Hangi işimi delege etmem?

Patronların vazgeçemedikleri işleri araştırdık.

1.10.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hangi işimi delege etmem?
Nihat Özdemir, Abdullah Kiğılı, Nafi Güral, Cemalettin Sarar, Nurettin Horoz ve Yavuz Altop... Bu isimlerin ortak noktası, kendi sektörlerinin duayenleri olmaları. Yıllar önce kurdukları ve uzun dönem bizzat yönettikleri şirketlerini artık ya genç kuşağa ya profesyonellere devrettiler. Günlük operasyonlardan ise bir nebze de olsa uzaklaştılar. Ama takip etmekten asla vazgeçmedikleri, kimselere emanet edemeyecek kadar sevdikleri konular yok mu? Elbette var. İşte onların vazgeçemedikleri. Uzun yıllar kurucularının aktif yönetimiyle yol alan büyük şirketler, son dönemde birbiri ardına yeni nesillere veya profesyonellere emanet ediliyor. Kurumsallaşma, hemen herkesin ajandasında ilk sırada. Tabii bu büyük değişim sadece organizasyon şemalarında değil, zihinlerde de yaşanıyor. Dönüşümü yaşayan tek kesim ise kurumlar veya çalışanlar değil kuşkusuz. Hatta, elleriyle kurup büyüttüğü şirketini profesyonellere devreden patronlar, asıl değişimi yaşayanlar arasında ilk sırada. Çünkü bu noktada onlardan beklenen zor da olsa biraz daha geri plana çekilmek... Örneğin günlük operasyonları profesyonellere bırakmak. Özetle “her işe karışmamak”. Peki bunu gerçekten yapabiliyorlar mı? Kendi elleriyle kurdukları, yıllarca yönettikleri, her türlü sıkıntısını bizzat yaşadıkları şirketlerinde “icracı” olmaktan vazgeçenler, bunu gerçekten başarabiliyor mu? Kimseye emanet etmedikleri, asla da etmeyecekleri konular var mı? İşte patronların vazgeçemedikleri işler.

"İNŞAATI ASLA BIRAKMAM"
1976’da Limak İnşaat ile faaliyetlerine başlayan ve bugün Türkiye’nin dev grupları arasına giren Limak Grubu’nun patronu Nihat Özdemir de “vazgeçmediği işler” olan iş adamlarından. Aslında Özdemir, birçok stratejik konuyu ekiplerine devretmiş durumda. Bundan da çok memnun olduğunu açıklıkla dile getiriyor. Ama asla vazgeçmediği bir başlık var ki o da inşaat. Nedenini ise şöyle anlatıyor:

“Biz Limak Grubu olarak toplam 6 sektörde varız. İnşaat hariç 5 sektörümüz, tamamen profesyonel yöneticiler tarafından yönetiliyor. Yani enerji, dağıtım, altyapı, turizm, çimento gibi alanlarda işlerimizi tamamen profesyonel arkadaşlarımıza emanet ettik. Ben orada yönetim kurulu başkanıyım. En az ayda bir kez yönetim kurulu toplantıları yaparım. Yılın başında koyduğumuz hedeflerin, üretim hedeflerinin, bütçesel hedeflerin nerelerde olduğunu kontrol ederiz, buna göre ilerleriz.

Sadece inşaat işleri yönetim kurulu başkanı olarak benim ve yönetim kurulu üyelerinin bizzat yönetiminde ilerliyor. Yani inşaat işini bırakmadım ve bırakmam da. Çünkü ben Türkiye’de inşaat sektörünün profesyoneller tarafından yürütülebileceğine henüz pek inanmıyorum. Bu işi hala bizzat patronların yürütmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye’deki inşaat sektörü hala tam anlamıyla kurumsallaşamadı.”~
Özdemir, tamamen yöneticilerine bıraktığı işleri ise şu şekilde özetliyor: “İnşaat hariç hiçbir konuyla direkt ilgilenmem. Buna finans da insan kaynakları da dahil. Ama verilen kararların hepsi önüme gelir, alternatifler bize danışılır, fikrimizi söyleriz. Tüm işleyişten tabii ki haberim olur ama direkt karar verici, icracı durumda değilimdir. Sadece yol gösterici konumda olurum.”

KİĞILI NIN VAZGEÇMEDİKLERİ
Tekstil sektörünün duayenlerinden Abdullah Kiğılı, kurumsallaşmayı son derece önemseyen isimlerden. Zaten uzun zamandır şirkette de bu yapıyla hareket ediliyor. Birçok konuyu CEO’su Hilal Suerdem’e veya diğer üst yöneticilerine devretmiş durumda. Ama bazı konular var ki, görüş bildirmekten, fikir vermekten asla vazgeçmiyor. Bir patron olarak bizzat liderlik ettiği başlıkları şöyle sıralıyor:

“Abdullah Kiğılı olarak Kiğılı’nın yönetim kurulu başkanıyım. Bu görev içerisinde de marka yönetimi, pazarlama, kârlılık, yeni pazarlar ve hedefler konusuna bizzat liderlik ediyorum. Bu bahsettiğim konularda işin başında olsam da yönetici ekibimin de görüşlerine yer veriyorum. İşin başında olmamın ana nedeni
ise mesleki tecrübe ve iş gücüdür.

Perakende sektöründeki ilişkilerin devamlılığının sağlanması, pazar yaratma, marka itibarı, yurtdışı hedeflerimiz ve üretim kısmındaki kumaş kontrolleri ise halen liderlik ettiğim konular arasında. Ekibime, teknolojik yatırım ve sosyal medya gibi çağın gerektirdiği uygulamaların gerçekleştirilmesi gibi konuları delege ediyorum. Kurumsal yönetim ilkelerinin tüm çalışanlar tarafından benimsendiği Kiğılı’da, bütün departmanların ortak hedefi, sürdürülebilir başarıyı yakalayabilmek. Tüm süreçlerde AR-GE’ye önem vererek, yenilikçiliği ve yaratıcılığı destekleyen yönetim modeliyle birçok inovasyon uyguladık. Bu alanlarda CEO’muz başarılı çalışmalar gösteriyor. Dolayısıyla sorumluluk ve liderlik kendilerinde. Son yıllarda liderlik ettiğim konular azaldı diyebilirim. Çünkü gerçekten inandığım ve güvendiğim departmanlara ve çalışanlara sahibiz.”

"YÖNETİCİ SEÇİMİNE KARIŞIRIM"
Yataş’ın kurucu ortaklarından olan ve şu anda yönetim kurulu başkanlığını yürüten Yavuz Altop, yönetimi profesyonellere devreden isimlerden. Ama köşesine çekilmediği kesin... Günlük operasyonlar büyük oranda devrettiği işlerin başında geliyor. Ama vazgeçmedikleri de var. Onları da şu sözlerle özetliyor: “Her gün düzenli olarak işe gidiyorum. Günlük çalışma sürem 5-6 saattir. Vazgeçmediğim konular mutlaka var. Örneğin şirkete alınacak üst düzey yöneticilerle son görüşmeyi kendim yapmayı tercih ediyorum.~
Bu konu haricinde en çok ilgilendiğim diğer konular; üretim, fabrikalarla ilgili yatırım konuları, fabrikalardaki iyileştirme projeleri, ithalat, ihracat ve büyük hacimli satın alma işleri. Tüm bunların çok önemli olduğunu düşündüğümden, her ne kadar bu konuları delege ettiğimiz yetkililer olsa da mutlaka gelişmeleri takip etmeyi ana sorumluluğum olarak algılıyorum. Bir diğer neden ise ilgili kişilere bilgi ve tecrübelerimi aktarabilmek. Öte yandan çok az ilgilendiğim ve icrasını tamamen yöneticilere bıraktığım konular da var. Reklam, pazarlama ve bilgi işlem gibi...” “Profesyonellerle ilişkide uzlaşı çok önemli” diyen Altop, kendi deneyimlerinden yola çıkarak şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Örneğin genel müdüre ve CEO’ya müdahale ancak belli seviyelerde kalmalı. Onların altındaki ekibe talimat vermeniz doğru değil. Bunları söylemesi kolay da yapması zor. Yıllarca aktif olmuş kurucu ortakların pasifleşmesi, manevi olarak kabulü zor bir durum. Kurumsallaştıkça alışkanlıklarım değişti. Teferruatla uğraşma yerine zamanımızı esas konulara yönlendirmeyi başardık. Artık şirketin vizyonunu, misyonunu ve geleceğini düşünebiliyoruz. Üst yöneticilerimize de bu yönde yön gösteriyoruz.”

"İŞİN YÜZDE 20'SİNİN İÇİNDEYİM"
Horoz Şirketler Grubu’nun yönetim kurulu başkanı Nurettin Horoz, lojistik sektörünün duayenlerinden. 5 ay önce icradaki görevlerini çocuklarına devretti. “Artık benim misyonum tecrübelerimi paylaşmak” diyor ve şu andaki konumunu şöyle özetliyor: “2013 Mayıs ayından itibaren grup şirketlerdeki aktif iş hayatımı sonlandırdım. Rahmetli pederimden 1953 yılında 12 yaşındayken devraldığım sorumluluğumu, aralıksız tam 60 yıl sürdürdüm. Bugün ise kurumumuzu ailemizin üçüncü kuşağına devretmekten onur duyuyorum. Halihazırda holdingdeki başkanlık görevimi daha objektif bir bakışla yönetmeye devam ediyorum.

Her gün mesaime saat 10’da gelip akşam saat 6’da ofisimi terk ediyorum. Toplam olarak işin yüzde 20’sinin içinde olduğumu ifade edebilirim. Aktif çalışma hayatım devam ederken üst düzey yönetici işe alımlarında, İK bölümümüz göreve uygun olarak gördükleri kişileri benimle de görüştürerek son kanaatlerini kullanırlardı. Ben de kişinin CV’sini önce inceler, yüz yüze mülakat yaparak özellikle ailesi ve tahsili hakkındaki bilgileri alırdım. Daha sonra sebatlılık, dürüstlük ve ekip ruhunu benimsemesiyle birlikte çalışmayı ön planda tutmasını öğütleyerek başarı dileklerimle uğurlardım.~
Şimdilerde ben misyonum gereği, tecrübeyle elde ettiğim görüş ve düşüncelerimi başkanlara aktararak katkılarda bulunuyorum. Yöneticilerimiz bazen aldıkları kararlardan emin olmak için benim de fikirlerimi alırlar. Ben de görüşlerimi ifade ederim. Onlar da geçmiş tecrübelerimden istifade etmeye çalışır. Bu tecrübeleri yeni koşullara nasıl uyarlayabilecekleri hakkında bilgi alışverişinde bulunurlar.”

SARAR HANGİ KARARLARI VERİYOR?
Sarar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar ise ‘finans’ ve ‘teknoloji’ konularındaki karar aşamasında mutlaka son sözü söylemekten vazgeçmiyor. Sarar, bu tutumunun ardındaki nedenleri şöyle aktarıyor: “Bana göre yeni yatırım kararları ve bunlarla ilgili finans kaynakları konusunda işin başındaki kişinin karar vermesi son derece önemli. Teknoloji odaklı kararların da lider tarafından verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu işler benim haftada bir günümü alıyor.” Bu kararlar dışındaki bütün işleri diğer yöneticilere delege edebiliyorum diyen Sarar, “Aslında yüzde 100 delegasyon dünyanın hiçbir şirketinde mümkün değil” saptamasını yapıyor.
Hazır giyim sektörü dünya çapında rekabete açık bir pazar. Hammadde, çeşit ve fiyatlardaki değişimler için anında karar vermek gerekiyor. Sarar, “Bu nedenle zaman zaman yetki devrinde daha tutucu davranıyorum. Maliyetlerin yanı sıra özellikle marka üstünlüğüne dayanan dünya rekabetini sürdürmek için de kararları ben alıyorum” diyor.

"HÂLÂ HER GÜN OFİSTEYİM"
Kozmetik sektörünün yerli oyuncularından Neva Kozmetik’in kurucusu Teoman Okay da işten çok fazla uzak kalamayan kurucu patronlardan. Yaklaşık 50 yıl kozmetik sektöründe çalıştıktan sonra 1991 yılında Neva Kozmetik’i kuran Okay, şu anda 75 yaşında. “Bütün iş hayatım boyunca sabah saat 7’de işimin başında oldum” diyen Okay, icrayı oğlu Armağan Okay’a devretmiş durumda. Ama bu onun ofisten koptuğu anlamına gelmiyor. Gerisini kendisi anlatıyor:

“İşleri oğlum Armağan Okay’a devrettikten sonra çok fazla karışmamaya çaba gösteriyorum. Fakat oğlum ve ekibi, benim tecrübelerimden yararlanmak için bütün toplantı ve şirketle ilgili stratejik konularda benimle beraber karar vermek istiyor. Sabah saat 7 gibi şirkette olurum. Öncelikle tüm gazeteleri gözden geçiririm, daha sonra o günkü raporları kontrol ederim. Satış müdürüyle tahsilatları gözden geçiririm, fabrika müdürümüzden bilgi alırım.~
Vazgeçemediğim tek şey, her sabah bütün ekiple beraber kahvaltı edip piyasadaki durumları konuşmaktır. Rakiplerin müşterilerin pazarın durumunu hep takip ederim. İşe alım, hesaplar konusunda kurumsal bir şirket olduğumuz için her gün bütün konularla ilgili rapor gelir. Harcamalarda ve şirketin ana karar verilecek noktalarında dahil oluyorum. Fakat yöneticilerin fikrini de alırım, bu da önemli. Çünkü yöneticilerimizin de başka bir gözle konuyu değerlendirebileceğini düşünürüm. Artık yeni nesil daha güçlü karar verebiliyor. Genelde ilgilenmediğim konu yoktur. Her gün şirkette bulunduğum için konularla mecburen iç içe oluyorum.”

GÜNLÜK İŞLERİN İÇİNDE DEĞİLİM'
FETTAH TAMİNCE RIXOS GRUP YÖNETİM KURULU BAŞKANI
LİDERLİĞE BAKARIM

Benim şu anda da en fazla baktığım, gelecekte mutlaka bakmaya devam edeceğim tek bir konu var. O da liderlik. Şirketlerin bünyesindeki insanların doğru liderlik niteliklerine sahip olmalarını son derece önemsiyorum, Benden sonra bu kurumda liderler olacak mı? Önemli olan budur, Ben öyle çalışıyorum, Doğru yolda olduğuma da inanıyorum, ileride, işlere daha uzaktan bakacak bir konuma geçtiğimde, içinde olacağım, sonuna kadar bırakmayacağım tek konu, seçilen insanlardaki liderlik özellikleri olacaktır, Bunun takibini hep yaptım, yapmaya da devam edeceğim.
NELERİ DELEGE EDERİM?
Şu anki işleyişte yöneticilerime birçok konuyu, birçok işi delege ederim. Grup bünyemizde farklı sektörlerimiz ve her sektörün başında da başkanlarımız var, işleri onlara delege ederim. Günlük hiçbir operasyonun içinde olmam, Bunların tümünü ilgili yöneticilerimiz yürütür. Ben sadece işin vizyon ve iletişim tarafında olurum, ileride bunlardan da vazgeçebilirim. Ben üst düzey bir lider olarak işlerimi nasıl delege ettiysem, ileride bu işleri bırakacağım arkadaşların da aynı şekilde davranmasını isterim.

"YENİLİK VE YATIRIMDAN VAZGEÇMEM"
NAFİ GÜRAL KÜTAHYA PORSELEN YÖNETİM KURULU BAŞKANI
NELERİ DEVRETTİM?
Kurumsal yapımız tamamen profesyonellerimiz üzerine kuruludur. Üst yöneticilerimize delege ettiğim birçok konu var. Örneğin operasyonun tamamını delege ederim. Çünkü onlar benden daha iyi yapıyor. Açıkçası ben onların yaptığını yapamam. Örneğin “hayır”, “beğenmedim”, “pahalı” diyemem. Pazarlık yapamam. Son 20 yıldan bu yana hiçbir şekilde çek senet, ödeme talimatı, mukavele imzaladığımı hatırlamıyorum.~
NELERDEN VAZGEÇMEM?
Operasyonun hiçbir ayağında fiilen bulunmam ama bilmem gereken her şeyden haberdar olurum. Vazgeçmeyeceğim taleplerim, talimatlarım tabii ki var,., Bunları kısaca özetlersem; paydaşlarımızın memnuniyeti, kurum içi eğitimler, yeni mezunların yoğrulduğu insan kaynağının zenginliği, dışarıdan yönetici transferi yasağı, AR-GE ve ÜR-GE faaliyetleri, yenilik, sürdürülebilirlik ve son olarak tabii ki yatırım. Bu taleplerimden neden vazgeçmediğim ise izahtan varestedir.
ASIL GÖREVİM...
Kütahya' da bulunduğun her gün fabrikalara giderim. Ev ile fabrika arasında uğramam gereken bir yer yoksa genelde mesai başlamadan iş yerinde olur, mesai bitip çalışanlar ayrıldıktan sonra, tepe yöneticilerle birlikte ben de ofisten ayrılırım. Benim asıl görevim, güven, moral ve motivasyonun yanı sıra, gözlemlemek, güzel ve başarılı işleri çalışanlarımıza mal etmek, nadiren de olsa başarısızlıkların sorumluluğunu üstlenmekten ibarettir.

PATRON DEĞİL DENEYİMLİ BİR DANIŞMANIM'
ÖMER DALGAKIRAN / DALGAKIRAN GRUBU ONURSAL BAŞKANI
DETAYLARA BAKARIM

Haftanın birkaç günü şirkete uğrarım. Bazen birkaç saat, bazen de çok daha fazla şirkette vakit geçiririm, Profesyonel manada işlerin içinde değilim, işle ilgili detay konularını gözlemlemeye çalışırım. Dikkatimi çeken konuları bazen çocuklarıma bazen de profesyonel yöneticilere aktarırım.
SERT TEPKİM DE OLUR
Aile şirketi olmakla birlikte kurumsallaşmaya çok önem verdiğimiz için yönetim hiyerarşisinde bu mekanizma içinde ilerlemeye dikkat ediyorum. Ancak zaman zaman ilettiğim konularda gelişme olmazsa sert tepkiler gösterdiğim oluyor. Kısaca söylemek gerekirse 60 yıla varan iş tecrübemi profesyonellere aktarmaya çalışıyorum. Şirketle ilgili tüm bilgileri gerekli profesyonel arkadaşlardan talep ediyorum, Patrondan çok şirketin en tecrübeli danışmanı olarak hareket ediyorum.

HANGİ İşLER ÖNCELİKLİ?
“TEKNİK SERVİS KRİTİK”

Casper'ın kurucu ortaklarından Yalçın Yıldırım ise kurucu ortak kimliğinin yanı sıra yoğun biçimde icrada olanlar arasında. “Aslında tüm konular direktörlerimizin kontrolündedir ve genel hatlarıyla onlar ilgilenirler” diyen Yıldırım, teknik servis çalışmalarını takip etmekten asla vazgeçmediğini belirtiyor ve ekliyor: “Satış, finans, pazarlama ve teknik olarak tüm birimlerle aktif olarak işin içindeyim.~
Direktörlerimizde her hafta rutin bir şekilde gerçekleştirdiğimiz toplantılarda mutlaka bizzat yer alırım. Şirketin genel gidişatı ve alınan kararların takibi, vazgeçilmezlerimdir. En hassas olduğum konu, teknik servis çalışmalarıdır. Bu konuyla da birebir ilgilenmeyi tercih ediyorum. Ayrıca 3 yılda bir bayi turu yapıyorum.”
“AR-GE’Yİ BIRAKMAM”
Kuyum sektöründe hızlı bir kurumsallaşma süreci yaşayan Karakaş Atlantis'in yönetim kurulu başkanı Kamil Karakaş ise en çok AR-GE işleriyle ilgilendiğini belirtiyor: “Geçen yıl halka açılmanın da etkisiyle, kurumsallaşma gereği üzerimdeki işleri profesyonel yöneticilerime devretmeye başladım. Yakında cumartesi günlerini tatil kabul edeceğim. işle ve şirketle ilgili vazgeçemediklerim, öncelikle önemli hassas kararlardır. Üretim üzerine alınacak atılım, AR-GE, ürün model çeşitliliği ve stratejik tüm kararlarda mutlaka olmak isterim. Raporlama ve AR-GE bölümleriyle oldukça fazla zaman geçiririm. En sevdiğim bölümler de bunlar. Çok ilgilenmediğim konular ise müşteri ilişkileri ve pazarlama faaliyetleri. Şu bir gerçek ki, işi kuran, işin tüm zorluklarını çekerek belli noktaya getiren kişi olsak da zamanı ve yeri gelince profesyonel kişilere teslim edecek vizyonda olmalıyız. Ben de mümkün olduğunca devretmeye çalışıyorum.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz