İlk öğretmenim

Capital, Türkiye’nin en önemli aile şirketlerinin babadan çocuğa devir hikayelerini araştırdı.

1.10.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
İlk öğretmenim
Herkesin hayatında babaların ayrı bir yeri vardır... İş hayatında baba-çocuk ilişkisi çok daha özel bir öneme sahiptir. Hele Cem Boyner gibi 32 yıl, Abdulkadir Konukoğlu gibi 31 yıl, Zeynep Bodur Okyay gibi 14 yıl onunla çalışmışsa. İşte o zaman insan yönetiminden müzakereye, liderlikten alışverişe kadar her alanda “babanın” etkileri görülüyor. Zaten Türk iş dünyasının önde gelen isimleri de bunu açıkça söylüyor, hatta altını çiziyorlar. Neredeyse tamamı, “En büyük rehberim babam” sözleriyle bu durumu özetliyor. "BİR İŞLETMEYİ DEDE KURAR, BABA BUYUTUR, OĞUL TUTAR, TORUN SANAT TARİHİ OKUR..." Bu sözler, neo-klasik ekonomi akımının kurucusu sayılan, 1900’lü yılların başında yaşamış İngiliz ekonomist Alfred Marshall’a ait. Marshall’ın işletmelerin hayatını analiz ederken yaptığı bu değerlendirme, aslında konunun sadece bugünün değil son 100 yılın sorunu olduğunu gözler önüne seriyor. Yapılan araştırmalar dünya genelinde şirketlerin ancak küçük bir kısmının torunlara kadar yaşayabildiğini gösteriyor. PwC Aile Şirketi Hizmetleri Lideri Mehmet Karakurt’a göre Türkiye’de durum biraz daha vahim. Çünkü Karakurt, Türkiye gibi feodal yapının hakim olduğu ülkelerde aile şirket lerinin oğula ya da kıza bile tam anlamıyla geçemeden, baba ölünce yok olmaya yüz tuttuğunu söylüyor. Karakurt, bunun en önemli sebebinin ise kilit görev ve pozisyonların baba ya da babanın akranı olan kişiler tarafından tutulması ve işlerin kişilere bağlı yürümesi olduğunu dile getiriyor. Başka bir deyişle kurumsallaşamamış Türk aile şirketi yapısı, hızlı çözülmenin sebebi. Şevket Sabancı’nın, Sabancı Holding’den ayrılmadan önce aile şirketleriyle ilgili yaptığı analiz de aile şirketlerinde yönetimin devri konusunda çok kritik: “Ailelerin yeni nesillerinde birkaç kişi olmalı. Eğer birçok aile mensubu iç içe çalışıyor ve yaşıyorsa gizli bir problem meydana geliyor. Anadolu terbiyesi ile babalar ve amcalar etraftayken bunlar sessiz ve sakin durabilir. Biz yokken ne olacak, o duruma ailelerin düşürülmemesi için planlar yapılmalı.” Capital, Türkiye’nin en önemli aile şirketlerinin babadan çocuğa devir hikayelerini araştırdı.

PAYLAŞMAYI VE EMPATİY
İ ÖĞRENDİLER
Abdulkadir Konukoğlu, 1963 yılında babasının fabrikasında süpürgecilik yaparak iş yaşamına başladı. 1974’e kadar üretimde çalıştı, kademe kademe yükseldi. 1974’te yönetim kadrosuna katıldı. 1994 yılında babası Sani Konukoğlu vefat edene kadar da babasının rehberliğinde hem üretimin hem ticari yaşamın tüm inceliklerini öğrendi. Grubun yönetim kurulu başkanı olana dek tam 31 yıl babasıyla çalıştı. Konukoğlu, babasının kendisine her zaman “Dürüst ol, hile yapma” öğüdünü verdiğini söylüyor. Konukoğlu, babasından öğrenip iş yaşamına uyguladığı önemli prensipleri ise şöyle anlatıyor: “Rahmetli babam ileriyi görürdü. Proje yaparken 3-5 günlük değil, 5-10 yıl sonrasını görerek yapardı. Hep mütevazı olun derdi. Hayır ve hasenat, zekat konusu üzerinde çok dururdu.~
Zekatı kuruşu kuruşuna hesaplatıp dağıtırdı. Babamdan öğrendiğim en önemli konu buydu. Ondan çok çalışmayı ve paylaşmayı öğrendik.” İzmir’in önde gelen ailelerinden Küçükbay Ailesi’nde de benzer bir süreç yaşandı. Küçükbay Yağ Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay, babası Akif Küçükbay’la tam 37 yıl birlikte çalıştı. Yetkiyi ise 22 yaşında askerden dönünce devralmıştı. Babasına en çok insani ilişkileri ve ticari prensipleri danıştığını söyleyen Küçükbay, “Ondan insanlara değer vermeyi ve sözünde durmayı öğrendim. Hem insani ilişkilerde hem finansal işlerde büyük destek verdi. Birlikte uzun ve yorucu mesailer yaptık. Bana empatiyi öğreten de babam oldu” diyor.

"SİYASETE GİRME" UYARISI
Dedeman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Dedeman, üniversiteden hemen sonra 1972 yılında babasıyla çalışmaya başladı. 1994’te ise tüm yetkileri devralarak Dedeman Holding’in yönetim kurulu başkanlığı görevini üstlendi. 22 yıl boyunca babasıyla birlikte çalışan Murat Dedeman, babasından neler öğrendiğini şöyle anlatıyor: “1998’de aramızdan ayrılan babam Mehmet Kemal Dedeman, vatanını sevmek, iş ahlakına bağlı kalmak, yılmadan çalışmak, sürekli yeni şeyler öğrenmek, insana saygı duymak, sosyal sorumluluk bilinciyle davranmak gibi ilkelerle yaşardı. Bu değerleri bana aktardı, öğretti. Şimdi bu değerler bana rehber oluyor.” Zor durumda kaldığı her konuda babasına danıştığını belirten Dedeman, babasından aldığı en önemli tavsiyeleri şöyle anlatıyor: “Çoğunlukla insan ilişkileri ve bürokrasiyle ilgili konularda tecrübelerinden yararlanırdım. Bana her zaman ‘Bir işadamı olarak serbest ekonomiye inan ve hiçbir partiye girme’ tavsiyesinde bulundu. Ben de bunu uyguladım ve benden sonrakilere de bu tavsiyeyi aktarıyorum.” Dedeman ana işleri turizmle ilgili babasından öğrendiği en önemli konuyu ise şu sözlerle aktarıyor: “Dedeman Ankara açıldıktan sonra otele gelenlerle bizzat ilgilendi. Onların ‘müşteri’ değil ‘misafir’ olduğunu çalışanlara telkin etti. ‘İnsanın insana hizmeti bir tür ibadettir’ inancı Mehmet Kemal Dedeman’ın ve grubumuzun turizmdeki felsefesi oldu.”


"PARA ATEŞTİR, HERKES TUTAMAZ"
Kayalar Kimya’nın temelleri, 1976’da 150 metrekarelik bir atölyede, tiner üreticisi Yılmaz Kayalar tarafından atıldı. İlk 15 yıl farklı süreçlerden geçen şirket, 1990’dan itibaren büyüme sürecine girdi. Çünkü, Yılmaz Kayalar’ın oğlu Ersin Kayalar, 1992 yılında İngiltere’deki uluslararası işletme eğitimini tamamlayarak Türkiye’ye döndü ve aile şirketinde çalışmaya başladı.~
Ersin Kayalar, Kayalar Kimya’da pek çok kademede çalıştıktan sonra 1997 yılında henüz 26 yaşındayken babasından görevi devraldı. Kayalar, devir hikayesini şöyle anlatıyor: “Bir gün babama giderek yönetimi devralmak istediğimi söyledim. Önce şaşırdı ama birlikte çalıştığımız 5 yıllık süre boyunca beni izlediğini, başarabileceğime inandığını söyledi ve yönetimi bana bıraktı.” Ersin Kayalar, babasından öğrendiği en önemli konunun iş disiplini olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Para kaybetmek söz konusu bile olsa bize dürüstolmaktan asla vazgeçmememizi aşıladı. İnsanlara karşı eşit davranmamız ve adil olmamız gerektiği konusunda da bize sürekli telkinde bulunur. Kulağımıza küpe olan sözü ise şudur: ‘Para ateştir herkes tutamaz! Para varken tutulur, tasarrufu paranız varken yapın.' Liseden beri 30 yaşımda iyi bir işadamı olmayı kafama koymuştum. Bunu çok daha erken 26 yaşımda başardım. Bunun yapabilmemim, bu cesareti gösterebilmemin en büyük itici gücü babamdı.”

BABALAR VE KIZLARI!
Evrim Aras, 2001’de üniversiteden mezun olduktan sonra iş ararken babası Celal Aras’tan teklif aldı. Böylece Aras Kargo’da iş hayatına adım attı. Çalışmaya şube görevlisi olarak başladı, sonra neredeyse her birimde ve her şartta görev yaptı. Bu sayede işin mutfağını çok iyi öğrendiğini söyleyen Aras, “Babam her zaman yanımdaydı ve bana destekti, Onunla uzun yıllar çalışma fırsatı yakaladım” diyor. Babasıyla 7 yıl birlikte çalışan Evrim Aras, babası vefat edince grubun yönetim kurulu başkanı oldu. Aras, babasıyla çalışırken edindiği önemli deneyimleri şöyle anlatıyor: “Şüphesiz kariyerimde büyük etkisi ve desteği var. Babam, işiyle, özel hayatıyla, kişiliğiyle her anlamda örnek aldığım bir lider modeliydi. Dolayısıyla kendisinden her konuda destek aldım.” İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı Meral İnci Zaim de üniversiteden mezun olunca babasıyla birlikte çalışmaya başladı. Babasıyla 25 yıl çalışan Zaim, grubun değerlerinin oluşmasında en büyük katkının babasına ait olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Kurucumuz olan babam, 2003 yılında İnci Holding’in yönetimini bana ve kız kardeşlerime devretti. Adalet ve sadakat duygusuna çok önem verirdi. Cesur, karizmatik bir liderdi, hiçbir kriz ya da problem onu yıldırmazdı. Hızlı karar verir ve çözüme ulaşmak için hemen harekete geçerdi. Ondan her konuda çok destek aldım. Bence bir insanın en büyük sermayesi ona duyulan güvendir. Bunu bana babam öğretti.”

ÇALIŞMAYA ERKEN BAŞLAYANLAR
Ömer Faruk Kavurmacı, Aydınlı Grup’un yönetim kurulu başkanlığını babası Mustafa Şevki Kavurmacı’dan 2008 yılında devraldı. Birlikte 15 yıl çalıştıklarını söyleyen Kavurmacı, “Ticaretin karşılıklı hak ve menfaatleri kollama sanatı olduğu öğretisi ondan aldığımız en önemli derslerden biri. Babamın iş disiplini, analitik düşünme yeteneği, liderlik özellikleri, sentez kabiliyeti ve istişareye verdiği önem iş hayatımızda rehberimiz oldu” diyor.~
Babasıyla birlikte 7 yıl çalışan ve yetkileri devralan Sırma Grup CEO’su Burak Karabacak, babasının rehberliğini şöyle anlatıyor: “Su sektöründe faaliyet gösteren Sırmakeş, babam Şefik Karabacak ve 2 kardeşi tarafından kuruldu. Ticari ilişkiler, müşteri ilişkileri ve finansal konularda babamdan destek aldım. İnsan ilişkileri konusunda babam en büyük destekçilerimden birisidir.” Yeni İnci Yönetim Kurulu Başkanı Furkan Atakan, şirketin başına geçtiğinde 18 yaşındaydı. Çok küçük yaşlardan bu yana yaz dönemlerinde fabrikada babasına yardım ettiğini söyleyen Atakan, bu yüzden yönetimi devralınca zorlanmadığını söylüyor. Babasının yönetimi nasıl devrettiğini ise şöyle anlatıyor: “İşlerin artık bende olduğunu, bu sorumluluğu alıp alamayacağımı, bu işi isteyip istemediğimi sordu. Tereddüt etmeden istediğimi söyledim. İnsanlara karşı nasıl davranmam gerektiği konusunda ondan önemli dersler aldım.” Doğuş Çay Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Karakan ise devir hikayelerini şöyle anlatıyor: “İş hayatına, babam Yakup Karakan’ın Rize’de kurmuş olduğu Doğu Kollektif şirketinde başladık. Burası ben ve ağabeyim için tam anlamıyla bir okul oldu. Ardından Türkiye’de 1984 yılında çay sektörünün özelleşmesi süreci başladı ve bu dönemde Doğuş Çay’ın temelleri de atıldı. Babamla birlikte 12 yıl çalıştık. İstanbul’a 1987 yılında gelmemle birlikte ondan ayrıldım ve yetkileri devraldım. Babam söz tutmak konusunda çok titizdi. Bu benim babamdan aldığım en önemli derstir.”

CEO'LUĞU ALDILAR
Turcas CEO’su Batu Aksoy, 13 yıldır babası Erdal Aksoy’la birlikte çalışıyor. Erdal Aksoy halen şirketin yönetim kurulu başkanı ama CEO rolünü 2010 yılında oğluna devretti. Batu Aksoy, işle ilgili her konuyu halen babasına danışabildiğim söylüyor. Aksoy, “Kendisi 50 yıllık iş hayatı deneyimiyle çok zengin bir kaynak, onun gibi insanlardan alınan tavsiyeleri para verip danışmanlardan almamız mümkün değil” diye konuşuyor. Babasından edindiği önemli kazanımları her zaman pozitif düşünmek, yeni girişimlerden korkmamak ve çözüm odaklı olmak olarak özetliyor. Aksoy, şöyle devam ediyor: “Babamın saygın ve sevilen kişiliğinin hem lokal hem uluslararası insan ilişkilerinin ve tabii ki iş yapma becerisinin bizlerin başarılı iş insanları olarak yetişmemizde katkısının çok büyük olduğu bir gerçek.” Sarar CEO’su Emre Sarar ise üniversiteden mezun olduktan sonra Almanya Sarar’ın genel müdürü unvanıyla profesyonel iş hayatına adım attı. O andan itibaren de 13 yıldır babası Celalettin Sarar’la çalışıyor. Celalettin Sarar, halen şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı. Oğlu Emre Sarar ise 2010’da şirketin CEO pozisyonunu amcası Cemalettin Sarar’dan devraldı. Emre Sarar, CEO görevini aldıktan sonra babasıyla aralarındaki iş ilişkisinin arttığını söylüyor.~
Sarar, şöyle devam ediyor: “Babam, hayatım boyunca bana fikirleri ve davranışları ile yol gösteren kişi oldu. Bu nedenle iş hayatımda da yönetim, finans ve planlama başta olmak üzere birçok konu hakkında hep ona danıştım. Babamdan öğrendiklerimin başında büyük düşünmek, hep daha iyisi için çalışmak ve büyük hedeflere ulaşmak için azmetmek geliyor.”

ZEYNEP BODUR OKYAY / KALE GRUBU BAŞKANI
"ALDIĞIM KARARLARDA BABAMIN İZİ VARDIR"
BABAMDAN ÇOK ETKİLENDİM
Kale Grubu Onursal Başkanı İbrahim Bodur ile baba-kız olarak 14 yıl çalıştık. 2007 yılında grubun başkanlığına geldim, İbrahim Bey'in, farklı liderlik ve girişimcilik özelliklerinin tümünü kişiliğinde çok net ve oldukça güçlü bir vurgu ile hissettim ve kendisinden çok etkilendim. Babam beni sık sık toplantılara ve iş yemeklerine götürürdü, Böylece hem birbirimizi görme süremizi artırır hem işi sahiplenme ve işi anlama algımı güçlendirirdi.
İŞİN MUTFAĞINDA PİŞTİM
Benden beklentisi yüksekti, Bu nedenle her işin içine beni dahil ederek gelişmemi ve başarılı olmamı sağladı, Kısaca işin mutfağında piştim ve iyi bir yönetici olma yolunda ilerledim. Zaman içinde iş hayatına ilişkin aldığım kararlarda babamın bu yönlendirmeleri yadsınamaz. İbrahim Bey'in iki önemli özelliği benim vizyonumun gelişimi için halen önemini koruyor. Birincisi insan sevgisi, Parayı amaç olarak görmedi, araç olarak gördü. Topluma nasıl katkı yaparım diye baktı, beni de bu doğrultuda yetiştirdi.
BATI’YI ÖRNEK ALDI
İbrahim Bey'in ikinci önemli özelliği ise eğitimi ve yurtdışı vizyonu. Kendisi Robert Kolej'de okudu ve Batı'da eğitim gördü, Batı'nın bilimini kendi kültürüyle iyi harmanlayarak iş hayatında dışa dönük ve başarılı bir profil çizdi, Dengeleri her zaman korudu, Batı'yı örnek aldı ama kendi kültürüne de sahip çıktı. Babamdan aldığım en önemli vizyonun bu olduğunu düşünüyorum.

MEHMET KARAKURT / PWC AİLE ŞİRKETİ HİZMETLERİ LİDERİ
KUSAK DEVRİ NASIL OLMALI?
YENİ KUŞAĞIN HAYATI PLANLANMALI

Kuşak devri nasıl olmalı? En önemlisi yeni nesile devredilecek en önemli konular ne? Bu soruları PwC Aile Şirketi Hizmetleri Lideri Mehmet Karakurt, şöyle yanıtlıyor: "Yeni kuşağın işe hazırlıklı girmesi için neredeyse ortaöğretimin başından itibaren başlayan bir kişilik analizi yapıyoruz. Bununla yeni kuşağın yeteneklerinin, eğilimlerinin neler olduğunu anlayıp ona göre bir eğitim ve iş hayatı planı yapılmasını öneriyoruz.”~

MÜGE ÇEVİK / ŞAPKA DANIŞMANLIK KURUCUSU
TÜM DENEYİMLER DEVREDİLMELİ

Şapka Danışmanlık Kurucusu Müge Çevik ise tüm iyi ve kötü ticari tecrübelerin, yasal konuların, rakiplerle ilgili geçmiş tecrübelerin ve tüm bilgi birikiminin devredilmesi gerektiğini söylüyor. Çevik şöyle devam ediyor: "Ancak, işin teknik boyutlarını ve tecrübesini ders gibi aktarmak çok doğru değil. Önemli olan, kademeli olarak şirketin en altından geleceği pozisyona kadar olan süreçleri yaşatmak o tecrübeyi o pozisyonda yaşamasını sağlamak.”

DR. İLHAMI FINDIKÇI / DEĞER DANIŞMANLIK YÖNETİM KURULU BAŞKANI
"BABALAR ÇOCUKLARA BAŞARIYI AKTARMALI"
SIRRI YAŞATMAK GEREK

Babaların, genel bir ilke olarak kurumu başarılı kılan temel özellikleri yaşayarak ve yaşatarak çocuklara aktarması çok önemli. Kurumun kuruluşu belirli bir noktaya gelmiş olduğuna göre ortada bir başarı vardır. Bu başarının arkasındaki sırrı çocuklara yaşatmak gerekir. iş yapma biçimleri, pazarlama, üretim, müşteri ilişkileri aktarılmalı. Ama en önemlisi, kurumu o kurum yapan temel aile ve işletme değerlerinin aktarılması.
LİDERLİK MÜCADELESİ
Devir sürecinde liderlik mücadeleleri önemli bir sorun alanı. Çünkü ilk kuşak kimi zaman yetkiyi devretmeyip sorumluluğu devrediyor. Bir önemli sorun da gençlerin işe yeterince hazır olmamaları. işe hazırlık, işin akademik eğitimi kadar pratik eğitimini de mutlaka gerektirir.
KÜÇÜK YAŞTA BAŞLAMALILAR
Bunun için gençlerin küçük yaşlardan başlayarak işin içinde yetişmesi çok önemli. Bir de her iki kuşakta da zamanla oluşan “benlik şişmesi devir sürecinde sorun oluyor. Çünkü böyle bir durumda bireyler kendilerini işlerin ve ilişkilerin merkezinde görür ve gerçekten çok büyütürse geçiş bundan zarar görür.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz