğu varsayımı olacaktır” diyor. Eraslan ile piyasa beklentilerini ve yatırımcılara önerilerini konuştuk:

1- Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde piyasaları etkileyecek faktörler neler?
ECB’nin parasal genişleme veya faiz indirim kararı, FED’in faiz artırımı için zamanlamanın belli olması, TCMB’nin faiz kararı ve cumhurbaşkanlığı seçimi ve olası başbakan değişikliği piyasaların en çok takip edeceği konular olacak. Piyasalar sanılanın aksine, iç siyasi gelişmelerden daha çok dış faktörlerden etkileniyor.~

2- Türkiye hala gelişen piyasalara göre iskontolu mu?
Mart ayından itibaren Türkiye piyasaları, MSCI EM Endeksi’nin dolar bazında yüzde 18,7 üzerinde performans gösterdi. Son yükseliş hareketiyle birlikte Türk borsası, değerleme açısından gelişmekte olan ülke endekslerine göre ucuz değil.

Göstergeler de artık ucuz olmadığına işaret ediyor. İleriye dönük fiyat/kazanç (F/K) ve piyasa değeri/defter değeri (PD/DD) verilerini baz alarak karşılaştırdığımızda, Türkiye’nin benzer ülke çarpanlarına yakın oranlarda işlem gördüğü görülüyor. MSCI EM’de F/K oranı 10,94’ken BİST-100’ün F/K’sı 10,83 seviyesinde. MSCI EM’in PD/DD rasyosu 1,39’ken BİST-100’ün rasyosu 1,31 seviyesinde. Türk borsasının zirve yaptığı dönemde, F/K ve PD/DD değeri çarpanları sırasıyla 12,5x ve 2.0x seviyelerine yaklaşmıştı.

3- Türkiye, gelişen piyasalara göre olumlu yönde ayrışabilir mi?
Türkiye’nin önündeki en önemli mesele, cari işlemler açığı. Çok kısa sürede bu sorunun çözülmesi mümkün gözükmüyor ama sorunun çözümüne yönelik atılacak adımlar, yatırımcılar tarafından olumlu algılanırsa bir parça olumlu ayrışmak mümkün. Borçluluk rasyosuna bakıldığında AB ülkelerinin neredeyse tamamından daha iyi.

Genç nüfus söz konusu, büyüme rasyoları birçok ülkeden daha iyi. Cari işlemler açığı Türkiye’nin önündeki en önemli engel. Bu engelin ortadan kalkması, uzun dönemde Türkiye’nin olumlu anlamda ayrışmasını sağlar.

4- Yabancı yatırımcı nasıl bir strateji izler?
Yerel seçimler sonrası yabancı yatırımcıların çok yüksek miktarlarda olmasa da girişleri oldu. Şu an elimizdeki veriler, yabancı yatırımcıların bundan daha farklı bir strateji izleyeceklerini söylemiyor. Yabancı yatırımcıların büyük oranda baktıkları uluslararası piyasalardaki likidite bolluğu ve büyük merkez bankalarının tavrı olacak.

Özellikle ECB’nin parasal genişleme kartını elinde tutuyor olmasının, FED’in de faiz artırım süreciyle ilgili daha yumuşak konuşmasına neden olduğunu düşünüyorum. FED’in faiz artırımına beklenenden hızlı başlaması, ECB’nin parasal genişlemeye gitmesi, Euro/dolar paritesinin hızlı bir şekilde 1,30’ların altına inmesine neden olabilir. Bu da uluslararası ekonomik dengeleri sarsabilir. FED, ECB’nin davranışına göre şahin tutum sergilemiyor. Sonuç itibariyle son durum, tüm gelişen piyasalar için daha yatırımcı dostu ortam yaratıyor.~

5- Borsa 90.000 zirvesini tekrar görür mü?
ECB parasal genişlemeye gider, FED de agresif davranmazsa para, faiz seviyesi yüksek piyasalara gider. Bu ortamda Türkiye öne çıkacak ülkelerden biri. Çünkü nispeten faizi yüksek, borçluluk seviyesi de birçok ülkeden daha düşük. Carry trade yapmak isteyen yatırımcıların en çok tercih ettiği ortam.

Türkiye’de var. Siyasi ortam da olumlu havayı desteklerse şu anki seviyelerden çok farklı, seviyeler gündeme gelebilir. Ancak burada ECB’nin karar almada yavaş olduğunu da hatırlatmak istiyorum. Yine gelişen piyasalara göre Türkiye çok da ucuz değil. MB’le-rin uygulayacağı politikaların ne kadar agresif olacağı ve Türkiye’deki ortam, 90.000 hedefini belirleyici kılar. ECB, 1 trilyon Euro’luk bir parasal genişlemeyi hızlı bir şekilde uygularsa tüm gelişen ülke borsalarına hızlı girişler olur.

6- Sanayi mi, banka hissesi mi?
Şubat sonunda başlayan Türkiye rallisinde bankacılık endeksi yüzde 28 değer kazanırken, sınai endeksi yüzde 15,5 değer kazandı. Son harekette sanayi endeksi geride kaldı. Endeksin yatay kaldığı süreçte sanayi endeksi hisselerinin bankacılık hisselerinin üzerinde performans göstererek aradaki farkı kapatması beklenebilir.

Bu süreçte, hikayesini yaratabilen enflasyon nedeniyle hızlı maliyet artışlarını son fiyatlara yansıtabilecek veya maliyet artışını verimlilikle aşabilecek şirketler ön plana çıkacaktır. En olumlu piyasa senaryosu gerçekleşirse likidite ve diğer faktörler nedeniyle bankacılık hisselerine yabancı ilgisi artar.

7- Merkez Bankası, faizleri aşağı çeker mi?
Mart ayı ortasından itibaren gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akışının yarattığı iyimserlik ortamında Merkez Bankası (MB) likidite koşullarında iyileşme sağladı. MB likidite ayarlamaları ile bankalararası repo piyasasında yüzde 12’lere yakın seyreden borçlanma maliyetinin yüzde 10’lara gerilemesini sağladı. ~

Halihazırda enflasyon oranları MB enflasyon hedefi olan yüzde 6,5’in oldukça üzerinde seyrediyor. Bu veriye bakarsak MB faizi bu seviyede tutmalı. Ancak MB büyüme açısından piyasa oyuncularına göre daha iyimser beklentiye sahip. Bu hedefe odaklanıldığı takdirde faiz indirilmeli.

Bu aşamada piyasanın faiz indiriminde MB’nin önünde olması, riskleri bertaraf etme adına doğru bir strateji olur. Döviz girişi devam ettiği takdirde faiz indirilebilir. Bahsettiğimiz koşullar sağlandıktan sonra faiz indirimi yapılması durumunda hem kurda hem uzun vadeli faizlerde kalıcı düşüşler görülmesi ve ileriye doğru olumlu beklentilerin taşınması mümkün olacaktır.

8- Merkez Bankası, faizi ne zaman değiştirmeli?
Kişisel kanaatim, MB’nin bu dönemde piyasaların bir miktar geriden gelmesinin yararlı olacağı yönünde. Global konjonktür, faiz indirimine müsait bir ortam yaratırsa piyasadaki faiz hızla aşağı gelir. MB de düşen faizi gördükten sonra politika faizini düşürmeli. Kur da aşağı gelirse faiz indirimi daha kolay kabul edilebilir.

9- Gösterge faizde yüzde 10 seviyesinin altı ne kadar gerçekçi?
Faiz piyasası son derece etkin bir piyasa, bu nedenle yurtiçi ve yurtdışı tüm gelişmeleri benchmark bono faizi yansıtıyor. Bono faizleri ile ABD tahvil faizleri arasında yüksek bir ilişki var. ABD 10 yıllık tahvil faizinin yüzde 3’ün üstüne çıkması tüm gelişmekte olan tahvil piyasalarını etkiler.

Geçmişte tapering ve faiz artırım süreciyle 10 yıllık ABD tahvil faizinin yüzde 3,5 seviyelerine yakın seyredeceği beklentisi vardı. Ancak gelişmeler neticesinde bu faizler yüzde 2,7’de. ABD’de faizlerin aşağı gelmesi, biz de de faizlerin hızlıca aşağı gelmesini sağladı. ABD’de faizler sabit kalırsa, Türkiye’de faiz oranı birçok yatırımcı için
çok cazip.~

10- Dolar/TL’de beklentiniz nedir? 10 $ = 2 TL mümkün mü?
Finansal piyasalarda her türlü fiyatın bir olasılığı var. Bu yönüyle düşündüğümüzde ECB’nin olası parasal genişleme programı ve FED’in faiz artırımını ötelemesi, gelişen piyasalara para girişini hızlandıracağı için yerel gelişmelerden bağımsız 1 dolar=2 TL seviyelerini görürüz. İç dinamikler çok ekstrem şartlar oluşturmadıkça, finansal piyasalar üzerindeki etkisi ikinci derecede olur. Bugünkünden daha yüksek bir kur olasılığı da mevcut. Bu senaryonun olabilmesi için FED’in faiz artırım sürecine programlanandan daha erken başlaması gerekir.

“BES YATIRIM FONLARINI YAKALAYACAK"
DEĞİŞİMİN YONU

2012 yılında kabul edilen SPK ve sonrasında çıkarılan ikincil düzenlemeler, büyük ölçüde portföy yönetim şirketlerine bugünden daha fazla rol veren, lehte pozitif ayrımcılık yapan düzenlemelerdir. Son 10 yıldır, emeklilik fonları hariç duraklama içinde olan portföy yönetim şirketlerinin bu yılın ikinci yarısından itibaren daha rekabetçi, daha yaratıcı bir ortamda, ancak geçmişten daha hızlı büyüyen bir yapıda olacağını düşünüyorum.

YÜKSEK BÜYÜME
BES, ülkemizin finansal alanda yaptığı en büyük reformlardan biri. Hem katılımcıların hem de ülkenin kazandığı bir sistem. Bu alandaki yüksek büyüme hızlarının önümüzdeki dönemde de devam etmesini bekliyoruz. Portföy yönetim sektörü 65 milyar TL büyüklüğe sahip. Mayıs ayı itibariyle yatırım fonları ve emeklilik fonları yaklaşık 30,5 milyar TL büyüklükle aynı seviyeye gelecek. BES, yatırım fonlarını yakalayacak. Yatırım fonlarının BES’e göre 16 yıl önce kurulduğunu hatırlayınca BES fonlarının başarısı net olarak görülüyor.

PORTFOY NASIL OLUŞTURULMALI?
MEVDUAT

Türkiye’de bankaların mevduata ödedikleri faiz oranları çok cazip. O nedenle TL mevduat hala en iyi yatırım seçeneği. ÖST Diğer taraftan özel sektör tahvilleri cazip getiriler sunuyor. Bu tahvillere doğrudan yatırım yapmak yerine bu borçlanma araçlarını ihraç eden firmaları inceleyen ve ondan sonra yatırım kararı alan portföy yönetim şirketlerince yönetilen yatırım fonlarına yatırım yapılmasını tavsiye ediyorum.~

HİSSE SENEDİ

Uzun dönemli yatırım yapma alışkanlığımız yok. Ancak birikimlerin bir kısmını bu alana ayırmamız gerekir. Bu alanda hiç şüphesiz hisse senedi yatırım fonlarını öneriyorum. Türkiye hisse senedi piyasasının büyüklüğü, yabancı yatırımcıların kapasitesini ve ülkemizin dünyadaki ağırlığını düşündüğümüzde az. O nedenle uzun vadede hisse yatırımı yapanların, diğer enstrümanları seçenlere nazaran daha iyi getiri elde edeceklerini düşünüyorum.

NELER YAPIYORUZ?
- Sabit getirili ürünlere yatırımcıların ilgisi daha yüksek. Bu nedenle mevduat ve hazine bonosuyla rekabet edebilecek nitelikte olan yatırım ürünleri ön plana çıkıyor. Bu kapsamda ÖST tahvil ve bono fonları oluşturduk ve ön plana çıkarıyoruz.
- Diğer taraftan çocuklar için yarattığımız kumbara fonumuz, yatırım fonları arasında dikkat çekiyor.
- Lüksemburg’da kurduğumuz fonlarımızı, 6 farklı Avrupa ülkesinde satış için kayıt altına aldırdık ve birçok kurumla dağıtım anlaşması imzaladık. Bir Avrupa ülkesinde ise bu fonlarımızı emeklilik sisteminin içine dahil ettirdik. Bu ülkedeki fonumuza olan talepten son derece memnunuz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz