Satış var kâr yok

Rakamlar kapasitenin iyi kullanıldığını, çalışan sayısının artırıldığını gösteriyor ama yine de sanayici kârsızlıktan şikayetçi...

1.01.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Satış var kâr yok


Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (AOSB), Türkiye'nin en eski ve en büyük organize sanayi bölgelerinden biri. Böl­gede halen 526 civarında fabrika faaliyet gösteriyor. 4 milyar dolarlık cirosuyla göz dolduran sanayi bölgesinde kriz yoğun hissedilse de işler yoluna girmeye başlamış durumda. AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş, bir dönem 24 bine kadar gerileyen ça­lışan sayısının şimdi yeniden 32 bin civarına ulaştığını söylüyor. Bü­yümenin göstergelerinden birisi olan elektrik tüketiminde ise 2010'da bir önceki yıl aştıklarına dikkat çekiyor. "Bölgedeki büyüme, Türk sa­nayinin büyüme rakamlarının üzerinde" şeklinde konuşan Uğurtaş, tüm bu olumla havanın karlılığa yansımadığından şikayetçi. Kurlar nedeniyle sanayicinin kârsız çalışmaya başladığını belirtiyor. Yüzde 1'lere gerileyen kar marjının yatırım yapmayı engellediğine de dikkat çekiyor ve ekliyor: "Bundan birkaç yıl öncesine kadar bile iç piyasada çok yüksek kar marjlarıyla çalışılabilenler oluyordu. Ama bugün ger­çek kâr ortada yok." AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş'la AOSB'nin bugün­kü durumunu, sanayicinin beklentilerini ve Avrupa'daki krizin etkile­rini konuştuk:

Krizin yaraları sarılmaya başlandı mı? Çalışan ve işye­ri sayısı şimdi ne kadar?
-Halen 520 civarında fabrika var. Çalışan sayısı ise 32 bin civarın­da. Bir dönem 24 bine kadar inmişti. Elektrik tüketimi ise geçen yılı aştı. Hatta son aylarda 2008'in de üzerine çıkmaya başladı. Bölgedeki büyüme şu anda Türk sanayinin büyüme rakamlarının üzerinde. Böl­gede her sektör var ama ağırlıklı olarak ambalaj sanayi, tekstil, oto­motiv yan sanayi, makine ve gıda ile plastik yoğunlukta olan sektörler. Bu nedenle bizde yaşananlar Türk sanayinin de aynası olarak görüle­bilir.

Bu yıl nasıl geçti 2011 yılı beklentileriniz neler?
-2010 iyi geçti. Rakamlar kapasitemizi iyi kullandığımızı, eski ça­lışanlarımızı geri aldığımızı gösteriyor. Ama sıkıntımız kurlar nede­niyle sanayicinin karsız çalışması. Kime sorarsanız sorun birinci şika­yet, "Üretiyorum, bu kadar yükün altındayım ama para kazanamıyo­rum" şeklinde. İkinci olarak tahsilat sorunumuz çok büyük. Ben hiç böyle bir dönem görmedim. Öte yandan 2011'e baktığımız zaman ihracatçıların sipariş sıkın­tısı olmayacağı görülüyor. Ama kur politikası aynen devam edip sıcak paraya kapı açık kalırsa sanayicimizin çok dikkatli olmasını öneriyo­rum. Kesinlikle döviz olarak borçlanmamak gerek. Bu kadar büyük cari açığı olan ekonominin bizi daha nereye kadar taşıyacağı belli de­ğil. Dışarıdaki her olumsuzluk Türkiye'de ciddi sıkıntılar yaratabilir.

Seçim yılının piyasalar üzerinde etkisi ne olur? Sanırım canlı bir yıl olacak?
-Seçim yılında kur politikasında değişiklik beklemiyorum. Ama se­çimden sonra bu açıkla Türkiye yaşayamayacağı için mutlaka tedbir alınacaktır. Sanayici açısından baktığımızda bol para olacağı için ilk altı ay iç piyasa iyi olacak. Ama ihracatçı açısından durum aynı olma­yacak. Türkiye'nin sadece iç piyasayla yaşama şansı da yok. Bu neden­le gelen gideni götürür.

Bu dönemde sanayicinin kar marjı ne durumda? Acaba eski yüksek enflasyon dönemindeki kar marjları arzulandı­ğı için mi bugünkü kazançlar beğenilmiyor?
-Geçmiş için dediğiniz doğru. Bundan birkaç yıl öncesine kadar bi­le özellikle iç piyasada çok yüksek kar marjlarıyla çalışılabilenler olu­yordu. Ama bugün gerçek kar yok ortada. Bizim bölgemizde faaliyet gösteren sanayicilerin büyük bölümü, "Fabrikamı kiraya versem, ne işçi derdi ne de üretim kaygısı hiçbir sıkıntı çekmeden daha çok kaza­nırım" diyor. ~
Bazıları ise genel müdür maaşı kadar bile kazanamadı­ğından yakınıyor. Burada ortalama genel müdür maaşı 8-10 bin lira civarında. Bu kadar karla sanayici ailesine mi bakacak, yatırım mı ya­pacak? Komik bir durum. Gerçekten sanayici şimdi kazanamıyor. Kar marjları yüzde 1'lerde bile değil.

Neden bu kadar düştü? Ta­lep mi yok, rekabet mi yoğun? O zaman neden üretim artıyor?
-Rekabet içeriden değil, ithal mal­lardan geliyor. Artık birçok üretici ar­kadaşımız kendi ürettiği malın ithala­tını yapmaya başladı. İthalat rakam­ları o kadar şişerken içeride üretim ya­parak bununla baş etmek mümkün değil. Ancak teneke vs. havaleli mal üretenler sıkıntı yaşamayabilir. Ama sektörlerin büyük bir kısmı ithalat baskısı altında.

Avrupa'daki kriz burayı çok etkiliyor mu? Yeni pazar arayışı ne durumda?
-Yeni pazar arayışları sürüyor ve ciddi çalışılıyor. Ama o pazarlara bir­kaç yılda yerleşmek mümkün değil. Uzun vade için evet ama kısa vadede biz yine Avrupa pazarlarına muhtacız. Avrupa pazarının daralmasıyla ihra­catçı hem kur baskısı, hem de iç pa­zarda ithal malların baskısıyla iki ta­raflı kıskaç altına girdi. Bir de satış fi­yatı düşüyor. Kur da düşünce Avru­pa'daki krizden en fazla etkilenen ül­kelerden birisi Türkiye olacak.

Kurda olması gereken seviye size göre nedir?
-2002 yılında dolar 1,55 lira idi. Bugün de aşağı yukarı öyle. Enf­lasyonu hesap edip bugüne gelirsek yaklaşık yüzde 20 ilave yapmak ge­rekir. Bu da dolar için 1,8 lira civarında bir rakam demek. Euro'nun da 2,5 lira civarında olması gerekir ki sanayici para kazanıp yatırım yapabilsin. Yatırım yapsın ki istihdam yaratabilsin.

Kriz sonrası Avrupalı alıcılarda Çin'den Türkiye'ye dö­nüş oldu mu?
-Tekstilde özellikle böyle bir dönüş başladı. Krizden sonra Avrupa daha önce altı ayda bir, daha sonra dört ayda bir olan sezonu artık ay­lığa dönüştürdü. Sipariş aldıkça üretim yaptırıyor. Bunu Uzakdoğu'da yapamazsınız. Çin büyük ölçekli üretim yapıyor ve en az dört ay önce sipariş vermeniz gerekiyor. Avrupa'da pazar o kadar kritik ki kimse sat­madan sipariş verip yük altına girmek istemiyor. Bu nedenle siparişi büyük ölçüde Türkiye'ye veriyorlar. Ama Avrupa'da işler yoluna girerse korkarım bu kez Çin olmasa da Vietnam, Pakistan gibi rakipler çıkabi­lir. Artık tekstilcilerin daha dikkatli olması gerek.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz