İnovasyon

“Yalnızca bir konuda uzman olan birinin büyük resmi görebilmesi oldukça zor.”

24.04.2015 15:44:320
Paylaş Tweet Paylaş
İnovasyon
İskoç filozof Adam Smith, 1776’da yayımlanan Ulusların Zenginliği adlı kitabında, “iş bölümünün” önemini vurgulayarak üretimin artmasında etkili olacağını savundu. Bu düşünce yaklaşık 100 yıl sonra Frederick Taylor’un ekonomik verimlilik ve iş gücü üretkenliğini artırmaya odaklanan bilimsel yönetim yaklaşımıyla birlikte fabrikalardaki akışı ve çalışma prensiplerini belirledi. Eskiden bir konunun her tarafından anlayan zanaatkarların yerini, işin ufak ve spesifik bir bölümünü yapan, ama sürekli aynı işi yaptığı için iyi ve hızlı yapan seri üretim işçileri aldı. Üretimde uzmanlaşmanın da bir sonucu olarak ürünler giderek ucuzladı. Konular karmaşık hale geldikçe uzmanlaşma bir genel eğilime dönüştü, uzmanlara talep arttı. Doğal olarak bir doktorla bir muhasebecinin aynı kişi olması beklenemezdi. İş hayatında ilerlemenin en garantili yolu da bir konuda uzmanlaşmak haline geldi. Uzmanlaşmanın giderek daha ince kırılımlara uğramasıyla fiber optik mühendisi, sosyal medya reklamcısı, mikronükleer fizikçi, Java programcısı gibi işler türedi. Şirketler, bilgi üreten pahalı elemanlarının işin bir parçası olarak yaptığı yan faaliyetleri ayırarak onları daha ucuza yapacak mikrouzmanlara yönlendirildi. Bu alanın gelişmesiyle özellikle daha basit uzmanlık işleri üçüncü ülkelere kaydı. New York’ta çalışan bir danışman, bir sunum taslağını akşam Hindistan’a yolluyor ve saat farkından da yararlanarak sabaha mükemmel bir sunumu bilgisayarında buluyor hale geldi. Skalanın üst tarafında ise şirketler, üst düzey uzmanlık hizmetlerini dışarıdan bağımsız uzman ağlarından alarak verimliliklerini artırdı. Az sıklıkla gereken bu hizmetler pahalı olsa da böyle uzmanları bünyede tutmaktan ucuza geliyordu. Uzmanlığın her alanda gelişmesiyle müthiş bir içerik ortaya çıktı. Ancak bilginin bir bağlam içine oturmadıkça nasıl bir değer taşıyacağı da sorgulanır hale geldi. 
AŞIRI UZMANLAŞMANIN FATURASI Bugün geri dönülüp bakıldığında aşırı uzmanlaşmanın sonucunda çeşitli sorunlar ortaya çıktığı görülüyor. Çalışanlar açısından baktığımızda, mavi yakada belli bir alana odaklanma sonucunda başka bir yerde işe yaramayan insanlar ve esnek olmayan bir iş gücü ortaya çıkıyor. Koşullar değiştiğinde bir yerden ötekine kaydırmak zorlaşıyor. Aynı durum beyaz yakalı uzmanlar için de geçerli. Uzmanlaşma, bireyleri daha sınırlı becerilere sahip ve başkalarına bağımlı kılarak zayıflatmış durumda. Bu nedenle kişilerin kariyerlerini farklı deneyimler, hatta farklı ülkeler içerecek şekilde oluşturmalarında fayda var. Bir dönem büyük para eden uzmanlıklara, bir gün ihtiyaç kalmazsa ne olur sorusu her zaman geçerli. Şartlar değiştiğinde uzman türler yok oluyor. Şirketler açısından da uzmanlığın zayıf tarafları var. Bir kişi konuya ne kadar yakınsa ona inanma olasılığı o kadar artıyor. Özellikle belirsizlik durumlarında bir yol bulabilme becerisi, tek bir bakış açısına bağlı kalındığında önemli ölçüde zayıflıyor. 2008 krizi, belki de bunun en iyi örneklerinden biri. Her noktası birbirine bağlı global ekonomide alakasız gibi görünen bazı gelişmelerin birbirini etkilemesini her gün görüyoruz. Uzmanlaşma ve iş bölümünün ciddi sıkıntı yarattığı bir başka örnek ise Boeing’in 787 projesi. İşi, dış tedarikçilere bölmenin şahikası olarak adlandırılan bu projede, farklı üreticiler tarafından yapılan parçalar maalesef iyi bir şekilde bir araya gelip bir bütün oluşturamadı ve Boeing’e çok zaman kaybettirdi. 
GENELCİLERE ÖVGÜ İnovasyon konusunda da kendi alanlarında uzman birçok kişiyi bir odaya kapatmak iyi bir sonuç vermiyor. Çünkü inovasyon, değişik konuları birbirine bağlamayı gerektiriyor. Yalnızca bir konuda uzman olan bir kişinin bunu yapabilmesi oldukça zor. Örneğin robotlarla ilgili çalışan birinin, makine, elektronik, biyoloji, bilgisayar mühendisliği gibi birçok alanda bilgisi olmazsa ilerleme sağlayamaz. İşte burada “genelciler” diyebileceğimiz, uzmanın tam tersi insanlar devreye giriyor. Bir genelci birçok alanın kaymağını toplayarak disiplinler arası gezebilir ve içgörüler geliştirerek özgün bir fikre varabilir. Genelcilerin yaygın bilgi birikimleri, uzmanlık adacıkları arasındaki bağlantıyı kurabilir. Birçok konuda temel bilgiye sahip olan biri, değişik uzmanlık alanlarıyla aynı dilden konuşarak bir senteze ulaşabilir. Bu noktada, inovasyonların gerçekleşebilmesi için ideal insan tipini tanımlamak istiyorum. Bunlar bir veya birkaç konuda derinlemesine bilgi sahibi olup ayrıca birçok diğer alana ilgi duyan ve onlarla ilgili üzerinde konuşabilecek kadar bilgisi olan “T-biçiminde” insanlar. Şirketinizdeki bu tip kişileri bulun. Karşınıza çıkarsa da işe alın.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz