Orta Doğu'dan farklı bir hikaye

Orta Doğulu start up’lar teknolojiye olan yerel düşkünlükten faydalanmak için kültürel ve diğer türden engellerin üstesinden gelmeyi çok iyi biliyor. İşte örnekleriyle detaylar...

31.10.2017 12:12:000
Paylaş Tweet Paylaş
Orta Doğu'dan farklı bir hikaye

Mart ayı sonunda Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın en büyük e-ticaret şirketi olan Souq.com’un Amazon tarafından yaklaşık 600 milyon dolara satın alındığı duyuruldu. Bu alışılmadık bir gelişmeydi. Amazon yeni bir coğrafi pazara girdiğinde genellikle piyasada kendi mevcut platformuyla ortaya çıkar ve onu oturtmak için de yığınla para harcar. Anlaşılan Amazon, Souq.com’un yönetici ekibi, teknolojisi ve karman çorman bir bölgede dümen tutturma kaabiliyetinden öylesine etkilenmişti ki sonuçta farklı bir stratejiye yöneldi. Bu duyurudan bir hafta sonra ise bu bölgedeki en popüler start up buluşmalarından biri olan Dubai’deki Step Konferansı’na sanki yıldırım düşmüş gibi oldu. Souq.com’un kurucusu Ronaldo Mouchawar’ın bir paneli için 2 binden fazla gelecek vadeden girişimci tıklım tepiş ayakta durarak salonu doldurdu. Suriye, Halep doğumlu Mouchawar, eş kurucuları ve baş yatırımcısıyla birlikte bir saatten fazla sahnede kalarak bir e-ticaret devi yaratmanın neye benzediği hakkında zahmetli ayrıntıları açıkladı. Souq.com’un ilk çıktığı 2005 yılında Arap dünyasında parmakla gösterilecek kadar az sayıda insan internetten alışveriş yapıyordu. Çevrimiçinde çok az insan kredi kartını kullanmaya razıydı ve bunun gibi başarılı teknolojik start up örneklerine rastlamak çok zordu. Bugün ise Mouchawar’ın zevkten mest olmuş dinleyicilerinin de gösterdiği üzere her şey çok farklı. Birkaç ay öncesinde bu bölgenin lider otomobil paylaşım şirketi olan Careem’e risk sermayedarları tarafından 1 milyar dolardan fazla değer biçilmişti. Bu konferansa katılanlara göre teknolojiye yerel erişimin mümkün kılınması ve yükselen bir orta sınıfla yakalanan bu son iki başarı Arap dünyasında bir dönüm noktasının sinyalini veriyor. Bu bölgedeki zorluklar elbette son derece gerçek ve aralarında yoksulluk, savaş, politik ve ekonomik kurumların iflası da var. İsrail’in fevkalade oturmuş bir teknoloji sektörü var. Ancak Orta Doğu’da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve onun lider ekonomik merkezi Dubai dışında yasal ve düzenleyici sistem en iyi ihtimalle hantal ve sıklıkla öngörülemez ve istikrarsız kelimeleriyle tanımlanabilir. Tüm bunların dışında tarihi politik anlaşmazlıklar ve güvenlik endişeleri de başlı başına başka birer sorun olarak duruyor. Yoğun harcamalara rağmen eğitim altyapısı da 21’inci yüzyılın iş gücünü yetiştirmeye elverişli değil. Ancak son zamanlarda ümit verici birtakım gelişmeler oluyor. Dubai’de artık her yerde genç insanları bir araya gelmiş, kendi akıllı cihazlarıyla oynarken görebilirsiniz. Onlara deniz kenarındaki kumlu yollarda yürürken ya da herhangi bir şık kafede otururken rastlayabilirsiniz. İki kuşak önce burası etrafı çölle çevrili küçük bir ticaret merkeziydi. Oysa Basra Körfezi’ndeki bu şehir günümüzde kökleri Orta Doğu’da olan ancak doğu, batı, kuzey ve güneydeki piyasalara doğru büyüyen teknoloji start up’larının bulunduğu kocaman bir merkeze dönüşmüş durumda. Souq.com ile Careem işte bu binlercesinden sadece ikisi. İçinde Google, Facebook ve LinkedIn’in de olduğu Amazon gibi global teknoloji oyuncuları buradaki varlıklarını dikkate değer boyutta genişletiyor. 

BÜYÜK SIÇRAMA

Genç Arap girişimciler de dahil olmak üzere bu şehrin 3 milyon sakininin büyük bir çoğunluğu başka yerlerde doğmuş. Bu kitle Orta Doğu’ya yayılmış birbiriyle ağlar kuran bir kuşağa satış yapıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’na göre bu bölgede yer alan tüm ülkelerdeki nüfusun yarısından fazlası 30 yaşın altında. Global Mobil Ticaret Derneği’nin (GSMA) tahminlerine göre de bu kitlenin yaklaşık üçte ikisi içinde bulunduğumuz 10 yılın sonunda akıllı cihaz sahibi olacak ki bu rakam bugün Körfez’in bazı kısımlarında daha şimdiden geçildi bile. Ancak sadece Mısır ve başka ülkelerde çok daha düşük seviyelerde. Göçmen girişimciler Dubai’den müşterilere ulaşma platformu olarak faydalanıyor ve sıklıkla kendi ülkelerindeki teknolojiyi, yetenekli iş gücünü ve düşük maliyetli faaliyetleri kaldıraç olarak kullanarak yerel pazarlar hakkındaki kendi bilgilerinden istifade ediyorlar. 20 yıl öncesinde global teknolojide başarılı olmak esas olarak Amerika’ya satış yapmak anlamına gelirdi. Bugün ise dünyanın her yerinde Hindistan’da, Güneydoğu Asya’da, Afrika’da ve Dubai’de birbiriyle bağlantı içinde olan tüketiciler var ve dünya nüfusunun üçte birinden fazlasına dört saatlik bir uçuşla erişmek mümkün. Step Konferansı’nın araştırma birimine göre Dubai ve BAE’nin geri kalan kısmı bugün Arap dünyasındaki tüm start up’ların yüzde 42’sinden fazlasına ev sahipliği yapıyor. Araştırma grubu Magnitt bu bölgede son 5 yıl içinde, çoğunun genel merkezi Dubai’de olan, 60 teknoloji şirketinin satın alındığını tahmin ediyor. Gelecek yıl yerel start up’lara yatırım yapmak için bu bölgedeki yatırımcılardan 1 milyar doları bulabilecek yeni risk sermayesi toplanabileceği öngörülüyor ki bu rakam herhangi bir gelişmekte olan ekonomi için büyük bir başarı ve 2016 seviyelerinden çok büyük bir sıçrama. 

~

İFLASLAR VE VİZELER 

BAE hükümeti girişimciliği teşvik etmek için yeni yasal düzenlemelere gitti. 2016 yılında bu hükümet ülkedeki ilk iflas yasasını çıkardı. Silikon Vadisi tarzı modelin en can alıcı özellikleri iflas etme hakkı, hatalardan dersler çıkarma ve çabucak tekrar yeni bir şirket kurmaktır. Ancak Orta Doğu’nun bazı kısımlarında borç ve başkalarına olan yükümlülükler hakkındaki kültürel gelenekler başarısızlığı cezai bir suç olarak görüyordu: Üst düzey yöneticiler gerçekten hapse girebiliyordu. Amerika’da bazı insanların H1-B vize programlarının kapsamının genişletilmesine karşı çıktığı bir dönemde, BAE dünyanın herhangi bir yerinden gelen en iyi teknoloji uzmanlarına ikamet imkanı sunan yeni bir vize uygulaması başlattığını duyurdu. Dubai hükümetinin bizzat kendisi de teknolojiyi sahipleniyor. 2020 yılı sonu itibarıyla hükümete ait tüm belgeler ve etkileşimler, güvenli bir şekilde kaydeden dağınık bir kayıt saklama teknolojisi olan blokchain (kayıt zinciri) üzerine geçirilmiş olacak. 2019 yılı itibarıyla bir yandan maliyetleri kısmayı diğer yandan da verimliliği ve inşaat güvenliğini artırmayı hedefleyen bir stratejinin parçası olarak, inşa edilen tüm yeni binaların inşaat ruhsatı alabilmeleri için yüzde 2’sinde 3 D baskılı bileşenler kullanmaları zorunlu kılınacak. Bu oran her yıl artırılarak 2030 yılına gelindiğinde yüzde 25’e çıkacak. BAE’nin kendine ait bir uzay programı bile var. Uydu çabalarının artırılması ve Arap dünyasında ilk Mars uzay aracının fırlatılması planlanıyor. 31 yaşındaki Ürdün vatandaşı Ala’ Alsallal kendi şirketinin genel müdürlük binası anavatanında olan ve Dubai’deki ofisiyle faaliyetlerini burada yürüten binlerce girişimciden biri. Çevrimiçinde kitap pazarlaması yapan Jamalon (Arapça’da “piramitin tepesi”) adlı start up’ı ile burada yedi yıl önce işe başladı ve şimdi içinde yaklaşık 150 bin tanesi Arapça olan 12 milyondan fazla kitabın satışını yapıyor. Bir kıyaslama yapmak gerekirse Amazon’daki Arapça kitap sayısı sadece birkaç yüz adet. Alsallal’ın mütevazı bir özgeçmişi var. Alsallal 1948 yılında İsrail devletinin kurulmasından sonra büyükanne ve büyükbabaları Ürdün’e gelen Filistinli okul öğretmenlerinin yedi çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiş. Bu gibi Filistinli mülteciler aslında Ürdün nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturuyor ve bugün çoğu yerel dilde “Jabal” denilen tepeye inşa edilmiş elektriğe ve suya sahip binalarla gerçek birer yerleşim alanı olan mülteci “kampları”nda yaşıyor. Bu topluluklar sıkışık alanlarda yoksul ve içe kapanık bir hayat sürüyor. Okullar resmen dökülüyor ve çocukların oyun oynamaları için güvenli çok az yer olduğundan hem okulu terk edenlerin hem de işsizlik rakamlarının son derece yüksek olmasında şaşılacak hiçbir şey yok. Matematik ve fen bilimlerinde doğuştan yetenekli olan Alsallal, Ürdün toplumunda tıp, hukuk ve mühendislik gibi başarıya giden geleneksel yolların tümünün kendisi için çok pahalı ve ulaşılamaz olduğunu erken yaştayken fark etmiş. Ancak Alsallal, ailesini kendi topluluğunda oldukça sınırlı olan internet erişimi için para harcamaya ikna etmiş ve bundan teknoloji dünyasını daha yakından tanımakta faydalanmış. Atina Enformasyon Teknolojileri’nde (Carnegie Mellon Üniversitesi’nin bir şubesi) burslu olarak okuyarak mühendislik derecesi almış ve Yunanistan’da iki yıl çalıştıktan sonra anavatanı Ürdün’ün başkenti Amman’a dönüp kendi şirketini kurmuştu. Uzunca bir süre Amazon’dan çok etkilenmişti ve çevrimiçi bu tüccarın bu bölgede önemsenmeyecek bir varlığı olmasına rağmen internet üzerinden Arapça kitap bulmanın son derece zor olmasına çok içerlemişti. Basit bir iş planı tasarlayan Alsallal sonunda ekspres dağıtım şirketi olan Aramex’in kurucusu Fadi Ghandour gibi melek yatırımcıları ve akıl hocalarını kendisine iş kurması için birkaç 10 bin dolar vermeye ikna etti. Ghandour aynı zamanda bu bölgeye odaklanan ve Wamda Capital adındaki yatırım şirketinin de başkanı.  Alsallal geçen yıl Jamalon’un faaliyetlerini büyütmek için 4 milyon dolardan fazla para toplamayı başardı. Alsallal kitapların BAE’de, bölgede ve dünyanın dört bir yanında daha kolay nakliyatı için daha düşük maliyetten baskısının yapılabilmesine olanak sağlayan, bu bölgenin ilk “talep üzerine baskı” yapan şirketinin ofisini Dubai’de açtı. Alman yayınevi OmniScriptum’un bu pazara girmekle ilgilendiği geçen ilkbaharda bu şirketin yöneticileri kitapları DHL ile Frankfurt’tan Orta Doğu’ya nakletmektense Jamalon ile iş yapmanın çok daha ucuza mal olacağını keşfetti. Jamalon’un Dubai’deki tesisinin yaklaşık 1600 kilometre kuzeybatısındaki beyaz dış cepheli tipik bir Amman binasının içinde Alsallal’ın “bizim arka plandaki mutfağımız” dediği ofisi var. Yerel yazılım yeteneklerinden faydalanan ve düşük yerel ücretlerden istifade eden Alsallal çağrı merkezi, tedarik zinciri yönetimi, satın alma ve finansman gibi arka plan işlerini kendi anavatanından yürütüyor. İyi bir yazılım mühendisi veya satın alma operatörü Amman’da yılda sadece 35 bin dollar ücrete takla atarken Dubai’deki bir akranı bu gelirle iki aylık sabit giderlerini zar zor karşılayabilir. Jamalon’un 70 çalışanından 65’i Amman’da ve sayıları her geçen gün artıyor. Alsallal, bu şehrin lojistik avantajlarının yanı sıra nakliyatı ve dağıtımı da teşvik eden yasalara işaret ederek, “Aslında biz büyümek için operasyonel olarak Dubai’ye taşınmalıydık” diyor. “Ancak bu iş kültürel olarak hiç de kolay değildi. Buradaki ekibin ve işe aldığım insanların neredeyse hepsinin mazisi, bağları ve ilişkileri hepsi Amman’daydı” diye açıklıyor. Dubai’de ders kitapları basımı işi bir anda patlayınca ortaya “biz ve onlar” ikilemi çıktı. Alsallal bu soruna çözüm bulmak için Dubai’deki küçük ekibi Amman’a getirdi. Alsallal, “Onlar birlikte çalıştı, dışarıda birlikte eğlendiler ve yüz yüze iletişim kurdular” diyor. “Dubai’deki güçlü bir merkezin her bir ülkede ayağı yere basan faaliyetlerle kombinasyonu çok kuvvetlidir ve bize çok ciddi bir avantaj kazandırmaktadır. Orta Doğu’da ve hatta hiçbir yerde Dubai gibisi yoktur” diyor. 

TEK NOKTADAN ALIŞVERİŞ İMKANI

Suudi Arabistan merkezli Unifonic’in eş kurucusu Hassan Hamdan’ın hem kendi şirketini hem de kendi ikametgahını Dubai’ye taşımasına neden olan da işte bu dinamikti. Milyonlarca dolar gelire sahip olduğunu açıklayan bu bulut iletişim şirketi anında milyonlarca mesaj gönderen popüler bir servis de dahil olmak üzere mobil pazarlamada bir tür tek noktadan alışveriş imkanı sunuyor. Hamdan henüz 10 yaşındayken Suudi Arabistan Cidde’deki evinde bilgisayarlarla 1997 yılında oynamaya başlayan uzun boylu, tatlı dilli ve yerinde duramayan bir bilgisayar delisi. Hamdan’ın ailesi 1998 yılında internete geniş bant üzerinden erişim sağladığında o kendisine İngilizce öğrenmesinde yardımcı olan, yazılım geliştirmeyle ilgili sorularını cevaplayan ve ona tasarım yapmayı öğreten kendi gibi genç insanların kurduğu topluluklar ve forumlarla çabucak iletişime geçti. Hamdan’in iş hayatı aslında Kral Fahd Petrol ve Mineraller Üniversitesi’nde bir öğrenci olan erkek kardeşi onu bir problemi çözmesi için 2006 yılında aradığında başladı. Erkek kardeşi bilgisayarından tüm arkadaş grubuna aynı anda aynı mesajı birden göndermek istiyordu ama yapamıyordu ve herkese tek tek aynı mesajı göndermesi saatlerini alıyordu. Hamdan derhal tüm öğrenci verilerinin girilebileceği ve tek bir tuşla istenilen mesajın herkese birden gönderilebileceği basit bir web sitesi tasarladı. Ardından üniversite dışından insanlar da kulaktan kulağa yayılmanın etkisiyle bu web sitesini kullanmaya başladı ve bu platformdan düğün davetleri, aile toplantıları ve iş yeri etkinlikleri için faydalandılar. Hamdan, “Bu platform henüz bir şirket değildi çünkü ben insanlardan nasıl para alacağımı çözememiştim. Ancak bu platformu binlerce insan kullanıyordu. Hiçbirimiz o güne kadar Evite adını veya Batı’daki buna benzer servisleri duymamıştık, zira aramızda İngilizce bilen sayısı çok azdı. Sonrasında bir anda kanatlanıverdik” diyor. Bundan kısa bir süre sonra Hamdan halen Mısır’da üniversitedeyken bu erkek kardeşler teknolojik altyapıyı kurmak için Hamdan’ın üniversitedeki sınıf arkadaşlarını işe alarak bir şirket kurmaya karar verdi. Erkek kardeşler büyük çıkışlarını 2010 yılında yaptı: Bu web sitesinden düğün davetiyelerini göndermek için faydalanan bir çalışanı sayesinde haberdar olan Toyota Suudi Arabistan ile yaptıkları bir sözleşmeyle… Onlar bugün otomobil üreticilerine, finans şirketlerine ve içinde Mısır, Sudan, Katar, BAE, Ürdün ve Bahreyn’in de olduğu çok sayıda ülkedeki başkalarına da satış yapıyor. Hamdan, “Arap dünyası, Pakistan, Afrika, Güneydoğu Asya’daki herhangi bir yere ulaşmak için önümüzde duran tek bir seçenek vardı. Bir tek uçuşla Hindistan’a, Kenya’ya, Güney Afrika’ya, Nepal’e, Pakistan’a, Singapur’a, Malezya’ya ve Endonezya’ya kolaylıkla gidebilirsiniz” diyor ve bir an durakladıktan sonra “Ancak insanların bizi hafife aldığı konu bizim buradan geniş bir milletler yelpazesine yayılmış yetenekli insanlara kolaylıkla erişebilmemizdir. Bu global yetenek havuzu dünyanın bu tarafında hiç duyulmamış beceri setleri sunuyor ve onların evlerine bağlanıp onlarla aynı dili konuşuyor. Burada herhangi bir gelişmekte olan pazarda büyümek için ihtiyaç duyduğunuzda içinden seçip alabileceğiniz muazzam çeşitlilikte bir havuz var” diye devam ediyor. 

KADIN GİRİŞİMCİLER

Economist Dergisi’nde yayınlanan Arap dünyasındaki start up’ların yüzde 25’inden fazlasının kadınlar tarafından kurulduğunun veya öncülüğünün yapıldığının haberi Batı’da pek çok kişiyi şaşkına çeviriyor. Teknoloji araştırmacısı Crunchbase Birleşik Devletler’de bu rakamın yüzde 17 civarında olduğunu tahmin ediyor. Beyrut merkezli önde gelen bir risk sermayesi şirketi olan Leap Ventures’ın eş kurucusu Hala Fadel, teknolojinin bu bölgede yepyeni bir alan olduğu için erkeklerin tahakkümünde olmadığını söylüyor. Fadel, “Bu yüzden de teknoloji kadınlara fevkalade cazip geliyor” diyor. Burada çalışmak isteyen orta sınıf Arap kadınlarının zaten işsizlik oranının çok yüksek olmasından dolayı şansları çok az. Bu yüzden kadınların çoğu kendi evlerinde teknoloji veya teknolojiyle ilintili şirketler kuruyor. Ola Doudin bu bölgedeki finansal altyapıda bir boşluk olduğunu gördüğünde ve onu dolduracak yeni doğmakta olan bir teknolojiyi keşfettiğinde BitOasis adındaki şirketini kurmuştu. Aslen Ammanlı olan Doudin, Birleşik Krallık’taki Birmingham Üniversitesi’nin elektronik mühendisliği bölümünden mezun olmuş ve ardından kendi kendini yazılım geliştirme alanında eğitmişti. Orta Doğu’nun ezbere ve ezberlemeye dayalı eğitim sistemine karşı çıkmış ve ebeveynlerin çoğunun çocuklarının izlemelerini istediği hükümet, mühendislik veya büyük şirketler gibi yerlerde klasik kariyer rotalarına sırt çevirmişti. 2015 yılında bu bölgedeki blokchain teknolojisi ve bitcoin gibi kripto para birimlerinin potansiyelini araştırmaya başladı. Orta Doğu’da nüfusun yarısından fazlasının internete erişebildiği ancak yüzde 20’sinden azının bir bankada hesabının olduğu 2015 yılında Doudin’e bir şeylerin kökten değişmesi gerekiyormuş gibi geldi. Bankalar hiç etkin çalışmıyordu ve işlemleri çok pahalıydı ve ayrıca küresel ölçekte yaşanmakta olan dijital dönüşümü yakalamakla da hiç ilgilenmiyorlardı. Hızla büyüyen internet kullanıcı tabanı zaten büyük bir özlemle geleneksel bankacılığa alternatif arıyordu. Doudin, “Bitcoin işte tüm bu arananlara ve üstelik fazlasına cevap veriyor” diyor. 2015 yılında kurduğu BitOasis, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki ilk bitcoin cüzdan ve kambiyo hizmetleri sunan şirketlerden biriydi. 2017 Haziran’ı itibarıyla bu şirketin işlem hacmi ayda 60 milyon dolardan fazla ve her ay ikiye katlanıyor. Doudin’e göre Dubai’nin avantajları çok net: Burası oldukça çeşitlenmiş bir piyasa, global piyasalara erişebiliyor, yığınla yetenekli insan kaynıyor ve genç girişimciler topluluğu sayesinde yeni bir ürünü piyasaya sürmek veya yeni bir teknolojiyi test etmek burada çok kolay.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz