Genç başkanın hedefi büyük

CENK ÇİMEN, dünya otomotiv pazarında büyümenin Asya’dan ve gelişmekte olan ülkelerden geleceğini öngörüyor.

1.09.2009 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Genç başkanın hedefi büyük
Cenk Çimen, bundan 18 yıl önce “yetiştirme elemanı” olarak Koç Holding’e katıldı ve otomotiv alanında çalışmaya başladı. Zaten otomotiv, onun hayalini süsleyen bir alandı. Ford Otosan’da filo satış müdürüyken Otokoç’un genel müdürlüğüne talip oldu. Dönemin Ford Otosan Genel Müdürü Ali İhsan İlkbahar’ı ikna etmek için çok uğraştı ve başarılı oldu. O tarihten itibaren de kariyer basamaklarını hızla tırmandı. Geçtiğimiz haziran ayında ise Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı olarak atandı. Bugün yönetimindeki şirketler, otomotivde Türkiye’deki ihracatın ve üretimin yarısını, iç piyasa satışlarının yaklaşık yüzde 30’unu gerçekleştiriyor.
Cenk Çimen, dünya otomotiv endüstrisinin yeniden şekillendiğini düşünüyor. Bu ortamda da hem Türkiye’nin hem Koç Grubu’nun elindeki imkanları iyi değerlendireceğine inanıyor. Gündemlerinde yeni işler ve projeler olduğunu ve bunların üzerinde çalıştıklarını anlatan Çimen, “Bundan sonraki hedefimiz de işlerimizi daha da büyütmek ve Türkiye dışına da çıkarmak olmalı” diye konuşuyor.
Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Cenk Çimen’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Capital:  İş hayatına nasıl başladınız?
-  Galatasaray Lisesi, ardından da İTÜ Endüstri Mühendisliği’ni bitirdim. Üniversiteden sonra ve iş hayatındayken Indiana State University, Stanford, UCLA gibi okullarda, farklı konularda yönetim programlarına katıldım.
Yaz tatillerinde Club Med’lerde GO’luk (gentil organisateur) yapardım. Bavul taşıdım, su sporlarında, resepsiyonda çalıştım. Üniversite yıllarım boyunca özel ders verdim. Bir ara talebe sayım onun üzerine çıkmıştı; Fransızca, matematik ve fen dersleri verirdim.  
Capital:  Koç Holding’e ne zaman ve nasıl katıldınız?
-  Üniversiteden mezun olduktan sonra Koç Holding’e iş başvurusunda bulundum. O dönemde yetkinlikleri kuvvetli, iyi üniversitelerden mezun olanlar, şirketlerde “yetiştirme elemanı” olarak istihdam ediliyordu.
Koç Holding İnsan Kaynakları Bölümü, beni 3 şirkete yönlendirdi. Bunlardan ilki, Otosan’ın pazarlama şirketi olan Nasoto’ydu. Diğer şirketlere gitmeme gerek kalmadan Nasoto’yla anlaştım. Otomotiv sektörü çalışmak istediğim bir alandı. Satış ve pazarlama konusu da mühendis olmama rağmen beni cezbetmişti.
Capital:  Nasoto’da göreviniz neydi?
İlk işim Taunus otomobillerinin satışıydı. Artık Taunus’un son dönemine gelinmişti ve satışı da oldukça zordu. Yanlış hatırlamıyorsam günlük 25-30 araç temposuna kadar düşülmüştü.
Benim görevim ise satış ekibi arasında, araçların dağıtımını yapıp irsaliyelerini kesmek, bayilerle çek vadelerini konuşmaktı. Satış-stok durumunu gösteren tek sayfalık bir raporu cetvelle çizip fotokopiyle çoğaltıp dağıtırdım. En keyifli tarafı ise bayilerle olan çalışmalar ve görüşmelerdi.
İstanbul bayileri, haftada birkaç gün, Anadolu bayileri ise ayda muhakkak bir defa şirkete gelip hem iş konuşup hem sohbet ederdi. O dönemde bu konuşmalardan, toplantılardan çok şey öğrendim. Ticareti, pazarlık etmeyi, bayi yönetimini, hepsinden önemlisi iş hayatının dürüstlük, güven, samimiyet, beraber kazanma ve ilişkiler üzerine kurulu olduğunu öğrendim. Öyle bayilerimiz vardı ki bir sözleri yeterliydi.
Capital:  Koç Holding’e başladığınız günlerde gelecek için neyi hedefliyordunuz?
O dönemlerde bölge müdürü olmak çok önemliydi. Ben de öncelikle bunu hedefliyordum. Bir yıl sonra İç Anadolu bölge müdürü hemen ardından da Koç şirketlerinden sorumlu koordinatör oldum. Satışta, pazarlamada çeşitli görevlerde çalıştım; ithalat, filo satış müdürlükleri yaptım.  
Escort otomobilleri projesinin satış ve pazarlama altyapısında, bayi teşkilatının kurulmasında görev aldım.~ Ardından Koç Grubu ve Ford hisselerini eşitleme kararı alınca Otosan Pazarlama ve Otosan şirketleri birleşti ve ismi “Ford Otosan” olarak değişti. Bu yapılanma, satış ve pazarlama şirketlerinin birleştirilmesinin ilk örneklerinden biriydi. Birleşme doğal olarak fabrika çatısı altında gerçekleşti. O dönemde pazarlama şirketinden gelenler olarak epey zorluk çektiğimizi hatırlıyorum. Yapılan iş ve zamanlama çok doğruydu.
Capital:  Kariyerinizde yükselirken en önemli dönüm noktası ne oldu?
Benim için iki önemli dönüm noktası var. Birincisi, Ford Otosan’da filo satış müdürü olarak çalışırken Ankara Otokoç’un genel müdürlüğüne talip olmamdı. Ali İhsan Bey, o dönem hem başkan hem Ford Otosan’ın genel müdürüydü. Kendisi daha tecrübeli birisini göndermekten yanaydı. Kendi açısından son derece de haklıydı.
31 yaşında, 7 yıllık tecrübesi olan bir çalışanı genel müdürlüğe atamak oldukça riskliydi. Göndermek istediği kişi, ailevi nedenlerden dolayı işi kabul etmeyince, Ali İhsan Bey’i ikna etmeye çok uğraştım ve beni genel müdür yaptı.  
Ankara’da ekibimizle çok başarılı olduk. Yaklaşık 3 yıl kadar Ankara Otokoç’un genel müdürlüğünü yaptıktan sonra Koç Holding, 2001 yılında 7 Ford bayi şirketini Otokoç, 9 Fiat bayi şirketini ise Birmot çatısı altında birleştirme kararı aldı. Ben 2001 yılında birleşen bu şirketlerden Otokoç’un genel müdürü oldum. Şirketi yeniden kurmuştuk, sermayemiz bir önceki şirketlerden devir edilen stoklardı ve hemen ardından 2001 krizine yakalanmıştık. Şirketi düzlüğe çıkarmak için çok acı kararlar aldık.
2003’ten itibaren ise sürekli ve kârlı olarak büyüdük. 2005’te Tofaş bayi şirketlerinin genel müdürlüğünü de bana bağladılar. Ardından Avis ve Budget araç kiralama işlerini de dahil ederek tüm bu işleri Otokoç çatısı altında topladık. İkinci önemli dönüm noktası ise otomotiv grubu başkanı olarak atanmam olmuştur.  
Capital:  Otomotiv grubu başkanlığı görevini bekliyor muydunuz? Size teklif kimden ve nasıl geldi?
Koç Holding’de oldukça gelişmiş bir insan kaynakları sistemi uygulanır. Her yönetim kademesinde bir üst yönetim kademesine potansiyel olabilecek adaylar belirlenir ve bu adayların geliştirilmesi gereken yönlerine yatırım yapılır. Genel müdürler için de bu geçerlidir. CEO’muz Dr. Bülent Bulgurlu, benimle görüşüp daha fazla sorumluluk alabileceğimi düşündüklerini söylemişti. Dolayısıyla ileride görev alanımın genişleyebileceğini biliyordum.
Capital:  Başkan olarak atanmanızın üzerinden 3 ay geçti. 2009’un ilk yarısı, sizce sektörünüz açısından nasıl geçti?
-  Türk otomotiv sektörü, ihracat ağırlıklı bir yapıya sahip. Geçen yıl üretimin yüzde 79’u ihraç edildi. Bu yıl, ilk 6 aylık rakamlara göre 400 bin adet üretimin ise yüzde 70’i ihraç edildi. İç pazarda, ocak ve şubat aylarında toplam 20 binler seviyesinde gerçekleşen aylık pazar, hükümetimizin mart ayında açıkladığı, ÖTV teşvikiyle aylık 55-60 bin adetli seviyelere yükseldi. Teşvikin etkisiyle otomobil ve hafif ticari vasıtalara olan talepte önemli artış oldu, stoklar azaldı, şirketlerin üzerindeki finansman yükü hafifledi. Fakat teşvik programının sadece otomobil ve hafif ticari vasıtaya yönelik yapılması, orta ticari vasıta ve ağır ticari vasıtada olmaması, bu iki segmentin sırasıyla yüzde 39 ve yüzde 53 oranında daralmasıyla neticelendi. Dolayısıyla bu düzenlemeden en çok faydalananlar, otomobil ve hafif ticari vasıta satışları yüksek olan şirketler oldu.
Capital:  Koç Topluluğu otomotiv şirketleri yılı nasıl geçiriyor?
-  Tofaş, bu ortamdan en fazla faydayı sağlayan otomotiv üreticisi oldu. Çok hızlı hareket etti, risk aldı, karşılığını da gördü.~
 Altı ayın sonunda 41 bin 500 adet satış ve yüzde 14,8 pazar payıyla uzun bir aradan sonra otomotiv sektörünün liderliğini geri aldı.
Ford Otosan ise 37 bin 100 adet satış ve yüzde 13,2 pazar payı ile 2’nci sırada yer aldı. Orta ve hafif ticari vasıtada teşvik programının olmaması, Ford Otosan’ın satışlarını göreceli olarak negatif etkiledi. İç pazarda ilk 6 ayın sonunda her iki şirket de son derece iyi performans göstererek iç piyasada toplam yüzde 28’lik pazar payı elde etti ve ilk defa 1’inci ve 2’nci sırayı aldılar.
Avrupa Birliği’nin 19 ülkesinde, geçen yıl 2,8 milyon adet olarak gerçekleşen ticari vasıta pazarının, bu yıl yaklaşık 1 milyona yakın adet kayıpla yaklaşık 1,8-1,9 milyon adet olarak gerçekleşeceği öngörülüyor. Ford Otosan’da sadece ticari vasıta, Tofaş’ta ise ağırlıklı olarak ticari vasıta üretimlerimizi Avrupa pazarına ihraç ettiğimiz için bu işlerimiz de etkilendi. İlk 6 aylık dönemde, Ford Otosan 47 bin, Tofaş ise 78 bin adetlik ihracat rakamlarına ulaştı.
Özetle AB ülkelerindeki talep daralması nedeniyle ihracat adetlerimiz olumsuz etkilendi. Ancak her iki şirketimiz de iç pazarda çok başarılı performans göstererek ilk defa ilk iki sırayı aldı. Önemli yönetim becerileri göstererek dev dünya otomotiv şirketlerinin iflasını istediği, bazılarının ise büyük ziyanlar açıkladığı bir ortamda, ilk 6 aylık neticelere göre başarılı sonuçlar aldılar, bu dönemde bile kâr ettiler. Otokoç’un performansı ise ilk 6 ayda bütçesinin oldukça üzerinde gerçekleşti.
Capital:  Dünya otomotiv pazarı bundan sonra nasıl bir seyir izler? Sizin işleriniz bu seyirden nasıl etkilenir?
Bildiğiniz gibi ÖTV teşviki eylül sonunda bitiyor. Eylül ayının da hareketli geçeceğini düşünüyorum. Eğer teşvik uzatılmazsa yılın son çeyreği sektör açısından sıkıntılı olacaktır. Böyle bir durumda tahminim, ekim-kasım döneminde pazarın yarıdan fazla daralacağıdır. İhracatta ise talepler ve siparişlerde artış var. İhracat işimizin yılın 2’nci yarısında daha kuvvetli olacağını düşünüyorum. 2010 ile ilgili öngörüde bulunmak zor. Amerika pazarı muhtemelen büyüyecektir. 2009’da 11 milyon adede kadar düşeceği tahmin edilen ABD satışlarının, önümüzdeki yıl yüzde 10’un üzerinde artış göstererek 12,5 milyon adede çıkması bekleniyor. AB ülkelerinde bu yıl 15 milyon adedin üzerine çıkacak olan pazarın, önümüzdeki yıl ABD’nin aksine bir miktar düşeceğini söyleyebiliriz. Bunun ana nedeni, çoğunda uygulanan teşvik programlarının talebi öne çekmiş olmasıdır. Türkiye ile ilgili yorum yapmak çok daha güç, bir yandan teşvik nedeniyle talebin öne çekilmesi, diğer taraftan da otomotiv sektörü açısından son derece önemli olan faiz oranlarının düşmesi söz konusu.
Capital:  Talep ne zaman dengeye ulaşır ve artar?
Tüketici kredileri hızlanıp bankalar kredi vermekte iştahlı davranırsa Türkiye’de talep daha dengeli oluşabilir. Uzun vadede ise otomotive olan talebin kesinlikle artacağını söyleyebilirim. Bu yıl, kriz nedeniyle 15 milyon adet kaybetmiş olabiliriz. Fakat dünya otomotiv talebinin, 3-5 yıllık dönemde tekrar 70 milyon adedin üzerine çıkacağını, hatta 80 milyon seviyelerine yaklaşacağını düşünüyorum. Talep Amerika, Avrupa ve Asya kıtaları arasında üçe bölünecek, büyüme ise Asya kıtasından (Çin, Hindistan, Malezya) ve bu üç kıtada bulunan gelişmekte olan pazarlardan gelecek. Bu anlattığımı Türkiye ile ilişkilendirirsek… Türkiye’de de gelir seviyesi arttıkça talebin büyüyeceğini söyleyebiliriz. Özellikle Anadolu illerinde otomotiv talebinin artacağı fikrindeyim.
Capital:  Derin bir kriz yaşanıyor. Koç’un otomotive yatırımı sürer mi?
n Koç Topluluğu, 81 yıldan beri otomotiv sektörünün içinde. Topluluğumuzda otomotivle ilgili bilgi birikimi ve tecrübesi yüksek.~
 Bu konuda dünyanın her yerinde çalışabilecek, kalifiye, yetişmiş yöneticilerimiz, iş gücümüz mevcut. Böylesine birikimimiz olan bir sektörde, grup olarak yatırım yapmaya devam edeceğiz.
Şirketlerimizin gündeminde yeni işler ve projeler oluyor, bunların üstünde yoğun şekilde çalışıyoruz. Dünya otomotiv endüstrisi yeniden şekilleniyor. Bu ortamda hem Türkiye’nin hem Koç Grubu’nun elindeki imkanları iyi değerlendireceğini düşünüyorum.
Capital:  Sizin yeni dönemde ajandanızın ilk sırasında neler olacak?
1928 yılında Ankara’da otomobil satışıyla başlayan Koç Topluluğu otomotiv işinin, bugün geldiği noktayı rakamlarla anlattım. 81 yıllık tarihi boyunca sürekli gelişen ve büyüyen otomotiv işlerimiz, bugün Türkiye’deki ihracatın ve üretimin yarısını, iç piyasa satışlarının yaklaşık yüzde 30’unu gerçekleştiriyor. Bundan sonraki hedefimiz de bu işlerimizi daha da büyütmek ve Türkiye dışına da çıkarmak olmalı.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz