Projeksiyon

BUZDOLABI   STOKLARA DİKKAT EDİLDİ   Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (BESD)’nin rakamlara göre, 2002 yılının ilk 6 ayında 1 milyon 598 bin 768 adet buzdolabı üretildi. Geçen yılın ayn...

1.09.2002 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

BUZDOLABI

 

STOKLARA DİKKAT EDİLDİ

 

Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (BESD)’nin rakamlara göre, 2002 yılının ilk 6 ayında 1 milyon 598 bin 768 adet buzdolabı üretildi. Geçen yılın aynı dönemindeki üretim miktarı ise 1 milyon 132 bin 14 adet olarak gerçekleşmişti. Bu, üretimin yaklaşık yüzde 41 oranında arttığı anlamına geliyor. 2001 yılının ocak-haziran döneminde 444 bin 6 adet olan iç satışlar ise bu yılın aynı döneminde yüzde 16 oranındaki artışla 499 bin 96 adete ulaştı. BSH Profilo Satış Direktörü Arif Sankur bu tabloyu şöyle yorumluyor:

 

“2002 yılının ilk 6 ayında buzdolabı iç pazarının 500 bin adetin üzerine ulaştığını görüyoruz. Kanalın stoklarına dikkat ettiğini gözlemliyoruz. Bu pazar, 2001 yılının ilk 6 ayına göre yaklaşık yüzde 12’lik bir büyümeyi, yani 55 bin adet daha fazla üretimi işaret ediyor. Tüketici yakasında ürünlere olan memnuniyetin de oldukça arttığını gözlemliyoruz. Memnuniyetin artması, pazarda özellikle no-frost, çift kapı, tek kapı ve derin donduruculardan oluşan ürünlere olan talebi de yukarı çekiyor. Diğer yandan pazarda ithalat azalırken, ihracatın ise arttığı izleniyor. Geçtiğimiz yılın ilk 6 ayında 690 bin 535 adet olan buzdolabı ihracatı bu yıl yaklaşık yüzde 48 oranında bir artış kaydedildi. Bu olumlu bir gelişme”.

 

Arif Sankur, sektörde yılın ikinci yarısına yönelik beklentileri ise şöyle anlatıyor:

 

“Bu yıl toplam buzdolabı iç pazarının, mevcut piyasa şartları sürdüğünde, yine ilk 6 aylık artış trendini, yani yüzde 10-12 seviyelerini koruması bekleniyor. Buna göre, pazarın yılı yaklaşık 1 milyon 150 bin adet seviyelerinde kapaması beklenebilir. Ancak, 2000 yılı ile karşılaştırdığımızda, pazarın yine yüzde 25 seviyelerinde geri kalacağını tahmin ediyoruz. 2000 yılı rakamlarını yakalamak tüm sektörlerde olduğu gibi bu sektörde de oldukça güç olabilir”.

 

KAMYONET

 

BEKLENTİLER SEÇİME ODAKLANDI

 

Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) verilerine göre, 2002 yılının ocak-haziran döneminde kamyonet üretimi 46 bin 51 adet olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı dönemindeki üretim ise 36 bin 588 adetti. Satışlar, üretimdeki artışa rağmen yılın ilk 6 ayında, 2001 yılı rakamlarının altında seyretti. Kamyonet üreticisi Anadolu Isuzu verilerine göre, geçen yıl sektörde yurtiçi satışları toplam 8 bin 500 adet olarak gerçekleşti. Geçen yılın ilk 7 ayında 5 bin adet satış yapılırken, bu yıl satış adedi 4 bin 150 adete geriledi. 2002 yıl sonu satış adedinin ise 7 bin 500- 8 bin adet arasında gerçekleşmesi bekleniyor. Anadolu Isuzu yetkililerinin yılın ilk yarısına ilişkin değerlendirmeleri ise şöyle:

 

“Araç yükü ağırlığı 3.5 ton olan kamyonet sınıfında, toplam pazarda, ilk 6 aylık satışlarda yüzde 20’lik bir düşüş yaşandı. 2000 Kasım’da başlayan ekonomik kriz nedeniyle 2000’in son iki ayında ertelenen talepler, 2001’in ocak-şubat aylarında gerçekleşti. Fakat 2001 yılının sonunda 2002’ye ertelenen bir talep olmadı. Bu nedenle 2002 satış açısından yavaş başladı. Mart ayından başlayarak Başbakan Ecevit’in rahatsızlandığı Mayıs ayına kadar, düşen banka kredilerinin de etkisiyle piyasada olumlu bir hava yaşandı. Pazarda yılın ilk ayında izlenen bir başka gelişme de talebin iyiden iyiye mini van sınıfına kayması oldu.”.

 

Kamyonet pazarında da pek çok sektörde olduğu gibi beklentiler seçime odaklamış durumda. Ford Otosan yetkilileri yılın ikinci yarısına ilişkin bu beklentileri şöyle değerlendiriyor:

 

“Beklentimiz, siyasi belirsizliklerin ortadan kalkmaya başlamasıyla, artış eğiliminin iyileşen ve dengeleri yerine oturan ekonomiden destek alıp kuvvetlenerek devam etmesi. Bunun mevsimsellik etkisiyle son çeyrekte iyiden iyiye gözle görülür hale geleceğini düşünüyoruz.

 

İhracatın büyük ölçüde yönlendiği Avrupa'nın uluslararası piyasalarda değer kazanan Euro ile artacak alım gücü, mevcut dış pazar talebini daha da yukarılara çekebilir. İç pazardaki canlanmayı da hesaba katarsak üretim açısından ikinci yarıdan ve dolayısıyla toplam pazardan umutlu olmak için çok nedenimiz var”.

TAVUKÇULUK

 

KISITLAMALAR DEVAM EDİYOR

 

Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği (BESD-BİR) verilerine göre, 2001 yılında Türkiye’de toplam 680 bin 206 ton tavuk eti üretildi. Bu rakamın 598 bin 581 tonunu piliç eti, 81 bin 625’ini ise köy tavuğu, hindi ve diğer ürünler oluşturuyor. 2002 yıl sonu için tahmin edilen üretim miktarı ise 691 bin 405 ton düzeyinde. Bu rakamın 608 bin 436 tonunu piliç eti üretimi oluşturacak.

 

BESD-BİR Genel Sekreteri Erol Şengör, sektördeki gelişmeleri şöyle değerlendiriyor:

 

“Türk tavukçuluk sektörü 2001 yılını ekonomik kriz altında geçirdi. Bu dönem üretici şirketleri fazlasıyla etkileyen bir dönem oldu. Üretici şirketlerin bazıları üretimi terk etmek zorunda kaldı. 2001 yılında sektör yaklaşık 812 bin ton piliç eti üretimi planlamaktaydı.

 

Ekonomik krizin etkisiyle üretimde önemli miktarda kısıtlamaya gidildi ve sektör 2001 yılını yaklaşık 600 bin ton üretimle tamamlayabildi. Yapılan kısıtlama böylece yüzde 26 gibi bir rakama ulaştı. 2001 yılında yapılan kısıtlamanın etkisi, 2002 yılında da devam ediyor.

 

Sektörün, 2002 yılını yaklaşık 620 bin ton civarında bir üretim ile tamamlaması bekleniyor. 2001 yılının ilk 26 haftası içinde yapılan üretimin 273 bin ton olmasına karşılık 2002 yılının aynı döneminde üretim yaklaşık olarak 281.000 ton oldu”.

 

Tavukçuluk sektöründe üretimin 2002 yılını, 2001’e göre yüzde 2 – 2,5 gibi bir artışla tamamlaması öngörülüyor. Banvit yetkililerin yılın ikinci yarısına ilişkin beklentileri şöyle:

 

“Piliç eti üretiminin 2002’de 600 bin ton seviyesinde kalacağını, 2003’te ise yüzde15 civarında artacağını, böylece bundan sonra sektörün yılda yüzde 7 ile yüzde 8 büyüyeceğini öngörüyoruz. Bu performansla da Türkiye’deki kanatlı eti üretiminin 2010 yılında 1,2 milyon ton düzeyine ulaşacağını tahmin ediyoruz. Fakat bu senenin son aylarında arz fazlası oluşacağını ve fiyatlarda gerileme olacağını tahmin etmekteyiz. Maliyetler ve yakınlık açısından avantajlı olacağımız için kısa bir zaman içerisinde ülkemizden 100 bin tonu aşan ihracat yapılabileceğini öngörüyoruz”.

 

LEASING

 

BEKLENTİLER OLUMLU

 

Leasing sektörünün 2002 yılının ilk 3 aylık döneminde işlem hacmi 178.9 milyon dolar olarak gerçekleşti. Nisan-haziranı kapsayan ikinci dönemde ise işlem hacmi iki katına çıkarak 348 milyon doları buldu. Böylece geçen yılın aynı döneminde 142.7 milyon dolar olan işlem hacmi, 2002 yılının ikinci döneminde 1,5 kat artmış oldu. Birinci dönem 3 bin 214 olan işlem adeti ise ikinci dönem 5 bin 31 adet olarak gerçekleşti. FİDER Finansal Kiralama Derneği yetkilileri ilk altı aylık verileri şöyle değerlendiriyor:

 

“Toplamda 6 aylık işlem hacmi 526.9 milyon dolara ulaştı. Geçen sene aynı döneme göre yüzde 48’lik bir artış gerçekleşti. Böylece 2001 yılında 731.7 milyon dolar olan işlem hacminin, yüzde 72’sinin 2002 yılında ilk 6 aylık dönemde gerçekleştiği gözlemleniyor.

 

2002 yılının ilk iki döneminde leasing işlemleri içinde en yüksek payı tekstil ekipmanları alıyor. Kara ulaşım araçları da ilk döneme göre 2 kat artış göstererek toplam içindeki payını yüzde 9’dan yüzde 13’e çıkardı. Basın yayın ekipmanları ise ilk dönemde aldığı küçük payı ikinci dönemde işlem hacminde 3,3 kat artış göstererek yükseltti. Büro ekipmanları, gayrimenkuller ve diğer kategorisindeki ekipmanlarda ise artış oranı diğer mal gruplarındaki artışın altında kaldığından, toplamdaki payları da düşürdü”.

 

Sektör genelinde olumlu olan yılın ikinci yarısına yönelik beklentileri Yapı Kredi Leasing Genel Müdürü Berrin Avcılar şöyle yorumluyor:

 

“Finansal Kiralama Derneği’nin açıkladığı 6 aylık sonuçlar içimizi rahatlatıyor, geleceğe umut veriyor. Finansal kiralama sektörü 2002 yılının ilk 6 ayında, 2001 yılının ilk 6 ayına göre önemli bir artış kaydetti. Yılın ikinci yarısında da bu olumlu trendin devam etmesi bekleniyor. Tekstil ve makine ekipmanı gibi kilit sektörde işlem hacmi sırasıyla yüzde 31 ve yüzde 15 oranında gerçekleştiği görülüyor. Sonuçta 2002’yi 2000 yılından kötü, 2001 yılından da iyi olacağını öngörmüştük, ancak 2002 yılı sonunda 2000’i yakalamak söz konusu olabilir”.

 

SU

 

SICAKLAR SATIŞLARI ARTIRDI

 

Ambalajlı su sektöründe yılın ilk yarısında, geçen yıla göre yüzde 10 daralma yaşandı. Toplam su satışı 350 bin ton civarında gerçekleşti. 19 lt şişelenmiş su pazarının bugün 3 milyon 500 bin ton / yıl civarında olduğu tahmin ediliyor. Geçen yıl yaşanan ekonomik kriz sonucunda bu pazar PET şişe pazarından pay alarak gelişmesini sürdürdü. 2001 ile 2002 yıllarının ilk 6 ayları karşılaştırıldığında polikarbonat damacana pazarında yaklaşık yüzde 10 civarında bir artış kaydedildi.

 

Nestle Pure Life Pet Satış Direktörü Cevdet Çağal ambalajlı su pazarında yılın ilk yarısını şöyle değerlendiriyor: “Ambalajlı su sektörü, 2002 yılının ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine oranla daralma yaşamakla beraber, marka bazında bakıldığında bazı markaların pazar paylarını artırdıkları gözleniyor. Sektöre yeni giren markalar ile beraber belli bir üretim artışı yaşandı. Bu markaların satış artışları, piyasada uzun süredir rekabet eden diğer markaların satışlarının ve pazar paylarının düşmesine neden oldu.”

 

Sektörde yılın ikinci yarısının, havaların sıcak olması nedeniyle, bu yıl da daha olumlu geçmesi bekleniyor. Özellikle turistik yörelerde bu yıl yaşanan talep patlaması, ikinci dönem ambalajlı su satışlarının artışını büyük ölçüde destekliyor. Ambalajlı su sektöründe yıl sonunda toplam satışların 900 bin ton’a ulaşacağı tahmin ediliyor.

 

Sansu Gıda ve Meşrubat Sanayi Nestle Pure Life Polikarbonat Satış Direktörü Noyan Öskiper, 19 lt damacana su pazarına ilişkin ikinci yarı beklentilerini ise şöyle anlatıyor:

 

“İkinci yarıyıl için polikarbonat damacana pazarında yaz aylarında yaşanan sezonsal artış neticesinde ilk 6 aya oranla bir büyüme beklenebilir. Yaz mevsiminin başlaması ve havaların oldukça sıcak seyretmesi ile birlikte 19 lt pazarında yılın ikinci yarısı için öngörülen bu büyüme yüzde 15 ile yüzde 20 civarında satış artışı şeklinde olacaktır”.

 

İPLİK

 

İÇ PİYASA DURGUN

 

İplik sektörü, geçtiğimiz yılın ilk 6 ayını ekonomik krizin gölgesinde geçirdi. Belirsizlikler yüzünden ihracat dahil tüm satışlar ve buna dayalı olarak imalat çok düşük düzeyde kaldı. Yıl içinde TL’de devalüasyon sektöre maliyet avantajı getirdi. Bu avantaj üretime hız kazandırdı. 2001’de kazanılan ivme ile 2002’nin ilk 6 ayında üretime hızlı başlandı. Akren Iplik Yönetim Kurulu Üyesi Eli Alalu, iplik sektörü için 2002’nin ilk 6 ayını şöyle değerlendiriyor:

 

“Eski ve mali nedenlerden dolayı hammadde veya işçilik finasmanı yapamayan fabrikalar hariç, tüm fabrikaların tam veya tama yakın şekilde üretim yaptıklarını biliyoruz. Öyle ki, 2001 yılının ikinci yarısında yaşanılan doluluk oranı 2001 sonunda, elle tutulur oranlarda, (bugünkü üretimin yüzde 25 arttıracak kadar) yeni yatırım projesi yapıldı. Bu projelerin bir kısmı kuruldu, Ağustos - Eylül aylarında faaliyete geçecekler. İplik ihracatı diğer tekstil ürünlerine göre daha azdır. Bunun nedeni iç piyasa fiyatlarının çoğu zaman daha cazip kalmasıdır. Satışlar ilk 6 ayda yapılan bağlantılar nedeni ile yoğun geçti. Satılan iplikler ya doğrudan iplik ihracatı olarak satışı yapıldı ya da ihraç edilmek üzere hazırlanan ürünlerin imalinde kullanıldı. İç piyasadaki tüketim ise azaldı”.

 

Türkiye iplik sektörü dünyayla rekabet eden bir sektör. Ayrıca, değişik kullanım alanları olması diğer sektörlere nazaran daha az değişken olmasını sağlıyor. Yetkililer, sektörde 2002 yılının ikinci yarısının geçen senenin ikinci yarısına nazaran daha sakin geçmesini bekliyor. Eli Alalu beklentileri şöyle yorumluyor:

 

“Üretim düzeylerinin veya satışın geçen seneyle aynı veya bir az artmasını bekliyoruz. Ekonomik dengelerde olabilecek istenmeyen bir durum tabii ki iplik sektörünü de etkileyecektir. Ayrıca, gerek Avrupa'da ve gerekse ABD pazarında yaşanan olumsuz ekonomik gelişmeler talebi olumsuz etkilemeye başladı. Buna ek olarak özelikle iplik hammaddesinde yaşanan fiyat artışları endişe yaratıyor. Yine son çeyrekte yeni yatırımların baskısı ile arz/talep dengesinin bozulmasını bekliyoruz”.

 

 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz