Sınır ötesi çalışan yöneticilere göre çok ülke yönetmek zevkli ama bir o kadar da zor. İşin en sıkıntılı kısmı ise sürekli uçmak…
Türkiye’nin jeopolitik önemi…” Bu sözlerle başlayan
cümlelere hepimiz alışığız. Bize ne kadar klişe gelse de Türkiye’nin coğrafi
konumu ve jeopolitik önemi, özellikle global şirketler için her geçen gün biraz
daha artıyor. Hatta öyle ki yabancı şirketlerin Türkiye operasyonunu yöneten
isimler, sadece birkaç yıl içinde Ortadoğu, Balkanlar veya Türk Cumhuriyetleri gibi
bölge ülkelerin de sorumluluğunu alıyor.
Özellikle son birkaç yıldır bu tarz örneklere daha fazla rastlar olduk.
Pfizer’dan Coca-Cola’ya, Visa’dan Oracle’a kadar birçok küresel şirket,
Türkiye’deki yöneticilerinin yetki ve sorumluluk alanlarını genişletmiş
durumda. Şirketler, Türkiye’yi de operasyon merkezi konumuna getirmeleriyle
dikkat çekiyor.
Bu kararların alınma sebepleri arasında tabii ki ilk sırada yöneticilerin
kişisel başarı grafiği var. Ekip başarısı, Türkiye’nin ülke olarak bölge
ülkelerden daha ciddi cirolar getirmesi, lojistik avantajlar ve kaliteli
çalışan profili etkili olan nedenler arasında.
Biz de Capital olarak Türkiye’yi “bölgesel üs” olarak konumlandıran şirketleri
ve bu yeni trendle birlikte yetki alanları giderek genişleyen Türk yöneticileri
araştırdık.
Karşımıza hiç de azımsanmayacak sayıda başarılı profesyonel çıktı. Hatta
Coca-Cola Avrasya ve Afrika Başkanı Ahmet Bozer gibi sorumluluk alanı 90 ülkeyi
bulan yöneticiler bile var. Ortalamada ise Türkiye ofisinin başındaki isimlere
24 ülke bağlanıyor.
TÜRKİYE NEDEN MERKEZ SEÇİLİYOR?
Son 2-3 yıldır Türkiye ofislerinin yöneticilerine daha çok ülke bağlamak yeni
trend oldu. Peki neden Türkiye merkez üs olarak seçiliyor? Uzmanlara göre bu
sorunun ilk yanıtı, coğrafi konum ve bölge ülkelere kıyasla sahip olunan yüksek
potansiyel. Ayrıca ekonomik büyüme, kamuyla özel sektör arasındaki ilişkilerin
sağlıklı olması, yüksek kalitedeki insan kaynağı da tercih nedenleri arasında.
Odgers Berndtson Türkiye Yönetici Ortağı Ayşe Öztuna Bozoklar, Türkiye’nin
komşularına kıyasla daha gelişmiş olmasının bunda en önemli etken olduğunu
düşünüyor ve ekliyor: “Türkiye hem daha gelişmiş hem potansiyeli olan bir ülke.
Ayrıca insan kaynağı açısından da katma değerli hizmetler sunabilecek
kapasitede.”
Stanton Chase İstanbul Yönetici Ortağı Çağrı Alkaya ise Türkiye’nin hem Batı’yı
hem Doğu’yu kapsayan kültürüne dikkat çekiyor: “Kültürel olarak Avrupa ve
Ortadoğu’nun kesişme noktasındayız. Bu durum Türkiye merkezinin lokal ofislerle
iletişimini kolaylaştırıyor. Avrupa ve Amerika’daki orta ve üst seviye
yöneticiler, bölgeye taşınma kararı verirken İstanbul’un kozmopolit yapısından
da etkileniyor.”
Korn/Ferry International Yönetici Ortağı Şerif Kaynar ise tüm bunlara ulaşım
kolaylığını ekliyor ve “Bu trendin birçok sebebi var ama THY’nin katkısı da
tartışılmaz. Zira ulaşım olarak İstanbul bir merkez haline geldi” diyor.
HANGİ ÜLKELER BAĞLANIYOR?
Ortadoğu, Rusya, Ortaya Asya, Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar ve Kafkaslar… Bu
bölgeler, global şirketlerin Türkiye üzerinden açıldıkları en önemli
coğrafyalar olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bazı şirketlerin bu haritayı çok
daha geniş tutup Kuzey Afrika, Doğu Avrupa gibi bölgeleri de güvendikleri
Türkiye yönetimine bağladığı örnekler var. Örneğin Coca-Cola, Intel, EMC, National
Bank of Greece (NBG) bunlardan bazıları…
İnsan kaynakları danışmanı Saide Kuzeyli de bu trendi doğruluyor ve global
şirketlerin Türkiye’ye bakışının artık değiştiğini söylüyor. Kuzeyli, “Bence
Türkiye için artık geçmişte olduğu gibi ‘doğu hizmeti’ algılaması söz konusu
değil. Türk yöneticiler bundan 20 yıl önce hayal edemeyeceğimiz bir atama
devrimiyle Şangay, Rusya, Güney Amerika dahil pek çok kıta ve ülkede görev
başında” diye konuşuyor. ~
Türkiye’nin yönetim merkezi seçilmesinde coğrafi yakınlığın önemli bir sebep
olduğunu söyleyen Odgers Berndtson Türkiye Yönetici Ortağı Ayşe Öztuna
Bozoklar, şu bilgileri veriyor: “Ana şirket genelde Türkiye üzerinden öncelikle
yakın ve Ortadoğu, Rusya, Kafkaslar, Özbekistan, Azerbaycan, Kazakistan,
Türkmenistan gibi çevre ülkelere ve ardından Balkanlar’a yayılmaya çalışıyor.”
ÖN PLANDA OLAN SEKTÖRLER
Türkiye’nin operasyon merkezi yapılması trendi özellikle bilişim, hızlı
tüketim, ilaç, sağlık, finans gibi insan gücünün yoğun olduğu hizmet
sektörlerinde daha fazla ön plana çıkıyor.
Gıda da Coca-Cola, hızlı tüketimde Procter & Gamble, Unilever, bilişimde
Intel, EMC, ilaçta Pfizer, finansta ise Mastercard ve Visa, Türkiye’yi merkez
üs olarak konumlandıran şirketlerden bazıları.
Uzmanlara göre trendin özellikle bu sektörlerde yoğunlaşmasının bir diğer
nedeni de Türkiye’nin aynı zamanda çok ciddi bir pazar olması. Genç nüfus,
komşu ülkelere kıyasla yüksek harcama gücü ve teknoloji kullanımı açısından
ileride olan Türkiye, küresel şirketler için önemli avantajlar barındırıyor. Bu
özellikler sayesinde iç pazardan önemli cirolar elde eden şirketler, kısa bir
süre sonra çevre ülkelere giriş için Türkiye’nin deneyimlerinden faydalanmak
istiyor. Teknoloji şirketi Verifone, buna iyi bir örnek. Verifone Türkiye genel
müdürüyken kendisine 18 ülke daha bağlanan Soner Çaşur, bu kararın ardındaki
gerekçeleri şöyle sıralıyor:
“Şirketimizin Türkiye’deki faaliyetleri son 3 yılda hem cirosal hem iş
geliştirme anlamında çok ciddi ilerlemeler kaydetti. Verifone, Silikon
Vadisi’nde yer alan bir teknoloji firması ve cirosunun yüzde 5’ini Türkiye’den
elde eden tek firma. Dolayısıyla merkez ofis, buradaki gücünü bütün bölgede
kullanmak için 18 ülkeyi bize bağladı.”
TÜRK YÖNETİCİ NEDEN AVANTAJLI?
Türk yöneticilerin tercih edilmesindeki nedenler arasında kaliteli donanım,
çalışkanlık, kriz deneyimine sahip olmak, girişimcilik ve hızlı karar alma
kabiliyeti öne çıkıyor. “Türkler hem Avrupalı hem Asyalı hem Ortadoğulu. Bu
özelliklere sahip çok fazla ülke insanı bulamazsınız” diyen Stanton Chase
İstanbul Yönetici Ortağı Çağrı Alkaya, Türk yöneticilerin avantajlı yönlerini
şöyle anlatıyor: “Ekonomik iniş ve çıkışlar yaşamış olmak da bize ayrı bir
tecrübe sağlıyor. Disiplinli ve sabırlı olmak bence Türk yöneticilerin öne
çıktığı bir diğer nokta.”
Kriz deneyimi konusuna Saide Kuzeyli de katılıyor: “Tercih nedenleri arasında
belirsizlik durumlarına dayanıklılık, kolay adapte olma, yurtdışı
tayinlerde ailelerin desteği, kolay çözülmeme, girişimci ve çeviklik
sıralanabilir. Ayrıca hiyerarşiye hürmet etme, yöneticilere saygı,
bürokrasiyle başa çıkma becerisi de önemli unsurlar.”
Ayşe Öztuna Bozoklar ise “Onları başarılı kılan en önemli özellikleri
farkındalıklarının yüksek olması” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Güçlü
ve gelişim alanlarıyla ilgili net olmaları, bilinçli olmaları, işlerini seviyor
olmaları ve çok çalışkan olmaları da önemli etkenler.”
Yönetim danışmanı Şerif Kaynar ise yöneticilerin gelişen pazar olan Türkiye’de
elde ettikleri tecrübeleri yeni gelişen pazarlarda uygulamada elde ettikleri
başarının önemli bir neden olduğuna vurgu yapıyor.
ZORLUKLARI DA VAR
“Çok ülkeli” yöneticilerin hepsi hallerinden memnun. Yine de bu durumun
getirdiği zorluklar olduğunu da kabul ediyorlar. İşin içindeki isimler,
yaşadıkları temel sıkıntının “fiziksel şartlar” olduğunu söylüyor. Sık seyahat,
saat farkı ve farklı iş yapış biçimleri yöneticileri zorlayan konuların başında
geliyor.
Örneğin Oracle Türkiye Genel Müdürü Gürhan Kalelioğlu için işin en zorlu kısmı
sık yapılan seyahatler. “Batı Avrupa’daki en uzak ülkeye 3-3,5 saatte
uçarsınız. Ama benim bölgemde en yakın ülkeye 5-6 saatte uçuyorum. Üstelik uçuş
saatleri de çok biçimsiz” diyor. Kalelioğlu’nun dikkat çektiği bir diğer nokta
ise kendi bölgesindeki ülkelerde yönetişimin gelişmemiş olması. ~
Ingenico Türkiye ve Ortadoğu Genel Müdürü Alpay Sidal da ona katılıyor: “Farklı
iş anlayışları var. Proje için el sıkışıp 1-2 haftaya sipariş sözü aldığımız,
ancak siparişi 8-10 ay sonra aldığımız çok durum oldu. Bazı ülkelerde ‘tamam
yarın yaparız’ demek ‘birkaç ay sonra bakarız’ anlamını taşıyor.”
Wilo Türkiye Genel Müdürü Ercüment Yalçın, kendi yaşadığı zorlukları şöyle
özetliyor: “Zaman ayırmak en önemli sorun. Özel zamanınızdan ödün vermek
zorunda kalıyorsunuz. Örneğin yakın Doğu ülkeleri cuma günleri tatil yapıp
cumartesi-pazar çalıştıkları için hafta sonlarında seyahat etmek zorunda
kalıyorum.”
21 ülkeyi yöneten UPS Bölge Müdürü Haluk Ündeğer ise şu bilgileri veriyor:
“Zaman zaman UPS kültürü ülke kültürleriyle çakışabilmekte ama lokal
yöneticilerin desteğiyle bu sorunların da üstesinden geliyoruz.”
Häfele Türkiye Genel Müdürü Hilmi Uytun, zorluk dendiğinde ülkelere göre
değişen kanunları sıralıyor ve ekliyor: “Çok farklı gümrük kanunları ve gümrük
oranları var. Bu anlamda her ülkeyi teker teker inceleyip kurgumuzu ona göre
yapmamız gerekiyor.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?