Enflasyonun yeni rotası

Enflasyonda 2011 yılına iyi bir giriş yaptık.

1.03.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Enflasyonun yeni rotası
Yıllık Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) enflasyonu, ocak ayında 1.5    puan birden geriledi ve yüzde 6,4'ten yüzde 4,9'a indi. Böylece enflasyon, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Türkiye geneli için enflasyon oranlarını hesaplamaya başladığı 1983 yılından bu yana ilk kez bu kadar düşük bir seviyeye geriledi. Ankara iline ait önceki döneme ilişkin verileri de dikkate aldığımızda yıllık enflasyonun Temmuz 1970'ten bu yana en düşük seviyesine indiğini, yani yaklaşık 40 yıl öncesine dönüş yaptığını görüyoruz. Şubat ayında enflasyon biraz daha düşmüş olabilir. Önümüzdeki birkaç ayda da bu seviyelerde kalması ihtimali güçlü. Fakat enflasyon buralarda çok fazla kalıcı değil. Muhtemelen yaz aylarında yeniden yüzde 5'in üzerine tırmanacak. Son iki ayda ise bir kez daha yükselip yılı yüzde 6-7 arasında bir yerlerde kapatacak.
Enflasyona çizdiğimiz bu rota sadece bizim öngörümüz değil. Ocak ayında yaşanan düşüşe rağmen piyasaların da yıl sonu enflasyon beklentisi bu civarlarda. Merkez Bankası'nın şubat ayında düzenlediği Beklenti Anketi'nde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 6.6    olarak çıktı. Merkez Bankası'nın ocak sonunda yayınladığı 2011'in ilk Enflasyon Raporunda yer alan yıl sonu enflasyon tahmini de şu andaki seviyenin üzerinde ve yüzde 5,9
düzeyinde. Gerçi bu rapor yayınlandığında ocak ayı enflasyonu daha açıklanmamıştı ama bu ölçüde bir düşüş yaşanacağı Merkez Bankası'nın beklentileri dahilindeydi.

BAZ ETKİSİNİN ROLÜ
Enflasyonda ocak ayında yaşanan düşüşün yıl sonu enflasyon tahminlerinde bir değişiklik yaratmamış olmasının nedeni, bu düşüşün kaynaklandığı faktörün geçici ve de beklentiler dahilinde olmasında yatıyor. Enflasyon ocak ayında "baz etkisi" sayesinde bu kadar düştü. Bu baz etkisi ise geçen yıl ocak ayında hükümetin vergi ayarlamaları nedeniyle enflasyonun mevsim normallerinin üzerinde çıkmasından kaynaklanıyor. Vergi artışları yüzünden alkollü içecek ve tütün ürünlerine yapılan zamlar nedeniyle geçen yıl ocak ayında enflasyon yüzde 1,85 olarak çıkmıştı. Oysa 2003=100 bazlı TÜFE'nin başlangıcından bu yana ocak aylarında gerçekleşen enflasyon oranlarının ortalamasını aldığımızda, karşımıza yüzde 0,8 dolayında bir oran çıkıyor. Bu oranı mevsim normalleri olarak kabul edebiliriz. Bu yıl benzer bir vergi ayarlaması olmadığından mevsim normallerine yakın bir enflasyon oranının çıkmasıyla yıllık enflasyonda büyük bir düşüş yaşanacağı belliydi.
Giyim-ayakkabı ve konut-su-elektrik gruplarında fiyat hareketlerinin düşük kalmasının da etkisiyle ocak ayında enflasyon mevsim normallerinin de altında (yüzde 0,41) çıktı. Bu da yıllık enflasyonu böyle aşağılara çekti.

SEYİR DEFTERİ
Şubat ayında enflasyonda beklediğimiz düşüş de yine baz etkisinden kaynaklanıyor. Gıda fiyatlarındaki tırmanış ve vergi ayarlamalarının gecikmeli etkisi yüzünden, geçen yıl şubat ayında da enflasyon mevsim normallerinin üzerinde çıkmıştı. Bu yıl mevsim normallerine yakın bir oranın çıkması şubat ayında yıllık enflasyonu yüzde 4 dolayına kadar çekecek.~

Sonraki aylarda da mevsim normallerine yakın enflasyon oranlarının çıkması ise yıllık enflasyonun mart ve nisan aylarında yüzde 4-5 arasında seyretmesi anlamına geliyor. Bu varsayım yıllık enflasyonun mayıs ayında yüzde 6 civarına yükselmesini ve yılın son iki ayına kadar da bu seviyede seyretmesini içeriyor. Aynı varsayım yıl sonu için ise yüzde 8 dolayında bir enflasyona işaret ediyor. Tabii enflasyonun bütün bir yılı böyle mevsim
normallerine yakın seyrederek geçirmesini beklemek doğru olmaz. Yıl içinde birçok başka faktör enflasyonu aşağı ya da yukarı doğru etkileyecek. Enflasyonun yıl sonunda alacağı değer, bu faktörlere bağlı olarak değişecek. İşte biz aşağı yönlü faktörlerin biraz daha baskın çıkacağını düşündüğümüz için yıl sonunda enflasyonun mevsim normallerinin ima ettiği düzeyde değil de 1-2 puan daha aşağıda olacağını tahmin ediyoruz.

İÇ TALEBİN ETKİSİ
Yıl içinde enflasyonu etkileyecek en önemli faktör iç talebin seyri ve de bunun ekonominin üretim kapasitesi üzerinde ne ölçüde baskı yapacağı olacak. İç talep geçen yıl çok canlı olduğu halde, kapasite kullanım oranları hala resesyon öncesine dönüş yapmadığı için, enflasyonu fazla etkilememişti. İhracattaki performansın zayıf kalmasının da etkisiyle geçen yıl imalat sanayi ortalama yüzde 72,5 civarında bir kapasite kullanım oranıyla çalıştı. Oysa resesyon öncesinde bu oran yüzde 80'in üzerindeydi. Ortada böyle atıl kapasiteler olduğunda işletmeler talebi ürkütmemek için ürünlerine zam yapmaya çekiniyor. Kapasite kullanım oranları bu yıl resesyon öncesindeki seviyesine geri dönebilir. Fakat bu en azından yılın ortalarından önce mümkün olmayacak gibi görünüyor. Öte yandan Merkez Bankası'nın yeni para politikası uygulaması çerçevesinde kredi hacmindeki artışı frenlemeye çalışması nedeniyle bu yıl iç talep geçen yılki kadar canlı olmayacağa benziyor. Bu da bu yıl da iç talepten enflasyona önemli bir baskı gelmeyeceğini düşündürüyor.

MALİYET CEPHESİ
Enflasyonu maliyet kanalından etkileyecek faktörlerde ise durum o kadar iyi değil. Buradaki temel faktörü başta petrol olmak üzere emtia fiyatları oluşturuyor. Geçen yılın büyük bölümünde 80 dolar civarında seyreden petrolün varil fiyatı, bu yıla yükseliş eğilimiyle girdi. Biz bu yazıyı yazdığımız sırada dünya petrol fiyatları 100 dolar civarını bulmuştu. Bu yükselişte Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan siyasi karışıklıklar gibi geçici faktörlerin de etkisi var. Fakat bu karışıklıklar olmasa da gelişmekte olan ülkelerin hızlı büyümeye devam etmesi nedeniyle petrol fiyatları bu yıl geçen yılki seviyesinin üzerinde seyredecek gibi görünüyor. Nitekim Merkez Bankası da 2011 yılı enflasyon tahmininde esas aldığı petrol fiyatı varsayımını 85 dolardan 95 dolara çıkarmış bulunuyor. Bu da petrol fiyatlarının bu yıl enflasyona biraz daha fazla baskı yapacağını gösteriyor.
Son yıllarda tüm dünyada enflasyonu tehdit eden bir başka faktör olan gıda fiyatlarında da son haberler
iyi değil. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) verilerine göre dünya gıda fiyatları, son 6 aydır hızla tırmanıyor ve ocak ayında rekor seviyelere çıkmış durumda. Türkiye'nin gıdada dışarıya pek fazla bağımlılığı olmadığı için dünya gıda fiyatlarındaki artış bizi birebir etkilemiyor. Nitekim son aylarda Türkiye'de gıda fiyatları dünyadaki gibi artmadı. Fakat dünya gıda fiyatlarında artışa yol açan faktörler (küresel ısınma, kuraklık, stokların azalması vb.) Türkiye için de geçerli ve bizde de sorun yaratıyor. Geçen yıl gıda fiyatlarındaki dalgalanma iki kez enflasyonda tırmanışa yol açmıştı. Bu yıl da gıda fiyatlarındaki gelişmeler enflasyonda belirsizliği arttıracak gibi görünüyor.~

BÜTÇENİN DURUMU
Türkiye'de enflasyonda belirsizliği arttıran bir faktör de hükümetlerin bütçede ipin ucunun kaçmakta olduğunu gördüklerinde hemen vergi ayarlamalarına gitmesi oluşturuyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz