Geleceğe yön verecek 12 ana güç

Kelly’e göre geleceği şekillendirecek teknolojik trendler…

16.01.2017 12:17:220
Paylaş Tweet Paylaş
Geleceğe yön verecek 12 ana güç
"13 yaşındayken babam beni New Jersey Atlantic City şehrindeki bir bilgisayar fuarına götürdü. 1965 yılında orada gördüğüm her biri bir oda büyüklüğündeki aletlerden hiç etkilenmediğimi hatırılıyorum. Tek yapabildikleri bir kâğıda bazı rakamlar basmaktı ve bilim kurgu romanlarında okuduğum bilgisayarlara hiç benzemiyorlardı. Bilgisayarlar hakkındaki görüşlerim 1981’de üniversitedeyken Apple II model kişisel bilgisayarı bir modem aracılığıyla internete bağladığımda değişti. Telefon hattının öte yanında yepyeni bir evren vardı. Sonraki 30 yılda iletişim ve bilişim arasındaki yakınlaşma daha da arttı. Bu gelişimi bazı kaçınılmaz trendler izledi.” Bu satırlar efsanevi teknoloji dergisi Wired’ın kurucu editörü ve çağımızın en ilham verici teknologlarından Kevin Kelly’ye ait… Anlaşıldığı üzere Kelly, hayatını teknolojinin yaşamın her alanına etkilerini anlamaya ve araştırmaya adamış. 2016 basımı “The Inevitable: Understanding the 12 Technological Forces That Will Shape Our Future” (Kaçınılmaz Olan: Geleceğimizi Şekillendirecek 12 Teknolojik Gücü Anlamak) başlıklı kitabında ise yakın geleceğe ışık tutmuş. Önümüzdeki 30 yılı hangi kaçınılmaz teknolojik trendlerin belirleyeceğini 12 ayrı fiille anlatmış. İşte Kelly’e göre geleceği şekillendirecek teknolojik trendler…

1 YENİLENME DEVAM EDECEK
“Tam 60 yılımı aldı ama en sonunda her şeyin kendisini devam ettirdiğini ve yenilediğini fark ettim. Sadece insanlar değil objeler de kullanılabilmek için bakıma girmek zorunda. Var olmak esas olarak bakımlı olmak anlamına geliyor. Beni asıl şaşırtan ise bir web sitesi veya bilgisayar programının da bir deniz yatı gibi bakıma ihtiyaç duyduğunu anlamam oldu. Materyal olmayan dünyanın da meğer bakıma ihtiyacı varmış! Eskiden bilgisayar sistemlerimi yenilemeyi olabildiğince ertelerdim. Zamanla anladım ki hayatım gittikçe bu bilgisayar ekosistemine bağımlı hale geldi ve bu yenilemeyi ne kadar ertelersem o kadar kötü oluyor. Artık sistemler arka planda kendilerini otomatik olarak yeniliyor, yani bir anlamda biz farkında olmasak da yavaş yavaş “oluşuyorlar” (becoming). Gelecekteki teknolojik hayatımız “sonsuz bir yeni versiyonlara yükseltmek”ten ibaret olacak. Hatta önümüzdeki 30 yılda hayatımızı etkileyecek teknolojilerin çoğu daha icat bile edilmedi. O nedenle teknoloji konusunda devamlı bir acemilik çekiyor olacağız. Bu birçoğumuz için sıkıntılı bir süreç olacak. Bitmiş ürünler değil sürekli gelişen, evrilen çözümler, sistemler, platformlar, süreçler, hizmetler tasarlamak zorunda kalacağız.

2 HER ÜRÜNE ZEKA!
2014 yılında, 2011’de “Jeopardy!” adlı bilgi yarışmasını kazanan Watson adındaki süper bilgisayarı görmek üzere New York’taki IBM araştırma laboratuvarını ziyaret ettim. 2011 tarihli oda büyüklüğündeki Watson hala duruyordu ama günümüzün Watson’ı çok daha değişik, bulut üzerinde birçok sunucu üzerine dağılmış durumda ve çok sayıda kullanıcıya aynı anda hizmet veriyor. IBM Watson’ı başta tıp olmak üzere birçok alanda kullanıma açarak bu sektörlere yapay zekâ desteği vermeyi hedefliyor. Zekâ kazanmış olan iş kollarına verilebilecek iyi bir örnek de fotoğrafçılık. 1970’lerde çok pahalı ve ağır ekipmanlarla çekilebilen fotoğrafların çok daha iyileri artık sadece cep telefonlarıyla çekilebiliyor. Buna benzer bir akıllanma birçok alanda gerçekleşecek. Akıllandırılmış müzik, akıllandırılmış evler, ofisler ve oyuncaklar aklıma gelenlerden sadece birkaçı. Bulut bazlı yapay zekâ gittikçe daha fazla hayatımızın içine girecek ve ne kadar çok insan tarafından kullanılırsa o kadar zeki hale gelecek. İnsan dünya üzerindeki tek zeki varlık olmaktan çıkacak ve insan zekasından farklı olan bir yapay zeka da var olacak. Bu olası yapay zekâ sahibi varlıkların en önemlisi de robotlar olacak. Robotlar insanların yaptığı işlerin bir kısmını insanlardan daha iyi yapacaklar. Ayrıca insanların yapmayı bile düşünemeyeceği işleri ve insanların var olduğunu şu anda bilmedikleri işleri de robotlar halledecek. Robotların insanlardan çalacağı işler aslında kimsenin yapmak istemediği işler. Bu sayede insanlar kendi potansiyellerini daha iyi kullanabilecekleri işler bulma şansına sahip olacak.~3 AKIŞ ÖNEMLİ 
Bilişim teknolojisi ilk başta endüstri devrimini taklit etti. Kişisel bilgisayarlarımızın ekranlarında “masaüstü”, “dosyalar” ve “klasörler” vardı. İkinci fazda ise ofis benzetmesi bırakıldı ve dosyalar yerlerini “web sayfalarına” bıraktı. Artık üçüncü faza giriyoruz ve bu fazda önemli olan “akışlar”. Kısacası sürekli kopyalanabilir, çoğalabilir, elden ele dolaşabilir, paylaşılabilir, birleşip, bütünleşebilir olmak; gerçek zamanlı bir veri ve içerik akışı sağlamak gerekli. Devamlı Facebook ve Twitter sayfamızın akışına bakıyoruz. Youtube’da yayın akışlarına aboneyiz. Bir şeyi o an gördüysek ne ala, yoksa gitti bile. Artık bu etapta teknolojiyi gerçek zamanlı kullanmaya başladık. Gerçek zamana geçen ilk sektör doğası gereği müzik oldu. Analog müzikten dijitale geçildi ve kopyalamanın kolaylaşmasıyla yeni bir çağa adım atıldı. Kopyalama içeriğin ücretsiz olmasına yol açtı ve ekonomik dengeler değişti. Napster, Spotify örneklerindeki gibi şirketler “ücretsizden” daha iyi ne olabilir diye düşünmeye zorlandılar ve ürünlerini para karşılığı satabilmek için daha kolay ulaşılabilir, daha kişiselleştirilmiş, daha orijinal ve daha lüks bir şekilde müşterilerine sunmak zorunda kaldılar. Artık başarının sırrı dağıtımda değil yukarıda saydığım özelliklerde gizli. Müzik başta tüm diğer medya endüstrileri demokratikleşiyor. Nasıl uzun zamandır fotoğraf çekmek için fotoğrafçı olmak gerekmiyor, müzik yapmak için müzisyen olmak gerekmiyorsa artık film çekmek için de yönetmen olmaya gerek yok. Filmi edebiyatın takip edeceğini düşünüyorum, kitap da yakın zamanda akışkan bir nesne haline gelecek. Yani kısacası insanlık olarak akmaya daha yeni başladık.

4 ÇOK EKRANLI DÖNEM

Hayatımız 50 yıl önce televizyonların evlerimize girmesiyle değişmeye başladı. Uzmanlar televizyonun ABD’deki okuryazarlık oranını düşüreceğine inanıyordu. Ancak okuryazarlık oranı 20 yıldır aynı. Ekranların değiştirdiği ilk nesne kitaplar oldu. Kitabın tanımı Kindle, Ipad gibi elektronik cihazlarla değişti. Bir ekrandan okunduğu zaman kitap bir kağıt yığını olmaktan çıkıp bir düşünce, yazı, editleme ve araştırma akışı haline geldi. Dijitalleşme kitapların içindeki bilgiyi paylaşıma açık hale getirdi ve okumak sosyal bir aktivite haline geldi. İnsanlığın çok eski bir hayali olan evrensel bir kütüphane oluşturma fikri artık ulaşılabilir bir hedef. İnsanlığın şu ana kadar ürettiği tüm kitaplar 50 petabitlik bir hard diske sığdırılabilir. 10 yıl önce bunun için bir bina gerekiyordu ama yakında tüm bu bilgi tek bir telefona sığar hale gelecek. Böylece kitaplar birbirlerine bağlı tek bir ağ halini alacak.

5 ULAŞMAK HER ŞEY DEMEK
TechCrunch’tan bir gazeteci yakın bir zamanda “Dünyanın en büyük ticari taksi şirketi olan Über’in bir tane bile arabası yok” yorumunu yaptı. Aynı şekilde dünyanın en büyük perakendecisi olan Alibaba’nın bir tane bile deposu ve dünyanın en büyük otel işletmecisi AirBnB’nin bir tane bile gayrimenkulü yok. Dünyanın en büyük film kiralama şirketi Netflix sayesinde bir tane bile filme sahip olmadan binlerce film izleyebiliyoruz. Sahip olmak artık eskisi gibi önemli bir olgu değil, bir hizmete veya mala ulaşma ise gittikçe daha fazla önem kazanıyor. Bu trendin 5 ana sebebi var:
1) Daha az materyal kullanımı: Ürünler gittikçe daha az hammadde kullanılarak üretiliyor. Dijital ürünler için ise hiç hammadde gerekmiyor, hatta fiziksel ürünler bile giderek birer servis haline geliyor. Tüketiciler bir malı veya hizmeti satın almıyor, o hizmete abone oluyor.
2) Gerçek zamanlı talep: Artık bir hizmet talep edildiği anda verilmezse anlamını yitirmiş durumda. Über’den bir araba talep etmek için yerinizi bile Über’e bildirmenize gerek yok, o işi telefonunuz hallediyor. İstesek de istemesek de hayatımız hızlanıyor ve bu hız her zaman bir mala ulaşmayı o mala sahip olmaktan daha önemli hale getiriyor.
3) Ademi merkeziyetçilik: 100 yıllık bir ademi merkeziyetçilik trendinin tam ortasındayız. Bunun sebebi de gittikçe ucuzlayan iletişim hizmetleri. Endüstriyel ilişkilerin bu kadar akışkan bir hale geldiği bir dünyada ise sahiplik gittikçe önemsiz bir hale geliyor. Bitcoin sayesinde para bile merkezi olarak kontrol etmekten çıkıyor.
4) Platform sinerjisi: Eskiden sadece bir üretici ve pazardan ibaret olan ticari hayat artık platformlar üzerinden organize oluyor. Bir şirket tarafından yaratılan ve üzerinde diğer şirketlerin üretim yapmasına olanak sağlanan platformlar sayesinde paylaşım kolaylaşıyor.
5) Bulutlar: Tükettiğimiz içeriğin hemen hepsi birbirine bağlı milyonlarca bilgisayardan oluşan bulutlar üzerinde yaşıyor. Kullandığımız hemen her içerik ve program bulut üzerinde olduğu için ucuz ve küçük cihazlar kullanabiliyoruz.~6 PAYLAŞIMA DAYALI YENİ MODELLER
Beraber hareket etmek dijital kültürün özünde var. bunun en iyi örneklerinden biri de içeriğin kullanıcılar tarafından bir karşılık beklemeden üretildiği bir dijital ansiklopedi olan Wikipedia. Eğer insanlar emeğini karşılık beklemeden harcıyorsa buna yeni bir tür sosyalizm demek çok da yanlış sayılmaz. Bu yeni tür sosyalizmin sac ayakları ise şunlar:
a) Paylaşım: Sanal dünyanın vatandaşları paylaşıma son derece açık. Facebook, Flickr ve Instagram gibi sitelere günde 1,8 milyar kişisel fotoğraf yükleniyor. Paylaşım yeni ağ dünyasının en önemli yapıtaşı.
b) İşbirliği: Eğer Eyfel Kulesi’nin bir fotoğrafına ihtiyacım olursa bunu kendim gidip çekmeme gerek yok, diğer kişilerin çektiği bir fotoğrafı kullanarak sunumumu daha iyi hale getirebilirim. Planlı şekilde beraber çalışıldığında çok daha iyi sonuçlar elde edilebilir.
c) Kolektivizm: Teknolojik sosyalizm bireycilik ve kolektivizmin beraber var olabildiği bir sistem. Sanal işbirlikleri olası hale geldikten sonra çok sayıda insan bir yandan bireyselliğini korurken bir yandan da spesifik bir hedef için kolektif işbirliğine girebiliyor.

7 FİLTRELEYEN KAZANIR
Her 12 ayda bir 8 milyon yeni şarkı, 2 milyon yeni kitap, 16 bin yeni film, 30 milyon blog sayfası, 182 milyar yeni tweet ve 400 bin yeni ürün yaratılıyor. Tüketiciler şimdiye kadar hiç sahip olmadıkları kadar çok seçeneğe sahip. Seçim yapabilmek için yardıma ihtiyacımız var. Bugüne kadar bu yardım bize aracılar, uzmanlar, devletler, şirketler, arkadaşlarımız tarafından sağlanıyordu. Ancak seçim yapmanın bu kadar zorlaştığı günümüzde yeni filtreleme yöntemleri bulmamız gerekiyor. Amazon, Twitter, LinkedIn ve Spotify gibi birçok şirket size geçmiş tercihlerinizden yola çıkarak tavsiyelerde bulunuyor. Ben bu tavsiyeleri işin uzmanlarının verdiklerinden daha iyi buluyorum. Ancak sadece geçmiş tercihlerinizden hareket ederseniz sadece birbirinine benzer ürünleri tüketme riskiniz var. Bir ikinci yol da arkadaşlarınızın tercihlerini takip etmek. Ancak bu da aynı riski taşıyor, sadece küçük bir grubun seçimlerine hapsolma ihtimaliniz var. İdeal bir filtreleme sistemi şu anda sevmediğim ama denemek isteyeceğim şeyleri de bana önerebilmeli. Filtrelemenin yaptığı bir diğer şey de insanın dikkatini odaklamak. Sınırlı olan kaynak aslında dikkatimiz ve bunu neye odaklayacağımız. Google, Facebook ve benzeri internet platformları bize dikkatimizi vermek isteyebileceğimiz içerikleri göstermek için filtreleme sistemlerine büyük yatırımlar yapıyorlar ve ana kazanç kaynakları olan reklam gelirlerini artırabiliyorlar.

8 FARKLI VERSİYONLAR ÇIKIYOR
New York Üniversitesi’nden ekonomist Paul Romer, gerçek ekonomik büyümenin yeni kaynaklardan değil var olan kaynakları tekrar düzenleyerek daha değerli hale getirmekten geçtiğini söylüyor. Yeni dönemde mevcut ürünleri, çözümleri, fikirleri analiz etmek üzere önce parçalarına ayırmak sonra bu parçaları yeniden düzenleyerek birleştirmek söz konusu. Yeni ortamların altın çağında yaşıyoruz. Son 20 yılda birçok yeni medya türü doğdu. 4 dakikalık pop şarkı, 30 dakikalık dizi bölümü gibi eski türler popülerliklerini koruyor ama dijital teknoloji bu türlerin parçalanıp tekrar birleştirilerek yeni türler oluşturulmasına imkân veriyor. Önümüzdeki 30 yılda da bu akışkanlık devam edecek ve yeni remiksleme olanakları ortaya çıkacak. Youtube, iMovie gibi ucuz ve evrensel araçlar film çekmeyi gittikçe daha fazla ucuzlatıyor ve kolaylaştırıyor. Hollywood’un dışında üretilen ucuz prodüksiyonlu filmlerin çoğu ana olarak var olan içeriğin remikslenmesinden oluşuyor. Film kâğıdı yerine USB diskte saklanan bir film veya fotoğraf remikslenerek yeniden yaratılmaya çok uygun. Bu yeniden üretimin diğer alanlara da kayması sadece teknolojik bir zaman meselesi.~9 ETKİLEŞİM ARTACAK 
Sanal gerçeklik (virtual reality) kullananlara tamamen gerçekmiş gibi gelen sahte bir dünya yaratıyor. Yakın zamanda prototip seviyesindeki birçok VR teknolojisini denedim. Bu teknolojilerin en başarılı olanları insanda tamamen gerçek bir ortamda olduğu hissini uyandıranlar. Zihnen etrafınızdakilerin sahte olduğunu, bir ofiste olduğunuzu bilseniz de sanal ortamın içinde olan benliğiniz gerçekten bir ormanda olduğunuza ikna olmuş durumda. Tamamen inanılabilir bir gerçeklik sunan VR teknolojileri neredeyse tamamlandı gibi. Sanal gerçekliği satılabilir yapan şey içinde olma kavramı. Tek nüans şu, bu gerçek değil sanal bir dünya olacak. Öte yandan sanal gerçekliğin sürdürülebilir avantajları gerçekçilikten değil verdiği etkileşim imkânlarından kaynaklanıyor. Gelecekte kurduğumuz etkileşim 3 şekilde artacak: 
1) Daha fazla duyu: Yaptığımız ürünlere daha fazla sensör koyacağız ve etkileşim imkânlarımız artacak.
 2) Daha fazla samimiyet: Etkileşim kurma biçimimiz Daha fazla derinlik: Etkileşimin artması teknolojinin içine daha da fazla girmemiz anlamına geliyor.

10 TAKİPTE KALIN
Vücudumuzun ateş, nabız gibi yaşamsal parametrelerini takip ederek kişisel tedaviler ve ilaçlar yaratabilme hayali gittikçe daha fazla ulaşılabilir bir hal alıyor. İnsanlar sağlıklarını uzun vadeli ve yakından takip ederek tamamen kendi ihtiyaçlarına yönelik çözümler getirebilecek. Artık hedef toplumunun çoğunluğuna iyi gelme ihtimali olan ilaçlar üretmek değil her bireye uygun kişiselleştirilmiş tedaviler geliştirmek olacak. Kişisel takip sağlıktan daha ötesi amaçlar da taşıyor. Küçük sensörler aracılığıyla hayatımızın her anını kayda geçirme şansına sahibiz. Buna “hayat akışı” adı veriliyor. Hayat akışını kaydederek hayatın her yönü dijital hale getirilip ileride ihtiyaç duyulduğunda kullanılacak bilgilere dönüştürülüyor. Böylece insan hafızasının çeşitli sınırlarının da ötesine geçmek mümkün. Hayat akışı konseptinin dört çeşit faydası var:
1) 24 saat 365 gün sağlık göstergelerinin devamlı izlenmesi ve buna uygun kişisel çözümler ve toplumsal sağlık politikaları üretilmesi.
2) Tanıştığımız, yazıştığımız insanlarla beraber etkileşim içinde bir kolektif hafıza yaratmak ve gerektiğinde bir bilgi kaynağı olarak buna başvurmak.
3) Her şeyi arşivleyerek üretkenliğimize ve yaratıcılığımıza faydalı hale getirmek.
4) Kendi hayatımızı organize etmek, şekillendirmek ve okumak için bir yöntem.

11 SORGULAYAN HİZMETLERE DİKKAT
İnsanlık hakkında inandığım şeylerin çoğu Wikipedia tarafından altüst edildi. Başlarda ben de çoğu insan gibi tamamen kullanıcılar tarafından yaratılan sanal bir ansiklopedinin başarılı olamayacağını düşünüyordum. Nasıl da yanılmışım! 2015’teki son rakamlara göre Wikipedia’da 288 dilde 35 milyon giriş vardı. Kolektif hareketin gücü zaten bilinen bir şey ama Wikipedia’nın başarısı aslında bürokrasinin azlığıyla alakalı. Peki bu modeli diğer alanlara, kitaplara veya müziğe uygulamak mümkün mü? Pratikte mümkün görünüyor. Wikipedia benim siyasi düşüncemi değiştirdi, eskiden özgürlükçü birisiydim ancak Wikipedia bana toplumsal gücün önemini gösterdi. Milyonlarca kişinin gerçek zamanlı bir şekilde birbirleriyle etkileşime girebilmesi sayesinde imkansız diye bir şey kalmadı. Bu değişim o kadar büyük ki sadece niceliksel değil niteliksel de bir değişim.

12 YENİ NORMALLER
Gezegenimizdeki 7 milyar insan gittikçe daha değişik yöntemlerle birbirleriyle iletişime geçiyor. Bu olguyu kimileri küresel akıl, bazıları da dünyanın beyni adını veriyor. Ben ise “holos” adını veriyorum, holos derken de insanlığın tüm zekasının doğanın ve makinelerin zekasının birleşiminden oluşacak olan şeyden bahsediyorum. 2015 yılında dünyada 15 milyar internete bağlı cihaz vardı. Bunların her birinde 1 ila 4 milyar arasında transistör var. Bu transistörlerden her birini beynin içindeki nöronlardan biri olarak düşünebiliriz. İnsan beyninde yaklaşık 86 milyar nöron var. Holos karmaşıklık açısından insan beyninden çok daha ötede. Üzerinde yaşamımızı sürdürdüğümüz platform işte böyle bir şey, 2025 yılında yaşayan her kişinin bu platforma erişimi olacağını düşünüyorum.~30 YIL SONRA ETKİLEŞİME GEÇEMEYEN HER ŞEY BOZUK SAYILACAK
FAYDACI EKRAN

Eski kitaplar derin düşünmeyi teşvik ediyordu, ekranlar ise daha yararcı bir düşünme tarzını teşvik ediyor. Kitaplar analitik düşünme gücümüzü geliştirirken ekranlar hızlı bir şekilde bağlantı kurmaya itiyor bizi. Artık propagandanın eskisi kadar gücü yok çünkü doğru bilgi de yanlış bilgi de ekranlar arasında ışık hızında yayılabiliyor.
TAKİBE TAKİP
Nesnelerin internetini yaratabilmek için bulutun olabildiğince çok şeyi takip edebilmesi gerek. Şu anda bile arabalarımızın hareketlerinden kredi kartı harcamalarımıza birçok şey takip edilebilir durumda. Burada rahatsızlık verici olan bu takibin tek yönlü olması. Eğer bireyler de devleti devletin kendilerini takip ettiği gibi takip edebiliyor olsaydı bu var olan sıkıntı büyük oranda azalırdı.
AŞIRI GERÇEKLİK
Sinema tarihinde gittikçe artan gerçekçilik sanal gerçeklikle beraber doruğa ulaşacak. 10 yıl içinde bir sinema perdesine baktığınızda bir pencereden gerçek bir dünyaya baktığınızı hissedeceksiniz. Etkileşime girebilen nesnelerin değeri artacak. Ancak bunun bir de bedeli olacak, etkileşim teknoloji becerilerimizi artırmamızı gerektiriyor. 30 yıl sonra etkileşime geçemeyen her şey bozuk sayılacak. 

2016 İNTERNET ŞİRKETİ KURMAK İÇİN EN İYİ ZAMAN
İNTERNETİ ANLAMAK

1989’da ABD’nin önemli TV kanallarından ABC’nin üst yönetimiyle bir toplantı yapmıştım. Amacım onlara bu “internet denen şeyi” anlatmaktı. ABC yöneticileri internetin önemini kavrayamadı. O zamanlar internetin televizyonu, her isteyenin binlerce kanala rahatça ulaşabileceği bir hale sokacağı düşünülüyordu. Binlerce kanal fikri çok güzeldi ama bu kadar içeriği kimin nasıl üreteceğini kimse düşünmemişti.
YA İÇERİK?
İşin sonunda gerekli içeriği ne ABC gibi bir TV kanalı ne de Yahoo gibi bir portal değil milyarlarca son kullanıcı üretti. Şu anda 50 trilyon web sayfası olduğu tahmin ediliyor, bu da yaşayan her insan başına 10 bin sayfa ediyor. Hepimizin kaçırdığı şey tüm bu içeriğin insanların kendileri tarafından üretilecek olduğuydu. Facebook, Twitter, Youtube ve Instagram’ın sunduğu içeriğin hepsi kullanıcıları tarafından üretildi.
YOLUN BAŞINDA
Kullanıcıların ürettiği bu içerik ekonomik olarak anlamlı değil. İnsanların bu içeriği gönüllülük esasına göre üretmesinin tek nedeni internette kendileri için bir seyirci kitlesi bulmuş olmaları. Gelecekte internet şu andakinin daha iyi bir versiyonu olmayacak, tamamen farklı bir şey olacak. Ve internet söz konusu olduğunda daha olabileceklerin hiçbirisi olmadı, internet daha işin başının başında ve 2016 bir internet şirketi kurmak için olabilecek en iyi zaman.

30 YILI ETKİLEYECEK 12 TEKNOLOJİK TREND
OLUŞMAK (BECOMING):
Sabit ürünlerden devamlı yenilenen servislere ve aboneliklere geçmek. GÖRÜNTÜLEMEK (SCREENING): Her yüzeyi ekran olarak kullanmak.
TAKİP ETMEK (TRACKING): Vatandaşların ve tüketicilerin iyiliği için büyük bir takip sistemi oluşturmak. AKMAK (FLOWING): Her şey için durdurulamaz ve gerçek zamanlı akışlar kulanmak.
AKILLANDIRMAK (COGNIFYING): Bulut üzerinden kullanılan ucuz ve güçlü yapay zekâ teknolojileri kullanarak her şeyi çok daha zeki hale getirmek.
ERİŞMEK (ACCESSING):  Toplumu varlık sahibi olmaktan çeşitli servislere devamlı erişimimiz olan bir hale getirmek.
PAYLAŞMAK (SHARING): Çok büyük bir düzeyde işbirliği ve paylaşım yapmak.
FİLTRELEMEK (FILTERING): İsteklerimizi ileri düzey kişiselleştirme kullanarak önceden tahmin etmek. YENİDEN DÜZENLEMEK (REMIXING): Hâlihazırda var olan ürünleri önce en basit parçalarına ayırıp sonra olabilecek her şekilde yeniden birleştirerek yeni ürünler yaratmak.
ETKİLEŞMEK (INTERACTING): Kendimizi bilgisayarlarımızın içine gömerek bilgisayarlarımızın etkileşimini maksimize etmek.
SORGULAMAK (QUESTIONING): İyi sorular iyi cevaplardan çok daha değerlidir.
BAŞLAMAK (BEGINNING): Tüm insanların ve makinaların birbiriyle bağlantıda olduğu küresel bir sistem inşa etmek.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz