Senaryo 2060: Otoparktan park bölgesine

Emisyon yok, araba gürültüsü yok, trafik sıkışıklığı yok. Onun yerine dönümlerce park ve yığınla kamusal alan var. Şehirlerin kendi altyapılarını modernleştirirken aynı zamanda şimdiye kadar hiç görülmedik kadar çok sayıda insanın hemen her şeyi evlerinden yapabilmesine olanak sağlayan dijital teknolojiler sayesinde, geleceğin akıllı şehirleri kendi sakinlerine metropolitan yaşam tarzının konforuyla kırsal yaşamın avantajlarını bir arada sunuyor olacak. Micha ve ailesi de işte bu yüzden yeni bir iş kurmak için tekrar şehre taşınmaya karar vermişti. Ancak burada gördüklerinin içinde doğup büyüdükleri şehirlerle uzaktan yakından hiçbir benzerliği yok.

7.09.2015 11:44:380
Paylaş Tweet Paylaş
Senaryo 2060: Otoparktan park bölgesine
Gazetede yayınlanan bir videoyu internette izlerken kenarları sıra sıra ağaçlarla çevrili avludan gelen çığlık çığlığa bağrış çağrışla dikkati bir anda dağılır. Yerel bir pastane sahibi olan Micha, gözlerini tekrar aşağıya indirmeksizin gazetesini bir rulo halinde yuvarlar ve büyük bir keyif içinde karşısındaki manzarayı izlemeye koyulur. Eşi Carla ile kızı Freda, o sırada kızının Leopold adındaki evcil kazını bahçedeki havuzun etrafında dört dönerek kovalamaktadır. Loepold pastaya bayılan bir yavru kazdır. En sık yaptığı numara ise Micha’nın müşterileri pastanenin bahçesinde bir masaya oturduklarında, gizlice yaklaşıp onların tabaklarından “bir gaga dolusu” pasta aşırmaktır.
Şehirlerden veriler ekosistemine
Micha bir kahkaha atar. Bu kaz yavrusu onun küçük kızına pasta ve fırıncılık bayiliğini aldıklarında COSY AG tarafından verilen bir hoş geldiniz hediyesiydi. COSY ya da tam açılımıyla “Tamamen Organik Sosyal Bahçe”, aslında şehir planlamayla kentsel yaşam hakkındaki en son trendleri yakından takip eden global bir şirkettir. Şirket, kendini sürdürülebilirlik, bölgeselcilik prensiplerine ve işlevsel sosyal bir dokuyla herkesin serbestçe erişebildiği kamusal alanların yaratılmasına adamış organize bir kuruluştur. Micha ve Carla’nın COSY’nin felsefesiyle aynı çizgideki kendi dükkanlarını açmalarının üstünden 2 yıl geçmiş durumda. Dükkanları, şehirlerde giderek daha sık rastlanılan yerler haline gelen dikey çiftlik-binalarından birinin içinde yer alıyor. Bu binanın içinde hayvan üretimi ve bakımından meyve, sebze ve hububat yetiştiriciliğine kadar çeşitli tarımsal kuruluşların türlü türlü faaliyetlerine şahit olunuyor. COSY açısından sürdürülebilirlik yeni bir yerde bayilik vermeyi düşünürken dikkate aldığı en önemli faktörlerden biri. Eğer bugün artık hiç kimse akıllı binalardan bahsetmiyorsa bu onların günümüzde birer standart haline gelmiş olmalarının sonucudur. Tüm binalar, bugün saçaklarından birbirine bağlanmış ve ayrıca Şehir İstihbarat Platformları (CIP) denilen dijital bir kentsel altyapı aracılığıyla da iç içe geçmiş durumda. Oysa COSY ilk kurulduğunda ve Micha ile Carla şehre geri dönmek fikri üzerinde beyin jimnastiği yapmaya yeni başlamışken sürdürülebilirlik çok ciddi bir sorundu. COSY’nin çiftlikbinaları, endüstride zaten aşina olunan ve o zamanlar öncelikle tek tek binalar, ardından sokaklar ve nihayetinde bütün mahallelerden gelen verileri toplayan, entegre eden ve yöneten bir teknoloji olan otomasyon ve görüntüleme sistemlerini kuran binaların ilkleri arasındaydı. Bu aslında trafik akışlarını, enerji yönetimini, su dağıtımını ve tahliyesini ve daha da önemlisi, kentsel planlamayı iyileştirmek için sensör ağlarından gelen devasa boyuttaki verileri işleyen CIP’lerin yaratılması yönünde atılan ilk adımdı. Günümüzde tüm bu bilgiler, kendi kendini yöneten ve aslında akıllı bilgiler üretmek için devasa bir veriler selini elekten geçiren bir sistem olan sanal dijital ekosistem anlamına geliyor. Bu öyle bir sistem ki sinirsel ağlara bağlı olarak kendi kendine öğrenebiliyor ve kentsel altyapıların verimliliğini otomatikman artırabiliyor. 
~
Her yerden gelen enerji 

Sonuçta ortaya çıkan enerji arzıyla talebini milimi milimine eşleştirebilme yeteneği sayesinde şehirlerin maliyetleri dikkate değer oranda azaltıldı. Bu duruma gelinmesini, büyük ölçüde enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesine borçluyuz ki biz merkezi olmayan enerji üretimi kapasitesinin evrensel boyutta uygulanabilmesini sağlamıştık. Tüm bu gelişmeler, Micha’nın çalışma alışkanlıklarında da değişiklikler olmasını sa��lamıştı. Acil siparişler dışında artık pişirme fırınını, sadece akıllı telefonuna 2-3 saat sonra hazırlaması gereken siparişlerle ilgili mesajlar geldiğinde kullanıyor. Mesela güneşin parladığı ve binaların dış cephelerindeki güneş panellerinin enerjiyi içlerine çektiği zaman da aynısı geçerli. Micha, “Bu muhteşem bir şey. Burada oturmuş güneşin tadını çıkarırken merkezi olmayan sistemimiz kendi kendini şarj ediyor ve böylece bu depolanmış enerjiyle kendi fırınımda pastalar pişirebiliyorum” diyor. Gerçekten de bu güneş panelleri, o derece gelişmiş ki çatıdaki ultra-verimli rüzgar jeneratörleriyle birlikte çalışırlarken bu bina bir anda üstün-performanslı bir enerji tedarikçisine dönüşüyor. Micha’nın pastanesi akıllı bir binanın ilk katında. Hava şartları müsait olduğu zaman masaları ve iskemleleri, dışarıda kestane ağaçlarının yarattığı gölgelik alana çıkarıyor. COSY’nin çiftlik binaları aynı zamanda tarımsal ürünlerini de pazarlayabileceği satış yerleri de sunarak insanların şehir merkezlerinde hem yaşayıp hem çalışabilecekleri daha fazla alanların yaratılmasına katkıda bulunuyor. 
Bir hologram içinde buluşmak ve yemek yemek 
Micha ve Carla, kafelerinin ve pastanelerinin yanı sıra ayrıca holografik stüdyo denilen bir başka yeri daha işletiyor. Çünkü bu gibi bir iş yerini açmak için oldukça iyi ekonomik nedenleri vardı. Yıllar içinde global ağlaşma yaygınlaştıkça insanlar çalışmak, alışveriş yapmak ve tıbbi bakımları ile eğlenceye yönelik aktivitelerinin çoğunu giderek artan boyutta evden yapmaya başlamıştı. Her ne kadar bu durum kentsel alanlardaki salımları radikal boyutta azaltmış olsa da kötü tarafı insanları giderek yalnızlaşmaya ve mutsuzlaşmaya itmesiydi ki burada holografik stüdyolar devreye giriyordu. Bu stüdyolar sayesinde sanal alandaki diğer insanlarla buluşup sanki gerçek bir kafeteryada oturuyormuş veya bir koşu bandında koşuyormuş gibi hissetmek mümkün. Sanal bir dünyada bir araya geldikten sonra Seine, Tiber veya Hudson boyunca hafif tempolu bir koşu yapmaya karar verebilirler. Micha için bunun ultra kazançlı bir ek gelir kapısı olma yönü de var. Bu aile COSY bayiliğini almasının üstünden sadece bir yıl geçmiş olmasına rağmen stüdyosunun girişinde üyelerin yürüyüş tarzları ve kilolarıyla ilgili girilen verilerden daha şimdiden 1.100’den fazla yıllık üyelik kaydının alındığı anlaşılıyor. 
Kendi kendini yeniden dolduran bir sistem 
Yaşamının ilk yıllarındaki kentsel yaşamın zalimliğini hatırlayarak içi daralan Micha, “Yeniden şehre taşınmanın bir seçenek dahilinde olabileceğini asla aklıma getirmezdim” diyor. Çok haklı, çünkü ne kadar çok şeyin değiştiğini anlamak hiç de kolay değil. O henüz bir çocukken şehirler havayı ve çevreyi kirleten arabalarla dolu gürültülü patırtılı yerlerdi. Oysa şimdi arabaların hepsi sessizce elektrikle çalışıyor ve ana yolların hepsi yer altından geçiyor. Bu şehir aslında daha çok kocaman bir köye benziyor; yani bir topluluk içinde yaşamanın konforunu ve güvenliğini bir arada sunan bir metropol gibi. Micha’nın cep telefonunun zil sesi, bir anda daldığı hayallerden uyandırır: Bu aslında Karl’ın düğün pastaları için gerekli tüm malzemeleri taşıyan toptancı dağıtım aracının bu pastanenin soğuk hava deposuna yanaşıp teslimatı yaptığını bildiren sistemin uyarı mesajıdır. Karl, bu ailenin müşterilerinden biridir ve aynı zamanda COSY AG’de bir tesis müdürüdür. Micha derin bir of çeker. Şimdi güneşin altında oturup hayaller kurmak varken akıllı telefonu ona bu binanın enerji sisteminin tam kapasitede şarj olduğunu söylemektedir. Ve çalışmaya başlamak için en ideal zamandır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz