Sorunlar aşılacak mı?

Sigorta sektörü geçtiğimiz yıllarda ekonomik krizlerin etkisinin belirgin hissedildiği yıllar dışında, enflasyonun oldukça üzerinde büyüme kaydetti.

1.07.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Sorunlar aşılacak mı?
Sigorta sektörü, son 10 yıldır hızlı büyüyor. Bu trendin gelecek 10 yılda da devam etmesi, Türkiye’nin dünyada 16’ncı büyük sigorta pazarı haline gelmesi bekleniyor. Ancak büyüme devam ederken sektörün endişeleri bitmiyor. Çünkü özellikle trafik ve kasko branşlarından gelen hasar/prim oranı dengesizliği, son yıllarda hızla düşen kâr gibi kritik sorunlar var. Sağlıklı büyüme için bu sorunların aşılması gerekiyor. Sigorta sektörü geçtiğimiz yıllarda ekonomik krizlerin etkisinin belirgin hissedildiği yıllar dışında, enflasyonun oldukça üzerinde büyüme kaydetti. Son 10 yılda prim üretimi, yaklaşık 6 kat büyürken yıllık birleşik büyüme oranı yüzde 21’ler seviyesini yakaladı. Ancak halen penetrasyon olarak gelişmiş ülke rakamlarının çok gerisinde. Öyle ki toplam yıllık sigorta priminin milli gelire oranı, dünya ortalamasında yüzde 7’lere yakın seyrederken Türkiye için bu oran yüzde 1,3’ün altında. Dolayısıyla, sigorta sektöründe büyümenin devam etmesi bekleniyor. Ancak, bu büyümenin sağlıklı olması arzulanıyor. Çünkü, sigorta sektöründe uzun yıllardır devam eden kritik sorunlar hala aşılabilmiş değil. Diğer yandan son 10 yılda prim üretimindeki hızlı artışa rağmen sigorta şirketlerin kârlılıklarının yüzde 11’ler seviyesinden yüzde 1,8 seviyelerine gerilediği görülüyor. Düşük kâra karşın hızlı büyüme riski artıyor. Fiyat odaklı çekişmeli rekabet, sektörün en önemli dağıtım kanalı acenteler tarafında da sağlıksız bir tablo ortaya koyuyor.

HASARDA ÖNLENEMEYEN YÜKSELİŞ
Sigorta sektörü, son 10 yılda prim üretiminde önemli büyüme gösterdi. 2001 yılında 2,5 milyar TL civarında olan hacim, 2011 sonunda yaklaşık 4,8 kat artarak 14,5 milyar TL’ye ulaştı. Sektörün GSYH içindeki payı arttı. Ancak bu süreçte hasar maliyetlerinde de prim üretimine benzer bir trend gelişti. Ödenen ve muallak hasar toplamı, aynı dönemde yaklaşık 4,8 kat artarak 2,3 milyar TL’den 13,4 milyar TL’ye çıktı. Yapı Kredi Sigorta Genel Müdürü Doç. Dr. S. Giray Velioğlu, hayat dışı sektör verileri incelenirken sektörün gerçek performansını göstermesi açısından, reasürans etkisinden arındırılmış net hasar/prim oranına bakmak gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “TSRŞB tarafından yayınlanan son 5 yılın verisi incelendiğinde, 2007 yılı sonu itibarıyla yüzde 72 olan net
hasar/prim oranının 2011 sonunda yüzde 74’e çıkmış olduğu görülüyor. Yıllar bazında incelendiğinde hasar prim oranında bir dalgalanma var. Özellikle 2008 yılında hasar prim oranı yüzde 78’e kadar yükselmiş, ama yıllar içinde eski seviyesine yaklaşmış." Sektörde hasar prim ortalamasının artmasına neden olan belli başlı 3 branş var. Bunlar trafik, kasko ve sağlık olarak sıralanıyor. Bu üç branş, sektörde en fazla prim üretimi yapılan branşlar. Fiyat rekabeti de yine en çok burada yaşanıyor. Büyüme beklentisiyle sektöre giriş yapan yabancı yatırımcılarla sektörde bulunan büyük şirketlerin pazar payı odaklı stratejileri bu tabloyu desteklemeye devam ediyor.~

PRİM/HASAR FARKI KRİTİK
Axa Sigorta Genel Müdürü Cemal Ererdi, “Sigortacılıktaprim büyüdükçe, nominal olarak hasar tazminat ödemelerinin de artması normal” diyor. Mevcut tablodaki sıkıntının, hasarın prim oranındaki gelişimin artık kâr edilemeyen noktaya gelmesi olduğunu söylüyor. Liberty Sigorta Genel Müdürü Ragıp Yergin ise “Sigortacılığın özü tekniktir” diyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor: “Burada risk, teminat, fiyat tekniğine odaklanmalıyız. Sigortacılığın temel ilkelerini benimsemeliyiz. Kişiye, özelliklerine göre, kişinin elindeki varlığın risk durumuna göre teminat sunmalıyız. Diğer yandan hasar süreçlerinin her müşteri için şeffaf hale getirilmesi gerekiyor. Tüm şirketlerin, ihbardan başlayarak müşterinin hasarının izlediği yolları takip etmesine izin vermesi çok önemli. Kabul edelim finansal tedbirler, ilave sermaye artışları Hazine Sigorta Genel Müdürlüğü’nün görevi olduğu kadar tüketicilere ana işimiz olan hasarda daha şeffaf ve daha iyi hizmet vermemiz de aynı kurumun konusu. Bu konuda çok ciddi adımlar atıldı. Denetim konusu bu başlıkları ana başlık da yaptı. Ancak daha hesap verilir bir süreç ve yaptırımların tanımlanmasına ihtiyaç var. Sermaye gereği konusunda atılan ya da atılacak adımlar belliyken hasarını geç ödeyen ya da hiç ödemeyen için sistem ne yapacak bunun da netleşmesi gerekiyor. Ancak bu sayede yıllardır maalesef düzeltilemeyen tüketicideki olumsuz algının değişmesi mümkün.”

YÜKSEK BÜYÜME SORUN MU?
Son 10 yılın verileri incelendiğinde sigorta sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin kârlılıklarının yüzde 11’ler seviyesinden yüzde 1,8 seviyelerine kadar düştüğü görülüyor. Bu dönemde prim üretimi 6 kat artarken teknik kâr yaklaşık yarı yarıya düşmüş. Doç. Dr. S. Giray Velioğlu, bu durumun göze çarpan en önemli sebebinin, günümüzün piyasa şartlarının sektör oyuncularını rekabetçi fiyat politikaları izlemeye zorlamış olması ve irrasyonel fiyatlarla üretim yapılması olarak açıklıyor. Velioğlu, kârlılığın bu derece azaldığı ortamlarda büyümenin de riskli olabileceğine işaret ediyor ve ekliyor: “Şirketlerin dip toplamda kâr yazması oldukça zorlaşıyor. Son dönemde özellikle sektörün büyük oyuncularının kâr ve büyümeyi dengelemeye çalıştığını gözlemliyoruz. Önümüzdeki dönemlerde mevcut uygulamalarda ve yönetmeliklerde bir değişiklik olmaması durumunda, şirketlerin büyüme yönünde, kârlılıklarını ve maliyetlerini de gözeterek adım atacaklarını düşünüyorum.” Büyüme rakamlarının kârlılığa bir türlü olumlu yansımadığına işaret eden Ragıp Yargın, “Sektör bu yıl da reel olarak büyüyecek ancak büyümeden çok sektörde bilanço kârlılığı ve teknik kârlılığın daha iyi bir seviyeye gelmesi önemli” diyor.

DÜŞÜK KARLA ÇOK ZOR
Peki kâr sorunu nasıl aşılacak? Doç. Dr. S. Giray Velioğlu önce kâr problemini açıklıyor: “Bileşik rasyo hesabıyla kazandığınız her 100 TL net prim için kaç TL hasara ve faaliyet giderine katlandığınız ortaya çıkıyor. Buradaki oran yüzde 100’ün altında ise sigortacılık işinden kâr etmiş oluyorsunuz. Bunun dışında sermayeniz ve sigortacılık faaliyetinden yaratılan fonların finansal getirisi ise finansal geliriniz olarak dikkate alınıyor. Bu anlamda bakıldığında özellikle faiz gelirlerinin azaldığı son yıllarda, sektör sigortacılık faaliyetlerinden uzun vadede kâr etmemiş görünüyor.” Velioğlu, sigorta faaliyetlerinden elde edilen kârlılığı hedeflerken çok dikkat edilmesi gereken bir başka konunun da sürdürülebilirlik olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: “Sürdürülebilirlik ile kastedilen her ürünün kendi içinde makul bir kârlılığı yakalaması ve sigortalının, aracının ve sigorta şirketinin de üründen makul oranda fayda sağlamasıdır.” Kârlılıkta daha makul oranlara ulaşabilmek için sigorta sektörünün hem kısa hem uzun vadeli stratejilerle hizmet ve ürün çeşitliliğinde gelişme kaydetmesi gerektiğinde sektör profesyonellerinin tamamı hemfikir.~

BU KADAR ACENTE GEREKLİ Mİ?
Sektörde prim üretiminin yüzde 70’ten fazlasını gerçekleştiren acentelere de kritik sorunların aşılması noktasında büyük rol düşüyor. Giray Velioğlu, “Bu aşamada tüm aracıların potansiyel sigortalılara ulaşıp ihtiyaç bazlı pazarlama faaliyetine odaklanması son derece önemli” diyor. Son 10 yıllık dönemde sektördeki şirket sayısı 57’den 56’ya gerilemiş durumda. Aynı dönemde acente sayısının ise 15 bin 500’den 29 bin adede yükseldiği görülüyor. Acentelerin performansı, sigorta şirketlerinin toplam kârında önemli bir etken. Buradan hareketle son yıllarda pek çok sigorta şirketi, acente yapılanmasını gözden geçirdi. Acente olmanın koşullarından çalışma biçimlerine pek çok yapısal değişimi zorunlu kılan yeni yasa ve yönetmelikler hayata geçti. Ragıp Yergin, acentelerin yeni düzenlemelerle önemli kazanımlar elde ettiğini söylüyor. “Yeni düzenlemelerle acenteler artık daha profesyonel bir yapıya kavuştu” diye konuşuyor.

DOÇ. DR. S. GİRAY VELİOĞLU / YAPI KREDİ SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ
ALTERNATİF KANALLARA DİKKAT!
ONE ÇIKAN 2 BAŞLIK

Teknik kârsızlık probleminin en önde gelen sebebinin gerçekçi olmayan fiyatlandırma yoluyla pazar payı elde etme gayreti olduğunu biliyoruz. Uzun süredir varlığını sürdüren bu durum, bir sektör gerçeği olarak da kabul ediliyor. Bu noktada sektör, bu gerçekle birlikte büyüyeceğini ve nasıl kâr elde edebileceğini tartışıyor. Bunun için de maliyetlerin kontrolü, hasar maliyetlerinin doğru yönetilmesi öne çıkan 2 önemli gündem maddesi.
ŞİRKETLERDEKİ DÖNÜŞÜM
Diğer yandan kimi şirketlerde müşteri odaklı bir dönüşüm yaşanıyor. Bu sayede şirketler, müşterilerini daha iyi tanıyor, davranışlarını daha iyi analiz ediyor ve aksiyonlarını müşterilerinin ihtiyaçlarına göre belirliyor. Bu çalışmaların sonrasında müşteri yapısına uygun yeni ürünlerin geliştirilmesi veya şirketlerin müşteriye özel hizmetler sunabilmesi mümkün oluyor. Sosyal medyanın kullanımı da müşterilerin ve potansiyel müşterilerin ihtiyaçlarını tespitte bir diğer önemli başlık.
REKABETİN YÖNÜ
Rekabetin yoğunlaşmasıyla birlikte sektörde alternatif dağıtım kanalları da önem kazanmış durumda. Bu kanallar için tasarlanmış özel ürünler, müşterilerin kullanımına sunulmaya başlandı. Bu kanallar üzerinden yapılan prim üretimine ilişkin bir istatistik henüz yok, ama bu kanalların sektör içerisinde ağırlığı gün geçtikçe artıyor. Hazine Müsteşarlığı'nın hazırladığı stratejik plan kapsamında farklı paydaşlar ile birlikte yürüttüğü sigorta bilincini artırma kampanyalarının, önümüzdeki yıllarda sigortalılık oranı üzerinde olumlu etki yaratması ve sektör büyümesine olumlu katkı sağlaması bekleniyor.~

CEMAL ERERDİ / AXA GENEL MÜDÜRÜ
GELECEK 10 YILDA NELER OLACAK?
BÜYÜMENİN KAYNAĞI

üyümeyi destekleyen nedenlerden birçoğu, kâr üzerinde negatif etki yaratan nitelikte değil. Örneğin ulusal ve kişi başına düşen gelirin artması, orta sınıfın güçlenmesi, sigorta talebinin artması, araç ve konut sahipliği oranındaki artış, uzun vadeli bir iş olması gereken sigortacılıkta geleceğe olan yatırım olarak nitelenebilir. Ülkemizin ilk önceliği sigorta endüstrisinde yeterli ölçeğe ulaşması ve sigortacılığın toplumun geniş kesimlerine yaygınlaşmasıdır. Bu yaygınlaşmayı sağlayacak olan en önemli unsur da sigorta poliçelerinin alınabilir fiyattan satılmasıdır.
ASLINDA KATKISI OLDU
Dolayısıyla bu yıllarda sigorta şirketleri sahipleri bilerek ya da bilmeyerek sigorta endüstrisinin gelişmesine zarar ederek olumlu katkı sağlamıştır. Bir ülkede refah seviyesi ve gelir dağılımındaki denge ne kadar düzelirse tüketiciler daha nitelikli mal ve hizmetler için fazla para ödemeye razı hale gelir. Büyümenin sürmesinin Türkiye özelinde hiçbir sakıncası yok. Son 10 yılda 7 kat büyüyen sektörün, önümüzdeki 10 yılda bu seviyede olmasa da hayat dışı prim üretiminin 4 kat büyüyeceği ve dünyada 16'ncı büyük sigorta pazarı haline geleceği yönünde tahminler var.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz