Türkiye’de
son yıllarda üst düzey yönetici sirkülasyonu artmış durumda. 2010
yılında Capital500 listesinde yer alan en büyük 200 şirketten 21 ’i,
2011 ’de 27’si, bu yıl ise 13’ü üst düzey yönetici değişikliğine gitti.
Ancak bu genel tablo içinde 30 yıla yakın aynı yöneticiyle yola devam
etmeyi başaranlar da var. Örneğin Beypi Genel Müdürü Sait Koca 30,
Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı 27, Toros Tarım Sanayi
Grubu CEO’su Esin Mete 21 yıldır istikrarlı bir şekilde liderlik
koltuğunda oturuyor. Yönetimde bu kadar uzun kalmalarının sırrı her biri
için farklılık içeriyor. Ortak noktaları ise kaptan koltuğunda
oturdukları şirketleri devler liginde tutmayı başarmış olmaları...
"SIR KÂRLI BÜYÜMEDE"
Sait Koca, 30 yıldır Beypi’nin genel müdürlük koltuğunda oturuyor.
Şirkette genel müdür olarak göreve başladığında Beypi’nin henüz yolun
çok başında olduğunu söyleyen Koca, aradan geçen bu uzun sürede nasıl
yol kat ettiğini ve kalıcı olmanın sırlarını şöyle anlatıyor: “Beypi’de
ilk göreve başladığımda hiçbir şey yoktu diyebilirim. Sadece bir karma
yem fabrikasının montajı sürüyordu. Sonra her yıl biraz daha büyüyerek
bugünlere geldik. Bu büyümede seçtiğimiz hedefin doğruluğu büyük rol
oynadı. O dönemde, mesleki bilgilerim, özel sektöre geçmeden önce Tarım
Bakanlığı’nda 10 yıl içinde edindiğim deneyimler ve uygulanan
hayvancılık politikalarına yaptığım yorumlar, ‘Türkiye’de kırmızet
üretiminin sürekli azalacağı’ kanaatini oluşturmuştu. Bu açığı
kapatabilecek tek argüman ise piliç eti üretimiydi. Bu durumu göz önünde
bulundurarak 1986’da yemin yanında piliç eti üretimine başladık. Aradan
geçen yıllar tahminlerimizi doğru çıkardı. Alınan kararlar ve
uygulamalar doğru olunca, kârlılık ve büyüme gerçekleşti. Ortaklar
bundan mutlu oldu. Ben de 30 yılı aşkın bir süredir genel müdür olarak
çalışmalarımı sürdürdüm.”
LİDERLERE İSTİKRAR GETİREN 9 STRAJİ
1- UZUN SÜRELİ DÜŞÜNÜN
“Günlük kâr peşinde olmadık, hep uzun süreli stratejiler belirledik.” (Beypi Genel Müdürü Sait Koca) 2- KURULUŞU SAHİPLENİN
“Kuruluşu kendime aitmiş gibi sahiplendim, bu duyguyu bütün kademelere
indirgedim.” (Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı) 3- ÇALIŞANA YAKIN OLUN
“Farklı fikirlere açık, çalışanlarına yakın, dinleyen, koruyan, cesur
bir yönetici oldum.” (Doğuş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Talu) 4- DENEMEKTEN ÇEKİNMEYİN
“Tutkulu, denemekten ve hesaplanabilir risk almaktan çekinmeyen bir yönetici oldum (İpragaz Genel Müdürü Selim Şiper) 5-HEDEFLERE ODAKLANIN
“Şirketi başarıya taşırken hep doğru stratejiyi ve hedefleri
belirlemeye.” odaklandık.” (Kastamonu Entegre Genel Müdürü Haluk
Yıldız)~ 6- HIZ ÖNEMLİ
“Hep aciliyet duygusu içinde olduk, her şey hızlı olmalıydı, hemen
yapılmalıydı. Bu sayede hep diri kaldık.” (TAV CEO’su Sani Şener) 7-SAHADAN KOPMAYIN
“Sahadan hiçbir zaman kopmamak, çalışanlara değer vermek, anlayışla
yaklaşmak işin anahtarı.” (Tekfen İnşaat Genel Müdürü Ümit Özdemir) 8-RİSKLERİ DENGELEYİN
“Hep riskleri dengelemeye çalışan bir yönetici oldum. (Hayat Kimya Genel Koordinatörü Orhan İdil) 9- YALNIZCA İYİ DÜŞÜNÜN
“Biz çalışanız, profesyoneliz. Yalnız işimizi düşünmeli, işimizi yapmalıyız.” (İçdaş Çelik Enerji Genel Müdürü Bülend Engin)
"KURULUSU SAHİPLENDİM"
Sarkuysan’ın yönetimi tam 27 yıldır Hayrettin Çaycı’ya emanet. Çaycı,
bir şirketi uzun süre yönetmenin kişisel formülünü şöyle paylaşıyor: “27
yıldır Sarkuysan’ı yönetmenin sırrı, kuruluşu kendine aitmiş gibi
sahiplenmek, bu aidiyet duygusunu hiyerarşinin bütün kademelerine
indirmeyi hedeflemek. Ayrıca tüm etik, profesyonel ve insani
değerlerimle çalışanlara örnek olmak, kuruluşta bir aile çatısı
oluşturmak da diğer önemli unsurlar. Sarkuysan’ı başarıya taşırken ana
strateji olarak hep kendi konumuzda dünya ölçeğinde ve çapında başarılı
ve saygın bir kuruluş olmayı istedik. Bugün 5 bin ortaklı halka açık bir
kuruluşu yönetmenin sorumluluğu içinde, hesapsız risk almak yerine
riskleri dengelemeye ağırlık veriyorum. Şirket menfaatlerini ön planda
tutan, tavizsiz, otoriter ancak katılımcı, değişime açık bir yönetici
olduğumu düşünüyorum. Bundan sonraki hedefim Sarkuysan’ın muhafaza etmek
ve daha çok AR-GE çalışmaları ile katma değeri yüksek teknolojik
ürünlere odaklanarak farklılaşmasını sağlamak.”
"İŞE TOPRAKTAN GİRDİM"
Esin Mete, 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği
Bölümü’nden mezun oldu. Hemen sonrasında önce Tekfen İnşaat ardından da
Toros Tarım’da çalışmaya başladı. 21 yıldır da Türkiye’nin en büyük
şirketlerinden birini yönetiyor. Bunu nasıl başardığını kendisi şöyle
anlatıyor: “Tabiri caizse, bu işe ‘topraktan’ girdim, seneye Tekfen’deki
40’ıncı yılımı dolduracağım. Bence 21 yıldır Türkiye’nin en büyük
şirketlerinden birini yönetmenin sırrı çok çalışmak! Ben bir yandan
şanslıyım, çünkü çalışkanım. Başka türlüsünü bilmiyorum. Diğer yandan,
daha önce de ifade ettiğim gibi, işe ‘topraktan’ girdim. Yani ilk
fabrikamızın fizibilitesinden üretim hat-tındaki makinelerin siparişine
kadar sürecin içinde bulundum. Bunda, Tekfen’in kurucularından rahmetli
Necati Akçağlılar’ın bana olan güveninin payı, benim emeğim kadar
büyüktü. Gencecik yaşımda en büyük korkum, o güveni boşa çıkarmaktı.
Toros, gübre işine en son giren, en küçük şirketti. 30 yıl sonra bugün
ise Türkiye’nin en büyüğü.”
"HAYATIM İŞİM OLDU"
Gönül Talu’nun Doğuş İnşaat serüveni 1969 yılında başladı. 20 yıldır da
şirketin üst düzey yöneticisi. Aynı şirkette 43’üncü yılını geride
bırakan Talu, istikrarı getirenin şirkete duyduğu aidiyet ve çalışma
tutkusu olduğunu belirtiyor.~
20 yıldır kendisini yönetimde tutan yaklaşımını şöyle anlatıyor:
“Doğuş’u çok iyi tanıyor ve tanımlıyorum. Rahmetli Ayhan Bey ile
başlayan ve Ferit Bey ile devam eden bu yolculukta yolumuzu ve yönümüzü
iyi belirledik. Aidiyet duygusu ile geleneği, bağlılık ve sadakati
verirken, teknoloji ve yenilikleri takip ederek kişilerin vemüessesenin
değişim ve yenilenmesini her zaman ön planda tuttuk. Hep ‘en büyük
sermayemiz çalışanlarımızda’ dedik, çalışanlarımıza takımın bir parçası
olduklarını hissettirdik ve onlara gerekli yetki ve sorumlulukları
verdik. Farklı fikirlere açık, çalışanlarına yakın, dinleyen, koruyan,
cesur bir yönetici olduğumu düşünüyorum. Benim hayatım işim oldu. İşimi
çok benimsedim, önemsedim. Yeri geldi ailemi ihmal etmek durumunda
kaldım ama ailem bu tutkumu anladı ve hep yanımda oldu.”
"KONFOR ALANIMIZI DAR TUTTUK" Sani Şener, 15 yıldır TAV Tepe Akfen ve 12 yıldır TAV Havalimanları
CEO’luğu yapıyor. Bu kadar yıldır Türkiye’nin en büyük şirketlerinden
birini yönetmesini “İş modelimiz doğruydu” sözleriyle açıklıyor. Hemen
ardından da devam ediyor: “Doğru koltuklara doğru insanları oturttuk ve
de ekip olarak çok fazla çalıştık. Ben ve ekibim her zaman konfor ve
lüks alanımızı çok dar tuttuk. Konfor ve lüks mutlulukla ters
orantılıdır. Eğer lüks ve konfor alanınızı geniş tutarsanız mutluluğunuz
azalır ve az çalışırsınız veya çalışsanız da verimliliğiniz düşer. Hep
aciliyet duygusu içinde olduk, her şey hızlı olmalıydı, hemen
yapılmalıydı. Bu sayede hep diri kaldık ve başarıyı yakalayıp
sürdürebildik. Başından itibaren ‘akıllı büyüme’yi hedefledik. Esnek ve
hızlı karar alabilmeyi sağlayan bir iş modeli oluşturduk. Sürekli
fırsatları takip ettik ve değerlendirdik. Ancak hiçbir zaman
yeteneklerimizin ve kaynaklarımızın karşılayamayacağı bir işe talip
olmadık. En önemlisi doğru zamanda doğru yerde olmayı başardık. Bugüne
kadar olduğu gibi hedef bölgelerimizde büyümeye, fırsatları kovalamaya
devam edeceğiz.”
"TUTARLILIK BAŞARI GETİRİYOR"
Atilla Kayalıoğlu, 13 yıldır İndeks Bilgisayar’da genel müdürlük
görevini başarıyla sürdürüyor. Kayalıoğlu’nun başarısının ardındaki
yaklaşım ise şöyle: “Benim için işte birinci kriter hep ‘işimi ne kadar
sevdiğim” oldu. İşimin çok sevdiğim, tutkuyla yaptığım ve her gün yeni
bir heyecan duyduğum bir iş olması beni bağlayan faktör. Genç bir ekiple
çalışmak ve onların da aynı heyecanla çalıştığını görmek, onlara bir
şeyler katabilmek büyük keyif veriyor. Hayatı hareketli yaşamayı seven
biriyim, zorlukları da severim. Sanıyorum işimde bunların hepsi var.
Bazen öl-çüsünün kaçtığı oluyor ama genelde çok zevk veriyor. Hangi işi
yaparsam yapayım önemli üç unsuru hep ararım ve uygularım: İnanmak, çok
çalışmak ve sonuca odaklanmak. Bunu aynı şekilde hisseden, yapan ve
işini seven bir ekiple çalışmak da çok önemli. Yaşamın her alanında
tutarlı olmanın başarı getiren önemli bir etken olduğuna inandım.
İnanmaya da devam edeceğim.”
"RİSK ALMAKTAN ÇEKİNMİYORUM"
İpragaz Genel Müdürü Selim Şiper, 51 yıllık şirkette 12 yıldır
yönetimde. Kendisini şanslı hissettiğini belirten Şiper, kalıcı
olmasının sırrını şöyle paylaşıyor: “Esasen bu olayda ülkemizde pek
rastlanmayan bir duruma şahit oluyoruz. Ben İpragaz’ın bu uzun
sayılabilecek geçmişindeki sadece ikinci üst düzey yöneticiyim. Yani
sadakatle donanan kalıcılık, adanmışlıkla pekişen devamlılık ve
süreklilikle kazanılan istikrar, İpragaz’ın genlerinde mevcut. Bütün
bunların ötesinde en önemli desteğim her zaman beraber çalıştığım, kader
birliği yaptığım çalışma arkadaşlarım oldu. Her ne olursa olsun hiç pes
etmedik, mücadeleden kaçınmadık ve hep yeni bir yol, değişik bir çözüm
yaratmaya odaklandık. Yarattığımız başarılar, kurumumuzun tüm dünya için
bir örnek teşkil etmesine neden oldu. Zaman ve şartlar çerçevesinde
değişkenlik gösterse de kendimi tutkulu, denemekten ve hesaplanabilir
risk almaktan çekinmeyen, tüm insanlarla iletişimden kaçınmayan bir
yönetici olarak eğitmeye çalışırım.”~
"EN ÖNEMLİ FAKTÖR BAŞARI"
2 yıldır Kastamonu Entegre Genel Müdürlüğü koltuğunda oturan ve
şirketini büyütme konusunda başarılı bir performans ortaya koyan Haluk
Yıldız da bu başarısının sırrını şöyle anlatıyor: “Kastamonu Entegre
olarak son 10 yıldır, kesintisiz çift haneli büyüyoruz. İstikrarlı ve
güvene dayalı bir üst yönetim oluşturduk. Yönetim kurulu başkanımızın
bize duyduğu güven ve desteği her zaman olumlu kullandık. Uzun dönemli
böylesi yönetim anlayışı oturtmak için gerekli olan en önemli faktör
başarı. Bir şirketin CEO’su veya en üst düzey yöneticisi olarak,
düşündüğümüz yönetim sistemini uygulamak ve bunu oturtmak için en önemli
ihtiyacınız, özellikle yönetim kuruluna karşı başarı. Şirketi başarıya
taşırken hep doğru strateji ve hedefleri belirlemeye odaklandık. Müşteri
odaklı büyümeye öncelik verdik ve her zaman başardık. En önemli
unsurumuzun insan kaynağımız olduğunu düşündük. Bundan sonra,
sürdürülebilir büyümeyi temin etmek için, Türkiye’de pazar payımızı
kısmen artırma düşüncemiz olsa da bizim temel hedefimiz yurtdışında
büyümeye öncelik vermek.”
"İŞİN ANAHTARI SAHADAN KOPMAMAK"
Tekfen İnşaat Genel Müdürü Ümit Özdemir, 38 yıldır Tekfen’de çalışıyor.
Mühendis olarak girdiği şirkette hemen her kademede görev yaptı. 12
yıldır Tekfen İnşaat’ın genel müdürü. Başarının, bireysel yeteneklerden
ziyade, şirketin yapısından ve takım çalışmasından kaynaklandığına
inanan Özdemir, bunun sonuçlarını şöyle aktarıyor:“Ekip çalışmasına ve
birlik beraberlik ruhuna önem veriyorum. Yıllarca şantiye tozu soludum.
İşçilerle, formenlerle aynı kaptan yemek yedim. Müteahhitlikte,
masanızın arkasından iş yapamazsınız. Sahadan hiçbir zaman kopmamak,
çalışanlara değer vermek, anlayışla yaklaşmak işin anahtarı. Kişisel
birikimi, Tekfen’in sağlam ve köklü organizasyonu ile birlikte
değerlendirdiğiniz ve üstüne de takım çalışmasını eklediğinizde başarı
kendiliğinden geliyor. Bugünden sonra temel hedefimiz, Tekfen’i bir
dünya şirketi yapmak. Bir dünya şirketi hedefine ulaşmak için,
uluslararası bir müteahhitlik şirketi olarak anahtar teslim proje yapar
hale gelmeliyiz.”
"BÜYÜME ARZUMDAN TAVİZ VERMEDİM"
Türkiye’nin önde gelen hızlı tüketim şirketlerinden Unilever Türkiye’nin
kaptan koltuğu 10 yıldır sektörün deneyimli ismi İzzet Karaca’ya
emanet. Karaca, bu kadar yıldır işinin başında olmasının sırrını “işini
sevmek” olarak özetliyor. İşini sevmesinin kendisine motivasyon, sağlık,
kişisel, ailevi mutluluk dolayısıyla başarı getirdiğini söylüyor.
“Liderlik, içinde bulunduğunuz ortama göre değişik özelliklerimizi
uygulamamızı gerektiriyor. Ben zaman zaman katılımcı ve örnek olan ama
hiçbir zaman büyüme arzumdan taviz vermeyen bir tutumu sergilemeye
gayret gösterdim” diye konuşuyor. Karaca, Unilever’deki kariyer hayatı
boyunca sorumluluğu altındaki tüm işleri tutkuyla yapmaya çalıştığını da
belirtiyor ve Unilever’deki son 10 yıllık stratejisini şöyle özetliyor:
“Başarının tutkulu, istekli ve sistematik bir şekilde çalışarak
geldiğine inanıyorum. Türkiye’de son 10 yıldaki stratejimiz, rekabetçi
inovasyonlarla yola çıkmak, kaliteden hiçbir zaman ödün vermeyerek ve
sürümden kazanarak ‘herkese ve her keseye’ ulaşmak ve dağıtım gücümüzü
artırmaktı. Son üç yıldır gelişen trendlerle birlikte sürdürülebilirliği
stratejimizin tam kalbine koyduk. Bu çerçevede 2020’ye giden yol
haritamızda kurumsal amacımıza sürdürülebilir gelişme ve sorumluluk
sahibi iş uygulamalarına olan bağlılığımızı da ekledik. Son 10 yılda
olduğu gibi biz rekabetçi ve kârlı büyümemize devam edeceğiz.” ~
“GÜVEN ORTAMI YARATMAK ETKİLİ OLDU"
ERMAN ATASOY/ABDİ
İBRAHİM HOLDİNG CEO’SU
HAZZA ORTAK OLMAK
10 yıldır Abdi İbrahim’in üst düzey yöneticisi olarak görev yapıyorum. Öncelikle işimi severek yapıyorum.
Çalıştığınız şirketi, arkadaşları sevmenin, şirket başarıdan başarıya
koşarken yaşanan hazza ortak olmanın ve bu hissi şirket hedefleri
doğrultusunda tüm çalışanlara aktarabilmenin uzun vadeli istikrarı
yakalayabilmekte önemli olduğu kanaatindeyim. KATILIMCI YÖNETİM
İyi bir yöneticinin çalıştığı ortamda güven ortamı yaratabilmesi büyük
önem taşıyor. Ben de bu güven ortamını tesis etmeye çok önem veririm.
Bugüne dek her daim katılımcı bir yönetim anlayışını benimsedim. Diğer
yandan, şirketin tüm kademelerinde yeni şartlara olan adaptasyon
kabiliyetinin hızlı olmasının ve esnek bir çalışma anlayışı
benimsenmesinin de başarıya giden yolda oldukça etkin faktörler olduğu
çok açık. HEDEFE KİLİTLENME
Abdi İbrahim’in başarısının altında, etkin bir güven ortamının tüm
şirket genelinde sağlanabilmiş olması yatıyor. Bu güven ortamı
içerisinde çalışan ekibin, aynı hedefe kilitlenebilme yetisi de
başarının bir diğer anahtarı. Bu bağlamda, kazanma ruhunun da ekip
olabilme ve ortak hedeflere birlikte koşarak başarıyı yakalayabilme
yolunda oldukça etkili olduğunu düşünüyorum.
3 İSMİN ORTAK SIRRI
18 yıldır Hayat Kimya’nın genel koordinatörlüğünü yapan Orhan İdil, 15
yıldır İçdaş Çelik Enerji’nin yönetiminde olan Bülend Engin ve 13 yıldır
Aksa Enerji’nin genel müdür koltuğunda oturan Serdar Nişli’nin bu kadar
istikrarlı yol almasında 3 ortak sır var. Bunlar da sahip oldukları
sektör deneyimi, ise odaklanmak ve riskleri dengelemek. AKADEMİK GEÇMİŞ
Hayat Kimya Genel Koordinatörü Orhan İdil, “Bunca yıl bu büyüklükte bir
sirketi yönetmenin arkasında akademik geçmisimden yararlanarak, modern
isletme tekniklerini ve teorilerini günlük uygulamalarla birlestirmeye
çalısmak var. Biz devamlı kuvvetli markalar yaratmaya odaklandık ve bu
markaları global hale getirmeye çalıstık. Bu süreçte ben hep riskleri
dengelemeye çalısan bir yönetici oldum” diyor. YALNIZ İŞİ DÜŞÜNMEK GEREK
İçdas Çelik Enerji Genel Müdürü Bülend Engin de “Bizim is anlayısımızda
ben yoktur. Biz vardır. Görevimiz bu bütünlüğü sağlamak ve daima dinamik
tutmak. Biz çalışanız, profesyoneliz. Yalnız işimizi düşünmeli, isimizi
yapmalıyız. İsiniz içinizde kalbiniz gibi çarpmalı. Başka türlüsü
olmaz. Yaşamın süresi sınırlı olduğuna göre, çalışma sürenize sınır
tanımamanız gerekiyor” diye konuşuyor. HIZLI KARAR VEREN YAPI
Aksa Enerji Genel Müdürü Serdar Nişli ise başarılı uzun yönetim sırrını
şöyle paylaşıyor: “İşi enerji olan ve aile bireylerinin bizzat işin
başında olduğu bir şirkette uzun dönemli hedefleri mesleki ve sektör
tecrübemle değerlendirmek fırsatını bulmak pek de zor olmadı. Aksa
Enerji’nin bugün ülkemizde bir numaralı özel serbest üretim şirketi
olmasındaki en önemli etken hızlı karar veren bir aile şirketi olarak
fırsatları görmesi, takip etmesi ve zamanında değerlendirmesidir.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?