Yeni fikirlere "sprint"modeli

Jake Knapp ile iş dünyasında büyük yankı uyandıran bu sistemi konuştuk...

25.04.2017 13:32:240
Paylaş Tweet Paylaş
Yeni fikirlere "sprint"modeli
Hande Yavuz Çalık
[email protected]


Google Ventures’ın 3 ortağı JAKE KNAPP, JOHN ZERATSKY ve BRADEN KOWITZ, şirketlerdeki sorunları çözme, verimlilik ve hız konularına çözüm getiren “Sprint” adını verdikleri bir program geliştirdi. Ardından da bu programı kitaplaştırıp iş dünyasının dikkatine sundular. “Sprint: Büyük Problemleri Nasıl Çözersiniz ve Yeni Fikirleri Nasıl Test Edersiniz” adlı kitapta, 5 gün gibi kısa bir sürede, tıpkı “kısa mesafe koşusunda” olduğu gibi, fikirlerin nasıl hayata geçirildiği, sorunların ne tip yaklaşımlarla çözüldüğü ortaya konuluyor. Jake Knapp, “Sprint, başarıyı garanti etmiyor, başarıya ulaşmanız için gereken fikirleri bulmanız için çok fazla şans sunuyor” diyor.

Son dönemde iş dünyasında önemli bir trend var. Bu trendin adı Sprint… Sprint’in kelime anlamı olarak hızlı koşu demek. Şirketler çözemedikleri büyük problemler ya da bir ürün lansmanı için 5 günlük bir programla adeta hızlı bir şekilde çözüme ya da büyük bir fikre bu süreçte ulaşabiliyor. Normalde aylarca süren fikir tartışmaları, toplantılar yerine 5 günlük konsantre bir çalışma süreci olarak tanımlayacağımız Sprint uygulamasıyla şirketler hem zamandan hem maliyetten tasarruf sağlarken iş süreçlerine de büyük hız kazandırıyorlar. Peki Sprint nasıl ortaya çıktı? Google Ventures’ın 3 ortağı Jake Knapp, John Zeratsky ve Braden Kowitz’in ortak çözümü olarak Sprint, bugüne kadar birçok şirkette başarılı uygulamalarla hayat buldu. Hatta bu üç isim “Sprint: Büyük Problemleri Nasıl Çözersiniz ve Yeni Fikirleri Nasıl Test Edersiniz” (How to Solve Big Problems and Test New Ideas/Sprint) adını taşıyan bir kitapla da bu deneyimi tüm dünya ile paylaştı. Biz de Jake Knapp ile iş dünyasında büyük yankı uyandıran bu sistemi konuştuk. Sprint’i, nasıl uygulandığını ve sunduğu avantajları kendisinden dinledik:
* Yeni ürün lansmanları, hizmetler, problem çözmek gibi konular pek çok şirket için kritik, zaman zaman da sorunlu ve riskli süreçler. Bu noktada Sprint’in öneminden bahseder misiniz?
 Sprint, sürecimiz yanlış bir çözüme ulaşmadan önce, takımların birden fazla riski hızlıca ele almalarını sağlıyor. Bir ürün ya da hizmeti başlı başına oluşturmak yerine, prototiplerden faydalanmayı sağlıyor. George Mason Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, dikkati dağılan kişiler daha düşük kalitede yazı yazıyor. Kaliforniya Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre dikkati dağılan bir kişinin işine dönmesi ortalama 23 dakika alıyor. İlginin dağılması verimliliğe zarar veriyor. Sprint ise size net bir zamanlama ve önemli bir hedef veriyor. Sadece 5 gün içinde yeni ürün lansmanının ya da probleme ulaşan çözümün doğru olup olmadığını görmenizi sağlıyor. Projeler arasında sıkışıp kalmıyorsunuz. Sabah 10’dan akşam 5’e kadar 5 gün boyunca çalışıyorsunuz. Arada bir saatlik öğle yemeği için mola veriyorsunuz. Sprint gününde sadece 6 saat çalışıyorsunuz. Daha uzun saatler çalışmak daha iyi sonuç almanızı sağlamıyor. Doğru insanları bir araya getirirseniz ve sizi engelleyen şeylerden kurtulursanız, programa tâbi kalabilirsiniz. 5 gününüzü kitliyorsunuz. Haftasonları yapılmıyor, çünkü devamlılığı sağlanamayabiliyor. Ayrıca Sprint gününe laptop, cep telefonu veya iPad alınmasına izin verilmiyor. Molalarda telefonunuza ya da laptopunuza bakabilir, kontrol edebilirsiniz ya da istediğiniz zaman çıkıp bakabilirsiniz. Bu verimliliği etkilemez.
* Şirketler yaşadıkları sorunları bu yöntemle 5 gün içinde nasıl çözüyor? Adım adım bu sürecin nasıl işlediğinden bahseder misiniz?
 Sprint’in en önemli fikri, haftayı tamamen boşaltmak ve sadece bir önemli probleme odaklanmak. Pazartesi günü, problemin haritasını çıkarıp odaklanacak önemli bir yer seçiyorsunuz. Salı günü, bir kağıda birbiriyle rekabet eden çözümleri yazıyorsunuz. Çarşamba günü, fikirleri test edilebilir şekilde bir hipotez haline dönüştürerek zor kararları veriyorsunuz. Perşembe günü, prototipinizi hayata geçiriyorsunuz. Cuma günü insanlara test ettiriyorsunuz.
* Başarılı bir örnek verir misiniz?
 Mayıs 2014’te Sprint kitabının yazarlarından John Zeratsky, Kaliforniya’da bir binadan içeri girdi. John, oraya Google Ventures’ın en yeni icadı olan Savioke Labs ile ilgili görüşmek için gelmişti. Dolambaçlı koridorlardan ve birkaç merdiven çıktıktan sonra kapının önüne geldi, içeri girdi ve makineyi gördü. Savioke Labs’in kurucusu Steve Cousins, “Bu Relay Robot” dedi. Relay Robot, otellerin dağıtım hizmetleri için yapılmıştı. Bu robot kendiliğinden yönünü bulan, diş fırçası, tuvalet kağıdı ve çerezleri misafirlerin odasına götüren bir robottu. Savioke Labs, dünya klasmanında mühendis ve tasarımcılardan oluşan bir ekibe sahip. Ortak vizyonları, robotları insanların günlük yaşamını kolaylaştırması üzerine kurulu. Steve’in işe otellerden başlamak istemesinin nedeni ise onların de��işmeyen, sabit sorunları olmasıydı. Bir sonraki ay, Relay robotu gerçek bir otelde çalışmaya başladı. Eğer diş fırçası unutulmuşsa, robot oraya yardım için gidebiliyordu. Ancak, bir sorun vardı: Misafirler bir robottan hizmet almamayı tercih eder miydi ya da bu robot onları korkutabilir miydi? Robot, misafirlerle nasıl iletişim kuracaktı? Nasıl bir kişiliği olmalıydı? Savioke’nin tasarım ve mühendislik ekibi bu sorulara yanıt bulmak için Starwood Otelleri ile görüştü, ancak hala akıllarında yanıtlanamayan birçok soru vardı. İşte bu Sprint’i uygulamak için mükemmel bir zamandı. Google Ventures’ın kendine has 5 günlük uygulamanın ve önemli sorulara yanıt almanın tam zamanıydı. Çok kısa bir zamanda müşterilerle prototip ve fikrin testini yapacaklardı. Sprint, bir şirketin strateji, inovasyon, tasarımve davranış bilimlerini adım adım uygulayabileceği mükemmel bir işlemdi. Üstelik herhangi bir takım da rahatlıkla uygulayabilirdi.~*Fikirleri nasıl ayrıştırdılar? Onlarca fikir arasından nasıl bir seçim yaptılar? 
 Savioke Labs ekibinin robotla ilgili binlerce fikri vardı ama amaç en güçlü çözümü seçmekti. Sadece bir günde gerçekçi bir prototip yaptılar. Sprint’in son adımında ise hedef kitleyi eğitmek ve otel yakınında geçici bir araştırma alanı yaratmak vardı. Öncelikli olarak, takım tüm ajandasını temizledi. Pazartesi gününden cumaya kadar tüm toplantıları iptal ettiler. E-mail’lerine “iş dışında” olarak otomatik yanıt verdirdiler. Ve tek bir soruya odaklandılar: Robotlar etraftaki insanlara nasıl davranmalı? Bir diğer adım, kendilerine bir deadline (hedef tarih) belirlediler. Savioke, cuma gününe kadar ‘sprint haftası testi’ olarak otelle birlikte bazı düzenlemeler yaptı. Bu şu demek oluyor: Tasarım ve prototipin çalışması için sadece 4 gün var. Pazartesi günü, Savioke problemle ilgili her şeyin özetini çıkardı. Steve, misafir memnuniyetinin öneminden bahsetti. Eğer Relay Robotu, memnuniyet sayısını pilot programda artırmayı başarırsa, otel daha fazla robot talep edecekti. Ama eğer memnuniyet rakamı aynı kalır ya da düşerse talep gelmeyecekti. Birlikte en büyük riskleri içeren bir harita yarattık. Bu haritayı bir hikaye gibi düşünün: Misafirler robotlarla buluşuyor, robot misafire diş fırçasını veriyor ve misafir robota aşık oluyor. En kritik anlardan biri robotun misafirle ilk karşılaştığı an... Bu da lobide, asansörde, koridorda olabilir.
* Starwood Oteli için geliştirilen Robot Relay ile ilgili karşılaşılan sorunlar nasıl bir yaklaşımla hızla çözüldü?
 Sadece 5 günlük sprint için çok spesifik bir odağınız olmalı. Doğru yapın ve müşteriyi memnun edin. Yanlış yaparsanız, muhtemelen kendinizi kafası karışmış misafirlerin sorularını cevaplarken bulacaksınız. Salı günü, takım problem aşamasından çözüm aşamasına geçti. Çarşamba sabahı, taslaklar ve notlar konferans odasında konuşulmaya başlandı. Bazı fikirler yeniydi, bazıları eski ama gözden kaçırılmış olanlardı. Toplamda, birbiriyle rekabet eden 23 çözüm bulduk. Daha sonra bu çözümlerin sayısını nasıl daraltacağımızı düşündük? Birçok organizasyonda, bu durum haftalarca toplantı ve bitmeyen e-mail yazışmaları demekti. Ama bizim tek bir günümüz vardı. Cuma test günüydü ve herkes bunu görecekti. Kararların hızlı ve tartışılmadan verilebilmesi adına oylamaya sunduk.
Örneğin Savioke’nin tasarımcılarından Adrian Canoso, “Robot mutlu olduğunda dans etsin” diyordu. Ancak Steve, “Kişilik vermek çok riskli ancak risk alma zamanı” diyordu.
* Prototipi yaratmak için çok az zamanınız vardı. Onu nasıl oluşturdunuz?
 Perşembe geldiğinde ertesi gün otelde test aşamasından geçebilmek için prototipi yaratmaya sadece 8 saatleri vardı. Cuma ise test için sabah 7’de otelin bir odasında geçici bir araştırma laboratuvarı kuruldu. Nihayet saat 9.00’da ilk misafirle görüşme başladı. Otel misafirleri diş fırçasını alırken bir sorun yaşamıyorlardı. Hatta insanlar robotu tekrar görebilmek için ikinci hizmete çağırıyordu. Ancak kimse robotla iletişim kurmak için çaba sarf etmiyordu. Günün sonunda robot geçer not almıştı. Her bir detay mükemmel değildi elbette... Düzeltilmesi gereken birkaç problemin dışında başarılı bulundu. Tam 3 hafta sonra robot otelde tam zamanlı çalışmaya başladı ve Relay çok popülerleşti. Büyülü robotla ilgili hikayeler NY Times ve Washington Post gibi yayınlarda çıktı. İlk ay medyada 1 milyar medya izlenimi oldu ama en önemlisi misafirler sevdi. Yaz sonunda Savioke Labs, yeni robot teklifleri aldı ve üretime zor yetiştirdiler. Savioke için robota kişilik vermesi tam bir kumardı. Ama emin oldukları tek şey, sprint haftasında fikirlerinin riskini hızlıca test edebilmesiydi.
* Sprint’i uygulayan şirketlerin yaşadığı avantajlardan bahseder misiniz? Sizler Google Ventures’ın yatırımcıları olarak neden böyle bir program kurguladınız?
 Sprint, şirketlerin problemleri hızlıca çözmesini sağlıyor ve müşterilerinin kim olduklarını neye ihtiyaç duyduklarını ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda, bu, işi yapmanın çok eğlenceli bir yolu. İyi fikirleri bulmak zordur. Ve iyi fikirler gerçek dünyada bilinmeyen bir yolda yürür. Google Ventures’ın ortakları olarak biz saatle para alan danışmanlar değiliz. Biz yatırımcıyız ve şirketlerimiz başarılı olursa biz de başarılı oluyoruz. Problemleri en hızlı ve yeterli derecede çözebilmek ve en iyi sonucu yakalamak için Sprint sürecini devreye soktuk. En iyi şey, bu süreç her takımda var olan insanlara, bilgiye ve araçlara dayanıyor.
* Sprint sürecinde takımın rolü çok büyük. Sprint takımını şirketler nasıl oluşturmalı?
 Takım, sprint için aşırı önemli. 7 kişiden fazla kişinin takımda yer almamasını öneriyoruz. Ve projenin karar vericisini mutlaka dahil etmeniz gerekiyor. Sprint mükemmel bir orkestra gerektiriyor.
* Bir şirket sprint uygulamasına rağmen başarısız olabilir mi?
 Sprint, günün sonunda mutlaka başarıya ulaşacağınızı garanti edemiyor. Ama sprint size başarıya ulaşmanız için gereken kazanan fikirleri bulmanız için çok fazla şans sunuyor.~“SÜPER GÜÇ VERİYOR”
HIZLI TEPKİ ÖLÇÜMÜ
Start up’larla sprint yapmak demek, bitmek bilmeyen tartışmaların sonu ve aylarca sürecek olan işlerin bir haftaya sığması demek. Minimal bir üründen yola çıkarak fikrin doğru olup olmadığını anlamayı beklemek yerine şirketler realistik prototipten bilgi alabiliyor. Sprint, startup’lara süper güç veriyor: Pahalı maliyetler yerine gelecekte bitmiş bir ürünün nasıl bir tepkiyle karşılaşacağını hızlı bir şekilde görebiliyorlar. Eğer riskli fikir sprint sürecinden başarıyla geçtiyse maliyet açısından süper avantajlı demek.
KİMLER KULLANABİLİR?
Google Ventures’da biz Foundation Medicine, Nest ve Blue Bottle Coffee gibi şirketlerle çalıştık. Sprint sürecini yeni bir fikrin yaşayıp yaşayamayacağını ölçmek için yapıyoruz. Örneğin yeni bir mobil uygulama, milyonlarca kullanıcısı olan ürünlerin geliştirilmesi, pazarlama stratejilerinin belirlenmesi ve medikal testlerin tasarım raporları için kullanıyoruz. Sprint aynı zamanda yatırım bankacıları tarafından gelecek stratejisini belirlemek için kendi kendine giden Google’ın arabası için ve lise öğrencisinin matematik ödevi için kullanılabilir.

“SADECE TEKNOLOJİ DEĞİL, KAHVE ŞİRKETİ DE SPRINT’İ UYGULAYABİLİR”
2002’de klarnet çalgıcısı James Freeman, profesyonel müzik hayatından vazgeçip bir kahve işinin kurucusu oldu. Dikkatlice evde kahve çekirdeklerini kavuruyor, ardından Berkeley ve Oakland’daki çiftçi pazarlarına götürüyordu. Bardakta kahve satıyordu. Şirketin ismini Blue Bottle Coffee (Mavi Şişe Kahve) koydu.
ZİNCİR BÜYÜYOR
Birkaç yıl sonra iş büyüdü ve yavaş yavaş birçok kafe açmaya başladı. 2012 yılından itibaren Blue Bottle’ın birçok şehirde şubeleri oldu. Piyasada en iyi kahvelerden biri olarak sıralanıyordu. Baristalar çok arkadaşça ve bilgiliydi. James, Blue Bottle deneyimini birçok kahve severle paylaşmak, daha fazla kafe açmak istiyordu. 2012’de Blue Bottle Coffee Silikon Vadisi’ndeki bir grup yatırımcıdan 20 milyon dolar topladı.
ONLINE KAHVE MAĞAZASI FİKRİ
Bu yatırımcıların arasında Google Ventures’dan James de vardı. James’in bu parayla ilgili birçok planı vardı. Ama en net olanlarından biri taze kahve çekirdeği satacak daha iyi bir online mağaza yaratmaktı. Blue Bottle bir teknoloji şirketi değildi ve James’in online perakendecilik konusunda uzmanlığı da yoktu. Kafelerin sihrini akıllı telefonlara ve bilgisayarlara nasıl taşıyacaktı?
SPRINT YAPMA KARARI
Aralık ayında, Google Ventures’den Braden Kowitz ve John Zeratsky, James ile buluştu. Online mağaza şirket için önemliydi. Doğru işi yapabilmek zaman ve para gerektirecekti. Online mağaza işi bir software/yazılım projesiydi. Bu da Google Ventures’ın çok iyi bildiği işlerden biriydi. Sprint haftamızın pazartesi günü, Blue Bottle takımı Google Ventures’ın San Fransico’daki konferans odasında toplandı. Kahve alıcılarının online mağazada nasıl davranacaklarına ilişkin bir çizelge çıkardılar. Blue Bottle takımı, kahve çekirdeğini satın alan yeni müşterileri hedefliyordu. Cuma gününe kadar sprintin tüm basamaklarını başarıyla geçtiler.
5 GÜNDE DOĞRU STRATEJİ DOĞDU
Takım müşteri görüşmelerini izledi. Ekip sprinte çok güveniyordu ve online mağazalarının nasıl çalışması gerektiği fikrine yavaş yavaş geliyorlardı. Online mağazalarını kurdular ve büyümeleri iki katına çıktı. Daha büyük takım ve yeni teknolojiler kurmaya başladılar. Yeni taleplere yanıt aramaya başladılar. Eskiden online mağaza kurmak ve onun geri dönüşünü almak çok uzun zaman ve maliyet alabilecekken, sprint ile kısa zamanda doğru yolu seçtiler.

“HİÇBİR PROJE ZOR DEĞİLDİR”
İYİ BİR BAŞLANGIÇ
Eğer bir haftalığına ajandanızı yeterince boşaltabiliyorsanız, Sprint’i uygulamak için iyi bir başlangıç demek. Sıkışıp kalmış bazı önemli projelere başlamak zordur. Bazıları proje yolunda ilerlerken dengesini kaybediyor. Burada Sprint çok önemli bir güç. Pompa ve püskürtme aracı satan Graco, yeni bir endüstriyel pompa üretmek istiyordu. Ancak karar veremiyordu. Şirketin başkan yardımcısı David Lowe, sprinti projenin riskini azaltması için uygulamak istiyordu.
MİLYON DOLARLIK MALİYET
Bu ürünün tasarımı ve üretimi milyon dolarlara mal olacaktı ve işe yarayıp yaramadığını da bilemeyeceklerdi... Sprint yaparak bir pompayı bir haftada tasarlamak da çok güç olacaktı. Ancak ekip vazgeçmedi. Eğer 5 gün gibi sınırlı bir zaman varsa, prototipini broşüre bastıracaklar ve satış ziyaretlerini de müşterilerine soracaklardı. Test etme aşamasında ise var olan pompalara 3D’den çıkan yeni özelliği ekletip test ettireceklerdi. Nitekim 5 günde tamamlanan bir süreç oldu. Burada sprint için hiçbir projenin zor olmadığını görüyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz