Görülmeye değer bir bina doğuyor

Siemens, 2010 yılında yeni genel merkezini sıfırdan inşa etmeye karar verdi.

1.06.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Görülmeye değer bir bina doğuyor

Siemens yeni genel müdürlük binasını Münih'in kalbinde inşa etmeyi planlıyor. Bu bina, dünyanın en enerji verimli binalarından biri olacak ve bahçeleri ve restoranlarıyla halkın ziyaretine de açık tutulacak. Yeni genel müdürlük binası aslında Siemens'in geleceğe odaklanan vizyonunu yansıtıyor. Münih bilhassa capcanlı şehir merkezi sayesinde kıpır kıpır ve hayat dolu bir metropoldür. Kentin göbeğindeki Odeonsplatz metro istasyonundan yukarıya çıkan biri, anında kendisini 1775 yılında açılmış Feldherrn-halle ve Tambosi kafelerinin önündeki şen şakrak meydanda bulur. Günlük güneşlik havalarda dış mekanlardaki masaları, hayatın tadını çıkaran insanlarla dolu olur. Ve sadece birkaç adımlık mesafede üç yanından görkemli binalarla çevrili Wittelsbacherplatzyer alır. Odeonsplatz'ın aksine bu meydan, Münih Belediye Başkanı Christian Ude'nin "Bu şehrin en güzel ve el değmemiş meydanlarından biri" nitelemesine rağmen neredeyse bomboştur. Aslında nedeni çok basittir: Bu meydandaki gösterişli binalar halkın ziyaretine açık değildir. Buradaki konaklardan biri Bavyera İçişleri Bakanlığı'na aitken diğeri Siemens AG'nin genel müdürlük binasıdır. Siemens 2010 yılı başlarında kendi yeni genel müdürlük binasını inşa etmeye karar verdiğinde, şirketin ve Münih şehrinin temsilcileri, Wittelsbacherplatz alanına yeni bir yaşam felsefesi enjekte etmek için yeni bina kompleksinin mümkün olduğunca şeffaf yapılması gerektiği konusunda uzlaşmışlardı. Siemens çalışanları üst katlarda kendi işlerini yaparken sergi alanları, kafeler ve restoranlarla dolu bahçe katındaki yeşillikler içindeki avlular, etraftaki binalarda yaşayan insanlara açık olacaktı. Siemens bölgede onyıllardır ikamet ediyor. 1949 yılında genel merkezini, dönemin en meşhur klasik mimarlarından biri olan Leo von Klenze tarafından 1825 yılında inşa edilmiş Wittelsbacherplatz'daki Palais Ludwig Ferdinand'da kurmuştu. O yıldan bu yana şirket bu yerleşkeyi sürekli genişletti. 1950'lerden bu yana sürekli yeni binalar satın aldı, yenilerini inşa etti ve onları birleştirdi. Diğerlerinin yanısıra 2000 yılında tamamlanan muhteşem bir binanın yapımı için ABD'li mimar Richard Meier'ı görevlendirdi. Bugün bu kompleks kendi sınırlarına dayanmış ve artık hiçbir şekilde teknik inovasyon yapılmasına izin vermeyen farklı tarzlarda binalardan oluşmuş bir dev görünümünde. Siemens Gayri Menkul'de (SRE) yeni inşaat projeleri başkanı Thomas Braun, "Mevcut genel müdürlük binası kompleksi kısacası geleceğe uygun değil. Bu binaları yeni iklimlendirme veya iletişim teknolojileri gibi en gelişkin teknolojilerle güncellemek çok zor. Üstelik labirentvari mevcut düzensiz yerleşim planı da çalışanlar arasında kusursuz iletişim kurulmasını ön planda tutan bu şirketin iş akışı anlayışına artık hiç uymuyor" diyor. İşte bu nedenlerle Siemens, 2010 yılında yeni genel merkezini sıfırdan inşa etmeye karar verdi.~

Şeffaf planlama.
Ardından gelen planlama süreci tamamıyla şeffaf ve karşılıklı etkileşimliydi. Bu gibi yeni bir binanın şehire neler sunabileceğine kararverilmesi için Siemens daha işin başında şehrin yönetiminden sorumlu görevlileri de işin içine dahil etti. Burada amaçlanan sadece Wittelsbacherplatz'ı hareketlendirmek değil, aynı zamanda buradaki binaları mümkün olduğunca açık ve yayaları bina içindeki avlular ve bahçelerden faydalanmaya teşvik edecek hale getirmekti. Bu sayede genel merkezin arkasında kalan sanat galerileriyle dolu dünyaca ünlü müzeye, şehrin merkezinden birkaç adımda kolayca ulaşmak mümkün olabilecekti. Münih halkının da bu planlama sürecine dahil edilmesi anında bir başka öncelik haline gelivermişti. Çoğu vatandaş, binanın mimari yarışmasına katılacak mimarların zihinlerine kazıdıkları, kendi görüşlerini ifade edebilmek için atölye çalışması tartışmalarına katılmaktan büyük zevk aldı. Ayrıca komşuları da kapsayan çeşitli hedef gruplarla da derinlemesine tartışmalaryapıldı. Bugün ilgili tüm taraflar web siteleri, e-postalar ve telefon yardım hatları aracılığıyla yaşanan son gelişmelerden anında haberdar oluyor. Bir sonraki aşamada ise meşhur mimarlık ve kentsel planlama firması Albert Speer & Partner tarafından bir yarışma düzenlendi ve mimarlardan kendi tasarımlarını göndermeleri istendi. Avrupa'dan 40 ve dünyanın diğer yerlerinden 100 firmanın katıldığı titiz bir eleme sürecinin ardından Siemens ile Münih şehri finale kalanları seçti. Burada kriter net bir şekilde tanımlanmıştı: Bu yeni bina görsel olarak tarihi Wittelsbacherplatz'a uygun olacak ve bu komplekste çalışmayan insanlar üzerinde bir mıknatıs gibi çekim etkisi yaratacaktı. Ayrıca mimarisinin de Siemens'in kurumsal değerlerini ve tarihini de yansıtması gerekiyordu. Finale 12 mimarlık firması kaldı. Gönderdikleri tasarımlar, aralarında CEO Peter Löscher, Belediye Başkanı Christian Ude ve mimarlık, şehir planlamacılığı, anıtlar kurumu ve açık alan planlayıcılarının da olduğu 22 temsilci tarafından değerlendirildi. İhaleyi Danimarka, Kopenhag'dan Henning Larsen Architects isimli firma kazandı. Jüriye göre bu firmanın kazanan tasarımı modernizm ile geleneği en mükemmel şekilde birleştirebilmeyi başarmıştı. 1959 yılında kurulmuş bu mimarlık firmasının üç yönetici direktöründen biri olan Louis Becker, "Wittelsbacherplatz'ın çehresi değişmeyecek. Meydana bakan binalara hiç dokunulmayacak ve böylece bu alanın mevcut karakteri aynı kalmış olacak. Ancak tarihi cephenin arkasına dünyanın en modern ve enerji verimli binalarından birini inşa edeceğiz" diyor. SRE'nin CEO'su Dr. Zslot Sluitner, "Bu yeni binanın yüzölçümü 45 bin metrekareden büyük olacak. Ancak devasa boyutuna rağmen biz binanın kendi enerjisini kendisinin üretmesini istiyoruz. Bu yeni genel müdürlük binası pratikte sıfır enerjili bir bina olacak" diyor. V şeklinde bina cepheleri, özel reflektörler ve yayalara açık bulvarlar ve bahçelerle ofislere giren güneş enerjisi miktarı maksimumlaştırılacak. Çatılardaki ve cam ve taş karışımı bina cephelerindeki fotovoltaj birimlerinin, binanın soğutulması ve su tedariği için yeraltı suları ile yağmur suyunun kullanılmasıyla yeni genel merkezin CO2 salınımı yaratmasının önüne geçilecek. Şayet gelecekte ilave enerjiye ihtiyaç duyulursa o zaman sadece alternatif enerji kaynaklarına başvurulacak. Sluitner, "Amacımız LEED Platinum veya DGNB Gold gibi en sıkı ulusal ve uluslararası Yeşil Bina standartlarına uymak ve hatta onların bile ilerisine geçmek" diye ekliyor. Açılış töreni 2015 yılı sonunda yapılacak binanın maliyeti ise üç haneli milyonlar gibi düşük bir seviyede olacak. Yeni binanın aynı zamanda çalışma koşulları bakımından yeni standartları belirlemesi de bekleniyor. Esnek yerleşim planları sayesinde her türlü ofis formatının uygulanabilmesi mümkün olacak. Örneğin özel olarak tasarlanmış açık ofisler sayesinde ekip ruhu teşvik edilebilecek. ~
Teknoloji harikası iletişim sistemleri sayesinde çalışanların masalarına bağlı kalmaksızın esnekçe çalışabilmelerinin önü açılacak. Sluitner, "Yeni Siemens Office işyeri konseptimiz, bu yeni inşaat projemizin temel taşlarından biriydi. Kusursuz sonuçlar aldığımız müddetçe nerede çalışıyor olduğumuzun hiçbir önemi olmayacak" diyor. İnşaat dönemi boyunca pek çok çalışanın kendi çalışma yerlerini Siemens'in yerleşkesinin yanıbaşına taşımaları gerekecek. Yıkım süreci 2012 sonunda başlayacak ve birkaç ay sürecek. Braun, "Bu hassas ortamda yıkım güllesiyle yapılan hızlı bir yıkım süreci söz konusu bile olamaz. Yanıbaşımızdaki tarihi binalara, komşularımıza ve yerel şirketlere saygımızdan ama en önemlisi de gürültüsüz bir yıkım yapmak istediğimizden yeni binanın inşaatına ancak 2013 yılı ortaları veya sonunda başlayabileceğiz" diyor. En geç 2016 yılı sonlarında Münih şehri yepyeni "yeşil" bir ziyaretçi cazibe noktasına sahip olacak.

Sebastian Webel

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz