"Borsa uzun vadede cazip seviyelerde"

İş Portföy Genel Müdürü Tevfik Eraslan, yaşanan süreç sonrası piyasaları değerlendirdi, kritik mesajlar verdi...

7.11.2016 12:06:460
Paylaş Tweet Paylaş
"Borsa uzun vadede cazip seviyelerde"
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşıyoruz. 15 Temmuz akşamı yapılan darbe girişimi, ardından alınan olağanüstü hal (OHAL) kararı, piyasalar tarafında yakından izleniyor. 15 Temmuz tarihinden sonraki hafta, ABD’de faizler yatay kalmasına rağmen Türk tahvil faizleri 1 puanın üzerinde yükseldi. Gelişmekte olan ülke para birimlerinde geçen hafta ABD dolarına karşı önemli bir hareket gözlenmezken TL yüzde 6 değer kaybetti. BİST 100, darbe sonrasındaki haftayı yüzde 13’lük kayıpla kapatırken diğer gelişmekte olan ülke borsaları yataya yakın bir performans gösterdi. Yabancı yatırımcıların paylarının yüksek olduğu bankacılık sektöründe kayıplar ise yüzde 15 seviyesine ulaştı. “Büyüme ve kârlılık sorunu yaşayan global bankacılık sektörüne kıyasla oldukça iyi performans gösteren Türk bankacılık sektöründe görülen fiyat düşüşlerinin uzun dönemde alım fırsatı yarattığını düşünüyorum” diyen İş Portföy Genel Müdürü Tevfik Eraslan, yaşanan süreç sonrası piyasaları değerlendirdi, yatırımcılara kritik mesajlar verdi:
* Yaşanan bu süreçten sonra piyasaların hükümetten beklentisi nedir?
 Yurtiçi tasarrufların artırılması, özel yatırımların desteklenmesi, ekonominin rekabet gücünün ve verimliliğinin artırılması gibi temel öncelikler kapsamında yapısal reformlara devam edilmesi önemli olacaktır. Onuncu Kalkınma Planı’nda belirlenen 25 öncelikli dönüşüm programının 1.200 maddesinin uygulamasına ilişkin 2016 yılı eylem planıyla açıklanan takvimin işletilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesine katkıda bulunabilir.
* Yatırımcılar, bundan sonra hangi başlıkları izleyecek? Hangi konular piyasalar üzerinde etkili olacak?
 FED tarafında faiz kararı büyük ölçüde yurtdışı gelişmelere bağlanmış görünüyor. Bu nedenle 2016 yılı içinde faiz artırım olasılığı oldukça zayıfladı. Ekonomistler en iyi olasılıkla kasım ayındaki ABD seçimlerinden sonra faiz artırımı olabileceğini düşünüyor. İngiltere Brexit oylaması sonucunda az farkla da olsa AB’den çıkma kararı aldı. Şu an bu oylama sonucunun şaşkınlığı devam ediyor. Konunun savunucusu niteliğindeki politikacılar dahi çıkışla ilgili prosedürü işletmekten imtina ediyor. Önümüzdeki dönemde Brexit finansal piyasalar açısından belirsizlik yaratmaya devam edecektir.
* Bu beklentileriniz dâhilinde endeks yılın kalanında nasıl hareket eder? Düşüş nereye kadar sürer?
 BİST 100 Endeksi’ne çarpan bazında bakıldığında tarihi düşük iskonto seviyeleriyle işlem görüyor. 2008 global finansal krizinden bu yana 12 ay ileriye yönelik Fiyat/Kazanç (F/K) oranı en düşük seviyelere geriledi. Gelişmekte olan ülkelere göre iskontomuz ise yüzde 38 ile yine tarihi yüksek seviyelere ulaştı. Son beş yıl ortalama iskonto seviyesinin yüzde 10 seviyesinde olduğunu burada hatırlatmak gerekiyor. Bankacılık sektörünün 12 ay ileriye yönelik F/K oranı ise yüzde 5,4 seviyesine gerilerken gelişmekte olan ülke bankacılık sektörüne göre iskonto yüzde 31 seviyesine ulaştı. Gelinen seviyelerde değerleme açısından hisse senetleri, oldukça uygun seviyelere geldi.
* Yabancı yatırımcılar konuya nasıl bakar? Yabancılar açısından hangi konular öncelikli olacak?
 Piyasaların ve özellikle yabancı yatırımcıların önümüzdeki dönemde Türkiye özelinde odaklanacağı en önemli konu kredi derecelendirme kuruluşlarının tavrı olacak. Bu konudaki belirsizliğin TL cinsi varlıklarda dalgalanmanın devam etmesine neden olması muhtemel. Ancak ülkenin makroekonomik temelleri göz önüne alındığında uzun vade yatırım için alımların geleceğini düşünüyorum.~* Yatırımcı borsada nasıl bir strateji izlemeli? Gelinen seviyeler alım için uygun mu? Hangi tarz hisselerde, sektörlerde alım yapılabilir?
 Nakit akım yaratımı kuvvetli, gelirlerini ihracat ağırlıklı olarak şekillendiren şirketler ve iç talepteki gerilemeden görece daha az etkilenen perakende şirketlerinin olumlu performans göstermesi bekleniyor. Küresel bazda bankacılık sektörü eski cazibesini yitirse de Türk bankacılık sektörü, gerek kârlılık gerekse sağlam sermaye yapısı sayesinde olumlu yönde ayrışıyor. Değerlemeler itibarıyla uzun vadeli yatırımcılar için fırsat sunuyor.
* Döviz piyasasında hareket nasıl olur? Yeni tarihi zirveler görülür mü? Elinde döviz olanlar ne yapsın? Yeni döviz alınır mı?
 Türkiye açısından çok kritik bir dönemden geçiliyor. Bu dönemde döviz yükümlülüğü olanların döviz almasını son derece normal karşılıyorum. Ancak bu kritik dönemde fırsatçılık olarak değerlendirilebilecek ve spekülatif amaçlı yapılan alımları da doğru bulmuyorum. Ülkemizin büyüme, borçluluk oranı, bütçe dengesi, enflasyon oranı ve cari işlemler açığı gibi çok sayıda göstergesi kendi tarihsel veri seti içinde oldukça iyi bir seviyeye işaret ediyor. Ayrıca ekonomi yönetimi, tüm kurumlarıyla ülkenin daha iyiye götürülmesi amacıyla çalışıyor. Bu çabaların sonucunda bu ülkeye yatırım yapanların kazanacağına inanıyorum.
* Gösterge faizde beklentiniz nedir? Yatırımcı hangi ürünü tercih etmeli?
 Dünya tahvil stokunun neredeyse üçte biri negatif faizle işlem görüyor. Avrupa Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası ve İsviçre Merkez Bankası negatif faiz uyguluyor. Bu merkez bankalarının önümüzdeki kısa dönemde bu politikadan vazgeçebileceklerine dair emareler ise bulunmuyor. Bugün Almanya’nın 10 yıllık tahvilleri negatif faizden işlem görüyor. Türkiye nispeten güçlü ekonomisi ve düşük borçluluk oranıyla ön plana çıkıyor. Bu nedenle kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamalarıyla kısa vadede faizler yükselse bile orta ve uzun vadede yatırımcıların cazip olan faizlerden yararlanmak isteyeceğini düşünüyorum. Hisse senedi piyasası F/K oranı açısından sadece gelişmiş ülkelere göre değil aynı zamanda diğer gelişmekte olan ülkelere göre de iskontolu işlem görüyor. Bu nedenle uzun vadeli yatırım için hisse senedi piyasası da iyi bir alternatif.
* Altın, güvenli liman algısıyla yükselişini sürdürür mü? Altın yatırımcısına ne önerirsiniz?
 Faiz ile altın arasında ters korelasyon mevcut. Faiz yükseldikçe altın fiyatı düşme temayülünde oluyor. İngiltere’nin AB’den çıkacak olmasının yarattığı belirsizlik ve nispeten zayıf ekonomiler nedeniyle FED’in faiz artıramayacağı yönünde beklentiler kuvvetleniyor. Bu durum altının göreceli olarak kuvvetlenmesini sağlıyor. Sadece ABD ekonomisi açısından bakıldığında faiz artırımını gerektiren şartlar oluştu. Ancak global koşullar nedeniyle faiz artırımının 2016 yılı içerisinde yapılması zor. Bu durum altına 2016 yılında nefes aldırsa da faiz artışıyla birlikte altın fiyatının gerilemesi oldukça yüksek olasılık olarak duruyor.

S&P POLİTİK KARAR VERDİ
SÜRPRİZ OLDU
15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi nedeniyle kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s Türkiye’nin notunu gözden geçirme kararı alırken zaten yatırım yapılabilir notu vermemiş olan S&P’nin not düşürmesi ise sürpriz oldu. S&P; kredi notunun düşürülmesine gerekçe olarak darbe girişimi sonrası Türkiye politik ortamının daha fazla kutuplaşmasını ve ülkenin kurumlarına zarar verme beklentisini öne çıkardı. Ancak ekonomi yönetiminin alacağı kararları görmeden alınan bu karar teknik yönünden ziyade politik yönüyle dikkat çekiyor.
YÜZEYSEL DEĞERLENDİRME S&P’nin not indiriminde ikinci gerekçesi ise Türkiye’nin yurtdışı borçunun yüksek olması ve döviz rezervlerinin kısa vadeli borçların sadece beşte biri nispetinde olması. Türkiye’nin önümüzdeki bir yıllık dış yükümlülüğü yaklaşık olarak 170 milyar dolar. Merkez Bankası’nın brüt rezervleri ise yaklaşık 123 milyar dolar. Dış borç servisi sadece kamu yükümlülüğü olmadığından dolayı brüt rezervler dikkate alınmalı. Diğer taraftan reel sektörün borçlarının bir kısmının ticari borç niteliğinde olduğu ve sürekliliği olduğu düşünüldüğünde S&P’nin teknik analizinin yüzeysel olduğu görülüyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz