Oyun planı değişiyor

Bankalara gelen proje finansmanı ve yatırım kredisi taleplerinde hissedilir bir düşüş var...

4.10.2016 10:58:240
Paylaş Tweet Paylaş
Oyun planı değişiyor
“TAAHHÜT İŞLERİNDE DARALMA VAR”
Yapı Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Feza Tan, son dönemde kurumsal bankacılıkta şirketlerin genellikle kısa vadeli ve ağırlıklı olarak TL borçlanmayı tercih ettiğine dikkat çekiyor ve değerlendirmesine şöyle devam ediyor: “Yatırım kredisi taleplerinde ağırlıklı olarak enerji portföylerinin refinansmanı, yenilenebilir enerji finansmanı, enerji tesislerinin özelleştirilme finansmanını görüyoruz. Yatırım kredi talepleri enerji ve gayrimenkul sektöründe yerli-yabancı satın almalarla özel sektör katılımlı büyük kamu ihalelerinin finansmanına yönelik oluyor. İmalat sektöründe ise önemli bir kapasite artışı ya da yeni yatırım için kredi talebi gözlemlenmiyor. İnşaat ve taahhüt sektöründe devam eden yurtiçi ve yurtdışı işlerde daralma gözlemliyoruz. Türk inşaatçıların geleneksel olarak güçlü olduğu bölgeler Kuzey Afrika, Ortadoğu, Azerbaycan, Türkmenistan ve Rusya. Türk inşaat sektörü de aynı zamanda önemli petrol ve doğalgaz üreticisi olan bu ülkelerdeki emtia fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle devam eden inşaat yatırımlarında yavaşlama, yeni projelerde erteleme olarak kendini gösterme olasılığına karşı yeni pazar arayışında.”
“GARANTİLİ SATIŞLARA YÖNELİM VAR”
Finansbank Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ömür Tan, 2015’te içeride ve dışarda yaşanılan negatif gelişmelerle bozulan piyasanın etkilerinin, kurumsal ve ticari tarafta büyük şirketlere biraz da gecikmeli olarak yansıdığını düşünüyor. Bu görüşünü şöyle açıyor: “Sonuçta birçok şirketin sermaye tabanları, yaşanılan devalüasyonu kaldıracak düzeyde değil. Büyükler iflas istediklerinde zincir etkisi daha çok oluyor. Normalde sorun küçük şirketlerden büyüklere doğru olur. Ancak büyük kurumlarda sorun, olduğunda etrafını silip süpürüyor. Bu, bankalarda da tedirginlik yaratmaya başlıyor. İflasın olduğu sektörle ilgili bankalarda da endişe oluşuyor ve likidite kısıtlanıyor.” Şirketlerin garantili satışlara yöneldiğini anlatan Ömür Tan, “Kendi satışlarındaki teminat yapılarını gözden geçirme ihtiyacı hissediyorlar” diyor ve konuyla ilgili şu yorumları yapıyor: “Gerek bankalarla doğrudan borçlandırma sistemleriyle çalışmaya gerek Coface, Euler Hermes gibi alacak sigortası şirketlerinden hizmet almaya başlıyorlar. Piyasadaki karışıklık, yatırım iştahını da geriye çekiyor. Deutsche Bank’ın raporuna göre mart sonu itibariyle kurumsal tarafta sorunlu kredi oranı yüzde 2,6’dan 2,9’a yükseldi. 21 yıllık bankacılık hayatımda böyle enteresan bir dönem hatırlamıyorum. Türkiye’de yıllardır bu kadar büyük kurumsal kredi batıkları olmuyordu. Anadolu’yu dolaşıyorum, hala şirketlerde bilançoları hedge etmede sorunlarımız var. 10 yıl önce yüzde 30-40 kâr marjıyla çalışan şirketler, şimdi yüzde 5 marjla çalışıyor. Turizmde yüzde 2 kâr marjları yapılıyor. Şirketlerin kendini korumak adına belli bir kâr oranı belirleyip üstünü hedge etmeleri gerekiyor. Kredi maliyetleri de kurumsal ve ticari tarafta son bir yılda yüzde 2 arttı. Mayıs 2016’da tüzel kredilerde ortalama faiz 15’lerde, bu seviyede kalacağını düşünüyorum.”
“AÇIK POZİSYONLARI 2 KATINA ÇIKTI”
HSBC Kurumsal ve Yatırım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Hulusi Horozoğlu, Türkiye’de kurumsal borçluluğun GSMH’ye oranının yüzde 30 ile gelişmekte olan ülkelere göre yüksek olduğuna dikkat çekiyor. “Türkiye’de döviz borcunun toplam borca oranı yüzde 60’larda, yani şirketler genelde dövizle borçlanıyor” diyen Horozoğlu, tabloyu şöyle özetliyor: “TL’nin değer kaybetmesi nedeniyle döviz varlıkları daralıyor. Bu da şirketlerin sermayelerinin erimesine, kambiyo zararı yapmalarına ve toplam kârlılıklarına negatif etki yapıyor. Avrupa’ya göre Türkiye’de şirketlerin borç/sermaye oranı daha yüksek, bankalar bu yüksek oranla kredilendiriyor. Örneğin enerji dağıtım sektöründe kredilerde bu nedenle yeniden yapılandırmalar yapılıyor. Bugün açık pozisyon, bankalar ya da KOBİ’lerde değil, kurumsal şirketler üzerinde. 2008 krizi sonrasıyla bugünü kıyasladığımızda kurumsal şirketlerin açık pozisyonunun 2 katına çıktığı görülüyor. Bir hesaba göre kurumların net açık pozisyonu 160-170 milyar dolara geldi. Son dönemde genel resimde kurumsal ve ticari tarafta kredileri orta ve uzun vadeye yayma eğilimi var. Bir yıllık kredilerin ortalama vadesinin 3-5 yıla yayıldığını görüyoruz. Ağırlıklı olarak büyük şirketler, ödeme sorunları olacağından değil de mevcut döviz likiditesinden yararlanmak adına Club ya da sendikasyon kredileriyle özellikle sabit faizli kredilerin vadelerini uzatıyor. Böylece önümüzdeki dönemde önlerine gelecek yeniden fiyatlama riskini bertaraf 178 CAPITAL 7 / 2016 ediyorlar. Telekomünikasyon ve perakende alanlarında bu tip kredileri görüyoruz. Tabii burada daha küçük bir kısım şirket, kredi ödeme sorunu yaşanmasın diye kredilerini yeniden yapılandırıyor.” ~“OYUN RASYONALİZE OLUYOR”
Odeabank Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Avcı, hem politik stabilitedeki oynaklıkların hem global değişikliklerin alışılan iyi ortamı bozduğuna dikkat çekiyor. Bugün şirketlerde ise şunları gözlemlediklerini söylüyor: “Ana işinden iyi para yapan firmalarımız, hava güneşliyken farklı yan alanlara yatırım yaptı, ana konsantrasyonlarını dağıttı. Şimdi yan alanlardan gelen borç, ana işi etkiliyor ve nakit sıkışıklığına giriliyor. 2-3 şirket iflas erteleme alınca zincir etkisiyle tüm reel sektör ve finans olumsuz etkiliyor. Bunun sonucunda bankalar, temkinli bir duruşa geçiyor. İş yapma şartları değişiyor, fiyatlama yukarı çıkıyor. Aslında güneşli havalarda sistem rekabet etkisiyle irrasyonel noktalara gidiyor; bugünkü gibi ortamlarda fiyatlar olması gereken noktayı buluyor. Piyasa rasyonalize oluyor, şartlar zorlaşınca rasyonel oyun oynanmaya başlanıyor. Reel sektörde iki kere düşünerek daha akılcı adım atmaya başlıyor. Tabii ki bu ortamda kredi talebinde ciddi düşüş hissediyoruz. Sektör, katılım bankaları dahil nisan ayı verilerine göre kurumsal kredilerde yıllık yüzde 14,2 büyüdü. Son ay büyüme sadece yüzde 0,2 arttı. Özellikle son 6 ayda sanayide yatırım kredisi talebi çok az geliyor. İmalat sanayide krediler yıllık olarak yüzde 2,6 büyüdü. Bu çok düşük bir oran, hatta nisanda yüzde 0,4 küçülme görülüyor. Bu yıl daha çok enerji, gayrimenkul ve altyapı yatırımlarına kredi isteniyor. Kamu özel ortaklıklı hastane yatırımları da iyi gidiyor. 15-18 yıl vadelerle 9 milyar dolarlık finansman var, 2023’e kadar 34 tane entegre hastane tamamlanacak yani burada sağlıklı bir akış var.”
“KOBİ’LERDE BORÇLULUK ARTIYOR”
ING Bank KOBİ Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erdoğan Yılmaz, “KOBİ’ler zorlaşan piyasada son dönemde işletme sermaye açığı veriyorlar. Bugün büyük bir bölümü kısa vadeli fonlama ihtiyaçları nedeniyle kredi kullanıyor” diyor. Yılmaz, şöyle devam ediyor: “Ama yıl başından beri KOBİ’lerin finansal yapılarını nasıl güçlendireceklerini düşünerek uzun vadeli projeksiyon yapmaya başladıklarını gözlemliyoruz. KOBİ’lerde özellikle arsa ve işyeri alımları için yatırım kredileri isteniyor. Bu yıl özellikle üretim imalat sektöründe yatırım kredilerini ağırlıklı olarak makine yatırımında kullandıklarını görüyoruz, ciddi bir atılım var. Ticari alacaklardaki bozulma nedeniyle KOBİ’lerde borçluluk artıyor. İşletme sermayesinin bu kadar finansa edildiği bir ortamda, acaba sorunlu krediler artar mı diyorduk? Bu derece yansımadı. Ödemeyle ilgili sorunlar artıyor ama alarma geçecek durum yok. Turizmde sorun olacak, ancak asıl işletme sermayesi ihtiyacı sezon açılmasıyla rakamlarda görülecek. Firmaların vade alacaklarının yapısında buna paralel açılma da görüyoruz. Bazı sektörlerde, tekstil ve ayakkabıda 18 aya kadar giden vadeler oluşuyor. Vadelerin bu kadar uzaması güzel değil tabii…”~MURAT KULAKSIZ DENİZBANK KOBİ BANKACILIĞI GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
“İFLAS ERTEMEDE KOBİ’LER DAHA FAZLA ZARAR GÖRÜYOR”
TEMİNAT SIKINTISI

KOBİ’ler, istihdamın yüzde 75’ini ve ihracatın yüzde 57’sini gerçekleştiriyor. Ama finansmanda payları yüzde 24’lerde, çünkü KOBİ’lerin teminat sıkıntısı var. KOBİ’lerin finansmanında ana teminat, patronların malvarlığı oluyor. Tahsilat vadelerinde de uzamalar mevcut; tekstil ve ayakkabıcılık gibi sektörlerde vade uzamaları nedeniyle son dönemde daha çok işletme kredilerine ihtiyaçları oluyor. KOBİ taleplerinde, yatırım kredileri yerine işletme kredilerinde artış mevcut. Yatırım kredisi tarafındaysa son bir yıldır KOBİ’lerin uzun vadeli projeksiyon yapmasıyla 1-2 yıla kadar geri ödemesiz kredi talepleri de geliyor.
SORUNLUDA ARTIŞ
Sorunlu kredi oranlarında bu yılbaşından bu yana kredilerdeki büyümeye paralel bir artış var. Yıl sonundaki KOBİ kredilerindeki sorunlu kredi oranı 4,1’den Mart 2016’da 4,4’e geldi ki bu da normal. Turizmde şirketlerin kredi ödemeleri yüksek sezon sonrası ağustos-eylülde oluyor. Henüz nasıl bir yansıması olacağını bilmiyoruz. Tarımda da hasat sonrası yansımaları göreceğiz. İflas ertelemelerde KOBİ’ler daha fazla zarar görüyor. Çünkü alacaklarını tahsil edemiyorlar, derinden etkileniyorlar. Biz banka olarak bu yıl KOBİ tarafında yüzde 30 büyümeyi planlıyoruz. Sektör de yüzde 20’lerde büyüyecek.

NAFİZ KARADERE GARANTİ BANKASI KOBİ BANKACILIĞI GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
“NAKİT AKIŞINI YÖNETMEKTE ZORLUK ÇEKİYORLAR”
ÇEKİNCELİ DAVRANIYORLAR

Borçlanma maliyetleri nedeniyle nispeten güçlü olan şirketler kendi kaynaklarıyla kredi kapamayı ve devamında borçlanmak yerine kendi kaynaklarını kullanmayı tercih ediyor. Mart 2016 itibarıyla KOBİ’lere kullandırılan toplam nakdi kredi rakamı 400 milyar TL’ye ulaştı. Bu da yüzde 3 büyüme kaydettiğini gösteriyor. Geçen yılın aynı döneminde bu oran yüzde 4 civarındaydı. Aynı hızla devam ederse yıllık 12- 15 civarında büyüme bekliyoruz.
ALACAK YAPISI BOZULUYOR
Talep edilen kredi tutarlarında önemli bir farklılık yok; ancak KOBİ’lerin çalıştıkları banka sayısını azaltmaya çalışmaları dikkat çekiyor. Birçok KOBİ, gerek işlemlerini gerek teminatlarını, güven duydukları bankalara yönlendiriyor. Özellikle ihracat yapan firmaların, kredi faiz oranları nedeniyle Exim Bank kredisine yöneldiğini görüyoruz. Kredi ilişkimiz olan bazı firmaların alacak yapısının bozulmaya başladığını, yaşadıkları maddi kayıpların faaliyetleri üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ve bozulmalar nedeniyle tasfiyeler yaşandığını görüyoruz.
VADELER UZUYOR
Tüm bu tespitler doğrultusunda, talep edilen kredi vadelerinin de uzamaya başladığını görüyoruz. BDDK verilerine baktığımızda, ödeme güçlüğü nedeniyle vadelerin uzaması, sektördeki ticari vadesiz mevduat büyüme rakamlarına olumsuz yansıdı. Karşılıksız işlemi yapılan çek adedine baktığımızda Türkiye Bankalar Birliği verilerinde 2014 ilk 4 ay toplamına göre 2016’da yüzde 14 artarken, hacim olarak yüzde 44 artmış olduğunu görüyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz