"SOSYAL MİMAR TİPİ LİDER YÜKSELECEK"

GARY HAMEL, fikirleriyle yönetim dünyasını derinden etkileyen bir isim. Dünyanın yeni bir dönemden geçtiğini düşünen Hamel, tüketicinin güçlenmesi, küresel rekabetçilik ve yaratıcı ekonomiye geçiş olmak üzere üç trendin şekillendirici olduğunu düşünüyor. “Oyunu değiştiren fikirlere ihtiyaç var” diyen Hamel, yeni dönemin liderlerinin general değil, sosyal mimar olması gerektiğine inanıyor. Gelişmekte olan ülkelerin şirketlerine ise “Artık doğduğunuz ülke sizin kaderiniz değil” diyen yönetim gurusu, “Çok iyi bir fikriniz varsa mutlaka finansman bulursunuz” diye tavsiyede bulunuyor.

12.02.2015 15:50:220
Paylaş Tweet Paylaş
"SOSYAL MİMAR TİPİ LİDER YÜKSELECEK"
Gary Hamel, dünya çapında üne sahip bir yönetim gurusu. Devrimin Başına Geçin, Geleceği Kazanmak, Şimdi Ne Yapıyoruz gibi yönetim dünyasını derinden etkileyen önemli kitapların da yazarı. Yapı Kredi Bankası’nın 70’inci yılı kapsamında düzenlediği Akademi Zirvesi’ne katılan Prof. Dr. Gary Hamel, son dönemde önemli ve kritik bir dönüşüm yaşandığını düşünüyor. Bu dönüşümü ise üç trendin şekillendirdiğini belirtiyor: Tüketicinin güçlenmesi, küresel anlamda rekabetçiliğin öne çıkması ve yaratıcı ekonomiye geçiş. İşte bu nedenle bütün şirketlerin kendisine şu soruyu sormasını tavsiye ediyor: Yaratıcı işleri nasıl artırabiliriz? Merkeziyetçi felsefeyle şirketlerini yöneten, vizyoner lider döneminin sonuna gelindiğini, CEO’ların bir sosyal mimar gibi çalışması gerektiğine dikkat çekiyor. Hayal gücü eksik liderlerin şirketleri yönettiğini anlatan guru, oyunu değiştiren fikirlere ihtiyaç olduğunu ve bu nedenle bir şirketin her yerde liderleri olması gerektiğinin altını çiziyor. Gelişmekte olan ülkelerdeki şirketlere ise “ Doğduğunuz ülke artık sizin kaderiniz değil” diyen Gary Hamel, onları yeni döneme adapte olmaya davet ediyor. Gary Hamel, Capital’in sorularını yanıtlarken iş dünyasının büyük resmi görmesi için de önemli ipuçları veriyor. İşte sorularımız ve Hamel’ın yanıtları:
* Şirketler dünyasını yıllardır yakından izliyorsunuz. Son yıllarda iş dünyasına damgasını vuran önemli değişimler sizce neler? 
* Sanıyorum son 10 yılda karşımıza çıkan en önemli 3 trend şunlardı: Birincisi, tüketicinin hükmü. Tüketicilerin etkisi ve gücü gittikçe artıyor. İnternetin ortaya çıkmasıyyla birlikte sürekli bir değişim yaşandı. Artık pazarlık gücü üreticilerden tüketicilere geçti. Dünyadaki bütün şirketlerin, iş modellerini müşteriden başlayarak geriye doğru yeniden tanımlaması gerekiyor. İkincisi, küresel mükemmellik. Dünyada her ekonomide şirketler, yeni küresel ve genç rakiplerle karşı karşıya. Daha fazla sayıda ulusal mabet var. Dünyadaki bütün şirketlerin artık küresel anlamda rekabetçi olması gerekiyor. Çünkü dünyadaki en iyilerden biri değilseniz zaten en iyi olanlarla yüz yüze olmak zorunda kalacaksınız ve pazar onların eline kalacak. Uzun vadeli iş yapmak istiyorsanız mükemmelliğe ulaşmalısınız. Üçüncü önemli trend, yaratıcılık zorunluluğu. Bilgi ekonomisinden yaratıcı ekonomiye geçiş yapılıyor. Bilginin kendisi artık bir emtia oluyor. Uzmanlığı, yetkinliği satın alabiliyorsunuz. Tata ya da Accenture gibi şirketlerle çalışabiliyorsunuz. Gerçekten farkı yaratan, işin yaratıcı tarafı. Eğer siz kendinizi farklılaştıramıyorsanız ürününüz ve hizmetiniz emtialaşır ve kâr marjınız aşağı iner.
~
* Bu 3 konudaki değişime ayak uydurabilen bir şirket örneği var mı? 
* Çin’de Xiami adında yeni bir şirket var. Şu anda en büyük cep telefonu üreticisi durumunda. Oysa daha 4 yıl önce kuruldu. Samsung ve Apple’ın yanı sıra bütün şirketlerle rekabet ediyor. Yani sıfırdan başlamış bir şirket, 4 yıl içinde 4’üncü nesil cep telefonu üretimine geçti ve pazardan en büyük payı alır hale geldi. Peki bu nasıl oldu? İhtiyacı olan teknoloji ve yetkinliklerin hepsini, tedarikçilerinden alHyor. Gittikçe bilginin karşısındaki sınırlar ortadan kalkıyor. Öte yandan Apple’a bakacak olursak, en son iPhone 6’yı çıkardı. Toplam üretim maliyeti bir telefon için aşağı yukarı 225 dolar. Satış fiyatı ise 700 dolar. Bu aradaki fark, yaratıcı özellik. Hiçbir şirket, kendi başına üretim yapmıyor. Herkesin ortakları, tedarikçileri var ama o ekosistemin içinde sizin kârları paylaşımınız, farkları paylaşımınızla ilgili olacak. 
* Kapitalizmin sonuna gelindiği ve şirketlerin de ona göre strateji geliştirmeleri gerektiği söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
* Şimdi iki nokta var. Birincisi, kapitalizmin sona ereceğini düşünmüyorum. Kapitalizmin altında yatan ana fikir, hem şirketlerin hem bireylerin ekonomik özgürlüğe sahip olması fikridir. Yani şirketler kurulur, finanse edilir, yetenekleri çeker, hangi ürünlere yatırım yapacaklarına, hangi pazarlara gireceklerine karar verirler. Bence kapitalizm dışında bir alternatif yok. Hayal edebileceğimiz alternatiflerin hepsini denedik. Hepsi son derece büyük verimsizliklerle sonuçlandı. Kapitalizm demek, şirketlerin ve bireylerin ekonomik özgürlüğü demek. Kapitalizmle ilgili şu oldu: Hükümet politikalarını şekillendirerek yolsuzluklar ya da lobicilik faaliyetleriyle kazanan güçlü şirketler ortaya çıktı. EIer ki bir CEO’nun vaktini kullanmasının en değerli şekli, bir bakanla veya hükümet yetkisiyle buluşması ise bu kötü bir işaret. Çünkü bir CEO’nun yapacağı en iyi şey, hisse senedi fiyatını yükseltmek, rekabetçiliği artırmak için inovasyon, müşteriler için daha iyi çözümler bulmaktır. İşte kapitalizm de son 10 yılda buna döndü. Bu yoğunlaşmanın artmasıyla vatandaşlar ve tüketiciler, büyük şirketlere olan güvenlerini kaybetti. Çünkü biliyorsunuz ki bir CEO, bir hükümet bakanıyla bir araya geliyorsa demek ki ilk etapta vatandaşın çıkarını düşünmeyecek. Kapitalizm işe yaramıyor değil ama bir avuç şirkete, her şeyi emanet etmek en büyük tehlike olacak.
~
* Peki kapitalizmin iyi sonuçları yok mu?
* Buradaki iyi haber şu: Bir yandan şirketler daha da güçleniyor ama bireyler de internet sayesinde güçleniyor. Bugün eğer bir şirket yanlış davranırsa bu anında tüm dünyada görünür hale geliyor. Kurumsal suistimallerin saklanması internet sayesinde giderek zorlaşıyor.İkinci iyi haber, gittikçe artan ve birleşen bir küresel vicdan, yani farkındalık var. Dünyadaki tüm tüketiciler, şirketlerin çevreye duyarlı olmasını bekliyor. Çalışanlarına iyi muamele etmesini bekliyorlar. Kadın ve erkeklere, azınlıklara her nerede olursa olsun eşit hak verilmesini istiyorlar. Beklentiler gittikçe yukarıya doğru çıkıyor. Dünyadaki tüm şirketlerin çevreye duyarlı olması gerektiğini düşünüyoruz. Başarılı CEO’lar bunun farkında. “Bizim bütün paydaşlarımıza karlı sorumluluğumuz var. Dünyanın neresinde faaliyet gösteriyorsak orada sorumlu davranmalı ve hesap verebilir olmalıyız” diyorlar. 
* 2008’deki krizde, liderler iyi yönetemedikleri ve rüşvet aldıkları için çok fazla suçlanmıştı. Yeni dönem liderler nasıl olacak? Bir röportajınızda, “Tarihte hiçbir zaman liderlere bu kadar ihtiyaç duyulmamıştı” şeklinde bir açıklamanız olmuştu. Neden böyle düşünüyorsunuz? 
* Öncelikle liderlerin nihai amacı, para kazanmak ve hissedarları tatmin etmek değil insanların hayat kalitesini artırmaktır. Bizim en çok ihtiyaç duyacağımız liderler de bunun farkına varan liderler olacak. Çok asil bir hedefe kendinizi adamış olmanız lazım. Gerçekten her şeyin özüne etik ve ahlaki değerleri koymanız lazım. Adam Smith, kapitalizmle ilgili çok uzun yıllar önce şunu yazmıştı: “Kapitalizm, etik temel olmadan işlemez.” Etik, sizin kendi içinizdeki ahlaki vicdan ve değerdir. Finansal kriz, ciddi bir ahlaki eksiklikten dolayı çıktı. Kapitalizmin mihenk taşları bankalardır. Bankalar kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının üstünde tuttu. Goldman Sachs’ın başkanı Lloyd Blankfein, tanıklık ederken ABD kongresinde şöyle dedi: “Müşterilerimize kasten son derece komplike ürünler sattık.” Bu sözleriyle müşterilerini aslında dolandırdıklarını itiraf etti. Birçok CEO, bunu yaptı ve aslında kapitalizmden daha fazla suçlanması gerekenler onlar. Bugünün liderlerinin sivil sorumluluk hissiyatı çok önemli. Liderler vizyoner olmalı diyemem, çünkü vizyoner olmamak imkansız ama ufka bakıp diğer sektörlerden bir şeyler öIrenip, sektörünüzde neler değiştiğini izleyip, gerçekten derin bir meraka sahip olmanız gerekiyor. CEO, şirket içinde en meraklı kişi olmalı. İnsancıl ve mütevazı olmalı, hata yaptığını kabul edebilmeli. Çünkü artık şirket içinde gücü kullanma şekliniz değişiyor. Eskiden CEO, dikey bir şekilde gücü yukarıdan aşağıya geçirirdi. Bu artık hem yavaş hem etkili değil. Artık CEO en aşağıdaki kişiye kadar doğrudan hitap edebilmeli. Çalışanları nasıl seferber edeceğini, cesaretlendireceğini bilmeli. Lider olarak artık öyle uzaktan kumandayla yönetemezsiniz. Mütevazı ve öğrenmeye açık olduğunuzda insanlar bunu fark ediyor ve takdir ediyor. 
~
* Son 15-20 yıldır ekonomik krizler geçiriyoruz, teknoloji çok hızlı değişiyor ve sürekli değişen bir dünya var. Şirketler, bu hıza ayak uydurabiliyor mu? Nasıl adapte oluyorlar? 
* Her şeyden önce herhangi bir sektörün son 15 yılına baktığınızda, genellikle yeni şirketlerin en büyük piyasa değerine sahip olduğunu görüyoruz. İkinci olarak, kazançlardaki volatilite son 40 yıldır yükseliyor. Yani artık bugünkü kazancınız, yarının kazancını öngören bir durum olmuyor. Çevrenin çok daha türbülanslı olduIunu görüyoruz. Çevredeki değişiklikler, şirketlerin kendilerini adapte etme hızından daha fazla. Ve işte bu, en büyük zorluk.
* Türkiye gibi ülkelerdeki şirketler, milyar dolarlık piyasa değerine ulaşmak için ne yapmalı? Önerileriniz nedir? 
* Sanayi ekonomisinden yaratıcı ekonomiye geçerken neler değişti? Artık piyasa değeri, şirketin kaynaklarıyla paralel değil. Facebook, Whatsapp’ı 18 milyar dolara satın aldığında, Whatsapp’ın 50-60 kadar çalışanı vardı. Yani çalışan başına piyasa değeri 350-400 milyon dolardı. Uber’in piyasa değeri şu anda 20 milyar dolar. Kaç çalışanı olduğunu bilmiyorum ama eminim 500’ün altındadır. Bugün artık milyar dolarlık şirket kurmak için ilk olarak oyun değiştiren fikre ihtiyacınız var. İkinci olarak tüm rakiplerinizden daha hızlı koşmanız lazım. Artık içinde doğduğunuz ülke sizin kaderiniz değil. Herkesin internet erişimi var, birtakım sınırlamalar içinde sermaye erişiminiz de var. EIer çok iyi bir fikriniz varsa mutlaka ve mutlaka finansman bulacaksınız. Öldürücü, vurucu bir fikriniz varsa çok hızlı şekilde bunu uygulamaya koymanız mümkün. 
* Evrimsel avantaja sahip olan şirketler nasıl yaratılır? 
* İnsanların bugüne kadar yarattığı en hızlı adapte olan şey, internet. ben şirketimi adapte olabilen bir şirket olarak kurgulayacaksam ve bunun için de internetten ilham alacaksam o zaman deneyim yaratan, açık olan ve en iyi fikirlerin kazandığı bir ortam yaratmalıyım. Örneğin Red Hat diye bir kurumsal yazılım şirketi var. Bunlar stratejik olarak crowdsource’u benimsiyorlar. Yani önceliklerini ve ürünleri belirliyorlar. Bunu tüm şirkete angaje ediyorlar. Yani bir iki kişi yukarıda toplanıp strateji belirleyip yaymaktansa herkesten fikir alıyorlar. Samex, dünyanın en iyi çimento şirketlerinden… Bu şirket şu anda 1.200 online topluluk tarafından yönetiliyor. Aklınıza gelebilecek her konuda yani yüksek performans, enerji, verimlilik, tasarruf gibi konularda sosyal teknolojileri kullanarak dünyanın faaliyet gösterdiği her yerdeki insanlarla bir araya geliyor ve çözüm üretiyorlar. Red Hat’te açıklık performansı var. Herkes bizim stratejimize katkıda bulunsun fikri var. Samex’te de yine grupların doğal olarak ortak bir amaç içinde bir araya gelmesi var. Kendini hızlı adapte edebilen şirketler kurabilmek için o adaptasyonun arkasında yatan değerlere bakıp strateji geliştirmemiz, lider seçmemiz, kaynak tahsis etmemiz gerekiyor. 
~
* Değişime ayak uyduramayan şirketler nerde yanlış yaptı? 
* 10 yıl öncesine gidelim… O dönem en güçlü teknoloji şirketleri Intel, Dell, Microsoft ve HP idi. Bunların gerçekten çok meşhur CEO’ları vardı. Bill Gates ve Michael Dell gibi… Multimilyarlık AR-GE bütçeleri vardı, en iyi danışmanlarla çalışıyorlardı. Ama bu 4 şirketin 4’ü de teknolojideki değişim neslini kaçırdı. Yani mobil cihazlara geçişi kaçırdılar. Şu anda o 4 şirketin mobil alanda ciddi bir varlık gösteremediğini görüyoruz. Intel hala kârının yüzde 60’ını bilgisayarlardan yapıyor ki bu artık ölmek üzere olan bir iş kolu. Mobil tarafı ise yüzde 3 ve sürekli para kaybeden bir birim.
* Peki nasıl oluyor da bu zeki şirketler, bu kadar büyük bir şeyi kaçırıyor? 
* Bu şirketlerin en yukarıda yöneticileri vardı. CEO’lar… Bu kişiler, 15-25 yıllarını bu şirketleri kurmaya adadı. Bunu yaparken aslında dünyada nelerin değiştiğine dikkat etmediler. Mesela Apple, ilk olarak Intel’e gelmiş ve demiş ki “iPhone için çip tasarımını siz yapar mısınız?” Intel bakmış, “Bunun çok büyük bir fırsat olduğunu düşünmüyoruz ve o yüzden istemiyoruz” demiş. Çünkü birçok CEO, birçok lider gibi hayal gücünden yoksun. Yani o ürünün ötesine geçip buradaki hangi birimin ihtiyacını karşılıyor diye bakmamışlar. Mobil teknolojinin olağanüstü şekilde patlayacağını görmek çok kolaydı ama müşterileriyle iletişim kuramamışlar. Hep eski modellere takılıp kaldıkları için geleceği görememişler. O şirketlerin içinde bunları gören insanlar vardı ama onların yetkileri ya da kaynakları yoktu. Strateji, artık en yukarıdaki kişi tarafından tasarlanamaz. Aynı zamanda kaynak tahsisi kararlarına da birkaç kişi karar vermemeli. Yetkiyi yeniden dağıtmadığınız sürece adaptasyon olamaz. Lider tek vizyoner olmamalı… Liderin sosyal mimar olması gerekiyor. CEO’nun “Ben nasıl bir platform inşa edebilirim de tüm organizasyondaki kişilerden en iyi katkıyı alabilirim” diye düşünmesi lazım. General değil de sosyal mimar olması gerekiyor. 
~
BİR ŞİRKETİN CEO'SU NASIL OLMALI?
1- Şirket içinde en meraklı kişi olmalı
2- İnsancıl ve mütevazı özelliği ile öne çıkmalı
3- Hata yaptığını kabul edebilmeli
4- Hayal kurmayı bilen biri olabilmeli
5- En aşağıdaki kişiye kadar doğrudan hitap edebilmeli
6- Çalışanların nasıl seferber edeceğini, cesaretlendireceğini bilmeli
7- Lider sadece vizyoner değil, sosyal mimar da olmalı...
YAŞAM DÖNGÜSÜ KISALDI Stratejilerin yaşam döngüleri kısaldı. Eskiden bir iş modeli 100 yıl sürerdi. Mesela yayıncılıktaki iş modeli, 100 yıldır pek değişmedi ta ki online yayıncılık başlayana kadar. Yüksek öğrenimdeki iş modeli, belki bin yıl değişmedi. Bugün bir lider olarak sizin öncelikle bir varsayımla başlamanız gerekiyor. iş modelleri 3-4, en fazla 5 yıl devam edebilir. 
BÜYÜK DEĞİŞİM Mesela bankacılık sektörüne bakın... Kredi kartı işi 40 yıldır istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Ama muhtemelen önümüzdeki 3-4 yıl içinde tamamen değişecek. En nihayetinde dijital cüzdanlar devreye girecek. Yaşanan gelişmeler nedeniyle en başarılı uygulamaların bile yılda yüzde 20’si değişecek. Spesifik olarak şu strateji işe yaramıyor diyemem ama hiçbir stratejinin eskiden olduğu gibi uzun süreli devam etmeyeceğini söyleyebilirim.
BİR TÜRLÜ ÖĞRETEMEDİK Geçmişe baktığımızda merkezileşmiş sistemlerin kendilerini çok fazla adapte edemediğini görüyoruz. Çok genellemek mümkün olmasa da istihbaratın ve hayal gücünün, şirketin üst kademelerinden geldiğini düşünen şirketler kaybedecek. Birkaç istisna hariç her çalışanına inovatif olmayı öğreten bir şirket görmedim. Müşteriyle yüz yüze olan kişilere, çağrı merkezine, yani her çalışana müşterinin nasıl üzüldüğünü ya da rahatsız olduğunu anlayıp çözmeye çalışan bir modeli öğretemedik. Biz çalışanlarımıza dünyada nelerin değiştiğine bakmalarını öğretemedik. 
KAYBEDEN ŞİRKETLER Bu değişimleri nasıl kullanabileceklerini öğretemedik. Tabii ki herkese nasıl inovatif olmayı öğreteceğiz diyebilirsiniz. Ama birçok şirket böyle bir yatırım da yapmadı. Yani kendi çalışanlarının kreatif sermayelerini kullanmak için yatırım yapmadılar. Aşırı merkezi olan şirketler kaybedecek, çalışanlarına inovatif olmayı öğretmeyen şirketler kaybedecek. Müşterilerini derinlemesine anlamayanlar kaybedecek. Çok tutarlı olarak müşteri deneyimlerini iyileştirmeyenler kaybedecek. 
DIŞARIYA BAKIN Son olarak dışarıdan gelen fikirlere açık olmayan şirketler kaybedecek. Dışarıya bakmak gerekiyor. Alibaba ne yapıyor? Amazon ne yapıyor? Burada öğrendiklerini kendilerine nasıl uygulayabileceklerine kafa yoruyorlar. Aşırı merkeziyetçiyseniz, çalışanlarınızın hayal gücünü kullanmıyorsanız, eğer ki müşterinizi yeterince önemsemiyorsanız ve sektör dışından bir şey öğrenmiyorsanız kaybetmeye mahkumsunuz. 
~
ÇOKLU LİDERLİK DÖNEMİ
KOMPLİKE OLDU
Aslında isim vermek ya da birisini göstermek çok zor. Çünkü en iyi liderlerin bile eksikleri oldu. Bence bu liderlik işi, artık o kadar komplike hale geldi ki bir insanın bilişsel yeteneklerini aşıyor. Birkaç tane hakikaten olağandışı lider var. Steve Jobs’un inovasyon içgüdüsü olağanüstüydü. Desmond Tutu’nun duygusal zekası çok iyiydi. Bu sıra dışı kişiler mutlaka karşımıza çıkacak ama yine de bizi hayal kırıklığına da uğratacaklar. 
BEKLENTİ YÜKSEK Kendi eksikliklerinden de değil de beklenti çok yüksek olduğu için. Steve Jobs tüketicilerin daha büyük telefon kullanacağını düşünmüyordu. Samsung için yolu açmış oldu. Meğer hatalıymış. Bence en büyük zorluk, her seviyede lider yaratmak. Çünkü en nihayetinde her zaman en tepedeki liderler, sizi bir yerde hayal kırıklığına uğratacaktır.
VİZYON YARATAMIYOR Birçok start up’a bakalım. Mükemmel dahiler kuruluyor. Harika bir vizyonları var. Şirket o vizyona ulaşıyor, sonra da başarısız oluyor. Çünkü yeni bir vizyon yaratamıyor. Demokrasiye bakın… Demokrasi dünyanın birçok farklı yerinde çok ciddi sorunlar yaşatıyor. Çünkü güç merkezileşti. Yeterince hızlı reaksiyon veremiyoruz. O nedenle en iyi liderler kimdir sorusundan ziyade her yerde liderleri olan şirketleri kurmak için neler yapmalıyız konusunu düşünmemiz gerekiyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz