Bölge için üreteceğiz

DICK VELINGS, Marshall Boya'nın ilk yabancı CEO'su...

1.06.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Bölge için üreteceğiz


Bir yıldır görevde. Şirketi yeniden yapılandıran yeni CEO, Marshall'ı hem Türkiye pazarında daha ileriye taşımaya hem AkzoNobel organizasyonunda bölgesel güç olarak konumlamaya çalışıyor. Velings, "Üretim ve dağıtım ağında kazandığımız güçle AkzoNobel'in üretim ve tedarik network'ünde daha önemli yer alacağımızı düşünüyorum. Bugün yarı mamulleri üretiyoruz. Sadece Türkiye değil, bölge için üretim yapacağız" diyor.
Temelleri 1954'te Tophane'de 20 kişilik bir atölyede atılan Marshall Boya için 2011, önemli bir dönüm yılı. Çünkü şirket, Uzunyol Ailesi'nin ardından ilk defa yabancı bir CEO tarafından yönetiliyor. 1998'de şirketin hisselerinin büyük çoğunluğu satın alan dünya devi AkzoNobel'in atadığı yeni CEO Dick Velings, ilk yılında pek çok köklü değişikliğe imza attı. Haziran ayından bu yana Marshall Boya'da dağıtım ağı, organizasyon ve üretim kalitesi yenilendi. "Marshall'da ilk etapta 4 önemli hedefim vardı" diyen Velings, ilk yılında tamamladığı değişimleri şöyle özetliyor: "İlk hedefimiz, dağıtım ağımızı değiştirmek ve deneyime dayalı güçlü bir yapıya geçmekti. Bunu geçen yıl başardık. İkinci hedefimiz, Marshall markasının algısının daha da yükseltilmesiydi. Ürün kalitemiz ve teknolojilerimizi iyileştirme adına geçen yıl çok çalıştık. Organizasyonda daha dinamik bir yapıya geçtik."Şirketi köklü bir değişimden geçiren Velings, bundan sonrasında da Marshall'ı hem Türkiye pazarında daha ileriye taşımaya hem AkzoNobel organizasyonunda bölgesel güç olarak konumlamaya çalışıyor. Yeni CEO, "AkzoNobel'in üretim ve tedarik network'ünde daha önemli bir yer alacağımızı düşünüyorum. Sadece Türkiye değil bölge için de üretim yapıyor olacağız" diye konuşuyor. Marshall'ın yeni CEO'su Dick Velings ile Türkiye'de yönetimde bulunduğu ilk yılda attığı adımları, AkzoNobel'in hedeflerini, boya sektörünün bölgedeki geleceğini konuştuk:

Capital: Haziran 2010'dan beri şirketin CEO'luğunu üstleniyorsunuz. İcrada bulunduğunuz bu bir yıl içinde yönetim mentalitesi değişti mi?
- Tabii, yönetim değiştiğinde şirketin mentalitesi de değişiklik gösteriyor. Ben ilk olarak, Türk şirketi olan Marshall Boya'nın AkzoNobel'in dünyadaki tüm artılarından yararlanmasını istedim. AkzoNobel, 15 milyar Euro'luk büyük bir şirket; boyada güçlü inovasyonları, reçeteleri, iyi bir üretim kalitesi var. Pazarlama konusunda da global bilgi birikimine sahip. Tüm bu alanlarda dünyadaki en iyi uygulamaları Türkiye'ye de getirdik. Bu bir yılda, şirkette pek çok değişikliğe gittik, ilk denemede en iyisini hızla yapmak için çalışıyoruz. Yönetimle birlikte belirlediğimiz 3-5 yıllık uzun vadeli planımıza odaklandık. Yönetim kültürü, iş yapış modeli olarak da Hollandalı bir yönetici olduğumdan tabii ki farklıyım. Şirketteki herkesle çok direkt ve açık bir iletişim kurmaya çalışıyorum. Bir şeyden hoşlanmazsam bunu herkes bilir. Tersine bir şeyi beğenirsem de bunu dile getiririm.~

Capital: İlk yılda ne gibi değişiklikleri gerçekleştirebildiniz?
- Marshall'da 4 önemli hedefimiz var. Bunlardan biri, dağıtım ağımızı değiştirmek ve deneyime dayalı güçlü bir dağıtım ağına geçmekti. Bunu geçen yıl başardık. İkinci hedefimiz, Marshall markasının algısının daha da yükseltilmesiydi. Markamız köklü ve bilinirliği yüksek bir marka, ancak son zamanlarda yeterli yatırım yapılmamıştı. "Renklendir hayatı" sloganımızla, markaya yaptığımız sürekli yatırımla tüketiciye kendi ya da başkalarının hayatını değiştirme fikrini vermeye çalışıyoruz. Ardından ürün kalitemiz ve teknolojilerimizi iyileştirme adına geçen yıl çok çalıştık. Bu yıl tüm ürünlerimizin kalitesini en üst düzeye taşıdık. Bunun güzelliği, bu şekilde satış yerlerinde 3-4 bin renk seçimi olasılığı oluşturmamız. Ayrıca tüketicilerin isteklerinin daha iyi okuyarak onlara yeni ürünlerle yanıt veriyoruz. Geleneksel Osmanlı Renkleri serimiz, bu anlayışımızın sonucu ortaya çıktı.

Capital: Organizasyonel anlamda yenilik var mı?
- Evet, dördüncü ve benim çok önem verdiğim hedef de buydu. Organizasyonda daha dinamik bir yapıya geçmeye çalıştık. Bizim organizasyon yapımız stabildi. Şirkette aynı işte 10-15 yıl çalışan pek çok kişi vardı. Deneyimin aktarılması ve gençlerin önünü açmak için rotasyon başlattık. Aynı işte yıllardır çalışanların farklı departmanlarda, farklı görevler almalarını sağladık. Zamanımın dörtte birini vererek tüm çalışanlarla ne yapmak istediklerini, kişisel hedeflerini konuştum. Böylece çalışanlarımızın yüzde 30'a yakınının görevlerini değiştirdik.

Capital: Peki tüm bu değişimler sonrası Marshall'ı bu yıl için ne kadar büyütmeyi planlıyorsunuz?
- Açıkçası iyi marka, iyi satış ağı, iyi çalışanlar ve iyi kaliteye sahip olduktan sonra zaten paranın da geleceğine inanıyorum. Tabii ki büyümeyi planlıyoruz. 2010 yılı ciromuz 223 milyon TL olarak gerçekleşti. Geçen yıl, uzun yıllardan sonra ilk defa bir büyüme yaşadık; TL bazında yüzde 25 büyüdük. Bu yıl da büyümeyi planlıyoruz. Türk boya sanayinin ekonominin iki katı, yani yüzde 10 büyüyeceğini sanıyorum. Bu durumda biz de sektörün üstünde bir büyüme yakalarız.

Capital: Göreve geldiğinizde şirketin global entegrasyon problemi olduğunu düşündüğünüzü belirtmiştiniz. Bu sorunu nasıl attınız?
- Marshall'ın Türkiye pazarında çok iyi bir şirket olduğunu düşünüyorum. Uzunyol Ailesi'nin yönetiminde çok köklü ve lider bir şirket yaratılmış. Pek çok doğrular yapılmış. Ancak, bugünün dünyasına gelince şirketin büyümesi için daha global olması gerekiyor. Bu tabii her zaman global olan başarılı olacak anlamına gelmiyor. Global kuralları akıllıca lokal hamlelerle uygulayınca başarılı olunuyor. Bu nedenle de tüm bu yaptığımız değişimlerin yanında global dil olan İngilizcenin şirket içinde herkes tarafından konuşulması için adım attık. Geçtiğimiz yıl bir program başlatarak tüm çalışanlarımıza, işçilerimiz de dahil bedava İngilizce dersleri başlattık. Katılım oldukça yüksek, çalışanların yüzde 70'i programa dahil oldu. Her seviyeden çalışanın kendi meslektaşları ile konuşuyor olması, deneyimlerini aktarabilmesi önemli. Bu küçük ama önemli bir adımdı.

Capital: AkzoNobel Marshall'ı global organizasyonlarında nasıl konumlandırıyor?
- Türkiye, AkzoNobel'in hem satış hem üre-tim anlamında bulunmak istediği pazarlardan... Şu an pazarın geçmişe göre daha stabil olduğunu ve yüksek potansiyel taşıdığını düşünüyoruz. Ayrıca bugün Marshall olarak üretim ve dağıtım ağında kazandığımız güç ve yetenekle AkzoNobel'in üretim ve tedarik network'ünde daha önemli bir yer alacağımızı düşünüyorum.Bugün yarı mamulleri üreterek Hollanda'ya gönderiyoruz. Rusya, Yunanistan gibi başka ülkelerde kullanacağımız ürünleri de burada üreterek gönderiyoruz. Yaptığımız yeni yatırımlar sonucu bu tür üretimlerimiz daha da artacak. Bu şekilde sadece Türkiye için değil bölge için de üretim yapıyor olacağız.~

Capital: Bu durumda Türkiye'yi bölgesi için bir üretim merkezi olarak konumluyorsunuz...
- Evet, öyle denebilir. Yakın gelecekte bunu daha rahatlıkla söyleyebileceğiz. Şu an yarı mamul boyalardan 1-2 ürün için bölgeye üretim yapıyoruz. Bu üretimin ve ürünlerin giderek artacağını düşünüyorum.

Capital: İhracat anlamında hedefleriniz neler?
- Açıkçası daha çok iç pazara odaklanıyoruz. Ama baktığınızda Marshall Boya olarak Türkiye'den 14 ülkeye Kazakistan'dan Bosna'ya Tacikistan'a kadar büyük bir coğrafyaya ihracat yapıyoruz. Şu an ciromuzun yüzde 15'i ihracattan geliyor. İhracatın payı, bölgeye yaptığımız üretimle birlikte giderek artıyor olacak.
Bir de son dönemde yarattığımız Osmanlı Renkleri çok iyi bir konsept, burada çok beğenildi, Bu konsepti Avrupa'da başka ülkelere de taşıyabileceğimizi düşünüyoruz.

Capital: Pazarda konumunuz nasıl şekilleniyor?
- Pazar payı anlamında, içinde bulunduğumuz segmentlerde lider durumdayız. Tüketiciye odaklanan bir marka olduğumuz için, direkt satış noktalarında bir numarayız.

Capital: AkzoNobel'in Türkiye pazarında sizden ne gibi beklentileri var?
- Pek çok farklı hedefim var. İlki kesinlikle Marshall Boya'yı daha iyi performanslı, hızlı büyüyen bir şirket haline getirmek... Ardından şirketi AkzoNobel'in global anlamdaki her türlü amacı ile entegre edebilmek... Tabii bir de AkzoNobel finansal anlamda yatırımlarının dönüşünü istiyor. Bu da çok normal.

Capital: Son sorum. Türkiye'de ne kadar süre kalmayı planlıyorsunuz? Önünüzde Türkiye sonrası için belli bir kariyer planı var mı?
- Türkiye'de ne kadar kalabileceğimi açıkçası bilmiyorum. Amacım, Marshall Boya'yı iyi büyüyen bir şirket haline getirmek. Evet, pek çok adım attık ama daha yapacak çok şey var. Bu hedefleri gerçekleştirene kadar burada olacağım. Ama buradan emekli olacağımı sanmıyorum.

Bir yıllık değişimin 9 önemli adımı
1- Bir yılda, şirkette pek çok değişikliğe gittik, ilk denemede en iyisini hızla yapmak için çalışıyoruz. Yönetimle birlikte belirlediğimiz 3-5 yıllık planımıza odaklandık.

2-Dağıtım ağımızı değiştirmek ve deneyime dayalı güçlü bir dağıtım ağına geçme hedefini koymuştuk. Bunu geçen yıl başardık.

3-Marshall markasının algısının daha da yükseltilmesini hedefliyoruz. "Hayatını renklendir" projesiyle bunu yapıyoruz.

4-Ürün kalitemizi ve teknolojilerimizi  iyileştirme adına geçen yıl çok çalıştık. Bu yıl tüm ürünlerimizin kalitesini en üst düzeye taşıdık. 

5-Organizasyonda daha 5 dinamik bir yapıya geçtik. Değişimden önce çok stabil bir yapısı vardı.    

6-Şirkette aynı işi 10-15 O yıldır yapan  arkadaşlarımız vardı. Deneyimin aktarılması ve gençlerin önünü açmak için rotasyon başlattık. Böylece çalışanların yüzde 30'unun yerlerini değiştirdik. 

7-Şeffaf bir şirket kurmayı hedefliyorum. Bunun için çok direkt ve açık bir iletişim oluşturuyorum.

8-Global kuralları, pazara O uygun yerel hamlelerle yapınca başarı geliyor. Bunun için şirketin dilini İngilizce yapmak için adım attık. Bedava İngilizce kursu başlattık.
  
9-Bir yandan da  tüketicilerin hayatını etkileyecek ve şirkette iyileştirmeler yapacak inovasyonlara yöneldik.~

Türkiye'nin payı artacak
ÜRETİM ÜSSÜ OLMA ŞANSI VAR MI?
Türkiye'nin bu potansiyeli var. Çünkü uluslararası şirketlerin aradığı belli özellikleri kendinde toplamayı başarıyor. Türkiye çok iyi insan kaynaklarına sahip,,, Sadece mavi yakalılarda değil beyaz yakalılarda da iyi bir insan gücü bulunuyor. Ülkenin teknoloji seviyesi, pazarlama anlayışı da çok iyi, Global kuralları hızlı kavrıyorsunuz, Türkiye ekonomisi de iyi gidiyor, ciddi dalgalanmalar yaşanmıyor, Bu istikrar da global şirketler için hayati oluyor, Avrupa'dan daha hızlı büyüme yaşanması, merkezi konum gibi etkenler, Türkiye'nin bölgesel güç olabileceğini gösteriyor,

BÖLGENİN BÜYÜKLÜĞÜ NE KADAR?
Bu alanda araştırmalar yok, Ancak Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Rusya'yı eklersek bu bölge boya ve malzemeleri pazarının 10 milyar dolara çıkabileceğini tahmin ediyorum, Türkiye'nin şu an için zaten Kafkas ülkelerinde ciddi bir pazar payı var, Bu ülkeler krizden kötü etkilendi, ancak toparlanma sürüyor, Balkan Ülkeleri de yakın gelecekte Türkiye'nin iyi bir ihracat merkezi olduğunu keşfedecek, Bu pazardan Türkiye'nin aldığı payın artacağını düşünüyorum,

Rekabet farklılaşmaya kayıyor"


BUYUK FIRSAT Türk boya pazarının bu yıl 1 milyar dolar büyüklüğe ulaşacağını tahmin ediyorum. Türkiye ile neredeyse aynı nüfusa sahip Almanya'da boya pazarı 4 kat daha büyük... Türk boya pazarının çok daha hızlı büyüyeceği kesin. Bu da tüm oyuncular için büyük bir fırsat,

DAĞITIM FARKLI Türk boya pazarının en ilginç yanı, çok çeşitlilik gösteren dağıtım kanallarının önemli rol oynaması, Türkiye'de toptan satıcılar, boya bayileri ve inşaat şirketlerinin oluşturduğu çok kanallı bir dağıtım sistemi mevcut. Örneğin Polonya'da boya pazarı, 45 büyük yapı marketinin elinde, dağıtım da bu kurumlarla sınırlı. Türkiye'deki bu dağıtım ağı ise tüketiciye daha çok seçenek sunuyor. Pazarın bu yapısından memnunum.

POTANSİYEL VAR Türkiye'de oyuncu anlamında büyüklü küçüklü pek çok şirket görüyoruz. ingiltere, Polonya gibi Avrupa pazarlarında 2-3 büyük oyuncu bulunur. Türkiye'de ise bu sayı oldukça kabarık, Aslında bu pazarda büyüme olacağının göstergesi, Ama ileride konsolidasyonlar görülecektir. Türkiye pazarı hala yeni, Ancak şu anda boya üretimi için gereken malzemeyi tedarik etmek oldukça zor. Küçük şirketler oldukça zorlanıyor.

REKABET DEĞİŞİYOR
Türk boya pazarında rekabet çetin. Pazarla çok yakın ve eski ilişkileri olan birkaç büyük şirket, agresif şekilde rekabet ediyor. Yalnız rekabet şekil değiştiriyor. Eskiden boya pazarında fiyat rekabeti söz konusuydu, bu da kârlılıkları eritiyordu. Bugün ise farklı yeni ürünlerle, farklı segmentlerde rekabet ediliyor. Bundan çok memnunum. Pazarda iyi bir rekabet olduğuna inanıyorum, farklılaşma yönüne doğru kayıyor.~

"Global inovasyonları getireceğiz"
AR-GE ORDUSU AkzoNobel olarak biz iyileştirmelerin ötesinde tüketicilerin hayatlarını etkileyecek inovasyonlar yapıyoruz, Kalitemizi ve teknolojimizi sürekli iyileştirmelerle yukarı taşıyoruz, 3 bin 500 kişilik AR-GE ekibimizle yenilikçi ürünler üzerine çalışıyoruz, Boya sektöründe inovasyonun geleceği anlamında önemli noktalardan biri, boyama işlemini kolaylaştırmak üzerine olacak, Boya yapmak zor bir iş, AR-GE'mizde bu işi kolaylaştırmak için çalışıyoruz, Ayrıca şu an açıklayamadığım ama tüketicileri büyüleyeceğine inandığımız ürünler yaratmak için çalışıyoruz,

TÜRKİYE'DE KİMSEDE YOK

İnovasyona verdiğimiz bu önemin, bizim global ve lokal anlamda rekabette en güçlü olduğumuz yanımız olduğunu düşünüyorum, Bu alandaki deneyimlerimiz, yarattığımız ürünler bizim pazarlarda farklılaşmamızı sağlıyor, Bu Türkiye'de kimsede olmayan bir güç, Türkiye'deki AR-GE'miz daha çok global inovasyonların adapte edilmesi ve Türk pazarına uygun ürünler geliştirme noktalarında çalışıyor, Türkiye'deki AR-GE ekibi 20 kişiden oluşuyor,

YENİ TEKNOLOJİLER Açıkçası 4-5 yıl önce Marshall AR-GE anlamında çok iyi değildi, Ancak bugün global deneyimleri adapte etmekte gayet iyiyiz, Bu yılın ikinci yarısında çok yüksek kalite içeren teknolojileri piyasaya sunacağız, Gelecek yıl da global inovasyonları Türkiye'ye getireceğiz, tüketicilerin ve profesyonel boyacıların anlayacağı ve talep edeceği inovasyonları sunuyor olacağız, inovatif ürünlerin bugün cirodan aldıkları pay yüzde 10, Bu payı, AkzoNobel'in global hedefi olan yüzde 25-30'a taşımak istiyoruz,

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz