Gelecek için akıllı çözümler

Ağlarla birbirine bağlı, aktif ve mobil!

1.03.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Gelecek için akıllı çözümler
SmartSenior projesi hayata geçtiğinde, yaşlıların yaşam kalitesindeki iyileşme işte bu kelimelerle tanımlanacak. Geniş bir yelpazeye yayılan kişiselleştirilmiş tıbbi hizmetler ve iletişim için sağlam bir zemin kuracak olan projenin saha testleri, 2012 yılında Potsdam'da başlayacak. Helga Hohmann uyandıktan hemen sonra televizyonunu açar. Ekranda kendi kullanıcı adı göründükten sonra, 72 yaşındaki Helga, kullanıcı şifresini girer. Ardından ekranda "iletişim", "sağlık", "destek", "ev" ve "takvim" yazan simgeler belirir. Helga kendisine o gün için yaptığı programı görmek için "takvim" simgesine tıklar. Saat 11'de doktorla randevusu, 3'te fizik terapisi ve 6'da da bir arkadaşıyla randevusu vardır. Ancak söz konusu randevuların hepsi içinde işitsel görsel bir iletişim sisteminin olduğu kendi televizyonunun hizmet portalı aracılığıyla sanal olarak gerçekleşeceğinden konforlu dairesinden dışarı çıkmasına hiç gerek yoktur. İşte gelecekte, yaşlı yurttaşlar için uzun dönemler boyunca bağımsız, sağlıklı ve mobil olmalarını sağlayacak ortam destekli yaşam (AAL) sistemleriyle dolu bir dünyada yaşamak böyle bir şey olacak. Demografik gelişmeler artık bir şeyler yapılmasının şart olduğunu söylüyor. Örneğin, Almanya'da 2035 yılına gelindiğinde her üç kişiden biri 60 yaşın üzerinde olacak. Bu gibi gelişmelere bir tepki olarak "SmartSenior (AkıllıYaşlı)" denilen bir araştırma projesi ile Deutsche Telekom Laboratories'in (T-Labs) denetiminde 28 endüstriyel firma ile araştırma organizasyonu bir araya getirildi. Katılımcı şirketler arasında Siemens, BMW, Alcatel Lucent, Berlin'deki Charite Üniversitesi Hastanesi, Alman Suni Zeka Araştırma Merkezi, Berlin Teknik Üniversitesi (TU) ve Potsdam'daki GEWOBA gayrimenkul yönetim şirketi var. Alman Eğitim ve Araştırma Bakanlığı projenin fonlanması için 24 milyon Euro'luk ödenek ayırdı ve 5 milyon Euro'su Siemens'den olmak üzere endüstriyel şirketler de ekstra 17 milyon Euro'luk katkıda bulunuyor. 2009 yılında başlatılan bu projede, içinde acil durum destek hizmetlerinin, ev içi güvenlik çözümlerinin, sosyal paylaşım sistemlerinin ve uzaktan tedavi hizmet merkezlerinin olduğu, bilgi ve iletişim teknolojileri ile hizmetlerini birbirleriyle entegre etmek üzere geliştirilecek inovasyonlar için 9 alt proje bulunuyor. Burada en büyük çaba ise televizyonlardan akıllı telefonlara ve ev içi elektrikli aletlerden arabalara kadar çeşitli cihazların standartlaştırılması ve entegre edilmesinde yatıyor. T-Labs'de araştırma & inovasyon direktörü ve SmartSenior konsorsiyomunun Genel Koordinatörü olan Michael Balasch, "Bu kadar çok sayıda hizmeti tek bir platformda entegre etme kapsamı ve hedefiyle SmartSenior bugün Avrupa'nın lider projesi" diyor.

Yaşlılarla saha testi.
2012 ilkbahar aylarında başlatılacak 3 aylık bir saha testiyle tüm bu teknolojilerin birbirleriyle uyumlu çalışıp çalışmayacakları ve kullanıcılar tarafından kabul görüp görmeyecekleri anlaşılacak. Bu amaçla Potsdam'daki 35 mevcut daireye yüksek hızlı internet bağlantısı ile AAL Home Gateway denilen bir veri merkezi ve çeşitli oda sensörleri kurulacak. Burada ikamet edeceklerin hepsi 50 yaş ve üzeri olacak. Potsdam'daki test amaçlı örnek bir dairenin oturma odasında SmartSenior arayüzünü gösteren bir düz ekran televizyon aracılığıyla yüksek çözünürlüklü işitsel görsel iletişim için bir modem, bir kamera ve uzaktan kumandalı bir telefon olacak. Pencere çerçevelerindeki sensörler, pencerelerin açık veya kapalı olup olmadıklarını kaydederken tavandaki avuç içi büyüklüğündeki sensörler de ısı, aydınlanma koşulları ve olası gaz kaçaklarıyla ilgili bilgiler toplayacak. ~
Busensörlerden çoğu birbirinden bağımsız çalışacak ve topladıkları verileri Gateway'e gönderecek. TU Berlin'den Karsten Raddatz, "Bu sistemin sensör verileri temelinde bir ev sakininin günlük yaptığı rutin işleri öğrenmesi sadece bir haftasını alıyor" diyor. Eğer ev sakini kapalı tutulması gereken bir pencereyi açık bırakarak evi terketmişse kendisine derhal akıllı cep telefonundan bir mesaj gönderiliyor. Yaşlı insanların hareketleri hakkındaki veriler de çok değerli. Şöyle bir senaryoyu ele alalım: Bir ev sakini alışkanlıkları gereği her gece saat 2 ile 3 arasında tuvalete kalkıyor ancak beklendiği üzere aradan 10 dakika geçmiş olmasına rağmen yatak odasına geri dönmüyor. Sistem bu noktada anında devreye girerek bu anormalliği kaydediyor ve yaşlı ev sakininin telefonla aranması için bir destek merkezine sinyal gönderiyor. Eğer destek merkezi telefonla ulaşamıyorsa derhal acil kurtarma merkezine haber veriyor. Balacsch'ın "Yaşlı vatandaşlarımızın her birinin özellikleri birbirinden farklı" diyerek dikkat çektiği üzere, sistemin ve çözümlerin kişiselleştirme olanakları ile çözümlerin modüler doğası çok önemli. Bazı yaşlı insanların hareket kabiliyeti diğerlerine kıyasla daha fazla ve bu platformdan kendi aileleri ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerini yürütmekte faydalanırve hayatlarını kolaylaştırmak için de konfor hizmetlerini kullanırlar. Diğerleri ise düşmelere karşı aşırı duyarlı ya da inme gelme tehlikesiyle yaşamaktadır. Bu yüzden bu saha testinde ayrıca düşmeleri önleyici bir etkileşimli eğitmen de olacak. Hatta ileride hastanelerin veya acil durum hizmetleri çalışanlarının, onlar daha olay yerine varmadan önce neler olup bittiği hakkında fikir sahibi olmaları mümkün olabilecek. Elbette bunun için kullanıcının böylesi bir müdahaleye izin vermiş olması gerekiyor. Bu arada Siemens şu sıralar kullanıcısının hareketlerini ve yaşamsal verilerini kaydeden ve ardından bu bilgileri AAL Home Gateway'e gönderen bir kol saati üzerinde de çalışıyor.

Esnek kullanım alanları.
TU Berlin'de ve T-Lab Kalite ve Kullanılabilirlik laboratuvarında çalışan Stefan Göllner, "Biz burada tıbbi, kullanıcı dostu ve bireysel hedefleri bir araya getiren farklı senaryolarla ortaya çıktık" diyor. Bu platformdaki kullanıcı grupları, yaşlılar ve aileleri, doktorlar, acil durum teknisyenleri, fizik terapistleri ve diğer hizmet tedarikçilerinden oluşuyor. Tüm bu potansiyel kullanıcıların, SmartSenior Service portalıaracılığıyla bir ağ çerçevesinde birbirine bağlanması planlanıyor. Acil durumlara erişebilmek, belirli programı olan konsültasyonları yapmak ve etkileşimli eğitim oturumları gerçekleştirmek için onlara sabit veya mobil iletişim cihazlarıyla ulaşılabilecek ve örneğin bir düşme ya da inme sonrası fiziksel rehabilitasyon dönemleri boyunca izlenebilecekler. Bu senaryolarda kullanıcıların endişeleri de dikkate alınacak. Örneğin bazı insanlar teknolojiyi kullanmaktan korkabilirya da izlenmekten hoşlanmayabilir. SmartSenior cihazları bu gibi korkuları ve endişeleri yenmek için kullanıcıların normal yaşam koşullarına birebir uyacak şekilde tasarlanmış. Tek bir ev sakini veya ziyaretçi bile ilk bakışta bir dairenin teknik destek sistemleriyle donatılmış olduğunu anlayamaz. Örneğin modem, bir video kaydedicisine benzeyen gayrıtıbbi bir iletişim bileşenidir. Pencere pervazlarındaki ve tavandaki sensörler ise duman ve hırsız alarmlarıyla aynı boyutta ve benzer görünümde cihazlardır ve AAL Home Gateway ile Med-I Box tıbbi iletişim birimi de evin herhangi biryerine kurulabilir. Ancak bu saha testi yasal zorunluluklar yüzünden ne yazık ki katılımcılara gerçek tıbbi hizmetler sunamayacak. Bu yüzden de acil durumlar, destek sistemlerinin ne kadar iyi çalıştıklarını ve kullanıcıların birbirleriyle nasıl etkileşime girdiklerini test etmek amacıyla gerçekten değil ama canlandırmalar aracılığıyla suni olarak yaratılacak. Helga Hohmann da SmartSenior senaryosu için yaratılmış kurgusal karakterlerden biri. O birkaç kalça kemiği ameliyatı olmuş ve doktora gitmek için toplu taşımayı kullanan biri ancak aynı zamanda doktoruyla buluşmakiçin mümkün olduğunca az sıkıntıya girmek istiyor. Bu yüzden senaryoda onun şahsi hasta dosyası sabahları saat 11'den hemen sonra SmartSenior platformunun TV ekranındaki "Health" simgesinin tıklanmasıyla otomatik olarak gönderiliyor. O, bileğindeki kol saatinin, nabız oksimetresinin ve harici cihazların sensörleriyle ölçülen ve sisteme gönderilen yaşamsal sinyalleri kontrol ediyor.~
Şimdiyse, "Tele-ziyaret" işitsel görsel bağlantısını başlatacak uzaktan kumandasını kullanabilir. Kısa bir süre sonra teletedavi merkezinde bir doktor asistanı tarafından karşılanacak ve ardından kendi doktoruna yönlendirilecek. Göllner, "Burada kullanıcının etkileşim bileşenlerini kavrayabilmesi ve onları TV ile akıllı telefon gibi mobil terminaller üzerinde ustalıkla kullanabiliyor olması çok önemli" diyor. Berlin'deki Charite Hospital'in Teletedavi Merkezi'nin (TMCC) Başkanı Dr. Martin Schultz, "Bir teletedavi merkezine gitmek tıpkı doktora yapılan normal bir ziyaret gibidir" diyor. Bu düzenekte bir hemşire hastanın durumuyla ilgili bilgileri isteyen ve onun elektronik hasta dosyasını hazırlayan bir resepsiyonist gibi davranabilir. Ardından olası hastalıklar, semptomlar ve görülmüş tedavilerle ilgili veriler bir doktor tarafından incelenir. Önceki teşhislerin tümü SmartSenior portalı üzerinden görülebilir. Schultz, "Hasta ve doktor için olan veriler farklı farklı işlenir ve sunulur" diye açıklıyor. Elektronik hasta dosyasının içinde EKG sonuçları, tansiyon verileri, tedaviler gibi gerekli bilgilerin tümü vardır. "Burada herşey otomatik bir teşhis sistemiyle kontrol edilir. Gerektiğinde konsültasyona diğer doktorlar da çağrılabilir ve farklı tedavilerin olası etkileşimleri olup olmadığına karar vermek için tıbbi veri tabanlarına erişilebilir".

Daha etkili hizmet.

Bu projenin bir çağrı merkezi gibi faaliyet göstererek gelen çağrıları önceliklendiren ve yönlendiren teletedavi hizmet merkezini, TMCC geliştiriyor. Burada her biri kendi uzmanlık alanına sahip çeşitli hizmet seviyeleri var. İlk seviyede hastabakıcılar, hemşireler ve acil durum tıp teknisyenleri bulunuyor. Schultz, "Onlar birer tıbbi ajan gibi çalışıyor ve uygun bir şekilde iletişim kurabilmeleri için eğitilmeleri gerekiyor" diyor. İkinci seviyede çabucak tepki verebilen ve bolca bulunan doktorlar ile her zaman el altında olmayabilen uzmanlar var. Teletedavi kadrosunun üyeleri yüksek çözünürlüklü işitsel görsel sistemleri olan bilgisayar ekranlarında çalışıyor. Schultz, "Bir hastasıyla gerçekten yüzyüze gelen bir doktorun elle yapılan bir muayene ile veya kokular gibi algılamalar aracılığıyla söylenmeyen bilgilere erişebileceği aşikar" diyor ve ekliyor: "Ancak bu bilgilerden bazıları aynı zamanda aile üyelerinin mevcudiyeti, bir hemşire veya bir fizik terapisti aracılığıyla da teletedavi merkezinde toplanabilir." Teletedavi sadece şehirlerde değil, aynı zamanda doktor kıtlığı çekilen kırsal alanlarda yaşayan yaşlı insanlar için de cazip bir seçenek. Acil durum vakalarında insanlar, teletedavi doktorları profesyonel destek hizmetleri gelinceye kadar kendilerine nasıl yardımcı olacaklarını izah edebilir. Oksijen doygunluğu, hareket, kalp ve solunumla ilgili verileri ölçen ve onları gönderen sensörlerle toplanan tıbbi bilgilerin, örneğin otomobil kazalarının önlenmesine yardımcı olmak gibi başka getirileri de var. Örneğin BMWşu aralar kalp krizi yüzünden şuurunu kaybetmiş bir sürücünün içinde olduğu proje senaryolarıyla ilgili acil duruş destek sistemi geliştirmek üzerinde çalışıyor. Bu senaryoda acil duruş asistanı otomatikman aracın kontrolünü devralacak, aracın dörtlülerini yakacak ve arabayı güvenli bir şekilde park edecek. Bu birim ayrıca sensör teknolojisinden radarlar, lazer tarayıcılar ve kameralarda da faydalanarak diğer araçların ve yayaların konumlarını da belirleyecek ve aynı zamanda gerekli tıbbi verilerle aracın tam olarak konumunu en yakın acil kurtarma merkezine gönderecek.

Çok yönlü hedef grup.

Charite Hospital Geriyatri Araştırmaları Grubu Direktör Yardımcısı Dr. Mehmet Gövercin, "SmartSenior hedef grubunun içinde her yaştan yaşlı insan bulunuyor" diyor. Gövercin bu hedef grubun özellikle akıllı ve inovasyoncu çözümlere ihtiyacı olduğuna inanıyor. "Bu yaşlı insanlara kendilerine özel çözümler sunulması gerekiyor çünkü bu grubun arasında 55 yaşında olmasına rağmen kalp krizi geçirenler olabildiği gibi 80 yaşında olup da maraton koşabilenler bile var" diyor. Gövercin'in grubu düşmeleri ve inmeleri engelleyecek çözümler ve ardından uygulanabilecek rehabilitasyon önlemleri geliştirecek araştırmalar ve uygulamalar arasında bir arayüz oluşturmaya çalışıyor. Bugün Almanya'da bir kalp krizinin ardından gelen etkilerle birlikte yaşayan bir milyondan fazla insan olduğundan bu konu çok önemli.~
Diğer SmartSenior proje ortakları ise farklı sorunlara çözümler buluyor. Örneğin Vivantes dializden sorumluyken, Berlin Pain Center ile Klinikum Südstadt Rostok hastanesi ise ağrı tedavileri geliştirmek üzerinde çalışıyor. Bir diğer önemli sorun da düşmeler. Almanya'da 65 yaşındaki her üç insandan biri yılda en az bir kere düşerek kendisine zarar verirken, 80 yaşın üzerinde bu oran yüzde 80'lerin üzerine çıkıyor. Geriatric Research Group'a göre, bu gibi düşmelerden kaynaklanan hasarların tedavi maliyetinin Almanya'da yılda 500 milyon Euro'ya ulaştığı tahmin ediliyor. Hastaların motivasyonları azaldığından ve günlük egzersizlerini yapmayı ihmal etmelerinden dolayı hastaneden çıktıktan veya rehabilitasyon döneminden sonra evde işler daha da zorlaşıyor. Gövercin, "Bu insanların uzunca bir süre yoğun egzersizlerini düzenli olarak yapmaları gerekir. Evde kurulu bir etkileşimli eğitim sistemi ile fizik terapistleri yardımıyla kendi egzersizlerini yapmaları sağlanabilir" diyor. Zaten saha araştırmasında etkileşimli bir eğitmenin test edilmesinin nedeni de bu. Gövercin kendi günlük deneyimlerinden, yaşlıların ancak onların faydasını görüp anladıktan sonra bilgisayarlar ve iletişim teknolojilerini kullanmaktan hoşlanmaya başladıklarını iyi biliyor. "Yaşlı insanlarda aslında bir teknoloji korkusu var" diyor. Burada ağır basan hedef, aslında yaşlılar için yaşam kalitesini sürekli artırmak ve kendi başlarına yetmelerini sağlamak. Ancak bu proje aynı zamanda sağlık sigortası şirketlerinin sırtlarındaki yükü azaltacak şekilde hastanede yatma süreleriyle ilgili maliyetleri azaltmaya da odaklanıyor. Bu amaçla SmartSenior bu hedeflerden bazılarına hangi dereceye kadar gerçekten ulaşılabileceğini anlamamızı sağlayacak. Balasch projenin 3 aylık saha testinin, kendi sistem bileşenleriyle sistemin genel olarak yaşlı yurttaşlar tarafından kabul görmesi arasındaki etkileşimle ilgili yığınla yepyeni bilgi sağlayacağından çok emin. Bu araştırma projesinin 2012 yılında başlamasına karar verilmiş olmasına rağmen proje ortakları halen sayısız meydan okumayla yüzleşmeye devam ediyor. Öncelikle kendini ispatlamış çözümleri piyasaya sürülebilir ürünler haline getirmeleri gerekiyor. Üstelik acil duruş asistanıyla tıbbi ve gayritıbbi ürünler arasındaki etkileşimle ilgili yasal mevzuat da henüz net değil. Son olarak sağlık sigortacıları da sadece etkinliği ispatlanmış tıbbi hizmetlere ödeme yapmaya gönüllü ama teletedavi için ortada henüz belirli bir ücretlendirme skalası yok.

Evelyn Runge

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz