13 Soruda Paranın Yönü

Mert Yazıcıoğlu / Koçbank Fon Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı   Henüz 2001 yılının şokunu kimse üzerinden atamadı. En büyük krizin etkisi devam ediyor. Yatırımcının, tasarruf sa...

1.02.2002 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Mert Yazıcıoğlu / Koçbank Fon Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı

 

Henüz 2001 yılının şokunu kimse üzerinden atamadı. En büyük krizin etkisi devam ediyor. Yatırımcının, tasarruf sahibinin işi hala zor. Olumlu bir havaya rağmen, geçen yılın etkisiyle, hangi yatırım aracının nasıl bir seyir izleyeceği, enflasyon ve faizin yönü hakkında tahmin yapmak zor. Koçbank’ın fon yönetiminden sorumlu genel müdür yardımcısı Mert Yazıcıoğlu ise daha fazla bilgiye ve öngörüye sahip. 2002 yılında paranın yönü hakkında bilgi edinmek isteyenlerin kafalarındaki soruları yanıtlarken, çok önemli analizlerde de bulundu.

 

Zor bir yılı geride bıraktık. Hem reel hem de mali sektörü derinden yaralayan iki kriz, ekonominin adeta dibe vurmasına, para ve sermaye piyasalarında depremler yaşanmasına neden oldu. Yatırım tercihleri değişti, hem yastık altına giden para, hem de yurt dışına çıkan para miktarında ciddi artışlar oldu.

 

Ancak IMF'den gelen destek sözleri, ABD'nin Türkiye'ye karşı olumlu yaklaşımı, kredi derecelendirme kuruluşlarının nispeten olumluya dönen görüşleri nedeniyle yeni yıla yeni umutlarla girildi. Tüm dünyayı etkisi altına alan resesyon dalgasının biteceğine ilişkin olumlu görüşlerde bu umudu pekiştirdi.

 

Ayrıca, siyasi arenadaki yumuşama, beklenen düzenlemelerin ardı ardına yapılması piyasalardaki olumlu beklentileri kuvvetlendiriyor. Ancak yine de kafalarda soru işaretleri var. "2002'de ekonomide neler olacak? Hedefler tutacak mı? Hangi yatırım aracı daha çok kazandıracak?" soruları hemen herkes tarafından tartışılıyor.

 

Capital, iş adamından ev kadınlarına kadar hemen herkesin kafasını meşgul eden soruları Koçbank'ın Fon Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mert Yazıcıoğlu'na sordu. Piyasaları yakından takip eden Yazıcıoğlu'nun sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

 

1* Size göre 2002 yılında ekonomide neler olacak?

 

2002 daha artan bir ihracat, daha dengeli bir dış denge, daha düşük bir reel faiz ve eğer ki faiz dışı dengeyi sürdürebilirsek çok daha iyi geçecek diyebilirim. Bu arada şu anda tüm yabancıların baktığı, iç borcun GSMH’ye oranında, öngörüldüğü gibi yüzde 94’ten, 86’ya düşüş gerçekleşebilirse, bu ekonomi açısından muhteşem bir gelişme olur.

 

2* Yıl sonu enflasyon tahmininiz nedir?

 

Biz yıl sonunda enflasyonun yüzde 40-45 civarında olacağını tahmin ediyoruz.

 

3* 2001 yılında herkesin gözü döviz kurlarında, özellikle de dolardaydı. Bu yıl bu trend devam edecek mi?

 

Biz kolay olsun diye Türkiye’de her şeyi dolarla hesaplıyoruz. Çünkü, insanlar zihnen dolarize olmuş durumda. Bunun doğal bir sonucu olarak sistem kayıtlarına geçmeyen çok ciddi bir açık pozisyon var. Örneğin, bir kişinin, bir arkadaşından dolar olarak borç alması gizli bir açık pozisyondur. Zihni dolarizasyon da işte bu.

 

Bunun tabii ki finansal sonuçları da var. Geçen yıl bu kadar sert devalüasyon olmasının en büyük nedeni de, işte bu gizli dolarizasyonlar, gizli kontratların ortaya çıkması ve kapatılmaya çalışılmasıydı... Biz hep bankaların açık pozisyonundan bahsediyoruz.

 

Türkiye’de belirli bir TL likiditesi var. Önceki dönemde bu kamu bankaları ve Hazine tarafından kullanılıyordu. Özel bankalara ise döviz kaynağı kalıyordu. Döviz kaynağı kaldığına göre, ihtiyacı olan kişiler ya bankalardan döviz kullanacaklardı, yani reel sektör daha fazla açık olacaktı. Ya da bankalar açık olacaktı.

 

Krize girerken reel sektörde de ciddi bir açık vardı, ancak açık pozisyonun merkezi finans kesimiydi. Bu Türkiye’nin şansıdır. Çünkü, bankalar daha fazla kapalı pozisyonu tercih etselerdi, o zaman reel sektörün çok daha fazla açık olması söz konusuydu. Böyle olması halinde de kurlar çok daha yukarılarda bir yerlerde oluşabilirdi.

 

4* Bankalar yine açık pozisyon taşımaya devam edecek mi?

 

2002’de bankalar çok fazla açık pozisyon taşımayacaklar. Bunun nedeni de kamunun piyasadan çekilmesi. Artık bankalar yatırımcı piyasasından oluşan TL kaynağa daha rahat ulaşır durumda. Böylece pasiflerinde TL olan bankalar, daha rahat TL kredi kullandırabilir. Kamu bankalarına hazine bonosu verilerek, O/N'ın piyasadan çekilmesi operasyonu olduğu zaman, “Kamunun kağıdı ortada dolaştı, muhasebe oyunu yapılıyor” dendi. Bu doğru değil.

 

Bu, kamunun TL likiditesini artık piyasaya bırakması anlamına geliyor. Bunun sonucunda da reel kesime de aynı kur cinsinden kaynak yaratılabilmesi demek. Bu hakikaten bir devrim. Dolayısıyla, bankalarda problem oluşturacak bir açık pozisyon olacağını düşünmüyorum.

 

5* Dolara yatırım yapan tasarruf sahiplerini ne bekliyor? Reel kazanç elde etmeleri

mümkün mü?

 

Bu zihni dolarizasyon hadisesine geri geliyor. Biz bugüne kadar servetimizi, gelirimizi dolarla hesaplıyorduk. Dalgalı kurla bu hesap olmayacak. Dolayısıyla, TL enstrümanların tercih edileceğini düşünüyorum. Türkiye’de gerçek kişilerden faizle yaşayan çok ciddi bir grup var. Bunlar eskiden paralarını TL faizde değerlendiriyorlardı. TL faizleri düşüp, DTH’lar artınca bir süre DTH faizleriyle yaşadılar. Ancak, şimdi DTH faizleri düştüğü için bunun faiziyle geçinemiyorlar.

 

Bütün bu krizlerde hem DTH faizleri yükselip, hem de döviz fiyatları artınca, döviz faiziyle yaşayabilir hale geldiler. Şimdi kur düşerken DTH faizleri de yüzde 2-3’e gerileyince, bu insanlar yaşayamaz hale geldi. Dolayısıyla, doğal bir TL’ye dönüş süreci yaşandı.

 

Bu arada 2001 yılı başından itibaren çok ciddi bir işsizlik yaşadık. Böyle olunca, insanlar defansa çekiliyor. Ve ne zaman iş bulacağını bilmediği için, elindeki mevcut serveti dolar bazında korumak için döviz tutuyor. Şimdi bunların da çözülmesi başlıyor. Dolayısıyla, ben 2002 yılında herhangi bir beklenmedik durum olmazsa, dolarda sert hareketler görmeyeceğimizi düşünüyorum. Bir de zihni dolarizasyonumuz çözülecek. Yapısal olarak dolar yatırımlarının belirli bir vadede azalacağını düşünüyorum.

 

6* Yılbaşından itibaren fiziki olarak da hayatımıza giren euro, üç yıldır düşüş trendinde. Size göre euro önümüzdeki dönemde bu trendi kırabilecek mi?

 

Üç yıldır herkes euro’nun değer kazanmasını bekliyor, ancak bu gerçekleşmiyor. Ben euro’nun bu seviyelere neden düştüğünü hiç anlamadım. Bana göre teknik olarak, Avrupa daha iyiye gidiyor. ABD, ucuz fonlanmanın getirdiği aşırı bir büyümeyle yaşadığı için, dolar sürekli değer kazanıyor. Ancak, bu sürecin yavaş yavaş bittiğini düşünüyorum. Hele hele bu faizlerle, yurtdışındaki paranın daha fazla ABD’ye akmasını beklemek mümkün değil.

 

Bu arada doların bu kadar yükselmesinin bir nedeni de, Avrupalı şirketlerin, ABD pazarına açılmaları ve buradan şirket almaları. Bu süreç şimdilik devam ediyor. Ancak, benim tüm bunlara rağmen görüşüm 1 civarında bir yerlerde euro’nun stabil olacağı yönünde. 

 

7* Peki faiz cephesinde nasıl bir trend izlenecek. Hazine bonosu ve devlet tahviline yatırım yapmak avantajlı mı?

 

Ben ilk 6 ayın sonunda faizlerin yüzde 60’ların altına ineceğini düşünüyorum. Tabii bu, herhangi bir şok yaşamamız durumunda gerçekleşecek bir varsayım. Burada, O/N faizlere bakıp, bono alıp satma alışkanlığını da değiştirmek gerekiyor.

 

Yatırımcıların TL yatırımlarda vadesini yavaş yavaş uzatması, bankaların O/N’a o derece muhtaç olmamaları sonucunu doğuracak. Sonuçta da, O/N faizlerle uzun vadeli faizler arasındaki bağ kopacak. Hazine’nin hedeflediği gibi, uzun vadeli borçlanmaya gitmesi de bu bağın kopmasını hızlandıracaktır.

 

8* Mevduat cephesinde 2002 yılında neler olacak, DTH'larda başlayan çözülme devam edecek mi?

 

DTH’daki çözülmenin devam etmesini bekliyorum. Bana göre, DTH'lar çözülecek ve TL yatırımlara yönelecek. Buna bağlı olarak da piyasadaki TL likiditesinin artmasını bekliyorum. Bu da beraberinde TL cephesinde vadenin uzamasını getirecektir. Bu arada yurtdışına giden paraların da geri geleceğini düşünüyorum. 

 

9* Krizle birlikte yatırımcıların yatırım fonlarına ilgisi biraz daha arttı. Siz bu trendin devamını bekliyor musunuz?

 

Ben önümüzdeki dönemde yatırım fonlarının kesinlikle büyüyeceğini düşünüyorum. Türkiye’de yaklaşık 4.6 katrilyonluk yatırım fonu var. Bunun çok önemli bir bölümünü de likit fonlar oluşturuyor. Likit fonlar sonuçta endirek O/N niteliğinde. Ben yatırım fonlarında gerçekten vadeli yatırım fonlarının oluşacağına inanıyorum. Yani ciddi ciddi TL yatırımlarının vadesi uzayacak. Bu hem bankacılık sektörünün aktifini rahatlatacak, hem de reel sektörün rahatlamasına önemli katkı sağlayacak.

 

10* Peki yatırımcılara ne tür yatırım fonlarını öneriyorsunuz? Yani 2002'nin fonları hangileri olacak?

 

Fon piyasanın yapısı belli. Çok düşük miktarda tahvil-bono fonu var. Ben 2002 yılında tahvil-bono fonlarının hem portföylerinin büyüyeceğini hem de sayısının artacağını düşünüyorum. Biz de Koçbank olarak bu beklentimiz paralelinde tahvil-bono fonlarımızı büyütmeyi planlıyoruz.

 

TL cephesinde vadenin uzayacağını daha önce söylemiştim. Bu nedenle yatırımcılara da tahvil-bono fonu almalarını öneriyorum. Çünkü, likit fon geçici bir çözüm. Yani paketlenmiş O/N. Reponun cazibesini yitirdiği bir gerçek. Dolayısıyla, likit fonların da eski cazibesi kalmayacak diye düşünüyorum.

 

11* Hisse senedi tarafında neler bekliyorsunuz?

 

Ben hisse senedi piyasasını çok yakından takip etmiyorum. Ancak, en son krizde bir tek şey öğrenildi, o da "Herkesin hisse senedi olmalı". Buna karşın piyasada anlaşılan bir şey daha var ki, o da son derece önemli, beklentilere göre borsadan hisse senedi almanın yanlışlığı, net bir şekilde ortaya çıktı. Çünkü, tahtası kapalı olanlardan İMKB-30 hisse senedi bile var. Bir kere, kim hisse senedi alacaksa, uzun vadeli bir bakış açısı olması lazım. Bu çerçevede, öncelikle bu vadede yaşayacağı bilinen şirketlerin hisse senedi alınmalı.

 

“REPO GARANTİLİ ZARAR DEMEK”

 

12* Stopaj nedeniyle reponun cazibesi iyice azaldı. Size göre, 2002’de neler olacak?

 

Repo zaten şu anda cazibesini yitirdi. Şu anda halkın anladığı repo, O/N, yani gecelik repo. Gecelik repo yapmak demek, garantili zarar etmek demek. Bunun nedeni çok basit. Üzerindeki stopaj nedeniyle reponun faizi yüzde 40’lara geliyor.

 

Buna karşın, Hazine bonolarına bir takım vergi avantajları getirildi. Böylece uzun yıllardır tartışılan Hazine bonolarının tabana yayılması için de adım atılmış oldu. Bu önceki yıllarda olmadı, çünkü Maliye, "Ben vergi gelirinden vazgeçmem" diye inat etti. Yakaladığı üç-beş adam da Hazine bonosu yatırımcısıydı. Zaten vergi nedeniyle Hazine bonosundan iyice soğumuşlardı. Deprem vergisiyle bu yatırımcılar olağanüstü küstürüldü. Krize geldiğimizde ortada zaten Hazine bonosu yatırımcısı yoktu. Herkes O/N repodaydı.

 

Devalüasyon da olunca herkes dolar aldı ve kurlar 1 milyon 650 bin liraya dayandı. Hazine bonosu yatırımcılarına yapılanlar, olmayan paranın kamu gücüyle çekilmesiydi. Bu da geri tepti. Bence 2002'de Hazine bonosu ve devlet tahvillerine ilgi artacak, böyle olması da gerekiyor.

 

“EUROBOND ALIRKEN DİKKAT!”

 

13* Son zamanlarda Eurobond'lar çok fazla gündeme gelmeye başladı. Size göre, Eurobond'lar yatırımcılar için uygun mu?

 

Burada halkın çok ciddi bir konuya dikkat etmesi lazım. Bu da eurobond'ların vergisi konusu. Vergi kanunu der ki; "İtfadan evvel alınıp satılan bir eurobond’un kur farkı üzerinden de vergi verilir". Eurobond'lar oldukça uzun vadeli yatırım araçları. Eğer insanlar vade sonuna kadar tutmayı düşünüyorlarsa, eurobond'lar iyi bir yatırım aracı. Eğer vadeden önce eurobond'ları satarlarsa kur farkından da vergi vermek zorundalar. Bu da, Türk usulü bir vergi sistemi.

Çünkü, paranızı DTH'a yatırdığınız zaman, sadece faiz üzerinden vergi verirken, döviz cinsi menkul kıymetlere yatırdığınızda kur farkından da vergi vermek zorunda kalıyorsunuz.

 

Evet... Eurobond'lar şu anki piyasa koşullarında son derece avantajlı. Ancak, kur farklarından dolayı korkunç vergiler çıkıyor. Örneğin,10 yıl vadeli bir eurobond'u 5 yıl sonunda sattığınız takdirde, 5 yıllık devalüasyon üzerinden vergi ödemeniz gerekiyor. Bu da neredeyse hiç faiz geliri alamayacaksınız anlamına geliyor. Dolayısıyla, sadece vadesine kadar bekleyebilen yatırımcıların eurobond almasında fayda var.

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz