Hedef, iyi para yönettiğimiz inancını yerleştirmek

Alim Telci ile sektörü, sektörün içinde Halk Portföy'ün hedeflerini konuştuk.

1.05.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hedef, iyi para yönettiğimiz inancını yerleştirmek
Portföy yönetim sektörünün en genç şirketlerinden biri olan Halk Portföy, 15 ayda portföy büyüklüğünü 660 milyon TL’den, 1,4 milyar TL’ye çıkardı. Bu büyüklükle sektörde 10’uncu sırada olan şirkette amaç ‘iyi para yönettiği’ inancını yerleştirmek. Halk Portföy Genel Müdürü Alim Telci, “Bu amaca ulaşmanın yolu, ‘performanstan mutlu olan yatırımcıdan geçer. Bugüne kadar farklılığımızın da buradan geldiğine inanıyoruz” diye konuşuyor. 2011 yılının Haziran ayında kurulan, aynı yılın aralık ayında faaliyetlerine başlayan Halk Bankası iştiraki Halk Portföy, sektörde 2012 yılı içinde en hızlı büyümeyi sağlayan şirket oldu. Şirket,

2013 yılında da bu çıkışını sürdürerek ilk çeyrek itibarıyla en hızlı büyüyen iki şirketten biri olma başarısını gösterdi. Halk Portföy, 660 milyon TL seviyelerinden aldığı fon büyüklüğü bayrağını, Halkbank'ın desteğini alarak 15 ay gibi kısa bir sürede 1,4 milyar TL'nin üzerine çıkarttı. 2013 yılı içindeki atakla sektörün 10'uncu büyük şirketi konumuna ulaştıklarını söyleyen Halk Portföy Genel Müdürü Alim Telci, yatırım fonlarında ve özel portföy yönetiminde sektörde sırasıyla yüzde 3,4 ve yüzde 3,2 oranında pazar payları olduğunu söylüyor. Bununla birlikte Halkbank'ın bireysel emeklilik segmentine yeni girdiğini kaydeden Telci, bu segmentte henüz yolun başında olduklarını anlatıyor. Alim Telci ile sektörü, sektörün içinde Halk Portföy'ün hedeflerini konuştuk:

Türkiye’de portföy yönetim sektörünün yıllara göre durumu nasıl? Bir büyüme eğiliminden söz edilebilir mi?
Fon sektöründe ürün bazında büyümeden söz edebiliriz. Örneğin 2009-2011 yılları arasında yaklaşık yüzde 20 büyüyen sektörde, o dönemde çok ilgi çeken korumalı ve garantili fonların etkisi vardı. Bu fon grubunun yanında yıllar itibarıyla düzenli büyüme gösteren grup emeklilik fonları oldu. Yüzde anlamında bireysel ve kurumsal portföy yönetiminde de bir büyüme sözkonusu olsa da bu segmentteki rakamların küçüklüğü, genel sektör trendini değiştirmiyor. Ancak, sektörün kalbi olan yatırım fonları tarafında düzenli bir büyümeden söz etmek mümkün değil.~

Portföy yönetim şirketlerine ortalama getirinin altındaki fonların yönetiminde değişim, sermaye zorunluluğu gibi yeni düzenlemeler getirildi. Bu tarz değişikliklerin etkilerini değerlendirir misiniz?
Sektördeki şirketler için minimum sermaye rakamının yükseltilmesi sektörün güvenilirliğini yatırımcı algısında artıracaksa da henüz portföy yönetimi işinin sermaye odaklı bir işkolu olmadığının tam anlaşılmadığını gösteriyor. Bu düzenleme ile bağımsız portföy yönetim şirketleri yaşam alanı bulmakta zorlanacak, içinde Halk Portföy'ün de bulunduğu güçlü sermaye gruplarının iştiraki olan şirket yöneticileri ise kârlılık anlamında hesap vermekte güçlük çekecek. Bizim işimizin sermaye odaklı olmaması nedeniyle ek sermaye yükümlülüğü faaliyet kârına direkt yansıyamayacak ve şirketlerin sermaye getirisi aşağıya düşecek.

Sektörünün gelişmesi için nelerin yapılması gerekiyor?
Portföy yönetim sektörünün gelişmesi, ülke içinde sermaye piyasalarının geldiği noktaya bağlı. Türkiye'de sermaye piyasaları reel ve nominal faizlerin yüksekliği nedeniyle ulaşması gereken noktanın uzağında. Ancak şunu da eklemek gerekiyor ki sermaye piyasalarımız yaşanan yüksek faiz ortamı nedeniyle çok daha geride kalmış olabilirdi. Artık sermaye piyasalarının gelişmesi üzerindeki en olumsuz nedenin ortadan kalkması bir yana hükümet tarafından Finans Merkezi Projesi çerçevesinde bu sermaye piyasaları destekleniyor. Unutulmaması gereken en önemli faktör, portföy yönetim sektörünün bir sermaye yoğun sektör olmadığı, bu sektörün ana maddesinin insan kaynağı olduğudur. Gelişim için bu ana maddenin üretilmesi, yetiştirilmesi gerekli.

Sektörde hangi hizmetlerinizle fark yaratıyorsunuz? Şirketinizin sektörde bundan sonraki hedefleri nelerdir?
Hızlı büyüme, yeni ürünler gibi konseptlerin önemli bir başlık etkisi olsa da bir portföy yönetim şirketinin ana görevi, yönettiği fon ve portföylerin yatırımcılarına yüksek getiri kazandırması yani fon performanslarının yüksek olmasıdır. Bizim sektördeki amacımız bize atfedilen misyon çerçevesinde Halk Portföy'ün ‘iyi para yönettiği' inancını yerleştirmektir. Bu amaca ulaşmanın yolu ‘performanstan mutlu olan yatırımcı'dan geçer. Bugüne kadar farklılığımızın da buradan geldiğine inanıyoruz. Öte yandan Halk Portföy olarak bir diğer amacımız bu sektörün temel taşı olan insan kaynağı konusunda en üst düzeye çıkabilmek. Halk Portföy, hem sektöre kaliteli işgücü yetiştirebilen, hem de yetenekli işgücünün sektörde çalışmak için tercih ettiği bir kurum olmalı.~

Sektöre yönelik yabancı ilgisini değerlendirir misiniz?
Sektörde yabancı ilgisinin değişen SP Kanunu ile birlikte yavaş yavaş oluştuğunu görüyoruz. Türkiye'de portföy yönetim şirketi kurmak isteyen uluslararası fonları görüyoruz. Yabancı fonlarla ortaklık girişiminde bulunan lokal portföy yönetim şirketleri var. Bu noktada şunu söylemek gerekir ki yabancı ortağı olan bankaların ana hissedarı olduğu portföy yönetim şirketleri, yurtdışı faaliyetleri ve ortaklıkları anlamında bir adım önde olacaklardır.

Yine bağımsız portföy şirketlerini değerlendir misiniz?
Bağımsız portföy yönetim şirketlerinin ortak ve yöneticilerini son derece cesur buluyorum. Banka iştiraki şirketlerin bu kadar dominant olduğu bu sektörde onların girişimci ruhlarını saygıyla karşılıyorum. Umuyorum sektörde yarattıkları rekabet, fon yönetim ücretlerinden ziyade performans üzerinde yoğunlaşır. Fon dağıtım platformlarının kurulması, fon kurma yetkisinin sadece portföy yönetim şirketlerine verilmesi, özellikle bağımsız portföy yönetim şirketlerini destekleyecek ilerlemeler. Onların daha rahat faaliyet gösterebilmeleri adına atılan her adımı desteklediğimizi söylemek isterim.

Yüzde 25 kamu katkısı sonrasında BES’te nasıl bir değişim gözleniyor?
Yeni BES Kanunu ile birlikte bu ürüne olan ilginin ve algının olumlu olarak arttığını söylemek mümkün. Ancak bu ilginin rakamlara yansımasının limitli olduğunu söyleyebiliriz. Yılın başından bu yana yani devlet katkısının başlamasından ilk çeyrek sonuna kadar, emeklilik fonlarında değer artışları dahil 1,6 milyar TL yükselme meydana geldi. Geçen yıl bütün bir yıl 6 milyar TL büyüme sözkonusuydu. Göreceli olarak bir iyileşmenin olduğu doğru ama tam bir patlama olduğunu da söyleyemeyiz. Burada kritik olan nokta katılımcıların yüzde 25 katkı ile ilgili ne oranda bilgilendirildikleri. Eğer katılımcılar, bu desteğin rahat ulaşabilecekleri bir fon olduğunu düşünüyorlarsa, yani yeterli bilgilendirilmedilerse, ileride sektörle ilgili bir küskünlük yaratmasından endişelenirim.

“BES DAĞILIMLARINDA MUTLAKA HISSE OLMALI”
“BES katılımcılarına fon dağılımı tavsiyesi vermek çok ayrı bir ekspertiz gerektirir. Bu karar mekanizmalarına katılımcıların demografik özellikleri, emeklilik sonrası fonlarının geri ödeme şekli, ilgili vergi kanunları gibi servet yönetimi ile ilgili değerlendirmeler de girmelidir. Bu nedenle sektörde mutlaka finansal danışmanlık hizmeti veren aktörlerin çoğaltılması gerekiyor. Bu konuyu finansal ürünlerin BES'e uygunluğu anlamında değerlendirirsek hisse senetleri değerlerinin Türkiye'nin büyümesi ile doğru orantılı olarak artmasını bekleyebiliriz. BES dağılımlarında hisse senetleri mutlaka bulundurulması gerekli.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz