Otomotiv'de gelecek nerede?

Otomotiv sektörünün önde gelen yöneticileri, sektörün geleceğine ilişkin fikirlerini paylaştı.

1.06.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Otomotiv'de gelecek nerede?

Geçen yılın ocak ayında Başbakan Tayyip Erdoğan, TÜSIAD’ın genel kurulunda iş adamlarına “yerli otomobil üretelim” çağrısında bulundu. Bu çağrı, sektörde büyük bir tartışma başlattı. Sektörün önde gelen yöneticileri, otomobilde yerli markanın hayal olmadığını düşünüyor. 2023 hedeflerine ulaşmak için bunun şart olduğunu düşünenler bile var. 2023 hedefinde otomotiv sektörüne düşen pay ise 75 milyar dolar ihracat yapmak. Sektörün bunu gerçekleştirebilmesi için her yıl ihracat rakamını yüzde 10 artırması gerekiyor. Ali Kibar, Jan Nahum, İbrahim Aybar, Orhan Sabuncu yerli otomobile ve sektörün geleceğine ilişkin fikirlerini paylaştı. İşte detaylar...

YERLİ OTOMOBİL MÜMKÜN MÜ?

Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, yerli otomobilden ne kastedildiğinin iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyor.
Aybar’ın bu konudaki değerlendirmesi şöyle: “Bir otomobilde yaklaşık 5 bin referans parça var. Her şeyi yerli olarak yapma imkanı olsaydı bunun örneklerini dünyada görürdük. Bir tsunami felaketi oldu ve birçok fabrika üretimde sekteye uğradı. Çünkü tsunami bölgesinden gelecek parçalara ihtiyaç vardı. Her şeyi yerli üretimle yapmak geçerli bir tanım değil. Kritik parçalar yerli olmalı ki zaten halihazırda bu yapılıyor. Bu bağlamda farklı açılımlarla bu konuyu ele almak lazım. Ürettiğiniz ürünün tasarımına, adedine, detaylarına, kapasitesi ile yerine ve pazarlanacak pazarın detaylarına yerli bir müteşebbis olarak siz karar veriyorsanız, üreteceğiniz otomobil yerli otomobil olacaktır.” Sektörün önde gelen isimlerinden Ali Kibar, teşvikteki zamanlamaya dikkat çekerek şunları söylüyor: “Sayın Başbakanımızın artık Türkiye’nin yerli otomobilini yapması gerektiğini belirtmesiyle başlayan düşünce akımı doğru bir yolda. Ben bunu aslında Türk markalı bir otomobil olarak nitelendiriyorum. Önümüzdeki dönemde ben Türk markalı bir şeylerin yaratılacağını tahmin ediyorum. Tabii
bunları yaparken başka ülkelerde olmayan, sadece Türkiye’ye has bir ürünün geliştirilmesi lazım fakat bununla ilgili ciddi yatırımlar gerekiyor. Türkiye Gümrük Birliği’ne girdiğinden bu yana Avrupa ile çok uyumlu ürün kullanım sistemine sahip. Türkiye’deki eğilim sedan tarzı otomobildir, fakat Avrupa’da bu hatchback’tir. Çalışmalarımızı biz de hassas bir şekilde devam ettiriyoruz. Bazı teşvikler olacak ve biz de Hyundai olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yalnız teşvik geciktikçe en değerli şey olan zamanı yitiriyoruz.”~

"BİRDEN FAZLA YERLİ OTOMOBİL MARKASI ÇIKACAKTIR”
Otomotiv sektörünün önemli isimlerinden biri olan Jan Nahum’un yerli otomobil konusundaki görüşleri ise şöyle:

“2023 yılı hedeflerinde dünyaya birtakım değerler katmanız gerekiyor. Eğer 2023 hedeflerimize ulaşmak istiyorsak kendi markalarımızı yaratmalıyız ve büyütmeliyiz, bunlar işin olmazsa olmazlarıdır. Bunu, sadece bizim üretmemiz gerek diye de düşünmememiz lazım. Fikri mülkiyet hakkı bizde olacak, başka yerlerde de bunları ürettirebiliriz. Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda bu süreci yaşaması gerekiyor. Artık tüketicinin
ihtiyacını çok iyi tespit edip o konuda ilerlemeliyiz ki bu bahsettiğim dünya çapında düşünüldüğünde çok zor bir şey. Önümüzdeki birkaç sene içerisinde kendi markalarımızla dünyaya açılacağız, bunun bir tane olmasını beklemiyorum. 3-4 yıl içerisinde Türkiye’de birden fazla yerli otomobil markası çıkacaktır. Bunlar tamamen bizler tarafından düşünülmüş, fikri mülkiyet hakları bizim olarak tasarlanmış da olabilir, yabancılarla ortaklaşa hem onların hem bizim markamızı taşıyan ürünler olarak da karşımıza çıkabilir.”

"4 milyon üretim için yerli marka yaratmalıyız”
Fiat’ta uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapan Jan Nahum, yerli otomobil markası için yola çıkarken uluslararası boyutta düşünmenin önemine dikkat çekiyor. “Türkiye markalarını kendisi için yönetmeye kalkarsa hata yapar. Yani sadece iç pazar için üretim yapmamalı. Artık uluslararası boyutta bir pazar düşüncesiyle hareket etmek lazım” diyen Nahum, bir Türk tüketicisiyle Alman tüketicisinin ve diğerlerinin tüketim alışkanlıklarının farklı olduğunun altını çiziyor. Nahum, değerlendirmesine şöyle devam ediyor: “2023 hedeflerine 10 yıl var. Yaklaşım modeline ulaşmak için sadece yabancı kuruluşların üretimine güvenmemek gerekiyor. Onların üretiminin artmasını sağlarken henüz Türkiye’ye gelmemiş, ortaklık kurulabilecek firmalar da var. Onların gelmesi konusunda da çalışmak gerekebilir. Fakat her iki seçenek de 4 milyon üretim hedefi için yeterli olamayacaktır kanısındayım. Biz ne yapıp edip kendi markamızı yaratmalıyız. Bazı şirketler, bazı sahalarda bir adım öndedir. Biz kendimize bazı sahalar yaratabiliriz, geçmişten gelen bir kamburumuz yok. Tabii bunlar ciddi vakit ve emek ister. Bunlar bizim avantajlarımız, ama bu sektörde olmayışımız bizim için bir dezavantaj da olabilir. Teşvikler bu konuda sadece üretime yönelik olmamalı, aynı zamanda risk almaya yönelik de olmalı. Örneğin bazı ülkeler, yeni bir ürünü ortaya koyacaklarsa 2-3 firmayı rekabet içerisine sokuyorlar. Ürünlerin sadece prototipinin ortaya çıkmasını bekliyorlar ve ona göre ihaleyi veriyorlar. Diğer firmalar da bu ihalenin alt yüklenicisi oluyor. Bizim Sanayi Müsteşarlığı’nın da buna yönelik bazı çalışmaları oldu ve başarılı uygulamalar yapıldı. Otomotivde biz kendi markamızı yaratmak istiyorsak buna benzer çalışmalar yapmalıyız. Bizim yerli otomobilimizin ucuz araç olması konusundaki düşüncelere katılmıyorum. Belki de çok daha pahalı bir araçla dünya piyasasından direkt pay alabiliriz. Belki de çok pahalı bir araç Türkiye’de de çok daha fazla talep görecektir. Katma değer oyununu çok iyi yönetmeliyiz, ucuz ürün yapmak zorunda değiliz. Dünyada ucuz üretim yapan çok fazla firma var. O ucuz firmalardan bir tanesi olma hedefi, bize gerekli katma değeri katmayabilir.~
Bizim kesinlikle mavi okyanusları yaratacak aşamada kırmızı aşamalardan uzak durup katma değerli işler yapmamız lazım. Cep telefonu yokken yaratıldı ve ihtiyaç görülmüş oldu. Biz dünyanın ihtiyacının ve akımlarının nerelere gittiğini iyi takip etmeliyiz. Daha sonra çözüm olarak ürettiğimizi dünyaya sunarak test etmemiz gerekiyor.”

JAN NAHUM/KARSAN
“DOĞRU KONSEPTE TALEP GELİYOR”
YENİ İHTİYAÇLAR

Cenevre'de uluslararası bir ihtiyacı tespit ettik. Dünya nüfusu yaşlanıyor, yani hareket zorluğu olan bir nüfustan bahsediyoruz. Modern araçlar, hareket zorluğu olan insanlar için zorluk çıkarıyor. Dünyada artan bir obezite sorunu var, engelli insanların sayısı azımsanmayacak kadar fazla, hamile ve araç kullanan insanlar var.
BAYİLİK TALEPLERİ
Cenevre'de tanıtılan araçlar çok farklı konseptlere sahip. Biz geniş konseptler üzerine odaklandık ve farklı bir konsept ile dünyamızın birçok yerinden bayilik talepleri geldi. Doğru konsepti yarattığınızda talep geliyor. Türkiye'de araç mühendisliği konusunda muazzam bir işgücü var. Bazı testleri yapma kapasitemiz yok ama bu da çözülmeyecek bir sorun değil.”


“HER YIL İHRACATIMIZI YÜZDE 10 ARTIRMAK ZORUNDAYIZ”
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sabuncu, otomotiv sektörünün ihracattaki yerini ve payını şöyle değerlendiriyor:

“Gelecek açılımı yapabilmek için geçmiş durum muhasebesini yapmamız gerekiyor. 2008 yılında 24,7, 2009’da 16,8, 2010’da 17,4 ve 2011 yılında 20,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Son 6 senede arka arkaya ihracat şampiyonu olduk. Üretimin yüzde 70’i ihraç ediliyor. Bu da kaliteli olduğumuzu gösteriyor. Geçen sene maalesef sektör olarak cari açığa 1,3 milyar dolarlık bir katkımız oldu. Son 6 senedir 6 milyar dolar dış ticaret fazlası veren bir sektörüz. Sektör bazında 2023 vizyonu içinde bazı hedefler kondu. 2 yıl süren bir çalışma sonucunda sektör olarak bizim 4 milyonluk bir üretime ve 3 milyon adetlik bir ihracat rakamına ulaşmamız gerektiği ortaya çıktı. Bu, 75 milyar dolarlık bir ihracat geliri demek. Bugün 1,5 milyonluk bir kapasitemiz var ama rahatlıkla 4 milyona ulaşabiliriz. Bu sayılara dünyada bazı verilere bakarak ulaştık. 2009’da dünya ekonomisinin gelir büyüklüğü 54 trilyon dolarken 2023 yılında bu rakam 113 trilyon dolar olacak. Önümüzdeki 15 yılda dünya mal ticaretinde yavaş büyüme olacağı ve gelişen ülkelerin etkisinde bir artışın olacağı öngörülüyor. 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolar ticaret hacmine çıkarken şu anki senaryoya göre dünya ekonomisinden aldığımız pay yüzde 0,8 olarak hesaplanıyor. Fakat bu oranın 2013’te yüzde 1, 2018’de yüzde 1,25 ve 2023’te yüzde 1,46 olacağı hesaplanıyor. Genel ekonomik varsayımlardan otomotiv üretimine baktığımızda ise 2011’de dünyada 81 milyon adet olan otomotiv üretiminin 2023 yılında 135 milyon adet olması bekleniyor.~
Bu varsayımları baz alarak sektör olarak bazı çalıştaylar yaptık. Bunlar Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin koordinasyonunda yapıldı ve çıkan sonuçlar hükümete sunuldu. İhracat hacmimizi 75 milyar dolara çıkarmak, her sene ihracat rakamımızı yüzde 10 artırmamız gerektiği anlamına geliyor. Bunu geçen sene yüzde 17 olarak yaptık ve bu oranları gerçekleştirebilecek kapasitedeyiz. Dünya ticaretinden otomotiv sektörünün aldığı pay 2008 yılında yüzde 1,56, bunun 2023 yılında yüzde 2,40’a çıkması planlanıyor.”

"Dünyada ucuz üretim yapan çok fazla firma var. O ucuz firmalardan bir tanesi olma hedefi, bize gerekli katma değeri katmayabilir. Bizim kesinlikle mavi okyanusları yaratacak aşamada kırmızı aşamalardan uzak durup katma değerli işler yapmamız lazım."

DARALAN PAZARA YENİ ARAYIŞLAR
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, 2012’de Avrupa pazarında daralma olacağını düşünüyor. Ancak Türk otomotiv sektörünün dinamik yapısıyla yeni pazarlar bularak bu daralmayı aşacağına inanan Aybar’ın görüşleri şöyle:

“İhracat açısından baktığımız zaman bizim üretimimizin yüzde 50’lik kısmı Avrupa’ya gidiyor. Geçen yıl Avrupa’da bir daralma vardı ve bu yıl da bu daralmanın yüzde 8 oranında arttığı görülüyor. Bu daralma bizim için bir sıkıntı oluşturacaktır. Türkiye’de kararların çok çabuk ve dinamik verildiğini unutmamak lazım.
Diğer bölgelerden gelen talepte artış var. Kuzey Afrika’da ve Rusya’da bir talep artışı var. Kendi fabrikam açısından bu yıl ihracatta bir sıkıntı öngörülmediğini belirtmek istiyorum. Daralan pazarların çözümünü yeni pazarlar yaratarak sağlayacağız.” 1995 yılında girilen Gümrük Birliği anlaşmasının Türkiye için bir hata olduğunu düşünen Ali Kibar, bu anlaşmanın yeni pazar arayışında Türkiye’yi Avrupa’nın gerisinde bıraktığını düşünüyor ve ekliyor: “Türkiye olarak 1995 yılında Gümrük Birliği aşamasında biz bir hata yaptık ve Avrupa’nın yeni serbest ticaret anlaşması yaptığı ülkelerle olan sürecine otomatikman dahil olamadık. Bu, bizi birçok pazara giriş konusunda Avrupalılardan geride bıraktı. Otomotiv pazarında yeni pazarlara yönelik çalışmalarımız var. Türkiye özelinde baktığımızda, Türkiye’de endirekt vergilendirme sisteminin çok etkin olduğunu görüyoruz. Yerli bir araç yaptığınızda ÖTV yüzde 37, bunu hafif ticari araç ile kıyasladığınızda yüzde 25’lik bir vergi farkı çıkıyor. Ortalama 10 bin dolarlık bir üründen yola çıktığınızda 2.500 dolar vergisel bir farklılık söz konusu. Bu tutarı hiçbir üretim maliyetiyle tasarruf etme imkanınız yok. Bu farklılığı dünya ile uyumlu bir şekilde düzenlemezsek bazı hedefleri gerçekleştirmemiz zora girecektir. Önümüzdeki süreçte bu ve bunun gibi sorunlar çözüldüğünde Türkiye’de bir hareketlilik olacaktır. Otomotiv sektörü yönlendirici olma yolunda ilerleyecektir.”~

İBRAHİM AYBAR RENAULT MAIS GENEL MÜDÜRÜ
“PAZARIN YÜZDE 10’UNU ELEKTRİKLİ ARAÇLAR OLUŞTURACAK”

“Geleceğin otomobillerini konuşur olduk. Çok yakın gelecekte elektrik enerjisiyle çalışacak otomobilleri Türkiye yollarında göreceğiz. Bunlar, sadece bir elektrik motoru ile çalışan taşıtlar olacak. Bir gerçek var ve biz bunu sektör olarak tam anlamıyla ortaya koyduk. Fosil yakıtlar dışında enerjilerle çalışacak araçları kesinlikle daha çok göreceğiz. Genel kabulde önümüzdeki 10 yıl içerisinde toplam pazarın yüzde 10’u elektrikli araçların elinde olacak. Ülkelerin altyapı ve demografik yapılarına göre bu oran değişebilir. Türkiye’de Renault Fluence’in motoru elektrikli olarak yapılmaya başlandı. Fabrikada bir kapasite ayrıldı ve bu kapasite ağırlıklı olarak ihracata dayalı olacak. Fabrikamız yıllık 40 bin araçlık üretim yapabilecek bir donanıma sahip.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz