Karşılık kültürü

Binlerce bina ve makinenin uzaktan bakımları yapılabilir ve yönetilebilir mi? Kesinlikle... Bu tam anlamıyla yepyeni ve muazzam büyüklükte teknolojik, ekonomik ve sosyal resmin bir parçası...

10.10.2014 22:31:260
Paylaş Tweet Paylaş
Karşılık kültürü
Binlerce bina ve makinenin uzaktan bakımları yapılabilir ve yönetilebilir mi? Kesinlikle... Bu tam anlamıyla yepyeni ve muazzam büyüklükte teknolojik, ekonomik ve sosyal resmin bir parçası ki burada neredeyse bütün gerçek dünya nesnelerinin dijital birer karşılığı var.

Antik kitapların sayfalarından ve kadastro kayıtlarından, endüstriyel kurulumlar ve kentsel alanlardaki sonsuzmuş gibi görünen çeşitli unsurlara kadar, somut dünyada her geçen gün daha fazla sayıda bileşen kendi dijital karşılığını oluşturuyor. Bu süreç hız kazandıkça, dijital alemde kopyalanan sadece fiziksel evrenin anatomisi değil, aynı zamanda fizyolojisi de... Şöyle ki örneğin biz artık sadece bir fabrika ortamındaki makinelerin durumlarının ayrıntılı dijital görüntülerini çıkarmakla yetinmiyoruz.

Aynı zamanda insan oğlunun biyometrik anlamda birebir tasvirinin yapılabilmesi sayesinde bu gibi ortamlarda çalışanların en güvenli ve en ergonomik şekilde nasıl çalışa-
caklarının simülasyonunu da gerçeğe uygun olarak yapabiliyoruz.

Benzer şekilde Avusturya, Viyana'daki yeni Aspern bölümünün inşaatı sürerken, Siemens Kurumsal Teknolojiler (CT) tarafından geliştirilmiş sistemler, 240 hektarlık bir şantiyenin tamamındaki inşaat çalışmalarını takip etmek ve belgelendirmek için insansız kuadrokopterler (üstten dört pervaneli ve kameralı helikopter) tarafından çekilmiş görüntülerden faydalanıyor.

Mevcut verileri otomatikman bir öncekilerle mukayese etme yeteneğine sahip bu gibi sistemlerden aynı zamanda fabrikaların içindeki değişiklikleri takip etmek ve dijital planların güncel olmalarını sağlamak amacıyla da faydalanılıyor. Yazılım gizli bileşen. Peki nesnelerin ve işlevlerin dijital dünyaya yaptıkları bu büyük göçün arkasında ne var? Her şeyi mümkün kılan gizli bileşen elbette ki yazılım.~

Yazılımın teknolojinin hemen her alanında oynadığı kilit rol aslında Siemens'in kurumsal ARGE bütçesinin yüzde 40'ını yazılım geliştirmeye yatırmasından da kolayca anlaşılabilir. Çapraz sektör projelere ve mimari geliştirmeyle karmaşıklık azaltma gibi temel sorunlara odaklanan CT, kendi bünyesinde yaklaşık 4 bin 500 programcı ve yazılım mimarı çalıştırıyor.

Siemens, şirket genelinde Mars Rover Curiosity'nin simülasyonundan, inovasyoncu elektrik santralleri devreleri, demiryolu optimizasyon ekranları ve ameliyathane-ler için görüntü ve veri birleştirmelerine kadar değişik projelere yoğunlaşan 17 bin 500'e yakın yazılım mühendisi istihdam ediyor.

Her geçen gün daha fazla dijitalleşen dünyamızda yazılımın oynadığı role dair örnekler saymakla bitmez. Örneğin Siemens'in Simatic programlanabilir mantık devreleri (PLC'ler) üreten Nurenberg yakınlarındaki bir tesisinde, Siemens'in NX ve Teamcenter yazılım sistemleri her gün lehimleme ısılarından al ve tak hızlarına kadar 50 milyon civarında süreç adımının sonuçlarını izliyor.

Elde edilen bu bilgiler bu tesisin yüzde 99,998'lik kalite seviyesinde çalışabilmesi için fevkalade önemli. Mevcut ve planlanan üretim hatlarının ve onlarla ilgili süreçlerin iyileştirilmesi için bu bilgiler tesisteki AR-GE departmanının bilgisayar ağıyla senkronize ediliyor.

Bu tesisin olağanüstü yüksek otomasyon seviyesi göz önüne alındığında, burasının sanal ve gerçek dünyaların süreçleri otomatikman optimumlaştırmak için birbirlerinin deneyimlerinden faydalandıkları dördüncü endüstri devrimine doğru atılan ilk adımın bir örneği olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Bu tesisin verimliliğiyle sahip olduğu inanılmaz itibarı hesaba katıldığında diğer fabrikalar için bir model olduğunu görmek hiç de şaşırtıcı değil.

Örneğin Güney Çin'de yeralan Cheng-du'daki bu Alman tesisinin neredeyse birebir kopyasında, otomobil üretiminden madencilik makinelerine kadar her şeyi kontrol altında tutmakta kullanılan PLC'ler ile Çin'in bu alandaki açlığı gideriliyor.~

Sanal ve gerçek dünyaları birleştiren sayısız geliştirme örnekleri arasında bir de dünyanın en büyük optik teleskopunun üretimi bulunuyor. Bu imalatçı geliştirme sürecini
hızlandırmak amacıyla bu teleskopun 1,5 metrelik lenslerini üretecek ve simülasyon verilerini üretim sistemlerine entegre edecek makinenin 3D simülasyonunu yapabilmek için Siemens'in NX yazılımını kullanmıştı. 30 nanometrelik parlaklık ayarına sahip bu makine sadece 1,5 yıl içinde üretildi.

Ameliyathanede taşınabilir görüntü entegrasyonu.
Fiziksel dünyanın dijital-leşmesi sağlık sektöründe de derinlik kazanıyor. Örneğin New Jersey Princeton'daki Siemens Kurumsal Teknolojiler'deki araştırmacılar, ameliyat öncesi 3D bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntülerini ameliyathanede veya müdahale odalarında diğer yöntemlerle üretilen gerçek zamanlı görüntülerle birleştirebilmek için Siemens
Sektörü'nden uzmanlarla birlikte çalışıyorlar.

Burada temel amaç, nihayetinde tüm diğeryöntemlerin birleştirildiği yön güdümlü bir ortam sunabilmek için yüksek çözünürlüklü 3D görüntülerden faydalanmak. Ancak bu çoklu yöntemli birleştirme sadece görüntülerle sınırlı değil. Araştırmacılar gerçek zamanlı hasta takibi ve hatta bazı işlevlerin anında simülasyonları gibi bilgilerin entegre, tek bir gerçek zamanlı görüntüye entegre edilmesinin çok yakın bir gelecekte kablosuz ve taşınabilir bir yoldan yapılabileceğini öngörüyor.

Aslında bu vizyonun kilit parçası birleştirilmiş veri setlerinin taşınabilirliği. Taşınabilir bir görüntüyle görsel ve zihinsel faaliyetler el göz koordinasyonuyla birleştirilebilir ve hatta zenginleştirilmiş gerçeklik kapsamında bile ondan faydalanılarak bir cerrahın asıl görüş alanında teşhis bilgilerini üst üste çakıştırması sağlanabilir. ~

Taşınabilirliğin çok sayıdaki avantajının farkında olan Siemens'ten araştırmacılar içinde duraksız iletişimi ve video sıkıştırmayı tıbbi uygulamalara göre uyarlayan yöntemlerin de olduğu olağanüstü hızlı görselleştirmeyi destekleyen teknikler geliştiriyorlar.

Söz konusu ister endüstri veya sağlık ortamları olsun isterse de donanım veya yazılım, dijital dünyamızdaki en ileri sistemler bugün otomatik izleme, önleyici bakım ve uzaktan servis kavramlarıyla tasarlanıyor. Örneğin Siemens'in müşterek uzaktan servis platformu (cRSP) şu anda gökdelenler ve gaz türbinlerinden 255 şehrin trafik kontrol merkezlerine kadar yayılmış 250 bine yakın sistemi takip ediyor. Bu platform aynı zamanda yaklaşık 120 bin tane üstün teknolojili tıbbi cihazı izliyor ve onlara bakım hizmeti veriyor.

Bu sistemler hep birlikte ayda yaklaşık 10 terabyte hacminde veri üretiyor. Ancak takip edilen sistemlerin karmaşıklık seviyeleri arttıkça onların tanımlama sensörleri ve yazılımla yönetilen işlevleri de hızla çoğalıyor. Nitekim uzmanlar, 2020 yılı itibarıyla cRSP'nin bir ayda işlemek zorunda kalacağı veri hacminin 80 terabyte'a ulaşacağını tahmin ediyor. Siemens bu veri yığınını yönetebilmek amacıyla güvenliği artırmak ve yeterli kapasiteyi sağlamak için gelecek nesil bir yapı geliştiriyor.

Yeni ekonomi.

Sürekli büyüyen sistemler kitlesinin izlenmesi ve bakımı dijital dünyaya geçtikçe, bu işlevlerle ilintili fiziksel altyapıların kendileri de dijitalleşiyor. Mesela neden her şehirde ayrı ayrı birer trafik yönetim merkezi olsun ki? Almanya'da 10 şehir bu işlevi tamamen tek bir Siemens servis merkezine dış kaynaklandırdı.

Bulut tabanlı internet hizmetleri aracılığıyla kendi verilerine anında erişebilen bu şehirlerin her biri son derece pahalı fiziksel donanımlara ve ilgili bakım hizmetlerine gerek duymaksızın trafiği etkileyen yerel olayları planlayabiliyor ve yönetebiliyorlar.

BT altyapıları da artık gökyüzüne yani bulutlara doğru ilerliyor. Otomatik sistem-lerce üretilen verilerin hacmi o kadar devasa bir boyutta ki Siemens gibi koskoca şirketler bile giderek artan veri saklama meydan okumasıyla yüzleşiyor. Dolayısıyla sanallaştırılmış bir BT çözümü olarak bulutun manyetik çekim gücüne kapılıyorlar.

Siemens Kurumsal Teknolojiler bu amaçla kendi şirketindeki iş birimlerini güvenlikten ödün vermeksizin bulutta veri saklamanın avantajlarından faydalanan yeni ürün tasarlama yöntemlerini tanımlamak amacıyla kurulmuş bir girişimle destekliyor.~

Bulut tabanlı hizmetler, altyapıları ve uzman bilgileri birleştirerek ve sanallaştırarak maliyetleri düşürüyorlar. Gerçekten de bir pazar bilgileri tedarikçisi olan International Data Corporation (IDC), sözde "akıllı verilerin" ekonomik olup olmamalarında belirleyici faktörün bu hizmetlerin buluta kaydırılıp kaydırılmadıklarında yatacağını öngörüyor.

Ürünlerin, hizmetlerin ve hepsinden önemlisi bilginin dijitalleşmesinin büyük bir hızla ilerlemesinin uçsuz bucaksız potansiyel getirileri olacağından neredeyse kimsenin kuşkusu yok. Hepimizin birden hissedeceği bu kilit alanlardan biri de devletle ilişkilerimizde yaşanacak.

Belçika'nın eGovlab'inin kurucusu ve direktörü olan Vasilis Koulolias, demokraside bir sonraki adımın elektronik devlet olacağını düşünüyor. "Burada devleti daha akıllı, daha verimli ve daha temsil edici olmaya yönelik bir değişiklik söz konusu. Bu sayede işbirliğinin, yardımlaşmanın ve karşılıklı etkileşimin işlem maliyetleri düşürülecek" diye öngörüde bulunuyor.

Ancaktüm bu potansiyellerine rağmen bizim cesur, yeni dijital dünyamızın bir parça ihtiyatla ele alınmasında fayda var. MIT Dijital Şirketler Merkezi Direktörü Prof. Erik Brynjolfssen ile yaptığımız röportajda da altı çizildiği üzere, gerek mavi gerekse de beyaz yakalı işler giderek otomasyonun hedef aldığı alanlara daha fazla giriyor.

Brynjolfssen, "Dijital teknolojilerden muazzam bir zenginlik yaratmak için faydalanılabilir. Ancak bu servet çok az sayıda insanın ellerindedetoplanabilirveya milyarlarca insan için göz alabildiğine fırsatlar da yaratabilir. Refahı adil bir şekilde paylaştırmak bizim elimizde. Ancak şayet gözlerimizi kapar ve onun kendiliğinden olacağını varsayarsak bu süreç asla gerçekleşmez" diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz