Tekstilcinin yeni hayatı

Türkiye’nin en büyükleri arasında yer alan 35 tekstilci aile bugün ne yapıyor?

1.11.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Tekstilcinin yeni hayatı
Son 10 yıl tekstil sektörü için çok hareketli geçti. Ardı ardına gelen krizler, birçok tekstilcinin rotasını değiştirmesine neden oldu. Geçmişin devlerinden bazıları bugün dünya ligine çıkma yarışında ilerlerken, bazıları bambaşka sektörlerde büyüyor. Hatta asırlık tekstilci aileler içinde bile farklı alanlara yönelenler var. Madalyonun diğer yüzünde ise birçok iflas yaşandı. Peki 2000’lerin başında Türkiye’nin en büyükleri arasında yer alan 35 tekstilci aile bugün ne yapıyor? Tüm krizlere rağmen ayakta kalanlar neyi doğru yaptı? Küçülenler neden bu yolu seçti? İşte cevabı...

Tabloları görmek için görsellere tıklayın.

YIL ÖNCE HER ŞEY ÇOK FARKLIYDI.
Özellikle tekstilciler için... 2003 yılında Türkiye’nin en büyük 500 şirketinden tam 99’u tekstilciydi. Yani her 5 şirketten biri. Bugün ise listedeki tekstilci sayısı 29’a düşmüş durumda. Sadece şirket sayısı değil, ihracat rakamları da sektördeki hacim kaybını gösteriyor. 10 yıl önce Türkiye’nin toplam ihracatında tekstilin payı yüzde 14,5 iken bugün yüzde 5’e düşmüş olması dikkat çekici...

Peki sektördeki rakamlar böyleyken şirketler bazında nasıl bir dönüşüm yaşandı? 10 yıl önce Türkiye’nin en büyükleri arasında olan tekstilci aileler bugün ne yapıyor? Aslında bu sorunun yanıtı her şirket için çok farklı. Kimisi tekstilde ısrarcı oldu, gücünü katladı. Onlar bugün dünya devi olma yolunda ilerliyor. Bazıları tekstilden çıkmasa da hız kesmiş durumda. Portföylerini genişleterek başka alanları ana sektör olarak konumlandırdı Yani tekstili “stratejik sektör” olmaktan çıkardılar. Abdulkadir Konukoğlu, Turgut Aydın, Akkök ve Sabancı Holding gibi...

Nuri Akın, Halit Narin, Okan Oğuz, Celal Sönmez gibi isimler ise tekstilden tamamen çıktı. Tarımdan turizme, enerjiden çimentoya kadar bambaşka sektörlerde yatırım yapma yoluna girdiler. Kendi rızasıyla değil, piyasa koşulları nedeniyle sektörden çıkmak zorunda kalanlar da oldu. Birçokbüyük oyuncu özellikle 2008 sonrası iflas sarmalına düştü. İflas erteleterek toparlanma sürecine girenler de oldu, iflası yaşayanlar da...~
"YOLA DEVAM" DİYENLER
2003’ten bu yana yaşanan büyük değişime bakıldığında eski tekstilcilerin birçoğunun hala ayakta olduğu görülüyor. Ama her biri farklı bir stratejiyle bunu başarmış durumda. Küçükçalık Ailesi, sektörde yaşanantüm sıkıntılara rağmen tekstilde devam kararı olan çok sayıda oyuncudan biri. Aynı zamanda Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri Derneği’nin (TETSİAD) başkanlığını da yapan Yaşar Küçükçalık, neden “yola devam” dediklerini ve bugün bulundukları noktayı şöyle anlatıyor: “Tekstil pek çok koluyla emek ve enerjiye dayalı bir sektör. Dünyadaki birçok ülkede özellikle işçilik maliyetleri çok daha düşük. Biz de Mısır’da ciddi bir yatırım yaptık. Bu yatırım bizi özellikle tekdüzen ürün lerdeki rekabette diri tuttu. O pazardaki payımızı da korumaya çalıştık. Müşteri hizmet kalitesi ve hız da bizi kalıcı kılan önemli etkenlerden oldu. Tekstilde çok ciddi bilgi birikimi ve deneyimi olan bir aileyiz. Bunu hem pazarlama hem yatırım olarak uluslararası boyuta da taşıyabildik. Bu yüzden asla tekstilden vazgeçmek veya onu ikinci plana atmak gibi bir düşüncemiz olmadı. Ailemizin inşaat sektöründe ve AVM ile ilgili yatırımları da var. Ancak ağırlığımız tekstildir. Önümüzdeki dönemde hedefimiz pazarlamaya, markalaşmaya ve perakendeye odaklanarak yatırımlarımıza devam etmek.”

Orta Anadolu Mensucat’ın sahibi Karamancı Ailesi de bugünkü faaliyetlerinin ağırlıklı kısmını tekstille devam ettirenlerden. Aile, denim kumaş ve konfeksiyonda iddiasını sürdürüyor. İzmirli Akça Ailesi’ne ait Menderes Tekstil ise 2003’teki büyüklüğünü ikiye katlamış durumda. Halen Türkiye’nin en büyük tekstilcileri arasında yer alıyor. 410 milyon TL’lik cirosuyla Capital500’de 349’uncu sırada.

AR-GE İLE BÜYÜYENLER
Tekstilde kalıcı olanların en önemli sırrı inovasyon ve AR-GE... Zorlu Holding buna iyi bir örnek. Çünkü holdingin 4 ana sektöründen biri olan tekstildeki gücü, teknoloji ve inovasyondan geliyor. Bu başarının sırrını, Zorlu Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın şöyle anlatıyor: “Tekstil, halihazırda ülkemize katma değer yaratan en önemli sektörlerden biri. Büyümek deyince illaki üretimin artırılması düşünülmemeli. Çünkü bu rekabet koşullarında Türkiye’nin Uzakdoğulu üreticilere karşı mücadele etmesi çok zor. Biz, özellikli ve farklı ürünler geliştirerek, pazarlama ve dağıtım kanallarımızda sürekli ayarlamalar yaparak sattığımız ürünlerin birim fiyatını yükseltmeye odaklandık. 8-10 yıl önce kilosunu 5-6 TL’ye sattığımız ürünleri üretmeyi bırakıp kilosunu 12-15 TL’ye sattığımız ürünlere odaklandık. Hatta piyasaya kilosu 45-50 TL’ye varan ürünler vermeye başladık. Bu değerli ürünleri geliştirebilmek için ARGE, ÜR-GE kadrolarımızı 4 katına çıkardık.” Yeşim Tekstil CEO’su Şenol Şankaya da Aydın ile benzer noktaların altını çiziyor: “Dünyada ekonomik konjonktür neredeyse 2-3 yılda bir değişiyor. Bu değişikliği iyi okumak ve ona göre rota çizmek gerek.~
Bunu yapabilenler dünyada rekabetçi konumunu sürdürüyor ve ayakta kalmayı başarıyor. Biz de kotaların kaldırıldığı 2005’te üretimde vizyon ve misyonumuzu değiştirdik, çağın gereklerine göre kendimizi konumlandırdık. Tekstil ve konfeksiyonda katma değeri yükseltmek çok önemli. Son dönemde yapılan inovasyonlarla bu katma değeri oldukça yükselttik. Ayrıca yabancı üretici ortaklığı konusunda teklifler geliyor. Yeşim Tekstil olarak bunları değerlendiriyoruz. Öte yandan kurmuş olduğumuz ortaklıklarımız da kendi içlerinde büyümeye devam ediyor.”

ROTAYI DEĞİŞTİRENLER
Tekstildeki bazı oyuncular ise zor günleri önceden kestirip farklı alanlara yöneldi. Sektörden tamamen çıkmadılar ama başka alanlara odaklandılar. Birçoğu tarım, perakende, enerji, gayrimenkul gibi sektörlerde karar kıldı. Bu gruba sektörün en köklü aileleri de dahil. Örneğin Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, onlardan biri. 1904 yılında dokumacılık tezgahıyla başlayan Sanko’nun öyküsü, bugün 14 sektörde, 4,5 milyar dolarlık ciroyla sürüyor. Uzun yıllar sadece tekstil işi yapan ailenin rotasının 1998’de değiştiğini söyleyen Konukoğlu, o tarihten itibaren farklı sektörlere bakmaya başlamış. 15 yıl önce tekstilin gruptaki ağırlığı yüzde 99 iken, bugün yüzde 30’un altında. Ancak Konukloğlu’nun sektörü bırakmak gibi bir niyeti yok. “Tekstilden tamamen çıkmayı asla düşünmüyoruz. Çünkü Türkiye’de tekstilin ölüsü
de dirisi de para eder” diyor.

Turgut Aydın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın da benzer bir rota çizen iş adamlarından. Holding bugün Aydın Örme ile ilk göz ağrısı olan tekstilde devam ediyor. Ama asıl ciddi büyüme Memorial Grubu ile sağlık sektöründeki yatırımlarda gözleniyor. Grup, aynı zamanda ev tekstilinde English Home ile markalaşarak büyüyor.

Söktaş’ın patronu ve aynı zamanda Tekstil İşverenleri Sendikası Başkanı Muharrem Kayhan da hem tekstilde devam edip hem “yeni alanları” keşfe çıkanlardan. İş adamının tekstildeki faaliyetleri Söktaş ile sürüyor. Ailenin yeni yatırım alanı ise hayvancılık ve süt oldu. 2005’te kurulan Efeler Çiftliği’nin ardından süt üretimi başladı ve 2011 Eylül’de Moova markasıyla süt ve peynir pazarına girildi. Akkök ve Sabancı Holding ise 10 yıl önce ana sektörleri arasında bulunan tekstili “stratejik sektör” olmaktan çıkaran çarpıcı örnekler arasında yer alıyor.

ÇARE MARKALAŞMADA
Son 10 yılda odağına markalaşma ve perakendeyi koyarak yola devam edenler de oldu. 2012 yılı itibarıyla 518 milyon TL ciroya ulaşan Mavi, perakendeye yönelerek büyüyenlere iyi bir örnek. Sarar, Akyiğit Tekstil, Merinos da diğerleri. 1970’li yıllarda iki dokuma tezgahıyla yola çıkan Merinos, bugün 500 milyon TL cirosuyla dünyanın en büyük makine halısı üreticisi konumunda. Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erdemoğlu’nun büyüme planında ise hem tekstil hem enerji var. Şirket, 5 yıl içinde Türkiye halı sektöründeki pazar payını yüzde 40’lara çıkarmayı hedefliyor. Yeni sektörlere odaklandıklarını açıklayan Erdemoğlu, 100 milyon dolarlık yatırımla Çatalca’da 2014 yılında hizmete girecek bir rüzgar santrali kuruyor.

Erdemoğlu, “Her yıl üretim tesislerimize yaklaşık 100 milyon dolar yatırım yapıyoruz. AR-GE’ye yaptığımız yatırımın ve tasarıma verdiğimiz önemin meyvelerini topluyoruz. Kalite ve güveni ön planda tutan bir anlayışa sahibiz. Global bir marka olma yolunda kararlılıkla ilerlemeyi hedefliyoruz” diye konuşuyor. Sarar markasının yaratıcısı Eskişehirli Sarar Ailesi de marka gücünü öne çıkaranlardan...~
Özellikle son 10 yılda hızlı bir mağazalaşma atağı yaşayan şirket, hem yurtiçi hem yurtdışında büyümesini sürdürüyor. Sarar’ın 28 ülkede kadın ve erkek giyim üzerine perakende mağazası bulunuyor. 10 yıl önce Türkiye’nin en büyük tekstilcileri listesinde yer alan Akyiğit Tekstil’in rotası da benzer. Bugün Collezione markasıyla büyüyen perakendeciler arasında yer alıyor. Tasarım, marka bilinirliği ve kurumsallaşmaya odaklanarak ilerleyen Ekrem Akyiğit’in planında yurtiçinde üretim ve yurtdışında mağazalaşarak büyümek var.

ÇEKİLENLER DE VAR
“30 yıldan fazla bu işi yaptım. Tekstilin kahrını çok çektim. Vakti geldi, bıraktım.” Bu sözleri, 2000’lerin başında pazarın önemli oyuncularından olan Miro Tekstil’in sahibi, TİM’in eski başkanlarından Okan Oğuz söylüyor. Oğuz, borçlanma, iflas veya batık sarmalına girmeden sektörden çıkanlar arasında. 2008’de biten tekstil macerasına bir daha dönmeyi düşünmüyor. Yaşadıklarını ve şu anda neler yaptığını ise şöyle anlatıyor:

“2008’de, Avrupa’daki son krizle birlikte sipariş iptalleri olmaya başladı. Ben de şirketi kapattım ve sektörden çıkma kararı aldım. İflas gibi bir durumumuz olmadı. Kendi arzumuzla çıktık. Şu anda gümrük müşavirliği ve danışmanlık alanında faaliyet gösteren bir şirketim var. Tarım vardı, son dönemde o da çok küçüldü. Ana iş olarak gümrükçülük yapıyorum. 30 yıldan fazla tekstilin kahrını çektim. Şahsen bir daha da giriş yapmayı düşünmüyorum. Öyle bir hedef yok.” Tekstili bırakanlardan biri de Akın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Akın. İş adamının şirketleri olan Akın Tekstil, Aktek Giyim ve Edip İplik, bir dönemin en büyükleri arasındaydı. Aile, 2008’de tekstilden çıkma kararı aldı. Tesisler satıldı, tekstil fabrikasının olduğu araziye ise AVM yapıldı. Holding bugün AVM yatırımlarıyla büyüyor.

Sektörden çıkma kararı alan bir başka tekstilci de Sönmez Holding’in patronu Celal Sönmez. Bir dönem Sönmez Filament ile akrilik iplik alanındaki önemli oyunculardan olan holding, artık enerji, perakende, çimento gibi farklı alanlarda büyüyor. Sönmez bu konuda, “Uzun yıllar tekstil ön plandaydı. Değişen dünyaya ayak uydurmak üzere, farklı sektörlere adım atma ve yeni sektörlerde büyüme çabası içinde bulunuyoruz” diye konuşuyor. Yakın dönemli hedefte çimento ve liman yatırımları var. Adana’da, 250 milyon doları bulan yatırımın, 2014’te devreye girmesi planlanıyor.

İFLAS EDENLER
Tekstilin son 10 yılına baktığımızda bu dalgalı süreci atlatamayanlar da oldu. 2008’de gelen ikinci kriz birçok oyuncuyu iflasa sürükledi. 2000’lerde sektörün önemli üreticilerinden olan Uki’nin sahibi Turan Sarıgülle de bu olumsuz deneyimi yaşayan iş adamlarından. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin eski başkanlarından olan Sarıgülle, 2009 itibarıyla üretimi durdurdu. Sarıgülle, “Şartlar sektörden fiilen çıkmamızı gerektirdi. Şirketimizin iflas kararı açıklandı. Ama hukuksal süreç devam ediyor” diyor ve yaşadıklarını şöyle paylaşıyor: “O günlerde tüm sektör inişli çıkışlı bir süreç yaşadı. Kendi elimizde olmayan bazı sıkıntılarla karşılaştığımız için bunlarla yüz yüze geldik. Sonuçta ihracat ağırlıklı bir müessese olduğumuz için kurdaki dalgalanmalardan çok olumsuz etkilendik. Ama asıl neden bankalarla olan ilişkilerdir. Bankaların o dönemde üretim ve sanayiye bakış açısı farklıydı. Bazen negatif bazen pozitif bakıyorlardı. Özetle şirket o dönemde kendi açısından bariz hatalar yapmamıştı. Ama maalesef sonuç böyle oldu. O yıllarda 2-3 yıl boyunca Türkiye’nin ilk 500 şirketi içinde görünen bir müesseseydik. 2008 krizi ise son darbe oldu. Faaliyetler 2009’a kadar sürdü. O yıl üretimi durdurmak zorunda kaldık.”

Uki ile aynı kaderi paylaşan başkaları da var. Son örneklerden biri ise Hey Tekstil. Şirketin yönetim kurulu başkanı Aynur Bektaş, Türkiye’nin önemli kadın girişimcilerinden biriydi. 2008’de başlayan Avrupa'daki kriz ona da ağır darbe vurdu. İflas etti, tesislerini kapattı. İşçilerin eylemleri halen sürüyor.~
Bir dönemin devlerinden Deba ise bir başka iflas hikayesi. Denizli’nin önemli iş adamlarından Esat Sivri, 4 yılı aşkın süre iflasa direndi. Mart 2013’te ise resmen iflas etti. Sivri ailesi tekstilden tamamen çıktı. Enda Holding ile enerji sektöründeler.

HALİT NARİN / MARTI GRUBU ONURSAL BAŞKANI
“SEKTÖRDEN NEDEN ÇIKTIK?"

DURMA NOKTASINA GELDİ
Eskiden çok büyük hacimde olan tekstil islerimiz yaklaşık 1,5-2 yıldır çok yavaşladı, küçüldü. Tekstilde yeni bir yatırım yapmayı düşünmüyoruz. Faaliyetleri bitirdik. Tabii bunun birçok nedeni var. Sektörün yaşadıkları zaten belli. Asıl neden ise benim çocuklarım tekstille devam etmek istemedi. Martı Grubu olarak turizmde büyüyorlar. Benim onlara istedikleri alanda büyümeleri için yol vermem lazım. Sonrasında lüzumlu olan girişimleri tekrar yapacağız. Özetle tekstili bu nedenle durdurduk. Diğer işlerimizde ise hızla ilerliyor ve büyüyoruz.
BEN TEKSTİLCİYİM
Ben tekstille gözümü açtım, tekstille büyüdüm. Rahmetli babam tekstille büyüdü. Bizim rüyalarımız, planlarımız olmazsa zaten yaşayamayız. O yüzden “İleride tekrar tekstilde yatırım yapar mıyım” diye düşündüğümde, “Tekstille geldik, tekstille gideceğiz” diyorum. Ama teknolojisi yenilenmeyen bir işin ayağa kalkması mümkün olamaz. Onun için turizmdeki yatırımlarımızın bize iyi şekilde geri dönmesi lazım ki ileride tekstile yeniden dönmek istersek bunu yapabilelim.
TEKSTİL BİTMEZ
Türkiye’de tekstilin durması veya bitmesi söz konusu olamaz. Tüm bunlar politikalarda yapılan yanlışların sonucudur. İthalatın kapılarını çok fazla açtıklarından dolayı birçok tekstil fabrikası bizim gibi durma veya bekleme dönemine girdi. Simdi o dönem de yavaş yavaş tekrar çevrildi. Hükümet, yerli üretime destek olmaya çalışıyor. Pamuk ekimi de büyümeye başladı. Artık tekstilin tekrar büyüyeceğini düşünüyorum. Ama maalesef geride kaybettiklerimiz kaldı.

KEMAL ŞAHİN / ŞAHİNLER HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI
TEKSTİL YÜZDE 60'A İNDİ'
10 YIL ÖNCE NASILDIK?

10 yıl önce faaliyetlerimizin yüzde 90’ı tekstildi. Geçen yılki rakamlarımızda yüzde 70 tekstil oldu. 2013 sonunda yüzde 60’a inmiş olacak. Gelecekte belki yüzde 50’ye kadar iner. Biz 2008 krizinden sonra Türkiye’de tekstile daha fazla yatırım yapmama kararı aldık. Özellikle örgü konfeksiyonda küçüldük. Ama yurtdışında devam ettik. Aynı dönemde diğer alanlardaki yatırımlarımıza ağırlık verdik. Doğal olarak tekstilin portföydeki payı küçüldü.
RİSKİ BÖLDÜK
2008 krizi çıkınca özellikle dış kaynaklı bankalarla sorunlarımız oldu. Tekstil sektöründe fon yaratmak çok zor. Özkaynakları, gelirleri ve verimliliği güçlü şirketler bu dönemi iflas koruma alarak atlatabildi. Ama alternatif kaynak yaratamayanlar çıkamadı maalesef. Biz de bu süreci atlatmak için iflas koruma aldık. Mali yapımızda ciddi bir bozulma yoktu. İflas korumaya girdiğimizde tekstil dışındaki ve yurtdışındaki şirketlerimiz o sistemin içinde değildi. Sadece 4 şirketimiz için koruma aldık. Dolayısıyla zaten bir fon akışımız vardı. 9 ayda bu süreçten çıktık. Bu anlamda riski bölmek, farklı sektörlerde olmak önemli tabii.~
GELECEK PLANLARI
Bir dönem hem biz hem tüm sektör çok iyi paralar kazandı. Ama artık tekstilde düz iş yaparak kazanmak çok zor. Mutlaka teknoloji, yüksek katma değerli ürün gerekiyor. Tekstil dışındaki yatırımlarımızda çok büyüdük. Avrupa Serbest Bölgesi’ne muazzam yatırımlar getirdik. 2,5 milyar işlem hacmine ulaştı. Tabii oralardaki para tekstilde yok. Şu anda inşaat ve turizmde büyüyoruz. Serbest bölgedeki büyümemizi de sürdüreceğiz.

ZEKİ ÇAPUTLU / ALTINYILDIZ GENEL MÜDÜRÜ
"TEKSTİL CAN DAMARIMIZ"
DENGELER ÇOK DEĞİŞTİ

Hem Türkiye hem dünya tekstil sektöründe son yıllarda özellikle düşük fiyatlı Uzakdoğu ürünlerinin pazara girmesiyle dengeler çok değişti. Uzakdoğu’dan pazarlarında çok düşük iş gücü maliyetleri ile üretilen ürünler hem yurtiçi hem yurtdışı pazarlarda fiyat rekabetini çok ciddi artırdı. Bildiğiniz gibi pek çok tekstil şirketimiz zor dönemler geçirdi.
NASIL BÜYÜDÜK?
Altınyıldız olarak biz de bu gelişmelerden etkilendik. Ancak yüksek rekabet ortamı şirketleri ister istemez her zaman daha iyi bir strateji bulmaya zorlar. Altınyıldız olarak bu pazarda büyümeyi sürdürebilmemizin yegane sebebi, sahip olduğumuz bilgi birikimiyle direkt tüketici konforuna ve beğenisine yönelik geliştirdiğimiz teknolojik ürünleri kalitemizi koruyarak sektöre sunmamızdır.
HEDEFİMİZ NE?
“Tekstil ve konfeksiyondan vazgeçelim mi” düşüncemiz hiç olmadı. Tekstil ve konfeksiyon grubumuzun can damarı. Altınyıldız markamız Anadolu’nun her köşesinde nesillerdir güçlü marka bilinirliği ve güvenilirliğiyle grubumuzu temsil ediyor. 83 bin 345 metrekare kapalı alanda, 14 milyon metre tekstil ve 600 bin adet konfeksiyon üretim kapasitesiyle Avrupa’nın en büyük üretim tesislerinden biriyiz. Bundan sonra da halka açık bir şirket olmanın verdiği sorumluluk bilinciyle temkinli ancak yeniliklere açık bir büyüme stratejisiyle güçlenmeye devam edeceğiz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz