Pişmanlık dersleri!

İş dünyası, yeni pazarlara yatırım ve ihracattan yanlış ortakla yola çıkmaya, iş ilişkilerinde duygusallıktan yanlış organizasyona çok sayıda kararından pişmanlık duyan ve “bir daha asla!” diyenlerle dolu... İşte artık yoğurdu üfleyerek yiyen iş insanlarının sütten ağızlarının nasıl yandığını ve bunu nasıl pozitif bir öğrenmeye dönüştürdüğünü anlatan “ilk elden” hikayeler…

3.09.2015 14:34:300
Paylaş Tweet Paylaş
Pişmanlık dersleri!
Şirketimizin diğer kurucu ortağı ve ben, hiçbir zaman faaliyete geçirmediğimiz bir internet hosting şirketi için 1 milyon dolar harcadık. Bizler çok fazla mükemmelliyetçiydik ve müşterilerimizin ne istediğini anlamadan, yapabileceğimiz en mükemmel ürünü ortaya çıkarmaya çalıştık. Artık finansımızı akıllıca yönetmeyi, optimizasyon yapmayı ve müşteri memnuniyetine odaklanmayı öğrendik.” Dijital pazarlama çözümlerinin global öncülerinden KISSmetrics’in kurucu ortağı Hiten Shah, başarısızlık hikayesini ve bunu nasıl bir kazanca dönüştürdüklerini böyle anlatıyor. Aslında hep başarı hikayeleri paylaşılıyor… Ancak başarısızlıklar, pişmanlıklar ve hatalar sonucu oluşan “bir daha asla” listesinin hedefe götüren “kısa yol tuşu” vazifesi gördüğü çoğu zaman es geçiliyor. Kötü tecrübelerini pozitif öğrenimlere dönüştüren iş insanlarına “bir daha asla” dedikleri deneyimlerini sorduk. Aralarında Hilal Suerdem gibi “Bir daha asla duygularımla ekip oluşturmam” diyen de var, Davut Doğan gibi “Yabancı bir pazarı iyice tanımadan bir daha asla yatırım yapmam” diyenler de…
GÜRAL’IN “BİR DAHA ASLASI
” Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral’ın ağzını sosyal sorumluluk duygusuyla yaptığı bir yatırım yakmış. Güral, “Bir daha mı” cümlesiyle özetlediği tatsız deneyimini şöyle anlatıyor: “Kütahya Belediyesi’nin irtifak hakkı yoluyla sahibi olduğu, yaklaşık 40 yıl önce yapıldığı için yıpranmış, yıldızları sökülmüş termal otelin yok olmasına gönlümüz razı olmadığı için ve şehrimize olan sosyal sorumluluk görevimizin de etkisiyle 10 yıllığına kiraladık. Adam ettik, harap oteli değerli, marka bir otel haline getirdik. 10 yıllık kiracılık dönemimizde, dönemin belediye başkanının katlanamadığımız olumsuz davranışları nedeniyle 10 yılı zor tamamladık. Kira süresi bittiğinde, yaptığımız tüm yenilemeleri bırakarak zor kaçtık.” Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Hayrettin Çaycı’nın “bir daha asla”sı pazara olası girişleri dikkate almadan yapılan kapasite artışları… Çaycı, kendisini bu sonuca götüren tecrübesini şu sözlerle özetliyor: “Faaliyette bulunduğumuz elektrolitik bakır ve mamulleri sektöründe ekonomik bir dünya ölçeğine ulaşmak üzere zaman içinde çeşitli oranlarda kapasite artışı yaptık. Ancak sektörümüze iyi bir değerlendirme ve fizibilite yapılmadan yeni girişler oldu. Bunu tahmin edemedik. Şimdi ülkede tüketime göre 3 misli fazla kapasite oluştu. Bu noktada kapasite artışımızı sorgulamak ihtiyacını duyduk” diyor. Ancak bu kötü tecrübe Sarkuysan için daha da büyümenin yolunu açmış. Çaycı, “Bu negatif gelişme bizi ülke dışında üretim yapmaya götürdü. Bugün ABD’de 2009 yılında işletmeye aldığımız bir fabrikamız var. İkinci bir fabrikanın da hazırlıklarını yapıyoruz” diyor.
~
SUERDEM’İN DUYGUSAL SEÇİMİ
Kiğılı CEO’su Hilal Suerdem ise “Bir daha asla duygularımla ekip oluşturmam” diyor. Suerdem, yöneticilik yapmaya başladığı ilk dönemlerde güven duyduğu, sevdiği, tanıdığı insanları ekibine almaya ve ilgili pozisyonlara gelmelerine yardımcı olmaya çalışmış. Ancak zamanla duygularıyla davranıp seçtiği kişilerin o role uymadığını ve tercih kriterinin yanlış olduğunu görmüş. Yöneticilik tecrübesi arttıkça da sevdiği insanlara kariyer çizmekten vazgeçmiş, pozisyonun gerektirdiklerini kişilerde aramaya” başlamış. Suerdem, böylece insan kaynağının önemini anladığını söylüyor ve şöyle konuşuyor: “Altyapısı olan, enerjik, hedef odaklı, işine katma değer katan insanları tercih etmeye başladım.” SARAN’DAN AÇIK KREDİ UYARISI
Benzer şekilde Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran’ın pişmanlık konusu da açık krediler… Bu konuda şunları söylüyor: “İnsanlar yeni biriyle tanıştıklarında o kişiye önce 0 veriyor; ‘Kendini ispat etsin, notunu artırayım’ diyorlar. Tanıştığım insanın kredisini 10 numaradan başlatırım. Kredisini kendisi tüketir. Tabii iş hayatında bu hümanist yaklaşım ve duygusallık bazen ters tepiyor. Açıkçası geriye dönüp baktığımda iş, proje bazındaki yanılgılarımın, insanlarla ilgili olan yanılgılarımın yanında çok daha az olduğunu görüyorum. Bazı çalışanlarıma üçüncü hatta dördüncü şansı verdiğim oldu. Ama bugüne kadar istediğim geri dönüşleri pek alamadım. Her seferinde ilk izlenimimin, hissiyatımın doğru çıktığını görmek aslında beni bir hayli yordu ve yıprattı.” DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide Aydınlık da 20 yılı aşan çalışma hayatında kendisine “asla bir daha yapmam” dedirten pek çok deneyimi olduğunu ama bunlardan en önemlisinin “açık güven çekleri” olduğunu anlatıyor. Aydınlık, “İlk kez birisiyle çalışmaya başladığımda yola o kişiye yüzde 100 kredi vererek çıkarım. Karşımdan da aynı hassasiyeti göstermesini beklerim. Tecrübelerim bana daha temkinli olmayı ve kişilere yüzde 100 güvenmeden önce biraz daha zaman vermeyi öğretti” diyor.
~
YANLIŞ ORTAKLA ASLA!
Mudo CEO’su Barış Karakullukçu’nun “bir daha asla” dediği konu ise isabetsiz ortak seçimi… Karakullukçu bu kararı nasıl verdiğini şöyle anlatıyor: “Mudo’da direksiyonun başına geçtiğim ilk dönemde, franchise yoluyla Birleşik Arap Emirlikleri operasyonumuz başlamıştı. Büyük heyecan ve özveriyle başladığımız bu yolculuk, yanlış ortak seçimi sebebiyle devam edemedi. Bu süreçte kendimize birçok ders çıkardık ve finansal yetkinliğinden bağımsız olarak, esas iş kollarından bir tanesi perakende olmayan yurtdışı yatırımcılarla ilerlememe kararı aldık. Farklı coğrafyalardan birçok yatırımcı adayları kapımızı çalsa da perakendeye yabancı gruplarla ilişkimizi çay içmekten öteye götürmüyoruz.” Farplas Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Serter, tecrübelerinden bir daha yanlış insanlarla yola çıkmamayı öğrenmiş. Serter, “İş ne kadar iyi olursa olsun, doğru ekibi kurmadan işe girmemeyi öğrendim. Dikiş tutmayacak bir problem çözmek için ne kadar uğraşırsanız uğraşın, onun bir yerlerden yırtılacağını, en iyisinin işin başında problemi yok etmek olduğunu öğrendim” diyor.
DOĞAN BÜYÜK RESİM ARIYOR!
Doğtaş ve Kelebek Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, derinlemesine analiz yapmadan bir daha asla yeni yurtdışı pazarlara girmeyeceklerini söylüyor. Bu çıkarımın hikayesini ise şöyle anlatıyor: “ABD’nin Irak’a girdiği dönem ülkede her şeyin kısa zamanda düzeleceğine inanarak mağaza yatırımları gerçekleştirdik. Ancak kısa süre sonra savaş şiddetlenince Irak’tan çıkmak zorunda kaldık. Rusya’da da 1996-97 yıllarında mağaza ve depo yatırımı yaptık. 1998 Rusya mali krizinden hemen önce ülkede sivillere yönelik terör saldırılarının arttığı ve mafyanın etkili olduğu bir dönem yaşanıyordu. Biz de bu dönem zor günler geçirdik ve Rusya’dan ayrılmak zorunda kaldık. Bu iki yatırım deneyimimiz sonucunda, artık ülke analizlerini derinlemesine yapmadan yurtdışında yatırım yapmıyoruz.” Benzer bir pişmanlığı Karakaş Atlantis Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Karakaş da yaşamış. Şirketi 10-12 yıl önce çok büyük umutlarla kendi sektörü dışındaki temizlik ürünleriyle Kazakistan pazarına girmiş. Karakaş, “İlk pazar araştırmalarımızın sonucunda iyi miktarda para kazanabileceğimizi öngördük. Fakat evdeki hesabımız çarşıya uymadı. Çok hesaplayamadığımız dış çevre faktörleri, hedeflerimize ulaşmamızı engelledi” diyor ve şöyle devam ediyor: “Ülkenin içine kapanık ve aşırı milliyetçi yapısı, baskıcı oluşu ve huhukuk sisteminin tam oturmamış olması sebebiyle başarılı işler yapmamıza rağmen planladıklarımızı gerçekleştiremedik ve pazardan vazgeçtik. Bu ihracat deneyimimiz iyi dersler aldığımız ilginç bir deneyim oldu. Bundan sonraki adımlarımızı da ticari ve ekonomik anlamdaki boşlukları tek başına değerlendirmek yerine tüm imkanları değerlendirerek, resmi büyük görerek atmaya başladık. Artık çok daha geniş alanları içeren fizibilite araştırmalarına bağlı kalmaya çalışıyoruz.”
~
KESKİNOĞLU’NUN PAZAR HATASI Davut Doğan ve Kamil Karakaş gibi Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu da “Yabancı bir pazarı iyice tanımadan bir daha asla” diyenlerden… Keskinoğlu’nu bu sonuca götüren ise Singapur pazarına yaptıkları zorlu giriş. Şirket, Singapur’un talep ettiği uzun ve çetrefilli prosedürlerin hepsini aşarak 2,5 yıl sonunda pişmiş tavuk eti ihracatı gerçekleştirmiş ama bu sefer de satışlar istenildiği gibi olmamış. Keskinoğlu “Market tadımlarında müşteriler ‘iyi’ diyor ama satışlar istenilen hızda gitmiyor. Daha sonra anlıyoruz ki Singapurlular çok nazik oldukları için kültürleri gereği her ürün tadımında güzel deyip, gerçekten beğenip beğenmediklerini söylemezlermiş” diyor. Bunun üzerine Keskin Keskinoğlu kalkıp Singapur’a gitmiş ve yerinde araştırma yapmış. Fast food restoranlarındaki denemelerinde ve market incelemelerinde görmüş ki ürünlerin lezzetini tutturmakla beraber kaplamasını daha yumuşak yapmaları gerekiyor. Ayrıca Singapurluların satın almada daha küçük ve soft renklerdeki paketleri tercih ettiğini gözlemlemiş. Ambalajları ve lezzetleri pazarın isteğine göre baştan sona yenilemesinin ardından Keskinoğlu ürünleri iki yıl sonunda Singapur pazarında kendisine yer bulabilmiş. “Yeni bir pazara girmek, özellikle bu pazar başka bir ülkedeyse o kadar zor ki” diyen Keskinoğlu, şu uyarıyı yapıyor: “Pazarı çok iyi tanımadan büyük girişimlerde bulunmamalı ve yerinde araştırma yapmadan o pazara girmeye kalkmamalısınız. Pazarın alışkanlıklarını, dinamiklerini iyi analiz edip, çok dikkatli planlama yapılıp pazara girilmeli.”
YERİNDE İNCELEMEDEN ASLA!
SEM Plastik Genel Müdürü Yavuz Eroğlu da “Bir daha asla yerinde inceleme yapmadan yabancı bir pazar hakkında önyargılı karar vermem” diyor. Onu bu sonuca ulaştıran ise Filistin ve Irak’a geciken yatırım ve ihracat kararları olmuş… Konuyu şöyle özetliyor: “Filistin pazarıyla ilgili toplumsal ve ekonomik algı hepimizin malumu. Bana da Filistin pazarına girme diyorlardı. Ancak bir vesileyle pazarı birebir inceleme ve yakından görme şansına sahip oldum. Bu konudaki yaklaşımım tümüyle değişti. 2008’de Filistin pazarına girdik ve bu ülkeye sanayi yatırımı yapan ilk ve tek Türk şirketi olduk. Filistin’e kurduğumuz bin 200 metrekarelik fabrikamızda 7 yıldır üretim yapıyoruz ve bu yatırımın şirketimiz, ülkemiz ve Filistin için önemli bir adım olduğunu süreç içindeki sonuçlardan görüyoruz.” Eroğlu yine Irak’ta savaş sonrası kamuoyuna yansıyan ürkütücü tablolar nedeniyle 2 yıl pazara girmekte çekimser kaldıklarını söylüyor. Ancak pazarı yerinde gördüklerinde ilk gelenlerin çok daha hızlı yol aldığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Bir daha asla sahada inceleme yapmadan, riskli bile görünse bir pazar hakkında karar vermemek gerektiğini gördüm.”
AYAYDIN’IN CEO TERCİHİ
İpekyol-Machka-Twist Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın “bir daha asla” dediği deneyimi şirketinin kurumsallaşması sırasında yaşamış. 2008 yılına dek başında olduğu aile şirketini aynı yıl İtalyan devi Miroglio ile birleştirince dümeni profesyonellere teslim etmiş. Bir süre sonra şirketin rakamları negatife dönmüş. Ayaydın konuyla ilgili şunları anlatıyor: “Yönetim kurulunda alınan kararları takip ettiğiniz sürece; işi profesyonellere bırakmak ve süreci takip etmek aslında büyük bir nimet. Çünkü bunu yapabildiğinizde çok daha fazla boş vaktiniz oluyor ve yeni iş fırsatları geliştirebiliyorsunuz. Ancak şirketin başına gelecek kişiye, içiniz rahat bir şekilde bayrağı teslim edebilmeniz için çekirdekten birilerini yetiştirmelisiniz.” Genç giyim markalarından Miss Poem’in yönetim kurulu başkanı Suat Sekman’ın bir daha tecrübe etmek istemediği konu ise “şirket yönetiminde çok merkezlilik.” Sekman, “Yönetimin tek merkezden olması idarenin kontrolünü sağlıyor. Merkezden büyümeyi daha doğru buluyorum. Teknoloji şirketi GoldMaster’ın genel müdürü Sinan Bora’nın pişmanlığı ise yıllardır erkeklere yönelik imalat yapan bir firmanın yöneticisi olarak, kadınların dünyasını çok daha önceden keşfedememek. Bora, “Bunu fark etseydim elektrikli ev aletleri ve züccaciye sektörüne bu kadar geç girmez ve bu sektörlerdeki faaliyetlerimize daha erken başlamış olurdum” diyor.
~
GAMZE AYDIN / TERADATA ÜLKE MÜDÜRÜ
“YATIRIM KARARLARI NET OLMAYAN ŞİRKETLE ÇALIŞMAM
 KISITLI SERMAYE

“Bir daha asla yapmam” dediğim tecrübem, Türkiye’de yatırım kararları çok net olmayan bir yabancı firma ile çalışmam. Yatırım sermayesinin kısıtlı olduğu bir yapıda, büyümenin desteklenmesinin yeteri kadar olmaması pazarda büyürken negatif bir etki yaratıyor. Sonuç olarak da yarattığınız pazar, proje ve işgücü olumsuz etkilenebiliyor.
DOMİNO ETKİSİ
Kısa vadeli düşünen kurumların muhakkak uzun vadede olumsuz sonuçlanan iş deneyimleri oluyor. Kurumun maraton koşucusu olması tüm stratejiyi oluşturma ve uygulamak için çok önemli, çünkü özellikle teknoloji pazarında yapılan yatırım müşteriyi sadece vendor’a değil, projeye de küstürebiliyor. Bunun da etkisi domino taşı gibi.
ADAY DEĞERLENDİRMESİ
Zaman içinde oluşan tecrübe aslında analitik düşünceyi önemli derecede etkiliyor. Dolayısıyla özellikle iş görüşmelerinde adayın yarattığı enerjinin “her ne kadar özgeçmişi kuvvetli olursa olsun” dikkate alınması gerektiğini belki yüzlerce kez test ettim. Bu da zaman içinde aldığım önemli derslerden biri diyebilirim. 

EROL BİLECİK / INDEX GRUP CEO
“TECRÜBEYE GÜVENMEK GEREK”
YENİ İŞ ALANI  

Aşağı yukarı 2000’li yılların başında benden hem yaşça oldukça büyük hem de tecrübeleri itibarıyla çok saygı duyduğum yabancı ortağımız, girmeyi planladığımız yeni iş alanını ilk etapta onaylamamıştı. Benim çok kuvvetli bir şekilde dile getirdiğim isteğimi görmüş olmalı ki sonunda yeni iş alanına girme konusunda ikna olmuştu.
TECRÜBE ÖNEMLİDİR
Fakat tüm bu süreç onda bir miktar gönül kırıklığı yaratmıştı. Ayrıca tecrübesi doğrultusunda tüm öngörüleri de doğru çıkmıştı. Benim “Bundan sonra asla yapmam” dediğim şey şu: Tecrübesine güvendiğim insanların önemli olduğunu düşündükleri tavsiyelerini göz ardı etmemek.
PARAYLA SATILMIYOR
Artık onların tavsiyelerine güvenmeyi ve aksi yönde karar almamayı tercih ediyorum. Tecrübeye saygı duyan biriyim. Hayatta pek çok şey parayla satın alınamaz. Bunların belki başında zaman gelmektedir. Boşa zaman kaybediyorsanız onu tekrardan satın almak çok zordur. Bir diğeri de tecrübedir.
TAVSİYEYİ DİNLE
Belki danışmanlıklarla bu açıklar giderilebilir fakat tecrübenizin oluşması için gerekli atmosferin oluşması, bir miktar zamanın geçmesi gerekir. O bakımdan inandığınız ve sonuna kadar sorgulamadığınız tecrübeli insanların bir tavsiyesi varsa mutlaka bu tavsiyeyi radarınıza almalısınız; hatta tavsiyeye uymanızın da büyük faydası olacaktır. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz