İnovasyonların nabzını tutmak

Yeni trendler dünyanın herhangi bir yerinden çıkabilir...

11.03.2016 15:50:180
Paylaş Tweet Paylaş
İnovasyonların nabzını tutmak
Uluslararası Sınırsız Araştırmalar Uzay İstasyonu’nun (BRSS) bilgisayar günlüğünde, İstasyon Amiri Desmond Blacc’ın notları... 21’inci yüzyıl bir hayli dinamik bir dönem olacağa benziyor. Küreselleşmenin uygun adım yürüyüşü dünya genelinde rekabetin istikrarlı bir şekilde artmasını sağlıyor. Araştırma ve geliştirme (ARGE) dünyasındaki güç dengesi de bir zamanların egemen olan endüstriyel uluslarından uzaklaşarak gelişmekte olan ekonomilerin lehine değişiyor. Bu yer değiştirme şirketlere büyük bir hızla değişen global pazarda kendi konumlarını kaydırarak sağlamlaştırmak konusunda yığınla fırsat sunuyor. Siemens kadar global bir şirket için en önemli pazarların nabzını elde tutuyor olmak çok önemlidir. Bu sadece satışlar için değil ama aynı zamanda araştırma faaliyetleri için de geçerlidir. Siemens’in kurumsal teknolojiler (CT) departmanında araştırma ve teknoloji merkezi direktörü olan Dr. Norbert Gaus, “İnsanlar yeni yeni trendler çıkarıyor. Ve sizin trend yapıcılarla birlikte çalışabilmeniz için o insanların yaşadıkları yerlerde ayağınızın yere basıyor olması gerekir” diyor. Siemens’in şu anda dünyanın dört bir yanında 170’ten fazla merkezde AR-GE’de çalışan 30 bin civarında eğitimli insanı var. Burada özellikle de Siemens’in merkezi araştırma departmanı olan “kurumsal teknolojiler” (CT), geleceğin inovasyonlarının ve hatta geleceğin iş alanlarının rotasını öngörmeye çalışıyor. Hepsi hesaba katıldığında, CT bugün toplamda 7 bin 800 araştırmacısı, geliştiricisi ve diğer uzmanlarıyla birlikte dünyanın dört bir yanında 21 tane AR-GE merkeziyle faaliyet gösteriyor. Ancak kilit önceliklerden ise ABD, Almanya, Hindistan ve Çin’deki merkezler sorumlu. Eklemeli imalat: Muazzam bir geleceği olan global araştırma alanı Siemens’in New Jersey Princeton’da aynı ismi taşıyan bu pastoral üniversite şehrinin dışında konumlanmış AR-GE yerleşkesinde yaklaşık 200 araştırmacı geniş bir yelpazedeki meseleleri mercek altına yatırıyor. Burada kilit konular, dijital teknolojiler ve endüstriyel otomasyon. Bunların içinde 3D baskı olarak da bilinen eklemeli imalat gibi muazzam gelecek vadeden araştırma alanları da var. Eklemeli İmalat Mühendisliği Alanı’nın araştırma grubunun bulunduğu odaların devasa bir oyuncak bahçesi gibi görünmesinin nedeni onun sıradan bir 3D yazıcıyla üretilmiş rengarenk nesnelerle donatılmış olmasıdır. İster plastikten yapılmış şekiller isterse de türbin kanatlarının minyatür modelleri olsun, burada yaratılan tüm modeller temel bir soruya cevap veriyor: Nesneler bilgisayar üzerinde eklemeli imalat ile nasıl en optimum seviyede tasarlanabilir? Bu teknoloji sayesinde genel kabul görmüş tasarım kuralları ile alışılageldik malzeme özelliklerinin hepsi geçerliliğini kaybedecek. Princeton’daki uzmanlar özellikle de Siemens’in bilgisayar destekli tasarım ve mühendisliğe yönelik PLM yazılımları gibi ürünlerinin önünü açacak tasarım yöntemleri üzerinde çalışıyorlar. Bu programlar sayesinde geleneksel yöntemlerin yanı sıra eklemeli imalatla ilgili üretim süreçlerin de planlanması ve hayata geçirilmesi mümkün hale gelecek. Eklemeli imalat aynı zamanda  Berlin’deki CT araştırmacılarının da ilgi alanına giriyor. Ancak burada Princeton’ın aksine baskısı yapılacak nesnenin tasarımına değil ama daha çok kullanılacak malzemelere, onların özelliklerine ve imalat tekniklerinin geliştirilmesine odaklanılıyor. Bir başka farklılık da buradaki deney modellerinin Princeton’da sıklıkla kullanılan plastik yerine metalden yapılmış olmasında yatıyor. Kullanılan sürece bağlı olarak bu metal başlangıçta toz halinde olabiliyor ve sonra katman katman püskürtülüyor, yani bu teknolojinin adından da anlaşılacağı üzere seçici lazerli eritme denilen bir süreçten faydalanılıyor. Bu araştırmanın hedefinde yakın bir gelecekte örneğin bir gaz türbininin yedek parçalarının tabiri caizse “yazıcıdan çıktısını” alıp haftalarca sürebilecek teslimat süresine katlanmaksızın doğrudan monte edilmesini sağlamak yatıyor.~Sensörler: Sistemler ağı için bir veri kaynağı
Siemens Kurumsal Teknolojiler’in en büyük yerleşkesi Münih kentinin dışında bulunuyor. 850 civarında bilim insanının çalıştığı bu yerleşkedeki tesisler arasında geniş bir yelpazede uygulama alanı olan yeni sensör sistemlerine odaklanarak araştırmalar yapan Siemens Sensör Teknolojileri Laboratuvarları da var. Sensörler endüstriyel ortamlarda önemli birer veri kaynağıdır ve bu yüzden endüstrinin dijital evriminde vazgeçilmez bir yere sahiptir. Aynısı Siemens’in tesis otomasyonundan karmaşık sistemlerin ve altyapıların takibine, kontrolüne ve mobilite çözümlerine kadar bütün işleri için geçerlidir. Sensör sistemleri aslında cihazlarla sistemlerin ağlarla birbirlerine bağlandıkları ve yazılım uygulamaları aracılığıyla bir dereceye kadar zeka kazandırıldıkları sistemler ağı olarak bilinen kavramın temelini oluşturuyor. Onlar aynı zamanda tesisleri sensörlerden gelen verilerle çok daha verimli bir şekilde yönetmeyi öğrenen veri analitikleri uygulamaları için de vazgeçilmezdir. CT uzmanları bu alanda da iş birimlerinden ve dünyanın dört bir yanındaki CT yerleşkelerinden meslektaşlarıyla yakın işbirlikleri kurarak birlikte çalışıyorlar. Gaus, “Siemens’te araştırmalar inovasyoncu ürünlerle taçlandırılmak zorunda; burası araştırmanın inovasyona dönüştüğü noktadır. Bizim eklemeli imalat ve sensör sistemleri alanlarındaki araştırmalarımız, farklı teknoloji alanları üzerinde çalışan CT yerleşkelerindeki araştırma gruplarının dünyanın dört bir yanındaki iş birimleriyle nasıl birlikte yakından çalışabildiğini gösteren iki iyi örnektir” diyor. Zaten geliştirme işinin başarılı inovasyonlara dönüşmesini sağlayan da budur. Ayrıca bu durum Siemens’in neden sadece Almanya, Çin, Hindistan ve ABD gibi büyük ülkelerde değil, aynı zamanda müşterilerle birlikte kilit geliştirmelerin yapılabileceği yerlerde de ürün geliştirmeye yönelik araştırma gruplarının olduğunu da açıklıyor. Örneğin Avusturya, Viyana’daki baştan aşağıya yeni bir “akıllı şehir” olan Aspen’de, inovasyoncu altyapı teknolojileri, yerel CT’nin varlığı ve bu şirketin bölümlerinin anında sundukları yardımlar sayesinde müşterilerin yakın danışmanlığı çerçevesinde türlü türlü deneyler yapabiliyorlar.
Hindistan ve Çin’deki CT’ler: Gelişmekte olan piyasaların ihtiyaçlarını karşılayan yazılımlar
Hindistan’daki CT çalışanlarının veya daha net söylemek gerekirse CT’nin Geliştirme Hizmetleri yazılım evinin başlıca odaklanma alanlarından biri de yazılım. Bangalore’da sadece Hint pazarına değil dünyanın her yerindeki pazarlar için 30 iş alanına yönelik yazılımlar geliştirmek üzere 3.000’den fazla uzman istihdam ediliyor. Bu arada CT’nin Pekin, Şangay ve Nanjing’deki yerleşkelerindeki 400 çalışan, Siemens ürünlerinde kullanılan bir dizi teknolojiyi geliştirmekle meşgul. Burada da temel strateji, iş birimleriyle ekipler halinde çalışmak ve bir yandan müşterilerin gereksinimlerine arayüz olmak diğer yandan da teknik ve ekonomik olarak geçerli olanları geliştirmek için müşterilerle mümkün olduğunca yakınlık kurmak. Gaus, “Çin kendine has zorlu ürün şartnameleri olan dev bir piyasa” diyor. Burada ürünlerin kolay kullanılabiliyor, uzun ömürlü ve sağlam olması ve Çin ile benzer pazarlardaki genel fiyat seviyesine uygun bir şekilde fiyatlandırılmış olması gerekiyor. Çin’deki CT çalışanları bu katı şartnamelere uyulmasını sağlamak için en önemli araştırma projelerinin tamamına katılıyor. Zaten alınan sonuçlar da bu stratejinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Çin pazarında kazanılan bilgilerden daha şimdiden Hindistan ve Brezilya gibi diğer pazarlarda da faydalanılıyor. Bu gibi çözümlerin arasında artık bu ülkelerde satışına başlanan ve Çin’deki Siemens araştırmacıları tarafından geliştirilmiş CT tarayıcılar da var. Siemens bunların dışında Çin’de 2016 yılında kendine ait bir dijital inovasyon merkezi açmayı da planlıyor. Bu ARGE tesisi, hem Çin piyasası için hem de “yeni teknolojilerde Çin tarzı”nın açtığı uzaktaki yeni pazarlara yönelik yeni dijital çözümlere odaklanan çapraz-bölümsel projelere ağırlık verecek. İster ABD, Almanya’da ister Hindistan veya Çin’de olsun, yukarıda anlatılan ARGE faaliyetleri, Siemens’te inovasyonun nasıl gerçekten global bir ilgi alanı olarak görüldüğünün ve uluslararası araştırma ekiplerince sürdürüldüğünün çok sayıda örneğinden sadece birkaçı... Bu şirket bu sayede yeryüzündeki tüm çalışanlarının konsantre bilgi birikiminden faydalanıyor. Üstelik onun uluslararası konumlanması sayesinde Siemens ayrıca dünyanın dört bir yanındaki pazarların farklı gereksinimleri hakkında da ilk elden bilgi toplayabiliyor. Ve Siemens gibi global varlık gösteren bir şirket için bu gibi bilgiler paha biçilmez değerdedir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz